martin l. gore
-
geçenlerde sweetest condition dinlerken, martin gore için muhakkak bir şeyler yazmam gerek dedim kendi kendime.
şarkı sözü denilen şey temelde şiir gibi gözükse de benim için ikisi arasında temel bir fark var. daha doğrusu şiir ve şarkı sözü arasında bu temel farkı görmeyi umuyorum.
şarkıyı dinlerken, müzikle birlikte bilinçdışımda bir yere dokunmasını istiyorum sözlerin. üzerine düşünmeden, akarken çağrışım yaratmasını arzuluyorum. geçenlerde dil için, evrenden ayrı olduğumuzun daimi animsatıcısıdır yazmıştım; müzik ise bizi evrene bağlayan bir şey benim için, evrenin, dünyanın, bedenin bir ritmi, melodisi var, o ritimle melodiyle bütünleşiyoruz. dil apollonik, müzik ise diyonizyakmış gibi gelir bana. şarkı sözü bu ikisini bağlıyor sanki; hem gönlü hem zihni harekete geçiriyor.
martin gore bu konuda bir usta. bunun nedeni kendisinin de bilinçdışının diliyle yazması. şarkıyı dinlerken çok içsel bir materyalle karşı karşıya olduğunuzu adınız gibi biliyorsunuz.
onu yerle bir eden fırtınaya*karşı teslim oluşunu, psikozun kapısında onu tutan obsesyonu hayal ediyor*, bir eteğin katları arasında kaybolurken *, kendini cennette, zihnini ise çamurun içinde buluşunu* seyrediyor ve yavaş yavaş temizlenmek için*ödediği bedelleri dinliyoruz.
sanat, sanat için midir, toplum için mi sorusunun yanıtı benim için şu: sanat sanatçı içindir.
sanat, sanatçının kendini onarma çabasıdır, nevrozuna bulduğu çaredir. sanat bir tedavi girişimidir.
martin gore'u dinlerken bunu çok iyi şekilde işitme şansını buluyor insan. karşınıza oturmuş kendisini anlatıyor gibi, net ve açık. kendisinin ve ruhsal dünyasının bu kadar bilincinde olmasına hayran oluyorsunuz. yaralarını nasıl onardığını dinleyip ilham buluyorsunuz. böylece sanat, sanatçı için olduğu gibi, izleyici/dinleyici/okuyucu için de bir tedavi girişimi haline geliyor. -
hayatımın herhangi bir döneminde, ne yaşarsam yaşayayım, hissettiklerimden, düşüncelerimden, söylemek istediklerimden oluşan lyrici mutlaka yazmıştır. insanın içinden tapmak gelir*.
-
aynaya baktığında kendinden bile utanacak kadar çekingen tavırlara sahip,kafasının üstüne karnıbahar koymuş sanılan,çarpık dişlerinin bir şekilde sesini mükemmelleştiren unsur olduğunu düşündüğüm kepçe kulaklı 21.y.y.müzik dahisi.benim şahsen duyduğum en iyi sese sahip,idolum olarak seçtiğim ve yaklaşık 9 yıldır yakın takipe alıp hala 'nasıl yani?' dediğim besteleri yapan mütevazi d.m.üyesi.
-
şu aralar türk bir sevgilisi olan depeche mode grubunun beyni müzisyen. acaba beyhan-peter murphy örneği gibi bir seyir alır mı bu ilişki diye merak yaratan bir durum. hatta türkleşmenin ilk evresi, martin gore'un ilk kez bir "halı saha maçı"na katılması ile başlamış gibi.
-
depeche mode bir din olsaydı; dave peygamber andy bir melek martin ise tanrı konumunda olurdu.inanlarını huzura kavuşturan ayetleri yaratan yeşil gözlü bir tanrı.
-
depeche mode'un stüdyo albümlerinde aşağıda listeleyeceğim 27 şarkıyı martin'in sesinden duyarız.
any second now
pipeline
it doesn't matter - somebody
a question of lust - sometimes - it doesn't matter two - world full of nothing - black day
the things you said- i want you now - route 66
sweetest perfection - blue dress
death's door - judas - one caress
home - the bottom line
comatose - breathe
macro - damaged people
jezebel - the sun and the moon and the stars
the child inside - always
şöyle de bir listesi vardır bu şarkıların. -
"one member of depeche mode is gay, but it's not me."
- martin gore
popcorn (german pop magazine)
sen değil, o değil (dave), öbürü hiç değil (andrew) hanginizsiniz lan?
kafamda deli sorular... ha bi de derdimi sikeyim butonu... -
depeche mode'un yeni albümü için bir şarkıyı tamamen bitirdiğini açıklayan isim.
vereceğin habere gurban! -
söz yazarı olamayacak adamdır. kızıl ötesi yaralı müzesi diye şarkı yapan adam varken kendisine söz yazarı denemez, öperler öyle işi. martin gore'un sözleri bildiğin şiirdir. anlamsız tek bir mısra bulamazsınız, uyaksız iki satır bulamazsınız, yazdıkları yerine anlam yoğunluğu daha yüksek hiçbir şey koyamazsınız. kafiye yapmak için anlam bütünlüğünden kaytarmaya ihtiyaç bile duymaz.
laying on your holy bed
by the hallowed door
feeling like an infidel
not worthy of your floor
tempted by your innocence
beckoned to my fate
ı will face the consequence
ı wouldn't hesitate
shackled like an animal
chained to my desires
just another sacrifice
to love's eternal fires
tame me with your tenderness
and break my brittle heart
easily and elegantly
tear my world apart
şimdi bu şarkı sözü müdür?
bunu yazabilecek kim var? -
ilk solo albümü 1989 çıkışlı counterfeit ep pek fazla bilinmeyen cover parçalardan oluşur. çok severim.
compulsion : http://www.youtube.com/…pckkuiocsau&feature=related
in a manner of speaking : http://www.youtube.com/…tbtt3ze3mxu&feature=related
smile in this crowd : http://www.youtube.com/…mwdbssbnhjc&feature=related
gone : http://www.youtube.com/…jtv0ajl-4ce&feature=related
never turn your back on mother : http://www.youtube.com/watch?v=rzdvp2ox-gs
motherless child : http://www.youtube.com/watch?v=_ut5i-cmmxc
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap