hesabın var mı? giriş yap

  • soma'da bulunmuş bir cinayet delili.

    madencilerin kullandığı ve üzerinde çince bir şeyler yazan gaz maskelerinin üretim tarihi 1993 ve son kullanım tarihi üretim tarihinden 3 yıl sonrası.

    az önce cnntürk haber yaptı izledik. kanımız dondu.

    taner yıldız ve faruk çelik bir saniye oturmayın arkadaşım orada.

    allah'ın gazabı çok büyüktür.

  • ismini zühtü koyup, sırt üstü yatmayı ögrettim diye bissürü eleştiriye maruz kaldıgım kus modeli. millet konusmayi ogretiyo, naapcak kardesim kus konusupta bakkala gidip ekmek mi alcak? hayvancagız sırt ustu yatmayı ogrendide en azından hayatını ayakta gecirmicek artık.

  • çok değil daha bir-iki ay önce adaylıklar açıklanırken, bu ülkenin onurlu namuslu insanlarının bir kısmı "adaylık için sağ olun ama istemiyorum. tetikçi hürriyet'ten ödül falan almam" diye tepkisini koymuş, demirören'den ödül almayacağını ilan etmişti.
    bu töreni izleyen, konuşan, gündemde tutan kim olursa olsun bilerek veya bilmeyerek mevcut iktidarı örtülü destekliyor.
    bu tören, yarın sabahtan itibaren benzinden tütüne her kalemden bize saplanacak olan zamlarla finanse edilen demirören'in. bunu unutup, tek başarısı dekolte giymek olan alakasız bir kişiyi burada zavallıca övüyorsunuz. demirören kamu bankalarına borcunu yarın da ödemeyecek ve sizin yarattığınız medya etkisini kullanıp kendine yeni sponsorlar bulmaya, reklam alanlarını firmalara satmaya ve vatandaşa saplamaya devam edecek. satış sloganı da çok basit: "ben bunların anasına da sövsem, bunlar benim magazinimi takip ediyor."
    karşı tarafın yarısı kadar bilinçlenip, azıcık omurgalı olsanız keşke...

  • erzurum'un oltu yöresine ait kebap çeşidi. erzurum deyincede akla gelen ilk şeylerden biridir. lakin erzurum şehir merkezinde tortum cağ kebabı diye geçer ve satılır. zamanında tortum ilçesinden insanlarda almış, yapmış ve tortum cağ kebabı demiş.

    köyünden şehir merkezine doğru cağ adedi başına 2.5 tl'den 7 tl'ye kadar çıkmaktadır. hepsinden yiyen biri olarak diyebilirim ki tad anlamında çok büyük bir fark yoktur. 2.5-5 köy fiyatları olurken 5-7 şehir merkezi fiyatları oluyor. gram olarak da 50-70 gram arası değişiyor. merkezde genel olarak kongre caddesi'nde yaygındır. elbette diğer yerlerde de vardır. ama yoğunluk ordadır. sebebini bilmiyorum (genelde kuyumcular bir yerde, rent a car'cılar bir yerde, ayakkabıcılar bir yerde, tekstil yerleri bir yerdedir erzurum'da. aynı meslek grupları bir aradadır.)

    ama sanıldığı gibi sadece dönerin yan yatırılmış hali değildir. bir kere sığır etinden normal döner vurulabilirken, cağ kebabı küçükbaş hayvan etinden yapılır. et öncesinde soda veya su ile bir gün suda bekletilir sonra arasına baharat ve soğan katılarak yapılır. tabi bu kabaca hazırlanışı, elbette detayı vardır. kesimi de basit görünmesine rağmen ustalık gerektiren bir iştir. ince ve düz kesmek gerekir. genel olarak erzuruma has lavaş ekmek ile tüketilir. dığer lavaşlara göre oldukça ince ve lezzetlidir. yedikten sonra eliniz ve kıyafetleriniz et kokar, yanınızda parfüm falan bulundurmanız yararınıza olacaktır.

    ortalama bir kişi 4-5 cağ ile doyabilir. lakin 35 tane yiyenini de görmüşlüğüm vardır. kendisi insandı, bildiğiniz kulakları falan vardı. büyük cağ kebap restoranlarında rekor cağ yiyenlerin sayısı falan vardır. hatta rekoru kırandan para alınmayacağı da söylenir.

    ilk bakışta pahalı ve kebap olduğu için sıradan görünse de, aslında farklı ve hak eden bir yiyecektir. yemek isteyen dostlara mekan konusunda da yardımcı olabilirim.

  • hala milliyet tartışıyorlar. yıl olmuş 2021. bu adam alman eğitim sisteminde yetişmiş birisi.

    türkiye'de olsaydı ne olurdu? akademide denyo hocaları tarafından mobbinge uğrardı, belki ayrılır zar zor kendi şirketini kurardı. teşvik almak için parti kıdemlilerine yalvarmak zorunda kalırdı. hadi onu da başardı aşıyı piyasaya sürene kadar bir ton badem bıyıklının "bizim payımız nerede?" baskısına uğrardı. en sonunda da şirkete atanan başka badem bıyıklar tarafından iş bilmezlikle batırılıp giderdi.

  • bunlar gerçek viski içicilerin tercihidir. iskoçya'nın her mahallesinden farklı viskilerin harmanlandığı, buram buram alkol kokan, iyice hoşafa çevrilmiş viskilerden değil, gerçek, harbi viskidir bunlar.
    içine buz katılmaz, asla başka bir içecekle karıştırılmaz. şişeden aktığı gibi oda sıcaklığında içilir. kokusunu daha da meydana çıkarmak için içerisine bir kaşık kadar oda sıcaklığında su katılabilir. bu içkileri genelde kadınlar sevmez. bu yüzden erkek içkisi olarak bilinse de, islay single maltı yuvarlayan hanımlar mevcut bu dünyada.
    bu viskilerin her biri üretildiği bölgeden bir tat, bir koku ve bir özellik taşır. kimi oranın denizi gibi kokar, kimi toprağı, kimi dağları gibi. her yudumda iskoçya'nın farklı bir bölgesinin tadına varırsınız. lowlands bölgesinin single maltları görece daha hafif içimli olurken highlands ve islay single maltları yoğun turba ve malt tadı sayesinde daha sert içimlidir. speyside viskileri hoş kokulu, meyvemsi ve akıcıdır. bir çok single maltın alkol oranı %40 dan fazladır. sevilerek ve saygı duyularak içilen ender içkilerdendir hepsi.

    yeni başlayanlara tavsiyem single malt içerken içtikleri içkinin iskoçya’nın hangi bölgesinden geldiğine dikkat etmeleri hatta alıp bir iskoçya haritası üzerinden yerini bulmalarıdır. böylelikle marka ismi üzerinden değil de genelde tat profilleri birbirine benzeyen bölge isimleri üzerinden giderek daha eğitimli ve ne beklediğini bilen bir damağa sahip olursunuz. ada viskileri sert geliyorsa lowlands veya speyside üzerinden damağınıza uygun viskileri keşfeder ne aradığınızı bilirsiniz.

    speyside viskileri seven biri olarak ben glenlivet, glen elgin balvenie ve cardhu markalarını tercih ediyorum.

  • last of us oynarken aklıma düşen düşünce diyebilirim; hemen bir tanımla konumuza girelim. molotof kokteyli: tipik olarak yanıcı bir sıvıyla doldurulmuş bir şişe ve atılmadan önce ateşlenen bir fitilden oluşan kaba, el yapımı bir bomba ya da fakir bombası da diyebiliriz(olanakların azlığından kaynaklı ortaya çıkmıştır)

    nereden çıktığına bakacak olursak; bombanın mucidi olmamasına rağmen, adını ıı. dünya savaşı sırasında ve sonrasında sovyetler birliği'nin dışişleri bakanı vyacheslav molotov'dan almıştır.

    aslında kimin icat ettiği tam olarak bilinmese de ilk olarak 1939'da kış savaşı sırasında finliler tarafından icat edildi bu isim, sovyet dışişleri bakanı vyacheslav molotov'a aşağılayıcı bir göndermeydi.

    yukarıda söylediğim gibi molotov, 1939'da, ikinci dünya savaşı'nın ilk günlerinde sovyetlerin finlandiya'yı yasadışı işgaline izin verdiği için rus-finlandiya savaşı başlamı oldu. o zamanın sovyet dışişleri bakanı olan molotof tam bir propaganda adamıydı, yaptığı bir konuşmada sovyetlerin finlandiya'ya attığı misket bombalarından bahsederken söyle söyledi; açlıktan ölmek üzere olan finliler için bunlar bir gıda paketleri olarak nitelendirdi.

    sonuç olarak finliler, molotov'un bu kara propagandasına alaycı bir yanıt olarak yaptıkları bu el yapımı bombalara sovyetlerin gıda paketi ile birlikte verdikleri bir içecek olarak molotof kokteyli adını verdiler.

    ve finliler sayesinde bu el yapımı bomba bir çok savaş, ayaklanma ve direnişte kullanılmaya başlandı. bundan kaynaklı da mazlumların ikonik silahı ve devrimin bir simgesi olarak anılmaktadır.

    şimdi de nasıl çalıştığına bir bakalım:
    içinde herhangi bir yanıcı sıvı olan molotofun içinde alkol veya diğer yanıcı sıvılar bulunmaktadır. üst kısmında da alkol veya diğer yanıcı sıvılara emdirilmiş bez parçası bulunmaktadır(gaz lambasının fitili gibi düşünün. şişenin ağzı bir şekilde mühürlenmiştir(alçı, reçine, gres yağı ve bant ile olabilirmiş) ki oksijen içeri girip alev içeriye yürümesin. daha sonra bez ateşlenir ve şişe hedefe atılır şişe kırılınca içindeki yanıcı sıvıyla yanan bez parçası etkileşime geçerek parlama gerçekleşir.
    video