ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
lihtenştayn
-
yağmur yağdığında ülke ıslanmasın diye üstüne branda çekiyorlarmış.
annelerin evde pizza yaptığı karanlık dönem
esnaf lokantasının olmazsa olmazları
-
kırmızı plastik kapaklı sürahi,
çiçek desenli plastik ekmeklik.
yiğidin harman olduğu yerden geldim'in ingilizcesi
yaran facebook durum güncellemeleri
-
- çaya şeker atan fetöcüdür.
canan karatay
sevgiliye kızıp telefonu duvara fırlatmak
-
bi gün tartıştık hatunla, çok sinirlendim, tam o an göz göze geldik telefonumla, karar verdim, çakıcam duvara. çok sinirliyim olm, çok artisim, kuzeyim adeta, gıli gıli salihim, rıza babayım, gecelerin yargıcıyım. lan sonra bi aklıma geldi daha ödenmemiş en az 7-8 taksidi var ibnetorun, baktım hatunun telefon eskilikten ölecek, kaptım kızın telefonunu fırlattım duvara, paramparça oldu lavuk. tamam çok havalı olmadı ama rahatladım acayip, yattım uyudum mışıl mışıl.
cep telefonu rehberinde kayıtlı fantastik isimler
-
(bkz: lokomotif gülşen)
(bkz: çıtı pıtı birsen)
(bkz: ah bir görsen)
(bkz: cici bici ebru)
(bkz: esmer banu)
(bkz: yakışıklı erkan)
(bkz: karizmatik serkan)
(bkz: canlar yakan)
(bkz: sempatik ercan)
(bkz: çılgın ayhan)
http://www.youtube.com/…ailpage&v=sgei9_ttwog#t=143
evet gençler benim, ismail yk!
üniversiteli kayserisporlular
-
''kayserispor taraftarlarına ayrılmış bir bölüme rakip takım formasıyla çocuğunun elinden tutup maç izlemeye gelmek dünyanın her yerinde anormal bir durum olarak görülmekte ve de tepki çekmektedir.''
pezevenklerdeki özgüvene bak. çomar diyarının okumuşları da en fazla bu kadar oluyor demek ki.
bir ortama girdiğinde selamun aleyküm diyen insan
-
http://i.imgur.com/o5steqi.jpg
edit: imgur malum tib.. yeni link: https://s23.postimg.cc/ogygav3vf/o5steq_i.jpg
büdüt: linkler kurbağa oluyor efenim durduramıyoruz https://i.hizliresim.com/yrsxc3.jpg
rick and morty
-
maalesef eski tadı olmayan canımız, dizimizdir.
bunun bence iki sebebi var:
ilki, dizinin aldığı muazzam reaksiyon. düşünün; tv için bir animasyon yapıyorsunuz ve bu iş o kadar başarılı oluyor ki, hem dünya çapında meşhur oluyorsunuz hem de sizi dahi ve hatta ilah gören bir fan kitleniz oluşuyor. bu kitleden gelen yorumlar sizi elbette daha zekice ve şaşırtıcı şeyler yapmaya zorlayacak, ancak bu stres ne yazık ki yaratıcılığı baltalıyor. bölümler arası uzun vakitler olması ve bölümlerdeki esprileri, temayı, yine bölüm içinde kendi kendine eleştirmeler, bu konuda ipuçları veriyor. yazarlar, yeni şeyler bulmakta zorlanıyorlar ve bazen kendileri beğenmese bile hazır etmek zorunda hissediyorlar. meeseks'lerdeki ya da araç aküsündeki evren simülasyonundaki yaratıcılığı son sezonlarda hiç göremememizin sebebini buna bağlıyorum.
ikincisi, sıradan karakterlerin ve olayların diziden silinmesi. mr. goldenfold olsun, morty'nin okuldaki hayatı olsun, ve hatta jerry'nin beth kıskançlıkları olsun, basit ama güzel temalar sağlıyordu diziye. son sezonlarda rick ve morty sürekli bir gezegene dalıp sağa sola ateş ediyormuş hissiyatına kapılıyorum. sanki aksiyon sahneleri üzerine sürekli çalışılıyormuş gibi bir hava sezinleniyor. hatta bundan da sıkılmış olacaklar ki, aksiyonu sırf keyif için yapan rick ve morty koşturuyor ortalıkta. bir de ekstra göndermeli, karmaşıklaştırılmaya çalışılan olaylar zinciri, dizinin keyfini azaltıyor.
halbuki başarı formülümüz ilk sezonlar çok basitti:
sıradan olay (morty'nin mezuniyeti, goldenfold'un rüyası..)
+ yaratıcı tema (çoklu evrenler, zaman yolculuğu, evren simülasyonu..)
üstüne eser miktarda aksiyon ve mizah.
şimdi ise: suudiler cevaplasın bunu?! evet siyaset yapıyorum. hatta bunu eleştiremezsin çünkü ben kendi kendimi eleştirecek kadar zekiyim egosu. sen bu değilsin rick, ne olur geri dön.
arkadaşın ablasına aşık olmak
-
- anam avradım olsun ki doğru söylüyorum... bak bacımı siksinler yalansa...
- hoop bacıyı karıştırma...
- sana nooluyo lan?!!
bebek adolf hitler'i öldürmek
-
sorun hitler'in görüşlerinin karşılık bulabildiği bir toplumun olmasıydı, hitler değil. zira her toplumun içinde radikal gruplar vardır. sadece yeterli zemin bulamazlar.
hayata dair iç burkan detaylar
-
istanbul'da işle ev arası mesafeyi yürüyerek kateden şanslı azınlıktanım. kışın biraz zor oluyor ama alıştım.
annemle babamın haklı telkinlere rağmen kahvaltı yapmadan evden çıkmayı tercih ediyorum, hem uyku daha tatlı geldiğinden hem de sabah uyanır uyanmaz yemek yeme fikrini bir türlü benimseyemediğimden.
evden kahvaltısız çıktığım için her gün aynı pastaneden iki tane peynirli poğaça alıyorum. midem ezilmeye başladığında yemek için.
pstanedeki çalışan kızlar birkaç kez değişti. sonuncu epeydir duruyor. her gün aynı şeyi alınca beni kapıda gördüğü an hazırlıyor poğaçaları sağolsun.
bir gün, klasik "günaydın" "kolay gelsin" "hayırlı işler" vb diyaloglar dışına çıktık:
"abla sen kaçıncı sınıfa kadar okudun?" diye sordu.
"neden" dedim.
"hiiç, merak ettim" dedi.
meğer okutmamış ailesi mihriban'ı. ilkokul 4 sınıfa başladığı senenin ilk döneminde okuldan alıp çalıştırmaya başlamışlar. evin yemek, temizlik işleri de ona aitmiş. ama bir yerlerden 'dışardan bitirme' diye bir şey duymuş. bilgim varsa yardımcı olabilir miymişim, çünkü işten pek vakti kalmıyormuş soruşturmak için. zaten nereye sorması gerektiğini de bilmiyormuş. hem diploması olursa daha iyi bir iş bulabilirmiş, öyle demişler.
-----------------
hayatınızda kaç kişi size "kaçıncı sınıfa kadar okudun" diye sordu.
-----------------
olayın güzel kısmı doğru kişiye sormuş olması. belediyenin ilgili birim başkan danışmasıyla çalışıyorum. hemen anlattım kendisine durumu. ertesi gün görevli arkadaşlar pastaneye gidip mihribanla tanıştılar. işten arta kalan zamanlarında ders çalıştırdılar. diğerleri kolaymış ama matematik biraz zormuş, öyle dedi mihriban.
girdiği tüm sınavlardan en yüksek notu o aldı.
geçme notu 45 iken 60 aldığı için üzüldü. (sınıfta alınan en yüksek not 60 bu arada)
ailesi hoşlanmamış, öyle ders çalışmalardan sınavlara girmelerden, izin vermemişler, önünü kesmişler ama kafa tutmuş, kavga etmiş. bazı sabahlar gözleri dolu dolu oluyordu, ama soramıyordum..
velhasıl, geçen hafta ilkokul diplomasını aldı mihriban. yüzünde kocaman bi gülümsemeyle, her günkü iki poğaçamı almaya gittiğimde söyledi. şimdi sıra orta okuldaymış. daha da zorlanacağının farkındaymış ama yapacakmış.
aferin sana. ben de inanıyorum yapacağına.
seneler sonra editi: mihribanla iletişimimiz kesildi maalesef. en son iki çocuk annesiydi. yolu, bahtı açık olur umarım.