• su ustunde durma yetenegine sahip bi tur chichek.
    ha bi de (bkz: dunya donuyooor sen ne dersen de)
  • ingilizcesi water lilly olan, çin kökenli suda yaşayan güzel çiçekli bitki
  • latince cins ismi "nymphaea" olan ve yaprak olarak başlayıp yaprağın çiçeğe dönüşmesiyle evrimin en kısa süreli ve gözle görülebilen kanıtı olan su bitkisi*
  • kokleri mora boyayan su bitkisi. dolayisiyla, koklerinden kok boya yapilan bitki. temiz, berrak sulardan ziyede, camurlu, kokan sularda yasamayi sever ki, organik maddesi bol olsun diye. her cicek yaklasik 1 hafta acar, sonra su altina cekilir. cicekler gunes varken aciktir, gunes batarken, yada uzerlerinde golge varken kapanirlar. ayrica cogaltmak icin, kisin suyun dibinden cikaracaginiz bir koku, cart diye ortadan ikiye bolerseniz, oldu size iki nilufer. (bu islemi ilk cumlede belirtilen sebeplerden eldivenle yapmakta yuksek faydalar vardir)
  • inanilmaz guzel goruntusu ve kokusu olan bir cicek.

    ayrica ; (bkz: erkekler aglamaz)
  • ulasilmasi en zor,fakat kaybedilmesi en kolay cicektir o.
    anlami 'senden sogumaya basladim' demek olsa da,bunu sonuna kadar soylemeyen cicektir.
    cok narin,cok sakin ve cok tehlikelidir.alir goturur insani,mahveder.
    gozleri yesildir,saclari alev sarisi,yanaklari pembe,teni zehirli bir afrodizyak...
    aklina bir an bile gelse,hersey nilufer olur,hersey.
    olumu istettirir sana,sol yanında hissettirir,hatta canin ceker,suya nasil girecegim diye dusunurken,bir anda dalgalarla bogusurken bulursun kendini.ondan cok cok uzaklarda bile olsan ve sana coktan elveda bile demis olsa...sansin var mi.
    ona ulasabildin mi, hic bir zaman bilemezsin ve asla ogrenemezsin,ama cok cabuk kaybettigin ve dudaklarini deliler gibi ozledigin asikardir.tekrar soruyorum,sansin var mi,benim yoktu..
  • fransızca nénuphar kelimesinden yamultulmuş bitki ismi. su zambağı.
  • cengiz abazoglu'nun kreasyonlarini olustururken ilham aldigini soyledigi cicek.
  • pek bir özgür, başına buyruk görünür bu güzel çiçek kendi halinde salınırken suda.. oysa ki, çok az insan bilir, sazlığın dibindeki toprağa köklerinden bağlı olduğunu aslında.. salt su değildir yaşamının kaynağı, topraktır aynı zamanda, o yüzden en muhtaç, en bağımlı çiçek sayılmalıdır belki. suyun ortasında, uzun kökünün izin verdiği cm çaplık bir yerde topraktan kopmadan hareket etmelidir yani.. yaşayabildiği tek yer temiz, güzel kavramından uzak bataklığa ya da göle rağmen vardır, ötesinde, uçuşan sineklere, çamurlara, yabani otlara filan rağmen güzeldir.. çoğu güneş varken açar yapraklarını, akşam kapanır ama kimi zaman akşamları yıldızları seyrettiğini de biliriz fazlaca kapılmadan hayallere..

    kimse koparıp vazosunda seyredemez.. kimse alıp dezenfekte havuzlarda bataklıktaki kadar güzel bir nilüfer yetiştiremez.. evet, çok güzeldir, çok asidir ama çok bağlıdır bazı şeylere hayata bağlı kaldığı sürece.. bu üzer biraz bileni sanki..

    bir de ölüm çok asil durur nilüferler de, yakışır mı demeliydim ama kimseye, hiçbir şeye yakışmaz o yüzden diyemedim.. yaprakları ayrılır kendiliğinden, gölü süslemeye devam eder yine ama özgür ama nefes alamadan.. ve evet, her zaman çok güzel..
  • besir ayvazoglu'nun guller kitabi'ndan aklımızda kaldığı kadarıyla; nilüfer pek dindar ve ibadetine pek düşkün bir çiçekmiş. fakat ne zaman namaza dursa, birinin halinden şikayet ettiğini duyar ve yaradana serzenişte bulunan bu gafiller yüzünden istediği gibi dua edemezmiş. en nihayetinde, allah da nilüfer kuluna, gönlünce ve mücerred bir şekilde ibadet edebilmesi için, suların üzerine seccade sermesine izin vermiş.
hesabın var mı? giriş yap