• mevzuyla ilgili en şahane izahatı zaten efsane bir yazar yapmış olsa da sevgili okur, ben de dilim döndüğünce kendi derdimi anlatayım. çok boktan bir pskiloji bu evlenmek üzere olan adam psikolojisi. yarrak gibi psikoloji. psikolojim çok bozuk. gelgitlerim var. dün arnold filmi izlerken, arnold manitasıyla kavuşunca gözlerim doldu. hehe. yok lan yok. o kadar da değil. bi sikim olmuyor. ama tabii bendene -bak, sizi bizi bi bırakalım tribidir ha bu da- tuhaf gelen mevzusu yok değil.

    sevgili okur, gördüm ve anladım ki evlenmek üzere olan adamın psikolojisi şaşırmak üzere inşaa olmuş. bilmediğim bu kadar mesele olmasına çok şaşırıyorum. gelinlik bakmaya gittiğimizde bir 20 dakika kadar konuşulanın türkçe olup olmadığından emin olamadım mesela. döpiyes, çağla şikel kolu, drape, dantel, boncuk, swarowski, aynısı pronovias'ta 23762852847582746 japon yeni filan bi sikler konşuluyor ama bön bön baktım. sonra bir sürü anlamsız ev eşyası varmış, onu öğrendim, ona şaşırdım. oğlum evinde kuru bakliyatın durduğu kavanoz varmış. zigon bir evin direğiymiş. amına koyim bunca senedir sığır gibi yaşıyormuşum da haberim yokmuş.

    sonra tiksinmek de ciddi kısmı evlenecek adam psikoljisinin. mobilyacılardan bildiğin tiksindim lan. aga mobilyacı dediğin kulağının arkasında kalem, belinde metre, ağzında gece gündüz, yaz kış yarım sigara olan adamdır. format ne kadar değişmiş anlatamam. herkes iç mimar, stilist, designer, herkes nezih projelere çalışıyorlar. bir de kanun filan var herhalde, fularsız mobilyacıyı sikiyorlar. adam da beğenmiyo pezevenkler. bak bi yere girdik mesela;

    -şu koltuk takımı ne kadar?
    +o biraz pahalıdır.
    -neden?
    +dizaynı bize ait. hiçbir yerde bulamazsınız.

    sanırsın mobilyacı değil de koltuğun mucidi pezevenk. ha koltuk harbiden pahalıymış, o parayı vereni siksinler de efendi gibi söylesin başta. sonra başka bi yer;

    -koltuk takımı bakıyorum.
    +tamam, yalnız biz proje bazlı çalışıyoruz.
    -ne civarda olur maliyet?
    +projeye bağlı. siparişi verince ortaya çıkar maliyet.
    -neyi sipariş edicem ben görmeden, bilmeden?
    +referanslı çalışıyoruz biz. hedefimiz gezen müşteri değil.

    e amın evladı, demezler mi sana o zaman neden dükkanı buraya açtın diye. sonra derdini de anlatamıyosun. adama şu beyaz masa ne kadar diyorum, herif diyo ki o beyaz değil ekru. ekru diye renk var. amcık, sen de milano'da değil, fetih mahallesi'ndesin, ben sana bi şey diyo muyum?

    birçok şeyden tiksindim de, davetiyeden ayrı bir tiksindim. bambaşka tiksindim. hatun dedi ki bi sike derman olduğun yok, bari davetiyeyi yaz. oturdum davetiye yazdım birkaç tane. ilk önerim 4 sayfaydı, kimse okumaz diye vazgeçtim. ikinci yazdığım aşağı yukarı şöyle bi şeydi;

    "değerli konuğumuz;

    bu özel günümüzde, ee, ya rica ederim şu sizi bizi bırakalım. sonuçta sen kolçıstır dükü değilsin, ben mençıstır prensi. evleniyorum ama oynayamıyorum. yardımın lazım. detaylar aşağıda.

    *bu davetiye kendini 10 saniye içinde imha edecektir. adresi aldın aldın, yoksa beşinci günün şafağında doğuya bak, sevaptır. (burası şaka)"

    hatuna götürdüm, beğenmedi. neymiş efendim, ben neden hep itlik serserilik peşindeymişim. eyvallah. üçüncü davetiyeye denememe sadece "arif olan anlar" yazdım. onu da beğenmedi. beğenmiyor ama gazlamayı da ihmal etmiyor ha, sen yaparsın diye. yapmak ne demek, anasını bile sikerim çok afedersin diyemiyosun tabii. çünkü sonuçta karşımdaki de nişanlım. benim nişanlıma deseler çok net sikerim. dedim nasıl bir şey yazayım istiyorsun, bir site gönderdi örnek teşkil etsin diye. şimdi burada siteyi yazıp kimseyi rencide etmek istemiyorum ama türkiye'de çok acayip kafalar var. sen koru ya rabbi.

    iyi kötü davetiyeyi yazdım. yazdım yazmasına ama bitmiyor derdi ecdadını siktiğimin selülöz yumağının. dağıtması var. neymiş, nezaketen gidip bizatihi vermek lazımmış hısıma akrabaya. kimse inanamıyor lan evlendiğime. herkes anormal şaşırıyor;

    -nedime teyze buyrun düğün davetiyem.
    +a a! yavrum sen mi evleniyorsun?
    -evet.
    +ay çok şükür.

    -ayfer abla buyrun.
    +ne bu?
    -evleniyorum, düğün davetiyem.
    +inanmıyoruuuuuum :))))) -geber amına koyim-

    -ahmet amca merhaba.
    +merhaba yiğenim buyur.
    -ahmet amca davetiye getirdim sana.
    +anam, sen evleniyor musun?
    -yok, sünnet oluyorum. babam kıyamamış çocukken. şimdi hep sorun oluyo.

    yarrak gibi adam oldum kısacası ama şuna da değineyim; kadınla erkeğin para harcama eğilimleri çok farklı aga. kadın içine sinen hemen her şeyi bir şekilde alıyorken, erkek ihtiyacı olmayan şeyleri nadiren alıyor. o yüzden allah benim hatuna sabır versin. 3 ay önce dünyayı ele geçirmeyi planlarken bugün beyaz eşya seçiyor olmamı mı kendime yediremiyorumdur, nedir bilmiyorum, oğlum her şeye itiraz ediyorum lan o lazım değil diye. olur olmaz her şeye ama. temelde de para harcama korkusu. ben bu kadar pinti bi insan değildim, kendimi tanıyamıyorum. üstelik ekonomik kaos iyice psikopat etti beni. 3 kuruş dolarım var, bozduramıyorum sevgili okur yükselir diye. hergün çarşaf çarşaf ekonomi haberi okuyorum. saat kurup hong kong, new york borsalarını takip ediiyorum. oğlum kurtarın lan, dolar inecek çıkacak stresinden uyku uyuyamıyorum. halbuki sadece koltuk almak istiyordum :( al, bak bi de boş banınız;

    (bkz: ev düzücem derken ekonomi profesörü olmak)

    bu arada sünnet oldum, yanlış olmasın. hayattaki en büyük başarım hakkında ileri geri konuşturtmam. sonuçta prensip meselesi.

    3-5 gün sonra düğün var, daha izin almadım. balayı da ayarlamadım. gerçi balayı dediğin gavur icadı ama söyleyince ben kötü oluyorum. hem bu mevsimde termal otele mi gideyim ne yapayım amına koyim? hayret bi şey.

    ekleme: oğlum şimdi biri gelir, türk kızını aşağılamış filan der. tüm dünya türk kızının daşşağını yesin. diyeyim de.

    ekleme-2: yani daşşağını yesin derken, o manada değil.

    teşekkür: bu entariyi beni yılmadan usanmadan tivitırda takip eden 95 cesur yüreğe armağan ediyorum. anam babam benden bu kadar ümit beslemedi lan :(

    güncelleme: 2 kadeh şarap verip "balayı paketi" adıyla aleni adam siken turizm sektörünü de kınıyorum. mahzen alıyorum lan ben o paraya. şarap madeni hem de, günah madeni. kırbaçla geziyosun böyle. tövbe tövbe.

    ekonomik havadis: al bak, dolar 2.28 olmuş. 6 lira zarar ettim amına koyim.

    ekonomik havadis izahat: 60 lira olmasın, 600 lira olmasın zararın diyenler var, yok 6 lira. 75 dolarım var, üniversite mezuniyetinden -2008- kalma, o günden beri doğru zamanı bekliyorum bozdurmak için.

    tivitır bilgisi: lan ne reklam olmuş. artık tivitırda hiçbir sik demememi takip eden 15 kişi daha var. dememek de çok tehlikeli kelime, hüseyin çelik'i göreve davet ediyorum.
  • hassas bir psikoloji, sinir dolu bunye, ici icine sigmamak egilimli obsesif bir davrani$ bozuklugu.
    belirtileri ve sebep olan durumlar $oyledir:
    * aile kelimesinden hazzetmemek.
    * mustakbel e$ ailesine kar$i hirgur cikarmamak icin icine atmak ama icin dolmasi ve atacak yer kalmamak. (ne dedim ben)
    * eski bekar evine ic gecirerek bakmak.
    * etejer, zigon, komidin gibi kelimeleri ogrenmek istememeye ragmen ogrenmek hatta fiyatlarini bile bilmek, bilmekten tiksinmek.
    * paralarin suyunu cekmesinden mutevellit hicran olmak, vcd, dvd neyim alamamak.
    * porno vcd ar$ivine goz diken arkada$lar ile kahramanca bogu$mak.
    * her gun gidilen durumcuye son kereler gitmek, kadinlarin durum yapamiyor olmasina kahrolmak. hatta kizmak, sinirlenmek, "- ogrensene lan..." demek.
    * "- evlenince red alert oynayamayacak miyim?..." diye tirsmak, "- $iddet duygusunu nerede tatmin edicem ben?!" diye hayiflanmak, du$unmek, ka$inmak.
    * sozlukte tani$madigim arkada$lardan bile daha az ortak yanim bulunan (bkz: sozluk ailesi) insanlar icin dugun denen zibidilik gecesi payla$ilmak uzere $iddet icerikli hayaller kurmak.
    * evlenince oturulacak tamamen sahip olunan evde kendini misafir gibi hissetmek, ali$amamak, "- sikerim ben arkada$a gidiom kalmaa..." demek gecenin bi vakti.
    * ya$lanma psikolojisine iyiden iyiye girmek, evli barkli adam olma kimligini yadsimak, bedene bunyeye giydirememek, giydirilse bile yaki$tiramamak.
    * genclikten kalan conan koleksiyonunu sevgilinin istememesi durumunda direk kavga cikarmak, sevgiliye "- ya ben ya conanlarin..." dedirtmek, daha da kotusu yaniti "- conanlarim!" demek.
    * eve yerle$me esnasinda kaale alinmamak. butun evin fonksiyonellikten uzak gumu$ zerzevat ile doldurulmasini siyanur haplari icerek seyretmek.
    * artik cekmeceler ve dolaplar uzerindeki yonetim hakkini yitirmekten dolayi bo$luga du$mek. "- dolaplar icin bu kadar parayi ben icine istedigimi istedigim $ekilde koyamamak icin mi verdim?!" diye du$unmek.

    birisi doldursun diye atiyom bak goz gore gore bo$ linki:
    (bkz: evlenmek uzere olan kadin psikolojisi)
  • ..huzurlu bir ortam, güzel yemekler, kaliteli bir hayat, eh uzun da bir ilişki, gittiği yer de belli, doğru olanı yapıyorum..
    ..ne acelem var mına koiim, yaş 26, daha yaşayacak çok şey var, para kazanmaya da yeni başladık o kadar öğrenci öğrenci sürttükten sonra..
    ..evlenmek için daha ideal birini bulamam,şimdi evlenmezsem bi daha da evlenmem herhalde, insanın ruh hali değişiyor yıllar içinde, 30 larıma geldiğimde çok pişman olurum, bi daha da böyle bi hava yakalayamam..
    ..peki ya duygusal tatmin, düzenli bir hayat için değer mi hayat enerjisini yok etmeye, bi kere geliyoruz şu dünyaya, acaba sadece cinsel mi bu hissettiğim, önce öyle düşünmüştüm, hallolur bikaç mevzuyla demiştim ama.. ya aşık olmak, kur yapmak, bir ilişkinin başındaki tüm yaşananlar, hiç olmayacaksa bir daha..
    ..çocuklar, kol kanat gerdiğin "senin" ailen, her zaman işte evleneceğim insan diye düşündüğün, uğruna öleceğin sevgilin..
    ..evlenecek durumda olmasak ayrılırdık herhalde, o zaman, neyi kasıyorum..
    ..sevgim şefkate felan mı dönüşüyor acaba, onu daha mı çok düşünüyorum yoksa karar verirken, hem ihtiyacı yok, hem de salakça bi düşünce bu..
    ..hiç istemezdim böyle düşünmeyi bu dönemde, evlenirken hiç soru işareti kalmamalı derdim hep, şu halime bak..
    ..geçici bişey mi yaşadığım, yoksa olmayacak birşeyi mi zorluyorum..
  • - bilmemkimi eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?
    - evet mına koyim..
  • evlenmek uzere olan erkekte asagidaki durumlar gozlenebilir.

    - gelenek, gorenek, tore vb. butun sosyal kurumlardan alabildigine nefret etmek.
    - ailelere ve ese dosta yonelik "ulan su dugun, nikah isi bi bitsin kralinizi tanimiycam" hissi.
    - cicekci, fotografci vb esnafa (yenen kaziklarin haddi hesabi olmamasindan mutevellit) ucan kafayla girisme istegi.
    - "ben kendime mi evleniyorum, ese dosta sekil olsun diye mi?" sorusunun kafada gunlerce yankilanmasi.
    - birkac gun sonra evlenecek olma fikrini benimseyememek.
  • şu iki bok arasındaki çomaktır;

    * "ben artık kararını vermiş, seçimini yapmış, yolunu çizmiş bir insanım. büyük adamım ben... ehem öhömmm fırk..." havaları.
    * "bindik bir alamete...?!!" şaşkınlığı.
  • gece gündüz hayalini kurduğu kadınla, cıncık mıncık yatabileceğini hayal eden erkeğin ruh halidir.
    bir bilse, bir süre sonra sırt sırta somurtarak yatacaklarını. o günlerinde geleceğini.
  • neredeyse tüm toplumlarda bu ruh halinin bir tezahürü olarak erkeklerin ortada “ulan ben napıyorum? kim getirdi beni buraya? neredeyim amk” ifadesiyle dolaşıp dakikada bir kararlarını sorgulamaları, eş adayının evlenelim de evlenelim ataklarını savuşturmak için çaresizce son bir kıvılcım aramaları olmazsa olmaz kabul ediliyor sanırım. esasen sanmıyorum, oldukça eminim; fakat şaşırıyorum yine de. zira uzunca bir süredir çevremdeki 25-35 yaş arası istisnasız tüm erkeklerin evlenmek için kudurduklarını gözlemliyorum. adamlar ortada avare gibi “evlenecek kız bulun bana allahsızlaar!!!”, “melis seninle ciddi düşünüyorum gel he de”, “falanca hayatımın sonuna kadar seninle olmak, yanında yaşlanmak istiyorum nolur evlen benimle köpeğin olayım” diye sayıklaya sayıklaya dolaşıyor. resmen düzenli bir seks hayatı ve sıcak ev yemeği uğruna ruhlarını satabilecek kıvama gelmişler. benliklerini yitirmiş vaziyette mecnun misali çöllerde paçalarını yırtıp emekleyerek ilerliyor gibi bir halleri var.

    erkeklerin evlenmek uğruna attıkları taklaları, eşi dostu toplayıp videoya çektirdikleri tüm o şaşalı evlilik tekliflerini, takındıkları“puffff sırf sen bir bir evlenen kız arkadaşlarının arasında rencide olma diye seninle evlenmeye lütfedeceğim. evlilik öncesi süreçte farklı bir gezegenden aranıza düşmüşcesine sana ve yakınlarına yabancılaşıp çeşitli isteksizlik emareleri göstermemi anlayışla karşılamak zorundasın. sonuçta seninle yaşamayı kabul ettim boru mu!?” tavrıyla kamufle etmeye çalışmalarını son derece samimiyetten uzak ve alabildiğine itici buluyorum. sonra bir de kadınları evlilik delisi ilan edip kendilerini kadınlar tarafından kapaklanmaya çalışılan yüce birer yaradılış timsali görmeleri yok mu… gerçekten daha gülünç olamazsınız beyler.
  • kendini anlamsız yere kurbanlık koyun gibi hissetmek. sonrasında da kurban kavurması yiyen bayram çocuğuna dönüşmek. en son aşama; etten nefret edip vejeteryan olmak eğilimi...
  • beni ağlatan ama mutluluktan ağlatan psikolojidir; tabi nikahta ağlarsanız, hele bir de nikah sırasında bile kucağınızdan inmeyen 2 yaşında bir yeğeniniz varsa nikah memuresinin nikahı kıymakta tereddüt etmesine neden olabilirsiniz.
    kadın kaç kere tekrarladı lan "hiç bir baskı altında kalmadan..." diye.
    aklıma geldikçe gülüyorum.
hesabın var mı? giriş yap