• 1- olmadigi için üzgünüm; ama lütfen arkadas kalalim.
    (istedigin sey mümkün degil. ama yanimda olmaya devam et. beni evime
    getirip götürecek, güldürüp-eglendirecek, eglence yerlerinde eslik
    edecek, faturalarimi yatiracak ve tamirat islerimi yapacak birisine
    ihtiyacim var. merak etme; bir erkek arkadasim oldugunda da arada sirada
    ararim seni.)

    2 - ama ben seni kardesim gibi görüyorum.
    ( bir daha asla bu konuyu gündeme getirme.)

    3- duygusal sorunlarim var; önce onlari çözümlemem gerek.
    (senden baska birkaç kisi daha istiyor; ama bir türlü karar
    veremiyorum.)

    4 - böyle bir iliski için henüz hazir degilim.
    (henüz alemlerin tadini yeterince çikaramadim. beraber olmak istedigim
    birkaç yüz kisi daha var. beklemeye devam et. daha iyisini bulamazsam
    belki gelirim...)

    5- seni yeterince tanimiyorum.
    (tipin falan tamam ama ya diger özelliklerin? araba senin üzerine mi?
    evin-yazligin var mi? kaç para kazaniyorsun? bankada paran var mi,
    vs...)

    6- ben de seni istiyorum. ama simdi olmaz. zamana birak.
    (saz heyetinde onsekizinci keman olarak çalmaya devam et. gencim,
    güzelim, çekiciyim. bunlarin tadini en dibine kadar çikarmak istiyorum;
    diger taraftan senden daha iyi birisini bulamamaktan da kaygilaniyorum.
    selülitlerim, gözalti torbalarim ortaya çiktiginda ve rekabet edemez duruma geldigimde senin olacagim. yersen...)

    7- seni seviyorum. ama ben çok seçici birisiyim; kolay kolay begenmem.
    hemen karar vermemi bekleme.
    ( ben ingiltere kraliçesinin soyundan geliyorum. bana layik olmak çok
    zordur. superman - brad pitt - prens rainer - bill gates karisimi bir
    erkek ariyorum.
    güç, karizma, zenginlik, zeka, statü, fizik, kimya, falan hepsi birarada
    olmali. kiz kurusu olmak pahasina da olsa arayacagim. eger bulamazsam can
    simidim olursun, degil mi kerizcigim?..)

    8- ama aramizda çok yas farkı var.
    (simdilik idare ediyorsun ama ileriki yillarda gösterecegin perfonmans
    konusunda ciddi endiselerim var... )

    9- seni bu anlamda hiç düsünmemistim.
    (senin pipin mi vardi yahu?..)

    10- hayatim su anda karmakarisik, israr etme.. ben seni ararim.
    (birkaç erkegi ayni anda idare ediyorum. fazla kurcalama. habersiz eve
    gelmeye falan da kalkma, ikimiz de dayak yeriz valla... )

    11- ask bana göre degil...
    ( kendime güvenim yok. bir iliski sürdürmek için çaba harcamaktansa evde
    tv izleyip, pasta-börek yerim. nasilsa ailem zamani gelince birisini bulur.)
    .
    12- ayni isyerinde çalistigim biriyle birlikte olamam.
    (isyerinde göz koydugum erkeklerden biri olsaydin hemen atlardim ama
    degilsin. diger taraftan, ileride yöneticim olur da burnumdan getirirsin
    diye açik açik söyleyemiyorum.)

    13- su siralar kariyerime konsantreyim.
    (yaptigim is disinda hiçbir konuda söyleyecek sözüm yok.)

    14- ben nisanliyim.
    (ne güzel egleniyorduk. neden üzerime geldin ki sanki. sonunda dogruyu
    söylemek zorunda kaldim iste...)

    15- evet, istiyorum.
    (dürüst bir kadin)

    16- hayir, istemiyorum.
    (dürüst bir kadin daha)
  • ahmet altan'ın "kadın üşürse" adlı eserinde son derece başarılı bir şekilde işlediği konu. (en çok sevdiğim yazılarından bir tanesidir)

    "bir kadın 'ben üşüyorum' dediğinde, bunun cevabının 'üstüne bir şey al,' 'istersen bir taksiye binelim,' 'eve geldik zaten' türünden bir söz olmadığını, 'üşüyorum' dediğinde kadının 'bana sarılsana' demek istediğini ve ona sarılmak gerektiğini öğrenmek epey zamanımı aldı. sanırım binlerce yıl boyunca isteklerini açıkça söylemelerine izin verilmediği için 'gizli bir dil' geliştirmek zorunda kalan kadınlar, bu kadar basit bir şeyin erkekler tarafından niye anlaşılamadığını, niye 'emeceklerine üflediklerini' hiç anlayamazlar. erkeklerin, bakkal dükkanının arka tarafındaki salak küçük oğlana benzediğini düşünürler: 'anlayışsız ve beceriksiz salaklar.'

    ben ne zaman bu konuyu düşünsem aklıma hep amarcord filmindeki o sahne gelir.

    koca memeli bakkal kadın, köyün ufak oğlanlarından birini bakkal dükkanının arka tarafına çeker.

    hayatında hiç çıplak kadın görmemiş oğlanın meraktan ve heyecandan faltaşı gibi açılmış gözleri önünde o inanılmaz büyüklükteki memelerini çıkartır.

    kendisine bakan küçük oğlanın ağzına verir memelerinden birini.

    ve öfkeyle azarlar sonra oğlanı.

    - üflemeyeceksin salak, emeceksin.

    kadınlarla erkeklerin konuşmalarının bir yerinde hep, 'üflemeyeceksin salak, emeceksin' tuhaflığının yaşandığını düşünürüm.

    kadınların bir şey söylediklerinde aslında başka bir şey söylemek istemiş olabileceklerini kendim mi farkettim yoksa bunu bana bazen usulca bazen sabırsızca sözleriyle kadınlar mı öğretti şimdi tam çıkartamıyorum.

    ama bir kadın 'ben üşüyorum' dediğinde, bunun cevabının, 'üstüne bir şey al,' 'istersen bir taksiye binelim,' 'eve geldik zaten' türünden bir söz olmadığını, 'üşüyorum' dediğinde kadının 'bana sarılsana' demek istediğini ve ona sarılmak gerektiğini öğrenmek epey zamanımı aldı.

    sanırım binlerce yıl boyunca isteklerini açıkça söylemelerine izin verilmediği için 'gizli bir dil' geliştirmek zorunda kalan kadınlar, bu kadar basit bir şeyin erkekler tarafından niye anlaşılamadığını, niye 'emeceklerine üflediklerini' hiç anlayamazlar.

    erkeklerin, bakkal dükkanının arka tarafındaki salak küçük oğlana benzediğini düşünürler:

    'anlayışsız ve beceriksiz salaklar.'

    sevgi ve şefkat eksikliğine hiç tahammül edemeyen, bunların 'açıkça' söylenerek elde edilmesinin ise elde edilenin değerini düşüreceğine inanan kadınların niye isteklerini düpedüz söylemedikleri ise erkekler için hep bir sırdır.

    duygularını göstermenin kadınlara özgü bir davranış olduğunu sanan erkekler, açıkça sevgilerini ve şefkatlerini göstermekten hep utanırlar.

    farkında olmadan, onlar, bu duyguların gösterileceği tek yerin yatak odası olduğuna inandıklarından, kalabalıkların içinde sevgi ve şefkat gösterdiklerinde, herkesin seyrettiği bir yerde sevişiyorlarmış hissine kapılıp tedirgin olurlar.

    erkekler için duygular, kapalı yerlerde yaşanması gereken 'mahrem' şeylerdir, kadınlar ise bunu hayatın her anında yaşanması gereken bir şey olduğunu düşünürler.

    hemen hemen hepsi gizli bir 'derebeyi' olan erkekler, kadınların her isteğinde, her talebinde bir isyan, bir başkaldırı hatta bir hakaret görürler.

    erkeklerin bekledikleri, kadınların 'üşümeleri' ya da 'acıkmaları' değil, erkeğin yanında soğuğu ve açlığı hissetmeyecek kadar kendinden geçmiş bir aşka kapılmaları ve bu aşkı taleplerini dile getirmeyerek göstermeleridir.

    galiba o yüzden, erkeğin biraz kadınsılaştığı ve duygularını alabildiğine özgür bıraktığı aşkın ilk günleri geçtikten ve erkek yeniden erkekliğine döndüğünde, kadınlar 'üşümeye' başlarlar.

    'benim uykum geldi' dediğinde erkeğin onla beraber yatmamasını, perhize başladığı sırada aniden bir hoşluk yapma isteği duyan erkeğin ona sevdiği yemekleri almasını 'düşmanca' bulmaya koyulurlar.

    artık erkeğin her davranışı ince eleklerden geçirilip, onun sözlerinde ve davranışlarında 'sevgisizlik' işaretleri tek tek saptanır.

    ve o gizli dil daha sık ortaya çıkar.

    kendilerinden yakınırlar önce, 'çok şişmanladım,' 'çok yaşlandım,' 'çok çirkinleştim,' bunları söyledikten sonra erkeklerin ne söyleyeceklerine, ne yapacaklarına bakarlar.

    kendilerine büyük bir ilgi eksikliği olarak gözüken o anlayışsızlıkların, artık eskisi kadar beğenilmemelerinden ya da sevilmemelerinden mi kaynaklandığını anlamaya uğraşırlar.

    baştan savma verilecek her cevap, bakkal kadının öfkeli tepkisini hakeder.

    - üflemeyeceksin salak, emeceksin.

    ama erkekler bu durumlarda genellikle üflerler.

    - yoo, hiç de şişmanlamadın, iyisin, biraz kilo aldın belki ama önemli değil.

    bu yakınmalar onlara manasız ve çocukça gelir çünkü.

    kadınlar ise sinirlenmeye başlarlar.

    - sen beni eskisi kadar sevmiyorsun.

    bunun cevabı elbette, 'nerden çıkardın bunu, tabii ki seviyorum' değil, sıkı bir sarılış ve iyi bir öpüşmedir.

    bir şeylerin yanlış gitmeye başladığını gören erkek ise, güzel bir hediye almanın ya da daha kestirmesi 'biraz para vermenin' zamanı geldiğini düşünür.

    onun için sorunun tedavisi öpüşmede değil paradadır.

    kabul etmeli ki, kendi değerini, gizliden gizliye kendine verilen parayla ölçmeye yatkın kadın için yapılacak 'fedakârlığın' miktarı bir zaman işe yarar, kadın, 'salağın' duygularını böyle ifade etmeye çalıştığını anlar.

    erkek ise, o düz vahşeti ve insafsızlığı ile 'ağlıyorsa biraz para ver,' çözümlemesini benimser.

    ama hediyelere ve paralara çabuk alışılır, sarılışların ve öpüşmelerin özlemi yeniden başlar.

    kadın 'üşür.'

    son bir iki deneme daha yapar, bazen güzelliği ve cinselliğiyle, bazen sinirli çıkışmalarıyla, erkeğe 'üşüdüğünde ona sarılınması gerektiğini' bir daha öğretmeye uğraşır.

    ama erkek hâlâ, emeceğine üflüyorsa, o tehlikeli sapak yaklaştı demektir.

    ya kadın kadere rıza gösterip teselliyi hediyelerde, parada, çocuklarında, kendisine sağlanan güvende aramaya razı olur ve arada sırada tutan 'ben çok yalnızım' yakınmaları ve ağlama nöbetleriyle hayatını sürdürür ya da 'üşümeye' fazla dayanamayıp, 'sarılmasını bilen' biri var mı diye etrafa bakınmaya koyulur.

    'sarılmasını bilenler' bu sapaktaki kadınları keskinleşmiş radarlarıyla hemen bulurlar.

    bir vakit işler iyi gider.

    ama sarılmasını bilenler de bir süre sonra kaçınılmaz erkekliklerine geri dönüp, üşüyen kadına, üstüne bir hırka almasını söylerler.

    ve, bu, hem acıklı hem eğlenceli süreci başlatan ilk uyarı da, her kadının kendi özel lisanında hemen söylenir.

    - üflemeyeceksin salak, emeceksin."*
  • -arkadaş kalalım

    meali: sen beni sevmekten vazgeçme, ama ben istediğim gibi takılayım, ne zaman sana ihtiyacım olursa ararım gelirsin.. bu arada kendine sevgili yapmamaya da özen gösterirsen sevinirim.
  • - yoo kızgın değilim.

    meali: sen duuur! ağzına ağzına sıçıcam da şu an çok sinirliyim. nasıl sıçacağıma karar veremiyorum.
  • -üşüyorum
    meali: bana sarılır mısın?

    -bana sarılır mısın?
    meali: şefkat göster bana

    -şefkat göster bana
    meali: reglim. git defol bana çikolata al...
  • - aşk kadınıyım

    türkçesi: şimdiye kadar aradığım birini tam olarak bulamadım. esasen düzenli bir ilişkiye hasretim ama yaşadığım düzensiz ilişkilerden ve hayal kırıklıklarından ötürü mütemadiyen aşka kafa yormaktan feylozof oldum. beni bu durumdan çekip kurtaracak ve duygularıma sadakatiyle cevap verecek bir erkek arıyorum.

    - benim için önemli olan kişilik

    türkçesi: kişilik de önemli tabii ama her şey bir yere kadar. bakımsız bir erkeğe tahammül edemem. ona göre bana gel.

    - zamana ihtiyacım var

    türkçesi: zamanımı seninle harcayamam. yüzünü bile görmek istemiyorum.

    - önce sana güvenmem lazım

    türkçesi: çabuk bana, benim gelip geçici bir şey olmadığımı; beni oyalamadığını ve ömrünü bana adamaya hazır olduğunu kanıtla! çabuk.

    - senden önce hiç böyle hissetmedim

    türkçesi: hissettim salak. ama sen benim için iyi bir alternatifsin.

    - sen çok iyi bir insansın

    türkçesi: şimdiye kadarkilerin hepsi yavşak ve piçti. sen onlara benzemiyorsun. aradığım erkeksin. ama ne var ki bana erken geldin. 27 yaşıma kadar evlenmezsem önceliğim sen olacaksın merak etme. ama şimdi hayatımı yaşamalıyım; hoşçakal!

    - bence de cinsellik ülkemizde hala tabu

    türkçesi: dur bakalım ne diyecek? eğlenilecek mi yoksa ciddi biri mi olarak görüyor beni; anlarız şimdi.

    - benim canım sıkılıyor

    türkçesi: ne zamandır bir yerlere çıkmıyoruz. çok sıkıldım. her şey klişeleşiyor yavaş yavaş. eskiden ne çok yeni yerler keşfedip gezerdik. bana tatlı laflar ederdin. beni daha çok merak edip daha çok keşfetmeye çalışırdın. şimdi ne değişti?

    - yatağa ne zaman geliyorsun?

    türkçesi: bir kerede sevişmek istediğin zamanlar hariç benimle aynı saatte yatağa girsen ölür müsün? sende erken kalkıyorsun, ben de.. neden sen geç yatıp ben erken yatmama rağmen sen uykunu almış olarak kalkıyor da, ben akşama kadar ruh gibi ortalarda dolanıyorum.

    - çok mu yoruldun bugün?

    türkçesi: neden artık benimle her şeyini paylaşmıyorsun?

    - sen artık beni sevmiyorsun

    türkçesi: sevdiğini biliyorum. ama şu sıralar kendimi iyi hissetmeye ve acilen egomun tatmin edilmesine ihtiyacım var.

    - peki

    türkçesi: şimdilik susuyorum ama zamanı gelince gösteririm ben sana. tükürdüğünü yalatmazsam bana da şey demesinler.

    - bilemiyorum ki

    türkçesi: aslında benim de kafama yattı ama şüphelerim var. biraz daha ikna etmen lazım beni.

    - özledim seni

    türkçesi: bana yeteri kadar vakit ayırmıyorsun. alex'le messi'yi bile benden daha çok görüp izliyorsun neredeyse.

    - benim dizim var bu akşam

    türkçesi: sen diğer odaya geç, orada izle ne izleyeceksen.

    - acayip yoruldum bugün

    türkçesi: sevişemem!

    - duş alıp yatacağım hemen

    türkçesi: sevişemem!

    - saçmalama saat kaç oldu, sabah erken kalkacağım

    türkçesi: sevişemem!

    - erken mi yatsak?

    türkçesi: sevişmek istiyorum.

    - çıkışta bana gidebiliriz

    türkçesi: sevişmek istiyorum.

    - mmmm.. mrr mrrr.. ihihi iyi geceler öpücüğü yok mu?

    türkçesi: sevişmek istiyorum.

    - bu kadar üstüme düşme

    türkçesi: deli gibi benimle ilgilen. tek odak noktan ben olayım. beni hayatının merkezi yap. benden başkasıyla yapamam, yapama, yapama..

    - telefonu geç açtın

    türkçesi: kim bilir ne yapıyordun ben aradığımda? kesin benden habersiz bir işler çeviriyordun ve korkundan söyleyemedin. ayrıca bulmaya çalıştığın bahaneyle de daha çok şüphe çektin farkında değilsin. neyse ben öğrenirim nasılsa.

    - o kadın kimdi ki?

    türkçesi: esasen önemsiz biri olduğu aşikar. ama sormadan edemedim işte. tanrım rakibim bile olamaz. sormam hata. pehh!

    - aşkım bugün ne giysem?

    türkçesi: giyecek hiçbir şeyim yok benim ya!!!

    - nasıl olmuşum?

    türkçesi: iyiyim. hatta süperim. ama bir de senden duymak istiyorum bunu.

    - yürüyüş falan mı yapsak?

    türkçesi: aslında önce güzel bir öğlen yemeği, ardından da alışverişe gitmek istiyorum. sonra da bir sinema yapsak iyi olur.

    - annem aradı bugün

    türkçesi: bir an önce bir hafta sonu annemlere gitmemiz lazım. yine laf işittim yok aramıyorsunuz, etmiyorsunuz diye.. aslında hafta sonunu beklemeyebiliriz; yarın işin erken bitiyor nasılsa, aradan çıkarırsak hafta sonu da bize kalır diye düşündüm.. nasıl fikir?

    - annen aradı bugün

    türkçesi: ''merak ettim'' diye aramış ama bir sürü imalarda bulundu gene. hayır açıp telefonla söylesene işim yoğun bu aralar anne diye. illa ihale bana kalıyor. sanki kendi oğlu çok istiyor da gidip gelmek.

    - hiç dışarı çıkmadım bugün

    türkçesi: sabahtan akşama kadar evi toparladım. içtiğin su bardağını bile ben mutfağa götüreceğim yakında farkında değilsin. bu ev nasıl çekip çevriliyor haberin var mı?

    - geç kaldım hemen çıkmam lazım

    türkçesi: ne olur bir kerede sabahları şu yatağı sen toplasan? geç kaldım biliyorsun, telaşem var ama hep aynı umursamazlık. ııııııı!!!!!

    - ya bir gün benden bıkarsan?

    türkçesi: aslında sen benden bıkmazsın. ama ben senden bıkabilirim. yeniden eski heyecanımızı yakalamamız lazım. bugün yasemin'in sevgilisini/kocasını gördüm, tesadüfen karşılaştık. hala birbirlerine nasıl sevgiyle bakıyorlar, şaşarsın.

    - sen bilirsin canım

    türkçesi: şimdi susuyorum ama merak etme yine ben devreye gireceğim.

    - 10 dakikaya hazırım

    türrkçesi: en az 2 saatten evvel çıkamam evden.

    - yalan söylüyorsun

    türkçesi: köpek! nasıl da biliyor beni gaza getirmeyi.. devam et aşkım. süpersin!

    - problem değil

    türkçesi: büyük sorun. ama senin umurunda değil tabi. sonra da yok trip atıyorsun, yok neye kızdın.. al işte buna kızdım. ama anlayana.. sen dur beyninin eti yenmedi tam olarak senin.

    sensiz yapamam

    türkçesi: yaparım. ama senin bensiz yapıp yapamayacağını merak ediyorum.

    - çok iyiydin

    türkçesi: değildin. ama seni seviyorum. bu konuda kendini hep iyi hissetmen ve kendinden emin olman lazım. eğer şevkini kırarsam gözün dışarıya kayar.

    dikkat!!!! mesaj verme kaygısı güdülmeye çalışılmadan mesaj verilmemiştir!!
  • "ilişkimize ara verelim": hoşuma giden yanların var ama son zamanlarda sinirime dokunmaya başladın. bir taraftan da seni hayatımdan tam olarak çıkarmak istemiyorum. biraz ara verelim. o süre zarfında ben kafama göre takılayım. daha cazip birini bulursam seni siktirederim. ama bulamazsam, zaten ara vermiştik değil mi, kaldığımız yerden devam ederiz.

    "erkek arkadaşımla aram kötü": yani aram kötü olabilir ya da olmayabilir ama seni istiyorum.

    "cuma akşamları çok trafik oluyor eve dönerken, serviste kafayı yiyorum": iş çıkışı beni almaya gel.

    "arkadaş kalalım": senin bana olan zaafından yararlanmak istiyorum ama işlerime çok da burnunu sokma.

    "başım ağrıyor şu anda olmaz": ağdaya gitmedim, kıllarım senin bacağındakiler kadar

    "kesinlikle fast food yemem": beni daha iyi bir yere götür öküz müsün?

    "ben kendim giderim": tabiki de beni bırakacaksın

    "şu kıza bak, ne biçim kıyafet o öyle" kız gayet havalı ve deminden beri ona baktığının farkındayım.

    "play station beyne zarar veriyormuş" bırak artık şunu da yanıma gel sevişelim.
  • - yoğun olduğum için mutfakla pek aram yok ama istediğim zaman, mesela özel günlerde, çok özel tatlar hazırlayabiliyorum.

    meali; yemek yapmam, aç gezersin.
  • sana güvenmiyorum

    meali: aslında sana deli gibi inanmak istiyorum, beni kendine inandır, sana güvenmemi sağla.
  • romain gary kadının ışığı'nda şöyle der:
    ...
    bir kadın "seni seviyorum" diyorsa, gerçekte "kalbime bir çizik attın ve bunun için seni öldürebilirim" diyordur.
    ...
    öyledir.

    hafıza mağdurunun notu: bugün kitabı* tekrar okudum, romain gary kadının ışığı'nda demiyormuş bunu, kontrol ettik, oruç aruoba ile'de söylemiş. oruç aruoba'nın hakkını teslim edeyim dedim. üzgünüm 2 sene böyle kaldığı için, beynimde uçuşanlar bazen yanlış çaprazlanabiliyor...
hesabın var mı? giriş yap