• sevgili ceyms,

    duydum ki avatar'a yüzlerce milyon dolar harcamışsın. uzaylıların dilini yaratabilmek için dil profesörleriyle hummalı bir çalışma yapıp ortaya hiçbir dilin karakteristik özelliğine yaslanmayan yepyeni bir şey ortaya çıkarmışsın. teknik anlamda filmin gerçekçiliğini en üst seviyeye çıkarabilmek için onlarca yeni icat yapmışsın, en az beş yılını filmin hazırlık evresine harcamışsın. kusursuz çalışma disiplininle setindeki insanlardan maksimumu almak için adeta çalışanların suyunu çıkarmışsın.

    ama ceyms kardeşim sana bir şey söyleyeyim. hayat çok zalim. sen şu an öğle saatlerinde ofisinde cafe latteni yudumlayıp filmin genel gidişatını takip ederken, senden binlerce mil ötede bir ademoğlu -ilkokul arkadaşım piç mahmut- facebook profil fotoğrafında sinema salonundan aşırdığı 3 boyutlu gözlükle endam ederken statüsüne de "avatar tarrak gibi film. 3 saatlik çizgi film la" yazmayı uygun görmüş. iyi ki bu mahmut ile hayatta hiç yolun kesişmeyecek. iyi ki google translate halen türkçe için yetersiz bir sonuç veriyor. alimallah karşılaşırsan ve bir sonraki gün işyerinde doğu menşeli çalışanlarına "what is the tarrak dude u know?" sorusunu yöneltirsen hayatın zulmü on kat artar bilesin...
  • titanic ve leonardo dicaprio ile ilgili sözleri:

    ...hatırlıyorum leo'yla bir toplantımız ve daha sonra bir ekran testi için randevumuz vardı. toplantı çok komikti çünkü ben konferans salonunda oturmuş bir aktörle yapacağım görüşmeyi bekliyordum bilirsiniz. ama şöyle bir etrafıma baktım ve bir sebepten ofisteki tüm kadınların da konferans salonunda olduğunu farkettim. mesela, kadın idari yapımcımız oradaydı. tamam, bu olabilir. ama muhasebecimiz? o neden toplantıdaydı? hepsi leo'yla tanışmak istiyordu, çok çılgıncaydı. etrafıma baktım ve sanırım sorumun yanıtını biliyorum dedim.

    sonra leo geldi ve tabi ben de dahil herkesi büyüledi. sonra ben, "hadi kate ile kimyanız uyuşacak mı görelim" dedim ve birkaç gün sonra bir çekim yapacaktık, kameram kayıt için hazırdı. ama leo ekran testi olacağını düşünmemiş. sadece kate ile tanışacakları bir toplantı olacağını sanmış. ben de, "tamam hadi diğer odaya geçelim ve senaryodan bazı kısımların okumasını kaydedelim" dedim.
    ve leo dedi ki, "ne yani okuyacak mıyım?"
    "evet" dedim.
    o, "ah, ben okumam" dedi.
    ben de, "peki" dedim ve elini sıktım. "uğradığın için teşekkürler" dedim.
    sonra, "hey! bekle bekle bekle" dedi. "ne yani, eğer okumazsam rolü alamayacak mıyım? bu mudur yani?" dedi.
    ben de, "aynen öyle. hadi ama! bu hayatımın iki yılını alacak devasa bir film ve ben bu filmin post prodüksiyonunu, model çalışmalarını ve diğer işlerini yaparken sen gidip beş farklı şey daha yapacaksın. o yüzden oyuncu seçiminde hata yaparak bu işi s*kip atmaya niyetim yok. yani ya okursun ya da rolü alamazsın" dedim.
    leo, "offff, ooookeeeey" dedi ve içeri girdi ama görmeliydiniz vücudundaki her zerre tamamen negatifti, ta ki ben "kayıt" diyene kadar. kayıt dediğimde jack'e dönüştü.
    ve kate de coştu ve tüm bu sahneyi yaşadılar. kara bulutlar dağıldı ve güneşten bir ışık demeti aralanan bulutlardan leo'nun üzerine düştü. ben, "tamam" dedim, "adamımız bu".

    sonra buna stüdyoyu da ikna ettim ve sonra yine leo geldi ve, "biliyor musun babamla senaryo üzerine konuşuyorduk ve düşündük ki senaryonun şuna şuna şuna ihtiyacı var" gibi şeyler söyledi ve bilmiyorum, karakterinin bir çeşit hastalığı, sorunu ya da geçmişten gelen travmatik bir durumu olmasını istiyordu.
    ve ben de ona, "bak" dedim, "bağımlılık ya da herneyse bir çeşit problemi olan tüm o harika karakterleri oynadın. bu özellikler olmadan bir karakteri ayakta tutmayı öğrenmen gerekiyor. bu üçüncü richard değil. jimmy stewart'ın ya da ne bileyim gregory peck'in yaptığını yapabildiğin zaman, işte o zaman bunun için hazırsın demektir. onlar sahnede öylece durdular, onların bir topallıkları, travmaları ya da öyle sıkıntıları yoktu. ama ben şimdi senin bunun için hazır olmadığını düşünüyorum. çünkü şuanda sana bahsettiğim şey aslında çok daha zor. senin bahsettiğin ise çok kolay. onlar sahne aksesuarı, koltuk değnekleri. bu ise daha zor ve belki de buna hazır değilsin."

    ve bunu ona söylediğim saniye kafasına dank etti ki bu aslında onun için zorlayıcı bir film. bir meydan okuma. ve ben de hatamı farkettim. bu işin zorlayıcı kısmını onun önüne daha önce yeterince sermemiştim. aktörün sizi sevmesini istiyorsunuz, filminizde yer almasını istiyorsunuz, evet demelerini istiyorsunuz ve herşeyi cezbedici şekilde sunuyorsunuz. ama o kolay bir şey istemiyordu. o zor olanı istiyordu. ve bu o günden beri böyle. işte the revenant gibi şeylere yol açan da bu. ondan zorunu yapamazsınız. o kariyer planını nasıl yapacağını biliyordu, sadece özellikle o an ne yapması gerektiğini bilmiyordu.
  • terminator 2'den kazandıklarıyla titanic'i yapan, titanic'ten kazandıklarıyla avatar'ı yapan, avatar'dan kazandıklarıyla da muhtemelen ebemin amında hologram şeklinde film yapacak yönetmen/senarist/co-producer.
  • jay leno'ya çıktığı bölümde anlattığı bir anısı şu şekilde;

    james cameron, avatar'ın çekimleri daha başlangıç aşamasında iken bir arkadaşı ile ormanlık bir alana gidiyor. arkadaşının kıçında mavi bir kuyruk bağlı ve belden üstü çıplak. deneme çekimi için böyle olması gerekiyor zira. james cameron'ın elinde ise kamera, arkadaşının koşup zıplamasını kaydediyor. o sırada oradan geçmekte olan bir adam bunları görüyor ve ne yaptıklarını soruyor. arkadaşı, bu gördüğün kişi james cameron, titanic ve terminator'ın yönetmeni diyor. ve adam şu tepkiyi veriyor: "bu kadar düştü demek."

    şimdi böyle anlatınca komik olmadı :(
  • her ne kadar sinemayı paranın gücüyle sınırlarını zorlayan biri olsa da vefakar bir emekçi abimizdir. aliens filmini izlerken farkettim. eski ve daha sonra yöneteceği filmlerde oynattığı/oynatacağı birçok yardımcı oyuncuyu gördüm bu filmde.

    lance henriksen mesela, terminator filminde oynamıştı. hatta filmle ilgili ilk düşüncesinde t-800 rolü için düşünmüştü bu abimizi.

    bill paxton terminator ve titanic filmlerinde oynamıştı. şapşal rolünü en iyi oynayan oyuncu olabilir bill paxton.

    michael biehn terminator filminde ikinci adamdı. abyss filminde de oynamıştı. sonra kayboldu gitti.

    vasquez rolündeki maskulen kadın rolünü oynayan ablamız titanic'te oynamıştı. bill paxton filmin en güzel esprisini yaparak "birader seni hiç erkek sandılar mı?" diye soru sormuştu bu kadına.

    sigourney weaver avatar filmlerinde oynadı. istatistik için yazdım bu kadını, normalde bu listeye girmese de olurdu.

    sarı bir iş makinası var filmde. filmin olay örgüsündeki yeri çok önemlidir. onu bile avatar filminde oynatıp vefasını göstermişti. görsel

    diğerleri gibi gişe garantisi olan oyuncuları çoğu filminde başrollere atayarak kitlesini oluşturmamış james cameron. yardımcı rollerdeki oyunculardan kurmuş olduğu bir ekibi var belliki. bir de bilim kurgu aksiyon sinemasını ileri taşımış adam. lakin özünde senaristtir. bu şekilde ilerleyerek senaristlerin gücünü göstermiş tüm dünyaya. sinemayı değiştiren senarist olmuş. 1940'lerden önce senaristlerin adı jeneriklere bile yazılmazdı, gereksiz görünürmüş. protesto yaparak kendilerini saydırmışlar o dönem. (gerçi o jenerikte adı geçenler içinde en düşük maaşı senaryo yazarları alıyor olabilir. sorsanız en önemli ödül dallarından biri en iyi senaryo dalıdır) dikkat ederseniz hollywood'da eylem varsa hep senaristlerin başının altından kalkar. aynı zamanda eylem insanlarıdırlar. yıllar önce yaptıkları bir grevde güzelim lost dizisini tek lokmada yediklerini unutmadık.

    ek:
    bill paxton, lance henriksen ve jenette goldstein üçlüsü james cameron'un o dönemki eşi kathryn bigelow'un 1987 yapımı near dark filminde de eş torpiliyle oynamıştır.

    ayrıca lance henriksen abimiz için liste güncellendi. kendisi james cameron'un ilk filmi piranha 2'de de rol almıştır. helal olsun abime, nasıl da unuttum ama...

    ayrıca beni düzelttiği için beyin yiyen zombi 'ye teessüflerimi iletiyorum.

    ek 2:

    tzameti de beni düzeltti, alacağı olsun. jenette goldstein terminator 2 filminde john connor'un koruyucu annesi rolündeydi :(

    * üçüncü edit'i yaptırana sinema bileti gönderirim. kalmadı kimse bulamaz.

    ek 3:

    vito sabah sabah günümü mahvetti, imla hatası için bile edit yaparken içi parçalanan bana yaptırdı üçüncü editi. bill paxton true lies filminde oynamış.

    gitti sinema bileti. sinema şart değil, kitap da olur kır kalemi vito baba.
  • “umut bir strateji değildir. şans bir faktör değildir. korku bir seçenek değildir.”

    bugün doğu günü olan kanadalı sinema insanı.
    görsel

    16 ağustos 1954 yılında kapuskasing, ontario'da doğan cameron geniş vizyonu ve yenilikçi özel efekt filmleriyle tanınır.

    cameron çocukken sanat okudu; ki bu daha sonra titanic'te öne çıkan el çizimleri gibi pek çok detayda işlerinde görünen bir özelliği oldu.

    portre sahnesi

    1971'de ailesi kaliforniya'ya taşındı.

    fullerton'daki kalifornia eyalet üniversitesi'nde fizik okuduktan sonra cameron, star wars'u (1977) izlemesi ona film yapımında şansını denemesi için ilham verene kadar makinist ve kamyon şoförlüğü de dahil olmak üzere bir dizi işte çalıştı.

    1980'de cameron yapım tasarımcısı olarak işe alındı ve ertesi yıl ilk yönetmenlik denemesini piranha ıı the spawning ile yaptı.

    trailer

    gişede başarısız olan film, cameron'ı kendi işlerini yazmaya teşvik etti.

    sonuç, aktör arnold schwarzenegger'i bir yıldız yapan ve cameron'u güvenilir bir film yapımcısı yapan, robot kiralık katil hakkında bir aksiyon gerilim filmi olan terminatör (1984) oldu.

    bunu, sigourney weaver'ın oynadığı bir bilim kurgu gerilim filmi olan aliens (1986) ve suda yaşayan uzaylıları keşfeden dalgıçlar hakkında the abyss (1989) dahil olmak üzere bir dizi yüksek teknoloji ürünü ve büyük bütçeli film izledi; her iki film de en iyi görsel efekt dalında oscar aldı.

    aliens wins visual effects: 1987 oscars

    cameron daha sonra schwarzenegger ile gişe rekorları kıran terminator 2 judgment day (1991) ve true lies (1994) filmlerinde yeniden bir araya geldi, ikincisinde ayrıca jamie lee curtisde rol aldı.

    1992'de cameron kendi prodüksiyon şirketi lightstorm entertainment'ı kurdu ve ertesi yıl son teknoloji bir efekt şirketi olan digital domain'in kurucu ortağı oldu.

    filmleri gişede başarılı olsa da, birçok izleyici ve eleştirmen filmlerin duygusal/sanatsal içerikten yoksun olduğundan ve çok fazla görsel efektlere dayandığından şikâyet ediyordu.

    1998'de cameron, kaderine terk edilmiş bir batık geminin 1912'deki ilk seferini anlatantitanic ile eleştirmenlere meydan okudu.

    cameron tarafından yazılan, yönetilen ve ortak yapımcılığını üstlenen titanic o güne kadar yapılmış en pahalı filmlerden biriydi, velhasıl film gişe rekorları kırdı ve akademi ödüllerinde en çok ödül kazanmış (11) film olan ben-hur (1959) ile ödül sayısında berabere kaldı.

    titanic, o güne kadar benzeri görülmemiş bir rekor ile 15 hafta boyunca amerikan listelerinin zirvesinde kaldı ve 2,1 milyar dolardan fazla bilet hasılatı yaptı.

    titanic'in benzersiz başarısının ardından cameron uzun metrajlı filmlere ara verdi.

    genetiği değiştirilmiş bir kadın savaşçı hakkında bir bilim kurgu televizyon dizisi olan dark angel'ı (2000–01) yarattı ve ortak yapımcılığını üstlendi ve birkaç belgesel çekti.

    expedition bismarck (2002), yönetmeni ve ekibini atlantik okyanusu'nun derinliklerine götürdüler ve burada batık nazi savaş gemisi bismarck'ın görüntülerini yakaladılar.

    james cameron's expedition bismarck 2002

    belgesel emmy ödülü kazandı.

    ardından diğer su altı gezileri, titanik'i araştıran ghosts of the abyss (2003) ve aliens of the deep (2005) 'i de kronolojisine ekledi.

    2009'da cameron, özel efektleriyle sansasyon yaratan bir bilim kurgu filmi olan avatar ile uzun metrajlı filmlere geri döndü.

    büyük bir gişe başarısı olan film titanic'i geride bırakarak 2,7 milyar dolardan fazla hasılat yaparak dünyanın en çok hasılat yapan filmi oldu.

    film ayrıca eleştirmenler tarafından da beğeni topladı. 2010 yılında altın küre töreninde cameron en iyi yönetmen ödülünü aldı ve film en iyi film seçildi.

    2010 golden globe

    daha sonra bir manga serisinin uyarlaması olan bilim kurgu gerilim filmi alita battle angel'ın (2019) senaryosunu yazdı.

    2022'de cameron, yönetmenliğini ve yazarlığını üstlendiği avatar the way of water'ı yayınladı.

    cameron, su altı araştırmalarına dahil olmaya devam etti.

    2012'de ortak tasarladığı bir denizaltı olan deepsea challenger'ı ortaya çıkarttı.

    "vertical torpedo" olarak tanımlanan tek kişilik araç, hızlı iniş çıkışlar gerçekleştirerek aşırı basınca dayanabiliyordu.

    mart ayında cameron, tek başına bir görev için rekor olan yaklaşık 5 mil (8 km) derinliğe kadar seyahat ettiği bir test dalışını tamamladı.

    o ayın ilerleyen zamanlarında, mariana çukuru'ndaki dünyanın bilinen en derin girintisi olan challenger derinliğini keşfetmek için pasifik okyanusu'nun yaklaşık 7 mil (11 km) altına yolculuk yaptı.

    bu proje (deepsea challenger), cameron, national geographic ve saat yapımcısı rolex tarafından organize edildi. (26 mart 2012)

    2014'te, denizaltının yapımını anlatan ve dalgaların altındaki yolculukları sırasında yakaladığı çarpıcı görüntüleri ilk kez sergileyen deepsea challenge 3d adlı bir belgesel yayınladı.

    deepsea challenger 3d

    cameron'ın çalışmalarının hollywood film endüstrisinde derin bir etkisi oldu.

    joss whedon tarafından yönetilen the avengers (2012), cameron'ın aksiyon sekanslarına yaklaşımından esinlenmiştir.

    whedon ayrıca cameron'ın aliens'tan ellen ripley gibi kahramanca kadın karakterler yazma yeteneğine de hayran kaldığını ve cameron'un onun için "lider, öğretmen ve yoda" olduğunu belirtmiş.

    cameron'ın 3d yaklaşımı, the great gatsby (2013) yapımı sırasında baz luhrmann'a da ilham vermiş.

    cameron'dan ilham alan diğer yönetmenler arasında peter jackson, neill blomkamp , christopher nolan ve xavier dolan gibi isimler yer alıyor.

    sharon williams, gale anne hurd, kathryn bigelow ve terminator’ın yıldızı linda hamilton’la evlilik yapan cameron 2000 yılından bu yana suzy amis’le evli.

    cameron’ın hamilton’dan bir kızı, suzy amis’ten ikizleri ve kızı (3 tane ) olmak üzere toplam 4 çocuğu var.
  • bu üç boyutlu belgeseli (mariana çukuru) eğer vizyona girerse ne kadar sürerse sürsün, 15 ila 30 dakika, ne kadar pahalı olursa olsun , rızkımdan kesip izlemeye gideceğimi tarihe acı bir not olarak düşmek isterim.

    jc. beni o çukurun içine soksun, "lulibis canavarı gün görmeyen derinliklerde, insanın ihtiyacı olan oksijenin milyarda biriyle yaşayarak, sadece kendi sidiğiyle beslenir" türü canlıları burnumun dibinde göreyim...

    siz daha basit bir sinematografik başarıyı "holywood kalitesinde türk filmi" diye övedurun. cameron dünyanın dibine tezgah kurup film çekti.
  • denizin altında 11 kmden twit atan adam. biz daha istanbulun göbeğinde 3g arayalım. tey tey.
  • hollywood piyasasında ismi olan yönetmenlerin, avatar'dan sonra anasına avradına çılgınca saydırdığını düşündüğüm insan.
    sektörün amına koydun be james. ekmeğiyle oynuyorsun milletin.
    (bkz: bi çıta vardı noldu ona)
  • çektiği filmlerin bütçesi ve kazandığı paralara bakarsak;

    titanic: 200 milyon dolar bütçe, 1 milyar 842 milyon dolar hasılat (1997)
    true lies: 115 milyon dolar bütçe, 379 milyon dolar hasılat (1994)
    terminator 2: 102 milyon dolar bütçe, 520 milyon dolar hasılat (1991)
    the abyss: 90 milyon dolar hasılat, bütçe bilinmiyor. (1989)
    aliens: 112 milyon dolar hasılat, bütçe bilinmiyor. (1986)
    the terminator: 6.4 milyon dolar bütçe, 78 milyon dolar hasılat (1984)

    gelelim avatar'a. bütçe tam olarak açıklanmadı ama 500 milyon dolar civarı olduğu söyleniyor. ilk 3 günde yaptığı hasılat ise 232 milyon dolar. ilk 3 günde parasının yarısını kurtardı film. daha fazla olabilirdi bu miktar ama herkes 3d izlemek istiyor filmi. o yüzden bilet bulamayanlar izlemiyor bekliyor. ay sonunda 700 milyon dolar yapmazsa bu film adam değilim lan ben !

    edit: trilyon yazmışım titanic'e, milyar olacaktı o düzelltim. mesaj atan cengaverlere teşekkürler.

    edit2: avatarın bütçesi 310 milyon dolarmış, abyss ise 44-48 milyon dolar arasındaymış. saygı ve sevgilerimi gönderiyorum asturquemandele.
hesabın var mı? giriş yap