57165 entry daha
  • onca kalabalığın arasında yerini bildiğim tek şeysin.
  • selam,yine ben.

    içine gömüldüğüm sessizlik her noktama sızmış durumda.biriktirdiğim binlerce düşünce,bir o kadar da duygu var içimde kırık cümleler halinde duran.ama bir süre daha dışarı çıkamayacaklar.sustukça,içimdeki fırtınalar daha da büyüyor,kendimle de hesaplaşıyorum.

    her susuşumda kendimden nefret ediyorum.içimde sakladığım cesaretsiz kelimeler,biriken pişmanlıklarla birlikte beni boğuyor.bazı gecelerde kabusa dönüşüyor.her geçen an,her geçen gün,seninle paylaşmak istediğim o kadar çok şey birikiyor ki içimde.anlatmak istediğim,paylaşmak istediğim binlerce duygu...ama sessizlik her seferinde beni susturuyor.

    son ve önemlisi;ne olursa olsun,ne zamana kadar istersen,sen karmaşalarınla uğraşırken,ben sessizliğimin içinde sadece bekleyeceğim...umarım bir gün ben de senin içindeki karmaşaları az da olsa aydınlatabilirim.iyi ol ve iyi hisset.
  • beni de bi okusana üzerimde nazar var
  • anlaşılmamak değil, farkında bile olunmamak çok acı. keşke bu kadar zor olmasa dinlemeye çabalamak, kırmadan iletişim kurabilmek. inşaa etmeye çalıştıkça yıkmak daha zor değil mi oysa... sahi neden abla, neden...
  • şuna bak herkes aşk acısı çekiyor,
    neyse ki biz böyle değiliz sevgilim, sadece mutluyuz. iyi ki varsın, iyi ki olduğun kişisin.
  • keşke sen hayalimdeki gibi olsan. seni kendimde kabul ettiğim gibi kendi benliğinden uzak sadece benim düşlerimdeki gibi.. o zaman olurdu her şey ama sen kendi benliğindeyken mümkün değil. çünkü sen sadece benimle değil dünya üzerindeki hiç bir kişilikle bir süre geçirebilecek bilince ve özveriye sahip değilsin. o yüzden anan baban sevmemiş seni. ben mi hala sevmeye devam edeceğim
  • son kez 1 konuşsaydık.
    vedalaşsaydık bari be.
  • dünyada yalnızca ikimiz olsaydık ve kapım çalsaydı, ben yine senin geleceğine ihtimal vermezdim. işte sen bana böyle hissettirdin.
  • artık hiçbir koşuşun bizi birbirimize yetiştiremeyeceği o hadiseden sonra, en kırılgan anımızın şiddetle yüzümüze çarptığı o yerde biz tüm bu zamanların üstünden geçecek o çok suların ilk damlalarını gözlerimizden akıtıyorduk. göz göze gelirsek merhamet edeceğim diye korkmuş bu yüzden panoda yazan tüm yazıları harf harf ezberlemiştim. ama ıslandıkça yeşillenen gözlerinle bir anlığına denk gelmeye engel olamamış olacağım ki yüzüne bıraktığım acının benim kalbimdeki yansımasına az sonra şahit olacaktık.

    seni düşürdüğüm yere kapaklanan bendim. elini uzatıp beraber kalkmak için çaba gösteren de sen. tüm bağları en inceldiği yerden koparmaya çalışan ellerimden tutup, benim bir daha kapısından bile geçmem dediğim yere gururla girişinden ben utanıp kızarmış olsam da sen aşkın en utanılmaz halinin temsili oluyordun. daha fazla koparamam dediğim her noktaya kördüğümler ekiyordun.

    sana bir terk aşkeyleyen avucuma hayat öpücüğü müdür bıraktığın? sen böyle yaşayamazsın diye ben ölürüm usulca.

    dur!

    durmadığını anlamam için kalbinin üzerine bırakırsın elimi. “dinle!” dersin, “dinle, adını sayıklayarak atan kalbimi. anla, nasıl da sen doluyorsun içime nefes gibi…”

    her hücreme sızdığın anın bu an olduğunu sorarsan söylerim.
  • iki gecedir rüyama giriyorsun. gerçekte söylediğin beni kızdıran sözlerini tekrar ediyorsun. bu kabustan uyanıyorum; aynı saatlerde son iki gecedir...

    daha önce böyle bir tesadüf yaşamadım. sana yazıp anlatamıyorum. sana karşı sorumluluğumun bilincinde çetin bir hayat mücadelesinin içindeyim.
    boş durmuyorum ama sen de kabusum olarak boş durmuyorsun.
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap