• yerinde bir karar verince bunu kendi başarısı olarak gören, lakin kötü bir şey olursa sorumluluğunu alamayan, hemen suçu yaşadığı ülkeye atandır o. "kadercilik" 'in alabildiği en bayağı formlardan birini kendine dikip elbise edinmiştir; üstelik ne kadar pislenirse pislensin çıkarmamakta da ısrarcıdır.

    direksiyonda uyuklar örneğin, bankete çıkar, arabayı haşat eder... "hah! işte türkiye! daracık yollar, üstelik de bozuk. avrupa'da böyle mi? japonya'da böyle mi? (çok görmüştür ya) uçak pisti gibi mübarek, kaymak gibiler! kolaysa çık o yollardan... pehh!!!" diye yorumunu yapıştırır arkasından.
    "e niye uyukluyorsun be kardeşim?" derseniz ona da cevabı hazırdır. "kolay mı bu ülkede geçinmek! uyku tutmuyor adamı..." (ki muhtemelen ya rakıyı fazla kaçırmıştır akşam, ya da televizyon karşısında sızmıştır gecenin bir körü)

    ..açık unuttuğu pencereden kedi girmiş eve pislemiştir mesela, "böyle bir olay ancak türkiye'de olur! bak avrupa'ya, amerika'ya? sokakta kediler geziyor mu? gezseler bile evlere giriyorlar mı? orada eğitim var, medeniyet var!" der bu adam. eeee, açık unutmasaydın pencereni? hem o kedileri besleyen kim ki, sen değil misin yine? ayrıca sokakta kedi olmaması nasıl bir medeniyet ölçüsüdür?

    borusu patlar sonra, türkiye.
    sigortası atar, türkiye.
    cüzdanını unutur, türkiye!
    yol sormaz, kaybolur, yine türkiye yine türkiye!!!

    anladık, biz de biliyoruz mükemmel bir ülkede yaşamadığımızı. ama kaderini de sadece yaşadığın coğrafya çizmiyor ki? hiç mi kendin şekillendirmiyorsun, kendi kararlarının hiç mi etkisi yok?
    hem başka bir ülkede yaşasan tutunabilecek misin illa ki; başına kötü birşey geldiğinde suçlayacak neyin kalacak hem? "ulan aslında mal olan benmişim..." anlayışına o zaman mı geleceksin anca, yoksa yine ülkeni suçlamanın bir yolunu bulabilecek misin, bunu merak ediyorum ben...
  • (bkz: turk musun)
hesabın var mı? giriş yap