• insan bir yazıyı kendine yazdıysa, kendisine ait bir yere yazar.
    yalnızca kendisinin anlayacağı referanslarla yazar.
    başkasının okuyacağı kaygısı olmadan yazar.
    başkasının okuyacağı bir yere yazıyor olmanın seçtiği kelimeleri değiştireceğini bilerek yazar.
    başkasının okuyacağı bir yere yazınca artık kendisine yazılmış bir yazı olma ihtimali kalmayacağını da bilerek yazar.

    içinde "ben bu yazıyı kendime yazdım" geçen bir yazıyı, birinin günlüğünü falan karıştırmadan görüyor ve okuyorsam o yazı yazanın kendisine değil izleyiciye yazılmıştır. hele ki sözlükte. samimiyetinden eminim herkesin o ayrı da, o iş öyle olmuyor pek maalesef.

    yani ilahi çocuklar...
    ben bu yazıyı size yazdım.
  • yazarlar bozdu bizi. hikâyeler, filmler, romanlar...

    başımızdan geçenleri birbiri ile ilişkilendirip kurguladık ve bütün yarım kalmışlıklarımızı da rakı ile tamamlamaya çalışıp durduk.

    sonra rakı bozdu bizi. şarkılar, şiirler, anılar...

    yaşanmışlıklarımızın ardından üzerimize sinmiş ağır ter kokusundan arınmak için anason kokusunu yeğledik her defasında ve anason kokulu şarkılar söyler olduk bir ağızdan, aşkla.

    sonra aşk da bozdu bizi. kıskançlıklar, tartışmalar, vakitsiz sevişmeler...

    tek kişilik yatağa çift kişi olarak sığabilmekti yetenek ve başlarını, göğüslerimizde alabildiğine misafir ettiğimiz, sırf göğüs kafesimizin en ufak kıpırdanışı ile tatlı uykularından uyanacakları korkusunu gece boyu yaşattığımız kadınlarımızı koklayıp durduk.

    sonra kadınlar bozdu bizi. göz bebekleri, saç teli, sıcak gülüşler...

    koleksiyonu yapılsa her birimizi ayrı ayrı müze sahibi yapacak kadar sigara izmariti ve bira şişesi oldu bütün servetimiz. böylesine bir kumarın kazanımı, başka türlü de olamazdı. uykusuzluk fişleri birikti elimizde her oyunda biraz daha.

    sonra uykusuzluk bozdu bizi. kâbuslar, karabasanlar, gıcırdayan yataklar...

    çıplaklık bozdu, dürüstlük cezalandırıldı hep... ve sonra gene rakı.
  • (bkz: kendine yaz kendini yaz)

    ilk cümlesi buydu; bir defterim vardı böyle, yaza yaza bitirdim. yazacaklarım bitmemişken defterim bitti, yenisine geçemedim, sanki ihanet gibiydi biten defterime. keşke bitmeseydi sayfalar, keşke daha küçük yazsaydım.
  • "yoldan geldin yorgunsun öpsem iyi gelecek
    belki yarın ölürüm bir şeyler yarım kalır
    diyelim ekmeğe tuz eski saksıya çiçek
    insan en çok kendine karışınca çoğalır"
  • sen içini ferah tut. ne seni üzen mutlu olacak, nede seni mutlu eden pişman olacak. bir gün herkes hak ettiğini bu-la-cak!!!
  • sevgin artabilir, azalabilir. bazen de bitebilir. hayatına giren kimseyi kutsallaştırma. kimseye mecbur olmadığını aklında tut* hayat bir ilerleyiş. bu yolda bazıları ile yolların ayrılabilir, bazılarıyla kesişebilir. hayat değişimdir. isteklerine, beklentilerine ve değişime direnme.

    hayat değişimdir.. hadi bakalım aslansın sen.
  • kimbilir hangi şehrin altinda kanatlaniyor ruhun aşka kimbilir..
    biri çıkar da merhem olur diyerek bu yaraya, nasıl yanılıyorsun kimbilir.. *
  • aşkım da degisebilir gerceklerim de
    piril piril dalgali bir denize karsi
    yan gelmisim diz boyu sulara
    hepinize iyi niyetle gulumsuyorum
    hicbirinizle dogusemem
    siz ne derseniz deyiniz
    benim bir gizli bildigim var
    sizin aliniz al inandim
    morunuz mor inandim
    ben tam kendime gore
    ben tam dunyaya gore
    ama sizin adiniz ne?
    benim dengemi bozmayiniz

    turgut uyar da benim için yazmış olabilir.
  • anlatacak kimse yoktu odada. evde. mahallede. şehirde. kimseye bir şey anlatamam zaten. kendi kendime de pek konuşacak kadar zavallı olmadım. sadece bazı geceler yazabilecek kadar zavalliyim.

    tek kelime daha olmasın istiyorum. kimseye tek bir kelime borcum kalmasin. açıklamalardan uzun uzun cümlelerden öyle boğuldum ki.

    yapmak istediğim hiçbir şeyi yapamadım. öyle zor ki. nefes alıyorum nefes veriyorum günler geçiyor. gece oluyor. gündüz oluyor. tekrar gece olunca sabaha dek düşünceler uyutmuyor. halbuki bu yaşımda daha farklı şeyler hayal etmiştim. evim vardı küçük bir kız çocuğum vardı. eşim vardı ve mutluydum. böyle hayal etmiştim en azından. kimse hayalinde mutsuzluğunu düşünmez nihayetinde. şimdi ise bunlara ne kadar uzak olduğumu görüyorum. uzak olmak üzüyor tabi ama asıl üzücü olan artık bunları da istemiyor olmam. bir yola çıkayım kıvrımlı ormanlar arasında akan bir yol. sevdiğim müzikler çalsın. ömrüm boyunca gideyim o yolu istiyorum. varmak istediğim yer olmasın. acelem olmasın. yavaş yavaş yolun tadını çıkararak gideyim istiyorum. mevsim değişsin istiyorum ben giderken. ben giderken kar yağsın gökkuşağı çıksın yıldızlar üstüme düşecek gibi olsun istiyorum.

    insanın daha genç sayılacak bir yaşta amaçsız kalması ne kadar kötü tahmin edemezdim. hedefi vurma amacında olmayan ok olabilir mi? yarı yolda vazgectim diyebilir mi bir ok?

    hep söylerler hayal ettiğin şeye kavustugunda hayal etmeyi daha çok sevdiğini anlayacaksın diye. ben hayal ettiğim şeye kavuşamadigim gibi hayal etmeyi de bıraktım. vazgeçtim. yenildim. öyle güzel yenildim ki gözlerim doluydu. öyle güzel yenildim ki her gece bu saatte saygı duruşuna geçiyorum. ben bittim allah'ım. artık yolumu bulamiyorum. tutsun meleklerin ellerimden götürsünler bir yere beni. sigamiyorum çünkü. elimden bir kaza çıkacak.

    deli gibi sigara içiyorum. yetim gibi ağlıyorum. bazı anlar nefesim kesiliyor göğsüm sıkışıyor. aha diyorum hep beklediğim kalp krizi. sessiz ölüm. ambulansı arayacak kimse de yok ne güzel. biraz sonra geçiyor ama diyorum olmadı yine. ölümü kabullenmisken bu dünyada yapacak bir şeyim kalmadığına kendimi inandirmisken yine de içimde bir damla olsun yaşama arzusu varsa onu da ellerimle bogarim. halbuki inançlı biriyim. öldüğümde güzel şeyler görecek kadar iyi biri de olamadım. ama elimden gelen bir şey yok. tıpkı rüzgara kapılıp giden yırtık poşetin yapacak bir şeyi olmaması gibi.

    belki birkaç yıl sonra bunları nasıl yazdım diye düşüneceğim. güleceğim belki. bugüne kadar öyle ağız dolusu gülemedim ki ben. o zaman mı güleceğim? güldürme kendini kendine şimdi.

    beni böyle yarattın diye sana kizmayayim istiyorsun. kızmadım kızmıyorum desem ne fark edecek? içimi benden iyi bilmiyor musun?

    ben bu yazıyı kendime yazmıştım. yarası olan yaradansa o da gocunsun.
  • senin kafanın amina koyim. şu dünyada hiç bir şey için çabalamıyorsun. herşeyin en iyisi ayağıma gelsin diyon bazen geliyor onuda geri tepiyon senin hayatını sikim ben bu dünyada boşuna yaşıyon amına koyduğumun beyinsiz arizona kertenkelesi.
hesabın var mı? giriş yap