105 entry daha
  • izlemekte çok geç kaldığım lezzetli bir ferzan özpetek başyapıtı. filmdeki karakterler,mekanlar,dialoglar ve büyük büyük sofralar o kadar sıcak bir hava yaratmış ki kendimi şıp diye michele'nin apartmanında buldum. sanki kendimi bu dünyanın hep acımasız yönleriyle karşılaşan ve bu karşılaşmaları gösteren insanlardan uzak, en dramatik durumları bile beraber atlatabilecek,paylaştıkça hafifleyecek bir dünyada hissettim.

    --- spoiler ---

    senaryosu ve çekimleri çok güçlü olan film bol bol almodovar esintisi taşıyordu. hatta todo sobre mi madre'de oğlunu kaybettikten sonra bu farklı dünyayı tanıyan manuela ile antonia birbirine özdeş karakterlerdi. asil,mağrur,yer yer kadınlık duygularına kapılan ama hep kontrollü iki kadın. ikisi de saygılı ve hoşgörülüydü. belki de o yüzden hepimizin günlük hayatta görmek istedikleri bu kadınlar çok sevildi. antonia ve kocasının birlikte oldukları michele sanki aralarındaki köprüyü kuruyor ve yıllarca üç parçadan oluşan bir büyük elmanın kopamayacak bölümünü oluşturuyordu. ferzan özpetek ilişki labirentini çok güzel kurmuştu. ve her bir birey birbirine bağlı ve bütünleyen nitelikteydi. birbirlerini yadırgamıyor,yargılamıyor,hep hep yardım ediyorlardı. çok pembe bir kurgunun, gerçek yönleriyle eski komşuluk ilişkilerine atfedilmiş,şimdiki bireyselliğe karşı protestocu tutumuyla yükseldiğini,bizi de yükselttiğini izleyenler farketmiştir. kendi yalnızlığımız ve bireyselliğimizden nefret edip özlem duyarak izlediğimiz yardımlaşma ve asla birbirini yadırgamama duygularını çok yoğun hissettim. ernesto'yu kimse yargılamadı,"kendi hatasının cezasını çekecek o" bıdıbıdısını yapmadı. herkes onun hastalığı için seferber oldu. tam aksine o apartman dışındaki hayatın yargılayıcı,yafta yapıştırıcı yapısını mara adındaki transeksüel mucizenin köye gidip-gitmeme arasında yaşadığı çelişkide ferzan özpetek protesto etti. ferzan bir başka karşı çıkışısını da antonia'nın annesinin farklı doğasıyla gösterdi. çok eğlenceli ve zaman zaman beni güldüren bu kadın klasik kadın çizgisine karşıydı. her aşkın,sevginin bir sebebi olduğunu,"o da insan" sözüyle özetledi.

    bunun dışında homoseksüelliğin çeşitliliğine ve renkliliğine farklı vurgular yapılmıştı.iki insanın birbirini sevmesi yeterli,neden sınırlar koyalım ki? aslında michele arada alemler yapan ama sevebilen bir erkekti. günümüz playboylarının son duraklarında çakılıp kalması ve onu bir zemzem gibi görmesi gibi bir durum sanırım. massimo'ya olan aşkını antonia'ya da hissetti. ama bir sadık kalma ve aile ruhunun etkisi ile ikisi de birbirlerine minik bir yakınlaşmadan daha fazla açılamadılar. emir'in bu sırada antonia'nın hayatına girişini de beğendim.emir sayesinde birkez daha farkettiğimiz, serra'nin da yaşadıklarının izinin o apartmanda silinmesi gerçekten farklı ve neşeli bir dünyada olduklarının vurgusuydu.

    --- spoiler ---

    kederleri yüzlerinden akan ama mutluluk maskesini takmak zorunda kalan ve bir aradayken ancak güven içinde hareket edebilen nebleyim mesela internete girip erkek kesen,rahat rahat yemek yapan,kıyafet provaları yapan,en abes şakaları ağdalı bir şekilde dile getiren ve eğlenen insanların hikayesiydi. çok başarılıydı,çekimler,mekanlar,müzikler,kurgunun ilerleyişi ve sık sık gördüğümüz türkiye'nin aydınlık yüzleri. nazım hikmet'in hayranlıkla okunması,ernesto'nun ajda pekkan hayranı olması gibi. ferzan özpetek çok önemli bir değer bence,kesinlikle türk sinemasına da eserler kazandırmalı,eşitlikçi,yenilikçi,özgür ve modern.
46 entry daha
hesabın var mı? giriş yap