211 entry daha
  • kiz arkadasima turkce ogretiyorum, temel seyleri ogrendi: merhaba, tesekkur ederim, masaj ister misiniz efendim, bugunku yevmiyemin de hepsini sana veriyorum bey..

    dedim sira geldi kufurlere. soyle kolayda bir liste ariyordum ki buraya rast geldim, hemen ampuller yandi kafamda (ama elektrik arizasi oldugundan ampul yanip sonuyor, birileri sigortayla oynuyor olmali), biraz gecikmeyle "burasi kufurler sozlugu gibi olmustur simdi" dedim bizimkine ingilizce, o da "herseyin en iyisini sen bilirsin reisefendihazretleri" dedi turkce, ve tahmin ettigim gibi epey bereketli cikti buralar. son 1 saati bu basliktaki kufurleri ogrenerek gecirdik, tesekkur ediyoruz.

    tabii bir noktada olayin ozunu, bu kadar yaratici nefretin kaynagini ogrenmek istedi, ben de macin 5 dakikalik ozetini actim. ozet bitince kübler-ross modelinin uygulamali olarak isledigine tanik oldum:

    once anlam veremedi ve inkar etti ("sadece senin guldugun sarkastik sakalarindan biri mi bu?") , sonra bu sacmaliga ofkelendi ("rakiniz da, kebabiniz da, tum kulturunuz de batsin, keske yunanlilar sizi yenselermis"), sonra pazarlik yapmaya basladi ("seni haftada bir kez operaya goturebilirsem belki bu cevrenin etkilerinden kurtulabilirsin"), pazarligin manasizligini idrak edince depresyona girdi ("artik sevmeyecegim, butun kabahat turklerin") ve en sonunda kabullendi ("sikilmis gotun davasi olmaz").

    istemeden de olsa borg gibi asimile ettim kizcagizi. kizinca salinan kobralardan bahsediyor. ulkesine geri donunce olacaklardan korkuyorum. (bkz: resistance is futile)
13 entry daha
hesabın var mı? giriş yap