• bille august'un 2007 yılında berlin uluslararası film festivalinde altın ayı için aday gösterilip, barış filmi ödülü alan filmi.

    --- spoiler ---

    ülkemizdeki kürt sorunundan bihaber değilseniz pek yabancı gelmeyecektir size işlenen konu. bu anlamda dtp'li arkadaşların veya dtp milletvekillerinin de nelson mandela- abdullah öcalan benzerliklerini neden sürekli işlediklerini anlamış oluyoruz."ne alaka hırbo, biri özgürlük savaşçısı öteki bebiş katili. " diyenler muhakkak olacaktır. onlara bir lafım yok, lakin soruna doğuştan itibaren resmi tarih gözlükleriyle bakmayanlar için bu film bir fikir verebilir, verir. benzerlikleri, farklılıkları hakkında en azından bilgi sahibi olunur.

    --- spoiler ---
  • nelson mandela'nin tuyleri diken diken eden hikayesi..
    turkiye'de 27 temmuz'da gosterime girecek.

    http://www.goodbyebafana.com/
  • bu gece kanal 24 te gösterilen sahane film. nelson mandela nın hapishane hayatını filmini izlerken bugün turkiyede yasananlar tekerrur ediyor mu diye dusunuyor insan. ana dilinde egitim goremeyen, daha gecen seneye kadar ana dili resmi olarak yasaklanan bir ülkede özgürlüklerden bahsetmek için daha cok yol katetmemiz gerektiğini tokat gibi çarpan film. daha bugün arda turan'ı sarfettiği bir cümle için yargısız infaza götürdügümüz günler devam ettikçe önümüzdeki yol daha da uzayacaktır.
  • cok guzel film.
    izleyince sadece 'guney afrika - beyaz - yerli' sorunu degil, diger ulkelerdeki (misal turkiye'deki) fasizmin kokeni de kavranabiliyor.

    bilmemek, bilinmeyenden korkmak ve nefret etmek, ogrenmemeye devam etmek. ya da ogrenmek, korkmamak, nefret etmemek.
    sarsici bir film, mutlaka izlenmeli diye dusunuyorum.
  • --- spoiler ---
    bir mucizeyi değil, gerçek hayat hikayesini anlatan film. bu yüzden gardiyan james gregory den mucizeler beklemek, devrime katılmasını ummak saçma. zaten gregory kendi çapında bir devrim yapıp, beyaz insanların hiç görmediği, hakkında yanlış şeyler düşündüğü özgürlük bildirgesini okuyor. beyaz adam için devrim budur bence. sinematografi için zayıf ama gerçek hayat için etkileyici bir gelişme. evet, sinemada insan, gerçek hayatta olamayacak şeyleri görmek istiyor ama olabilmesi mümkün güzel şeylerle yetinmek zorundasınız bu film için.

    aslına bakarsanız şöyle bir kıyas mümkün. das leben der anderen ( nam-ı diğer lives of others ) filmini sevdiyseniz, bu filmi de sevebilirsiniz. filmlerin orijini aynı. burda da seyirciye yabancılaştırılan baskıcı taraf, baskıcı tarafın suçlu-özgürlükçü kişilerin yanına verdiği insanlar ( birinde bir ajan- diğerinde gardiyan) ve yüceltilen özgürlüğüne düşkün insanlar var.

    tıpkı das leben der anderen deki gibi, gardiyanın dönüşümü de net olarak vurgulanamamış maalesef. yılların ırkçısı, oğlunun -"baba onlar neden terörist" sorusuna "çünkü onlar zenci" cevabını veren bir insanın bu fikrini değiştirmesi mutlaka çok daha büyük ve sürekli olaylar dolayısıyla meydana gelir. lakin bu filmde bafana nın (kendisi gardiyanın çocukluk arkadaşı olur) bu süreçte önemli bir yer işgal ettiğini söylemek mümkün.

    kendi içine kapalı bu tür filmlerden, ana karakterin çok yücelmesini ve mutlu sonla bitmesini bekleyemiyorsunuz dolayısıyla. das leben der anderen de ajanın yıllar sonra elde ettiği tek şey, dinlediği adamın kendisi için bir kitap yazmış olmasıydı. bunun dışında işiyle ilgili, hayatıyla ilgili hiçbir şey yolunda değildi.

    bu filmde de gardiyanın elde ettiği şey tarihe tanıklık etmek, onun bir parçası olmak değil. hayat da böyledir zaten. filmin sonunda da, bir kaç sene sonra kansere yenilip öldüğü söyleniyor gardiyan hakkında.

    sonuç olarak size küçük gelebilecek bir şeyin, aslında belli bir devirde ne kadar büyük olabileceği ( gardiyanın özgürlük bildirgesini okuduğunu mandelaya söyledikten sonra, mandela nın hoşnutluğu çok önemlidir bu noktada ) göz önünde bulundurularak izlendiğinde sevilebilecek, bir filmi çözümlemeyi sevmeyen, filmin açık ve büyük olaylarla aktarılmasını isteyen insanlar tarafından sevilmeyecek bir filmdir.
    --- spoiler ---

    son olarak, 24 ten başkan palmer olarak tanıdığımız dennis haysbert de karizmatik lider rollerine biçilmiş kaftan olduğunu bu filmde de gösteriyor.
  • goz yaslariyla izlenen ozgurluk filmlerindendir.
    --- spoiler ---
    bazi yazarlar merak etmis "nasil oluyor da oluyor, gariban ve ezik gardiyan parcasi'na ustleri bu kadar deger veriyor" diye. kuzum hic dusunmedin mi bu zenci vatandaslara yakinligi ile tum ulkede dillere dusmus bu adamin mandela icin beyazlar arasindaki en guvenilir koruma olabilecegi ve bunun farkinda olmalari. dusunmediysen bile gardiyanin "neden ben?" sorusunu sordugu kisma bi geri sar bakayim.
    --- spoiler ---
  • güney afrika da ırkcı beyaz bir gardiyanın gercek hayat hikayesini anlatan bir film. tabi bu gardiyan 20 yıl boyunca "nelson mandela"ya gardiyanlık yapınca işin rengi değişiyor.

    bob graham ve james gregory nin kitabından uyarlanmıştır.

    türkiye deki gösterim ismi ise "özgürlüğün rengi" olarak belirlenmiş.
  • insan yaşamına,onuruna yakışan hayatlar için mücadele edenlerin değerliliğinde bir film.
  • birçok defosu olmasına rağmen genel itibariyle istediği barış, kardeşlik mesajını verebilen film.

    --- spoiler ---

    gardiyanın kötü adamdan iyi adama dönüşü o kadar hızlı oldu ki şaka yapacak herhalde diye bekledim. hiçbir temele oturtulmadan gecistirmisler. ilk başta "vuralım keselim yaşamayı bile hak etmiyor siyahlar" seviyesinden aa farklıymış seviyesine hızlı bir geçiş olmuş.

    mandela'nın mesajları oldukça net bir şekilde verilmiş. bence filmin en güzel yanı. yani eveleyip geveleme yok mandela böyle yaptı çünkü böyle düşünüyordu diye koyulmuş sahneler çok guzel işini görmüş.

    atmosfer nedense gerçekçi gelmedi bana. 70'ler 80'ler için her şey fazla yeni, modern, temizdi.

    --- spoiler ---
  • çok başarılı bir dönem filmi. sanıyorum filmi izlerken türkiye'nin yakın tarihi gözünün önüne gelenler de olmuştur.

    güney afrika'da ırkçı apartheid rejiminin insanları bir hiç uğruna yıllarca hapislerde tuttuğunu da filmin sonunda mandela başkan olduğunda büsbütün anlıyoruz. ten rengi yüzünden eziyet çeken insanların hakkını savunan insan terörist olarak hapse atılıyor. yani güç kimdeyse diğerine yaşam hakkı yok, eziyet ettikleri insanın haklı yahut haksız olması ise gücü elinde tutanlar için hiç mühim değil.

    90'lı yıllara kadar ırkçılık resmi olarak iktidardaydı güney afrika'da. günümüzde de birçok yerde gayrı resmi olarak hayatını sürdürüyor.

    --- spoiler ---

    gardiyan bir diğer gardiyana güney afrikalı siyahların taleplerinin yer aldığı belgeyi "hiç okudun mu?" diye soruyor. cevabı ise dalga geçer nitelikte "okumadım, eminim berbat şeyler yazıyordur" tarzında. yani birbirimizi anlamaya hiç ama hiç gayret etmiyoruz.

    belirtmeden geçmeyeyim filmde insanın yüreğini burkan yerlerden biri de mandela'nın oğlunun ölmesi ve mandela'nın bunu öğrendiği bölümdü.

    --- spoiler ---

    edit: bu entry bir üstteki entry okunmadan yazılıp yollanmıştır. demekki haklıymışım filmi izlerken benim gibi düşünenler de olmuş.
hesabın var mı? giriş yap