17 entry daha
  • "alperen sen nasıl bir erkeksin, nasıl? hiç anlamıyorum yhaaa sus alperen sus böhühühühü!"

    tanım: liseli olanları favorim olan çiftler.
    yer: beşiktaş - kadıköy vapuru, günlerden cuma.

    tek istediğim bir an önce nazım hikmet kültür merkezi'ne varıp salata yemek, çünkü açlıktan geberiyorum. ben tamamen salataya odaklanmışken, adını bilmediğim sarışın kız ve adını bilmek zorunda kaldığım alperen'in özel hayatlarının tüm ayrıntılarına maruz kalacağımı, salatamı yerken "sarıyla alperen ne yaptılar lan acaba?" diye düşüneceğimi nereden bilebilirdim ki?

    yukarıda güzel manzaralı yerimi almıştım, her gittiği yerde kablosuz internet bağlantısı arayanlar gibi, her gittiğim yerde bana malzeme olacak bir kezzy aradığım için etrafıma bakınıyordum, neyse ki uzun süre aramama gerek kalmadan onu gördüm: popüler kız sarı kafası, dünyanın en minimal lise eteği, diz üstüne çektiği siyah çorapları, ayağında markalı bez ayakkabıları, ve en önemlisi, yanında iki çirkin yancısı. ikisi de tüm varlıklarını sarı'nın özel hayatına kurban etmişlerdi, sarı "şu vapurdan atla" dese atlar, "çoraplarımı çıkar da suda çitileyip getir" dese beyaz sabunla çitilerlerdi. öyle bir adanmışlık, popüler kıza teslim olmuşluk, sarının ince fiziğinin aksine halı kalınlığında sweatshirtlerle kapatılmış göbekler, tombik yanaklar..

    sarı önce kendi kendine coşuyor, histerik kahkahalar filan atıyor, "üffff ondan nifrit idiyirim hıhhh" gibi bir şeyler söylüyor, yancılar da "çok haklısın pepeqim :/" bakışlarıyla kafalarını sallıyorlar, pür dikkat sarı'nın telefon ekranına bakıyorlardı. sonra bu iki kapı muhafızı sarı'ya bir şeyler dediler, o da hemen "uff hayr yhaa istimiyormm defolsn" dedi, ara sıra "ay inanamıyoraam yaa bana adamın yanında neler söyledilr hiçbişi yapmadııığ :(" filan diye titrek hareketler yapıyordu. belli ki ortada bir "kadınını koruyamayan hain erkek, hıhh" durumu vardı. bir zaman sonra kölelerinden biri sarı'yı tutarken diğeri gidip o "kadınını korumaktan aciz yüzüne tükürülesi adam müsvettesi"ni getirdi: 17 yaşında, bir anda çalı fasülyesi gibi boy attığından kambur duran, yamuk burunlu, hebelek bir lise bebesi, işte güzeller güzeli, popülerler popüleri sarı'yı iğrenç erkeklerin pis laflarından koruyamayan adam karşımızdaydı.

    koca burunlunun gelmesiyle birlikte, az önce telefon ekranına bakıp sırtaran sarı'ya bir şey oldu, kızın içine tövbe estafurullah bir şaman ayin lideri girdi adeta, artık tüm vapur, hatta tüm istanbul boğazı sarı'nın hesap soran sesiyle çın çın çınlıyordu:

    "sen nasıl bir erkeksinn alperennnn!"
    "sus diyorum sana suuusssss ben konuşuyorum!!"
    "neler söyledi bana o çocuk, çıtını bile çıkaramadın nasıl erkeksin sennnnn!!"
    "alperen sus diyorum bak kötü olacak ühüühüheeehehühühüaa!"

    alperen ne söylüyordu da sarı çocuğun ağzını mühürlemeye çalışıyordu bilmiyorum, çünkü biz elemanın sesini hiç duymuyorduk, tek duyduğumuz sarı'nın çığlıkları, bağırtıları ve böğürtüleriydi. insanlar baktıkça o daha çok bağırıyor, az önce yan tarafında çay içen dayı, karşısında zikirmatikle bismillah çeken teyze kalkıp başka yerlere gittikçe sarı daha da çok haykırıyordu. alperen'i vapurun diğer kısmından sarı'nın yanına getirmekle çok iyi bir bok yemiş olan yancılar ise etrafa "vah vah herkes bize bakıyor" der gibi bakarken içten içe çok seviniyorlardı "olleeeyyy be! sarı sayesinde bir sansasyonel olayın daha parçası olduk yihuuuuuu!! :))"
    kambur duruşunun düzelmesine ve burnunun dolmalık biber kıvamından çıkmasına en az 4 sene olan alperen ortamdan uzaklaştı, bu esnada ben de uzaklaşmaya çalışmaktaydım çünkü her ne kadar bir kezban avcısı olsam da her royal highness, your grace bir insanım, etrafımda böğüren canlılara hiç tahammül edemem, ağalar! derhal götürüp infaz edin. neyse, ortamdan uzaklaşınca gördüm ki alperen'in de bir arkadaş grubu var ve sarıyla yancıları vapurun sağ tarafında büyük bir insanlık dramı yaşarken bu elemançolarsa sol tarafta büyük bir eğlence yaşıyorlar, sarıların tarafa bakıp boğulurcasına gülüyorlar, kimisinin gözünden yaş gelmiş gülmekten, alperen de sırtararak aralarına oturuyor.

    biraz bakınıp daha iyi bir yer bulamayınca eski güzel yerime geri döneyim dedim, hem alperen kendi habitatına döndüğüne göre sarı'nın umuma açık sinir krizi de bitmiş olmalıydı. fakat çok yanılmıştım dostlarım.. oturduğum yerden yeni bir çığlıkla sıçradım, sarı'nın içindeki şaman ayin lideri çıkmış, yerine bir the madwoman in the attic girmişti, kız durmadan haykırıyor, biraz susuyor, sonra tekrar çığlıklar atıyor, yancıları çaresizce kızın yerini değiştirmeye çalışıyorlardı çünkü sarı histeri krizinde bir üst levela geçmiş "atıcam kendimi atıcam şuradan!" diye bağırıyordu. düşenin dostu olmaz felsefesine göre hareket eden insanlar sarı'yı bir bir terk etmeye başlamışlardı, tost yiyen amca, kitap okumaya çalışan kız, iki çocuklu kadın, çay bardağına sıkı sıkı sarılmış olan bir başka dayı, hepsi gittiler. onlar gittikçe sarı'nın sesi bir hoparlöre bağlanmışcasına yükseliyordu sanki. hala cevabını aradığı en büyük soru ise şuydu: "alperen sen nasıl bir erkeksin?"

    işte o anda yerimden kalkıp, dobalak suratlı yancılarını itekleyip sarı'ya şunları söylemek istedim:

    "bak canım, alperen nasıl bir erkek biliyo musun ben sana söyleyim. o liseli bir erkek, daha 17-18 yaşında, günün uzun saatleri boyunca seks ve playstation düşünüyor. haftasonları dershaneye gidiyor ve güvender'in en kazık sorular adlı kitabını çözmeye çalışıyor, hedefi inşaat ya da makina mühendisliği, mezun olunca ayda 10.000 tl kazanacağına inanıyor zavallı. sen onu evinin direği, gözünün bebeği, adını çoktan belirlediğin çocuklarının babası filan bellesen de o sadece annem odaya girer mi korkusu eşliğinde porno izleyip mastürbasyon yapan, burger king'de arkadaşının şifresiyle en kalorili menüyü yiyen, arkadaşlarıyla okuldaki diğer kızların popolarının güzelliğini tartışan bir ergen. senden gizli gizli facebook'taki suicide girls sayfasını dikizliyor, yan sınıftaki ilayda'da da gözü var gibi, tabi senin bundan haberin yok ama ilayda ve yancıları da şu sıralar olası bir ilayda - alperen ilişkisi üzerine planlar yapıyorlar, ilayda'nın çocuklarına koyacağı isimler de şimdiden belli: lalsu ve çağcıl.
    üniversiteye geçince sen ilk başlarda çok popüler olacaksın yine, fakat en kısa zamanda yeni bir alperen bulup onunla evlilik hayalleri kuracaksın (mezuniyetten 1 ay sonra kır düğünüyle evleneceksiniz canım, tabi asdfdsdf), çocuklarına koyacağın isimler biraz demode olacağı için yenilerini belirleyeceksin, bahar şenliğinde sinir krizleri geçireceksin, ve okul bitene kadar da yeni elemanın stalkerı olacaksın. bu arada yancıların muhtemelen senden daha iyi bölümler kazanmış olacak, "aman zaten onlar inekti yaa kendilerine bakmıyorlardı" diyerek avunacaksın.
    bu sırada alperen de kendini biraya, erasmus'a, ev partilerine adayacak, hep bütlere kalacak. o yaz okulunda bir tarafından ter akarak diferansiyel dinlerken kim bilir hangi kız henüz 20'lerin başındaki alperen'i evinin direği, ailesinin damadı yerine koymuş, balayı için ne hayaller kuruyor olacak. adı sinem ya da gözdesu filan olabilir mesela.

    yani diyeceğim o ki, alperen liseli bir erkek, sen de liseli bir gacısın. vapur ortasında ciğerini paralayıp herkeslere rezil olmana değmez tatlısı."

    tabi ki ben bunları diyemeden vapur yanaştı, indikten sonra gözlerim bir yandan 5 tl'ye şemsiye satanları ararken bir yandan da sarı'ya bakıyordu. ben hüzünle etrafına bakınmasını beklerken o halinden, tost yiyen dayının dikkatini celbetmiş olmaktan, zikirmatikli teyzenin kınayan bakışlarını üzerine çekmekten rahatsız değil, bilakis hayli memnundu. kendisinin ve yancılarının yüzünde güller açıyordu adeta, herkes alperen'le onun büyük ve tutkulu aşklarına şahit olmuştu!

    ben de kendi kendime şunu söyleyerek salata yemeye gittim,
    (bkz: attention whore please)
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap