*

  • bilinmesi gerekli olan bilgi bir yana, sınavı yapacak olan hocanın evden çıkmadan önce eşiyle tartışmış olma, sabah trafikte ısrarla onu sollamaya çalışan kırmızı polodan ötürü sinirlenmiş olma, piercinginize takma gibi bir takım ihtimallerin de bir o kadar önemli olduğu sınavdır.
  • şöyle bir öneri bu sınavlarda zaten hoca manyak değilse karşısındakini fazla sallamaz o zaman konuşma hızınızı 4 kat arttırarak çok biliyorum imajı yaratılabilir ya da "emin değilim ama bir kitapta şöyle diyordu sanki?" kendine güvenir bir eda da söylenirse deplasman falan vız gelir.
  • her öğrencinin bu tür sınavı en hafif şekilde anlatmak için taktikleri vardır. misal bilemediğin soruya asla 'cevabı bilmiyorum.' demiyeceksin. alternatifleri:

    1. 'a hay allah biliyodum ama hatırlayamıyorum şimdi', ' dilimin ucunda, bir dakka söylicem' falan filan laflar ile süreyi uzatmak. çoğu hoca bilip de unuttuğunuza inanır zaten ya da inanmış gibi yapar.'hadi ordan palavracı' diyen hocaya şimdiye kadar rastlanılmamıştır.

    2. bilinmeyen cevabı tutturana kadar sallamak. bu da yine zaman kazandırır. ama risklidir.bu işin sonunda 'saçmalamaya devam edecek misin yoksa seni bekliyeyim mi? ' gibi bir çıkışla rencide olmak vardır. tabiatın sallayıp da tutturma yeteneğini cömertçe dağıttı insanlar bu işten başarıyla sıyrılır.

    bir de bu sınava girmeden önce her şeye hazırlıklı olmak gerekir. hocalar sınava dahil olan konulardan çok daha faklı konularda soru sormaya başlar. sevgilinizle vize haftasında ne yaptığınızı bile sorarlar.(oha falan demeyin, bizzat yaşanmıştır.)
  • tıp sınavlarında sorulan soru bilinmiyorsa sallama olayına girilmemesi tavsiye edilir, yanlışsa çok yanlış olmakta ve muhakkak biri gülmekte rezillik çıkarmakta, en güzeli yuvarlamaktır, böyle bi durumda sorulan soruya yakın bişey bilinmelidir ordan oraya atlaya atlaya gelinmesi denenebilir, yemeleri değil yedirmek önemlidir, bi şekilde çalıştığınızı göstermek malesef zorunludur, hızlı konuşmak ve heyecanlı olmakta fayda vardır.
  • yakın zamanda böyle bir sınav üzerimden geçmiştir, başka insanlar yaşamasın böyle bir şeyi diye ibretlik hikaye olarak paylaşıyorum bu anıyı. çünkü bu sadece bir sınav değildi, hayatımdan bir günü çalmış lanet bir halttı, siz siz olun sözlü sınav deyince kaçın, uzaklaşın, tanımamazlıktan gelin. el mahkum durumdaysanız da dua edin ki çok acımasın.

    her şey hocanın yetmiş küsür kişiye gruplara ayırmadan aynı saatte odasının önünde görmek istediğini beyan etmesiyle anlaşılmıştı. uzun sürecekti. sabahın erken saatlerinde hocanın kapısına gelen ohdaesu, hocanın kafasına göre yaptığı listelerde kendi adını göremeyince 'bugün bitmeyecek galiba lan' deyip kendini kampus dışarısına atar, bilardoydu, yemekti derken sıkılır ve geri gelir ancak daha ilk yirmi kişi sınavı olmuştur ve hoca bir saat ara vermiştir.

    sonraki asılan listelerde de kendi adını göremeyince en yakın öğrenci evine gidip vakit geçirilmeye çalışılır, ancak o beklenen 'abi koş listede ismin yazıyor' mesaj bir türlü cep aletine düşmez, artık saat beş olmuştur ve 'abi mesai saati bitti artık yarına bırakmıştır' diye düşünülerek sınavın yarına sarktığından emin olmak için binaya geri dönülür, ama o da ne hocanın kapısının önünde yirmi kişi beklemektedir. lanet edilip kampusun bağında bahçesinde vakit geçirilmeye çalışır ama olmaz, artık ikinci öğretimlerden başka kimsenin olmadığı kampusten de sıkılıp geri dönülür, artık beklemekten hayat fonksiyonları gitmiş arkadaşlarla saçma sapan muhabbetler yapılır. kendinden geçmiş arkadaşlar bina içindeki kedileri kovalamaya, su şisesi kapağı patlatmaya, lise anılarını tazelemek için tuvalette sigara içmeye başlar.

    hoca artık kapısına liste asma işinden vazgeçip kafasına göre çağırmaya başlar, 'evleri uzakta olanlar gelsin' gibi insan olduğunu hatırladığını gösteren cümleler kurar ama bu kadar beklemeye karşılık 'sonuna kadar duracam amına koyayım, bütün günüm heba oldu lan' havasına girilir ve gün batımında hocanın kedisini öldürüp intikam alma planları yapılır. bina içerisindeki kasvetli ortam sıkar ve yeşil alana geri dönülür. kampus köpeklerinin tehditkar bakışları altında çimlere oturup erkin baba'dan senden ayrı dinlenip efkarlanılır. artık onbir saatlik bir beklemeye ulaşmıştır ki son öğrenci olarak sınava girilir, berbat lanet bir sınav performansı sergilenir.

    ve hoca çıkarken şunu der; 'oğlum niye bu kadar bekledin boşuna hem kendine de yazık ettin?'

    e be hocam on küsür saat bekletip sonra adam gibi sınav çıkarmamı bekliyorsanız oha size yuh size çüş size. sözlü kelimesinden soğudum lan.
  • lanet bir olaydır ve hiçbir şey bilmemenize rağmen geçebilir, çok şey bilmenize rağmen kalabilirsiniz. son bulunan taktik özellikle madde içeren sorular için elde küçük bir defterle girmektir. hoca soruyu sorar siz "bi saniye hocam toparlayım hocam"* dedikten sonra hazırladığınız saçma sapan kısaltmanızı yazar, maddeleri çatır çutur okursunuz. yalnız karşıdaki çakalsa ayrıntıya girebilir ya da en baştan "ne defteri lan, sözlü bu" diyebilir.
  • (bkz: torpil)
    (bkz: türkiye)
    (bkz: utanç)
    (bkz: hamili kart)
  • cerrahi isteyen bir öğrenci olarak genel cerrahi sözlüsüne gireceğim şu günlerde karnıma ağrılar sokan, midemi bulandıran olaydır. adamı stres yumağı bir varlık haline getirir, depresyona sokar.
  • - ya geçirirler, ya geçirirler
  • bırakma ihtimali hayli yüksek olan, aşırı disiplinli ve herkese üç buçuk attıran hocanın karşına geçip hızlı sor kombo yapıcam demek istediğim sınav şeklidir. benim için kesinlikle gençken yapılacak yüz şey arasındadır. yaparım yapmasına da bütünlemede de bırakır puştlar.
hesabın var mı? giriş yap