48 entry daha
  • sigara içtiğim dönemlerde tanımadığım insanlardan çok sigara istedim, başkaları da benden istediğinde sigara uzattım. benden sigara istediklerinde hiç bozulmadım ve başkalarının da bana bozulduğunu hatırlamıyorum. nihayetinde aynı bokun soyusun. sigarayı bırakmayı becerememişsin, karşındaki de becerememiş. yapacak bi şey yok.

    gel gör ki, hiç tanımadığın birinden bilmediğin bir dilde sigara isteme kısmı sakat.

    yer: üsküp - custom pub
    tarih: 6 mayıs 2012
    saat: gecenin bi körü

    burası bi sokağın köşesinde, dışarıda masalar var ve bar taburelerinde oturup içiyorsun işte. o gece de bayağı kalabalık. cayır cayır rock çalıyor. ben de arkadaşlarımla buluşmuşum, içiyoruz. arkadaşların müdavimi oldukları bir yer, yan masalardan da gelip tanışıyorlar, bazısı kalıyor, bazısı yerine dönüyor. ingilizce anlayana hikayemi ben anlatıyorum, anlamayanına yanımdakiler anlatıyor. özetle türküm, onların eski arkadaşıyım ve üsküp'e bu gelişimden önce sırbistan'daymışım. herkese bir posta daha aynı olayı anlatıyoruz. artık herkes durumu öğrendikten sonra kendi halimizde, muhabbet ede ede içmeye devam ediyoruz.

    bi ara masadaki sigaralar bitiyor. zaten zoma yaklaşmışız ama benim canım bi sigara daha çekiyor. e ben de kalkıp yan masalardan isteyeyim diyorum. cigarettes? diyorum bir iki kişiye, ama o kadar gürültü var ki, millet tam duyamıyor muhtemelen.

    bana nereden cesaret geldi bilmiyorum. ama işte sırpçada sigara içmek için puşenye sözcüğünü kullandıklarını biliyorum (bkz: zabranjeno pusenje), makedoncada da bi ihtimal öyle diyorlardır, diye düşünüp bunu deniyorum.

    puşenye?

    tipler gülmeye başlıyor. neşe içerisinde sigara veriyorlar. bana bi tane yeter aslında ama herkesten sigara geliyor, hatta biri bütün paketi veriyor. ben de ne güzel makedonca konuşuyorum diye sevindiler herhal diyorum. ama masaya dönerken arkadaşların da güldüğünü görüyorum, biri utançla yüzünü kapatıyor. ben yine anlamıyorum. bi bok yemişim, belli. herhalde makedonca değil de sırpça konuştum, insanların sırpça hatırladıklarını varsaymak ayıp diye düşünüyorum o anda.

    tam masaya oturuyorum ve arkadaşlar durumu açıklayacaklar ki yan masadan daha önce tanıştığım, oralarda pek ünlü bi tv yıldızı olduğunu öğrendiğim bi herif yanıma geliyor. herkes bize bakıyor. şimdi sen sırbistan'dan geliyorsun ve tek öğrendiğin kelime puşenye mi, diye soruyor. birkaç kelime daha öğrendiğimi, ama o kelimeyi orada öğrendiğimi söylüyorum. adam elindeki boş bardağa bakıyor, onun üzerinde puşenyenin ne demek olduğunu bana gösterebileceğini söylüyor ve insanların tezahüratları eşliğinde koca bardağı diklemesine ağzına sokuyor (alkışlar alkışlar...).

    bu sayede kelimenin ikinci anlamını da öğreniyorum.

    evet, hiç tanımadığı insanlara en sevimli gülümsemesiyle "blowjob? blowjob?" diye soran salak benim.
72 entry daha
hesabın var mı? giriş yap