• kahvaltıda bir ekmeğe tereyağı sürüp, üzerine tulum peyniri ve ceviz koyup, yanında çayla yiyemememek, dumanı tüten bir kuru fasulyenin suyuna ya da sızma zeytinyağına ekmek banamamak, çorbanın içine doğrayacak bir şey bulamamaktır ki ben öyle hayatın içine tükürürüm arkadaş.
  • ekmek yemeden doymanın mümkün olmayacağını düşünüyordum ta ki ekmek yemeden de doyduğumu görene kadar. bu biraz zahmet gibi geldi ilk. ''ya nasıl oacak?'' dedim ama oldu. ekmeksiz kahvaltıydı zor olan. o da oldu. iki yumurta kaynatıyorum. yanına beyaz peynirim kaşarım, zeytinim, 1 tatlı kaşığı salça ve çay. 3-4 öğün yiyorsam eğer hepsinde de öğün sonrası midem rahat oluyor. bu arada bu ara 2-3 kilo kadar verdim kış kilolarından.

    ekmek öyle bir şey ki insanın yedikçe yiyesi geliyor. imkansız gibi geliyor bırakmak ama sanıldığı kadar zor değil. lütfen 1 hafta boyunca deneyin. başaracağınıza eminim. 1x30==> 30 tl de cepte.
  • 14 aydır sürdürmekte olduğum durum. hatta ekmekle beraber pilav, makarna, patates gibi saz arkadaşlarını da çıkardım yaşantımdan (tıbbi nedenleri var, kafanıza göre uygulanması tavsiye edilmez ilgilenen scd diet diye gugıllayıp bakabilir)
    sonuç olarak tüm gardrobu yenilemek zorunda kaldım neredeyse, üstümden dökülmekte tüm kıyafetlerim
  • konunun uzmanı değilim; ancak kendi deneyimimi paylaşmak istiyorum. geçen sene üç ay ekmek ve şeker yemeği bıraktım. kendimce sağlıklı olduğunu düşündüğüm şeyleri yedim içtim. belli bir diyet listesine uymadım. kafama göre takıldım. ciddi kilo verdim. ama kilodan başka söyleyeceklerim var a dostlar !

    bu üç aylik süreçte asla yemek sonrası rehaveti yaşamadım. ofiste öğle tatili dönüşü acayip bir uyku bastırırdı ama ekmeği ve türevlerini kesince uyku basmalarından eser kalmadı. eskiye nazaran acayip dinç, enerjik ve hareketli oldum. yukarida bahsedildiği gibi ekmeği bırakırsan kabız olursun durumunu hiç yaşamadım. tam aksine tuvalet durumlarım inanılmaz düzene girdi. e bu kadar iyiydi de niye bu tarz yaşamayı bıraktın diyenlere cevabım yok ! beceremedim hayat tarzı yapamadım. sanırım alışmadık popo ve don olayı... ama tekrar bu yaşama dönmeyi planlıyorum umarım bu sefer daha uzun soluklu olur. özellikle de polikistik over sendromundan muzdarip olan hemcinslerime karbonhidratı ve şekeri kesmelerini tavsiye ediyorum. aradaki farkı kendileri görecek.
  • sigarayı bırakmaktan daha zordur,
    asıl irade ve nefse hakimiyet burada devreye girer,
    insanı kendine yabancılaştırır,

    günde iki paket sigara içerken bir gün sabah uyandığında sigara paketine bakıp,
    bırakıyorum dedikten sonra elimi dahi sürmedim, 5 sene bitiyor bir kaç hafta sonra.

    tabi sigarayı bıraktıktan sonra haddinden fazla kilo aldım, eski resimlerimle alakam bile olmuyor çoğu zaman, şimdi ise kendime çeki düzen vermek adına nelerin bana zarar verdiğini gözden geçiriyorum.

    senelerdir menemen olsun, kuru fasulye olsun, patates kızartması olsun, çakılmış yumurtalı tost olsun yada yeşil mercimek olsun ekmeksiz düşünemezdim ve ne yazık ki hala düşünemiyorum.

    hali hazırda yemek yemeği seven bir bünyem var yani yemesem kilo verebiliyorum üstüne bir de günde 1 saat kadar yürüsem cidden hızlı şekilde kilo verebiliyorum ancak sorun şu ki bu yaptığım aktiviteler hayatımda bir yaşam şeklinden çok kilo vermek için yapılacak aktiviteler olarak kalıyor ve bir süre sonra angarya hissiyatı yaratıyor.

    biliyorum ki kış geldiğinde yine dombili olucam,
    yine biliyorum ki nasılsa kilo veriyorum diyerek, üç çeyrek kokoreçi içinde turşu yanında şalgam ile gömeceğim.

    yemek yemekten zevk alıyorum diye goy goy yapıyordum sürekli, meğer ben ekmek yemekten zevk alıyormuşum,
    tüm güzel yemek anılarım hep ekmek kombini üzerine kurulu,

    kendimi ne kadar zorlarsam zorlayayım tam istediğim beslenme standardına ulaşamadım,

    sigarayı bırakırken kullandığım kendini kandırma ve yerine koyma tekniklerini ekmek için uygulamaya çalıştığımda ise sürekli başarısızlığa uğradım,

    aslen buna başarısızlık demek yanlış olur zira, son 4 senede gerçekten düzelme var ama ortadaki görüntü bu düzelmenin yeterli seviyede olmadığı yönünde.

    ekmeği bırakmakta sorun yok, bugün marketten gelirken ekmek almam ve bırakmış olurum mesele doyabilmekte

    bi kere ekmek ile doymaya şartlanmışız,

    anne açım dediğimizde, yemek hazır olana kadar elimize salçalı ekmek tuttuşturulmuş bir nesiliz, doymak için ekmek yemek bizim fıtratımızda var,

    bu aralar elin oğlu dışarda nasıl doyuyor acaba diye araştırmalar yapıyorum,

    bu konuda ingilizlerin kahvatısına hasta olduğumu belirtmekte fayda var, http://upload.wikimedia.org/…_english_breakfast.jpg şöyle bir kahvaltı tabağı yapıyor adamlar, ben bu tabağı yesem içindeki kolestrol sebebi ile kafa ağrısından duramam akşama kadar.

    dünyanın hiç bir mutfağında bizim gibi somun ekmeğine abanma üstüne kurulu bir yemek düzeni yok,
    lan aslında şöyle bir bakınca bizim yemek kültürümüz yok, süper bir mutfağımız var, hatta senelerin bıraktığı yöresel tatlarımız var ama uygulamada hiç bir şekilde bu tatları kullanmıyoruz, misal herkes pilav yapıyor ok peki kaç kişi kavunlu yada kayısılı pilav yapıp denedi şimdiye kadar ?

    gelelim neden bu durumda ekmeği bırakma kararı almama, yada ekmeği bırakmaya çalışmama,

    herşey dexter jeneriği ile başladı aslında, ekmek yemeden nasıl doyuyor lan bunlar diye de devam etti.

    http://tr.wikipedia.org/wiki/ekmek

    şu adreste senelere göre ekmek gramajları var,
    benim aklım 1980'den sonrasına çalışıyor o zamanlar 1 tane ekmek neredeyse yarım kiloymuş
    şimdi ise ekmek 250 gram civarı,
    gramajı ne olursa olsun ekmeğin boyutu ben bildim bileli hiç değişmedi.

    yani daha düşük gramajda olan ekmekleri daha yüksek gramajdaki ekmeğe benzetmek için şişiriyorlar,
    bu "senelerdir soframızı şenlendiren buğday ekmeğinin" klasik yapılışına ek bazı kimyasal maddelerin devreye girmesi demek , çeyrek küsur seneden fazladır kazandığım tecrübeye dayanarak söyleyebilirim * endüstriyel üretimde ürünlerin içerisine eklenen hiç bir madde sevimli değil.

    hal böyle olunca kendime zararlı olduğunu düşündüğüm ilk şey olan ekmeği, hayatımdan çıkarmaya karar verdim.

    gerçi sonradan araştırdıkça gördüm ki, bir çok diyet uzmanı* ekmeğe özellikle beyaz ekmeğe savaş açmış durumda,

    konu çok dağıldı toparlamaya çalışayım,

    ekmek yerine alternatif arıyorum,
    en azından sigarada yaptığım gibi yerine koyma yöntemini uygulamaya çalışıyorum,

    sabah kahvaltılarında krep,
    sonraki öğünlerde bol salata, haşlanmış prinç, haşlanmış buğday* yada bulgur deniyorum,
    ara öğünlere önem veriyorum, kuru yemiş, yada kuru meyve yiyorum.

    yaklaşık bir haftadır hiç egzersiz yapmadan ekmeği bırakıp yukarıda saydığım şeyleri uyguluyorum,
    yemekten sonra oluşan rehavet hissi yok, kendimi düşük ve yorgun hissetme durumu yok, beslenme ile ilgili vücut sistemleri gayet normal ve güzel çalışıyor ve üstelik tartıda da düşüş hissediyorum.

    sonuç süper değil mi ?
    ama yaptığım uygulama yarım ekmeğin arasına domates peynir koyunca yaşadığım mutluluğu bana vermiyor, veremedi.

    super size me belgeselinde dedikleri gibi fast foot gıdalarının insanı mutlu eden bir özelliği varmış gibi insanlar çoğu zaman kendilerine zarar verdiğini bile bile bu gıdaları tüketiyorlar diye bir şey geçiyordu,

    sanırım beyaz ekmeksiz doyamayan bizler her ne kadar her öğünde vücudumuzun ihtiyaç duyduğu kadar besini alsak dahi gözümüz ve beynimiz doymadığı için kendimizi mutsuz hissediyoruz.

    tamda bu soruna bir çözüm arıyorum şu an, kendim bulursam gelir buraya yazarım, yada varsa sizin bir çözümünüz dinlerim. *

    afiyet olsun.
  • william davis'in wheat belly kitabini okuyan herkesin yapacagi eylem.

    kepekli ekmek, tam tahilli ekmek, otlu ekmek sunlu ekmek falan hikaye canlar. bugun yediginiz butun ekmekler verim alinmasi icin genetigiyle son 40 yilda oynanmis sagliginiza muthis zararli urunler.

    inanmazsaniz buyuklerinize sorun, 60'li yillarda ekmek nasil bir anda degisti diye. size soyleyeceklerdir bir anda super kokulu harika gorunumlu ekmeklerin geldigini. hah iste, onlrin uzantilarini yiyoruz. "onbinlerce senedir insanlari doyurmus hede hodo" diyen arkadaslar, su an yediginiz ekmeklerin hicbirisi o ekmekler degil. su an tamamen 1'e 10 versin diye her bi yaniyla oynanmis midenizin basta olmak uzere her yerinizin icine eden bir gida maddesi yiyorsunuz.

    ekmek yemeyi biraktigimdan beri kilo, gobek basta olmak uzere hayatimdaki ve sindirim sistemimdeki degisiklikleri yazsam 20 sayfa kisa hikaye olur.

    okuyun, ekmek tuketmeyi birakin pisman olmayacaksiniz.

    http://www.amazon.com/dp/1609611543
  • keske bu süper güce ben de sahip olsaydım dedirten eylem.

    ekmeğe karşı zaafım var. hamur işine genel olarak.
  • sigarayi ve ekmegi birakmis birisi olarak diyebilirimki sigarayi birakmak daha kolaydir.
  • öğlen ve akşam olmak üzere iki öğün uyguladığım diyet. ekmek yerine makarna pilav tarzı karbonhidratı bol bir besin koyduğum sürece sorun olmuyor. tabii ekmek yemiyorum diye makarnaya abanırsan sonuç değişmez. marttan beri 20 kilodan fazla verdim bu şekilde, tavsiye ederim :)
  • birşeyler okuyup bu konularda kafa yormayla başlamalı. tabi ki sıfır ekmek diye birşey olamaz, olmamalı, ama bunda da tam tahıllı esmer ekmekleri abartmadan yememek önemli. bir süre sonra marketteki beyaz ekmek gözünüze zehir gibi görünüyor.
hesabın var mı? giriş yap