hesabın var mı? giriş yap

  • amerika koşullarında pek imkansız olmayan durumu gerçekleştiren delikanlıdır.

    çalıştığı işten saatlik 20 dolar alıyormuş, yani 55 tl. türkiye'de asgari ücret bırak saati, günlük 55 tl değil.

  • kpss'ye hazırlanan üniversite mezunu bir işsiz olarak geçen hafta pazarda çorap sattım.ilk başlarda züğürt ağa misali "dumitiiiz dumutiiz" nidasıyla başladığım olay akşam saatlerinde "sibel can da benden aldı 5 milyon borcu kaldıeeaaaaaa" olayına döndü.ulan ne kadar çok bağırıyordum,ben bile kendime inanamadım,bir günde 800 çifte yakın çorap satarak aslında yanlış mesleği seçtiğimi anladım.aslında ben pazarcı olacak adammışım lan.
    --------------------------------------------

    ekleme 2013 : yıllar sonra gelen ekleme =)

    o satırları yazarken gerçekten de zor zamanlardı, hayatı yoluna soktuk, yürüdük gittik de, şuan ki mesleğimin pazarlamacılık olması da pek manidar olmuş =)))

    2013 eklemesin ek (2018) : pazarlama devam :)

    2018 eklemesine ek (2022) : pazarlama devam :)

    ve son...
    2023 yılı itibariyle pazarlama son, sevgiler. :)

  • muharrem'e, oğan'a verecek gençler bunları izleyip daha kötüsünün olamayacağını anlaması lazım. tek alternatif kılıçdaroğlu şuan. mesele ideoloji meselesi değil. memleket meselesi.

  • öncelikle tek atımlık bir kurşununuz var. vurursan sorun yok, vuramazsan ne olacağını biliyorsun. işin fizibilite kısmını geçiyorum.

    1- küçük bir işletme olacağınız için ilk önce yapmanız gereken tek şey batmamak ve çevremde gördüğüm batan firmaların ise tek bir ortak noktası var " güvenmek".

    müşteriye, çalışana, tedarikçiye,ortağına, muhasebeciye, danışmana, satış elemanına, bayisine koşulsuz şartsız güvenen herkes belki kısa vade olmaz ama uzun vadede devredilir. o nedenle iş yaparken herkesi ama herkesi görüp görebileceğin en yalancı, en adi insanmış gibi değerlendir. adımlarını ona göre at. bir kaç yıl peşin ve sorunsuz ödeme ile çalışıp güven kazanan dolandırıcılar var bu ülkede. adamın işi, herhangi bir sektörde güven kazanıp sonra da çevresini tokatlayıp kaçmak. bir kaç sene sonra adını, tipini unutturup bu sefer başka bir sektöre giriş yapıyorlar.

    2- özellikle mail üzerinden çalış ki yazılı bir deliliniz olsun.

    3- kazancının en az %30'u devlete gidecek. bakın ciro demiyorum, kazancınızın. o nedenle satışınızda şu denklemi kuramıyorsanız o işi yapmayın.

    ürününüzün maliyeti: %33
    görünmeyen maliyet: %33
    karınız: %33

    şeklinde olacak bir satış fiyatınız olmalı. biliyorum piyasada fiyat kıran çok olur. ama yine çok iyi biliyorum ki o firmaların ömrü çok kısa olur. az iş yapın ama sağlam iş yapın. (bkz: tek kurşun)

    4- ilk başta az iş yapacaksınız o nedenle birim fiyatı yüksek, sirkülasyonu az olacak bir sektörde başlamak iyidir. maalesef hammadde üreten bir ülke değiliz ve hiç bir zamanda olmayacağız. o nedenle paramız hep değer kaybedecek. hammaddeyi tl alıp, yurtdışına euro-dolar çalışırsan, kimse seni yıkamaz.

    5- türkiye'deki en bakir, en kazançlı, en güzel fırsatların olduğu sektör nedir diye sorarsan, sana geri dönüşüm sektörünün her kalemi derim. eğer geri dönüştürebileceğin birşey ürün bulursan kaçırma. hesaplama yaparken hurda, ıskarta oranlarını mutlaka hesaba kat.

    ileride diğer maddeleri de editlerim.

  • hiç olmadık yerde aniden çekmeceden eyüp sabri'yi çıkarıp çapçapçapçapaçapa diye suratına boynuna vuran insanlar, kolonyayı döktükçe kendilerini cezalandıran insanlar, traş sonrası gözlerini kapatıp kolonyalı elleriyle kendi yanaklarına girişen insanlar var. bu renkli güruhun temizlik anlayışlarına saygı duymakla birlikte kolonyanın etkisinin ancak güçlü tokat darbeleriyle ortaya çıkacağına dair inançlarını abartılı buluyorum. içiniz geçmiş çalışırken, ofisin bir köşesinden ansızın gelen tokat sesleri sizi korkutmasın, biri (kuvvetle muhtemel bir yiğido) mutlaka kolonya sürüyordur. suçu biraz da kolonya seanslarında allah ne verdiyse müşterisine girişen berberlerimizde arıyorum. çocukluktan itibaren berberden tokatlı kolonyayı ala ala, darbeli kolonyayı yiye yiye kolonya sürdün mü şapodi şapodi ses gelecek şekilde kendimizi tokatlıyoruz. berberler pavlov olmuş dostlar, tokat sesi olmayınca kolonyadan tat alamıyoruz diley. titreme geldi.

  • dik gitmiyor aslinda, hava inceldikten ve belli bir hiza olastiktan sonra once capraz sonra baya yatay gitmeye basliyor. taa ki yatay hizi yercekimini asacak noktaya gelsin. roketler ucaklar gibi suzulerek gitmez, havadaki oksijeni de kullanmaz, bu yuzden yercekimine (edit: ve hava surtunmesine) karsi gereksiz yakit harcamaktansa bir an once uzaya cikip yatay hiza ulasmaya calismasi en efektif yoldur.

    edit: baslik sahibinin sorusu cok yerinde. buna benzer bir sekilde, yillar once uydulari roket yerine neredeyse yere paralel toplara yerlestirip patlama ile gondermek dusunulmustu. ama uydunun yorungeye oturmasi icin en az saatte 25 bin km hiza ulasmasi gerek. bu hizlara yere yakin ulasirsa, hava surtunmesinden dolayi eriyip parcalanacagi icin cok uzerinde durulmadi.

  • 559c numaralı iett otobüsünde yanına oturduğum güzel kızın, kulaklarımızda kulaklık olmasından mütevellit, telefonunun notlar kısmına "beşiktaşa yaklaşık kaç dakikada varırız sizce" yazıp beni dürterek bana okutması ve benim de karşılık olarak, cevabı buğulu cama yazmış olmam.