• şöför beyin orta kapıyı açmaması üzerine ablanın biri:

    - ığığı şöför bey orta dolap.*

    insanlık hali olur falan da komik be abi, perpa durağının ordan zincirlikuyuya kadar anlamsız bir sırıtmayla geçti yolculuğum.
  • yaklaşık her 10 binişin 9'unda başa gelen enteresan olaylar.

    10 duraktan fazla kullanıp dumursuz bir yolculuk yaşayınca o günüm banko kötü geçiyor.
  • bugün mesela başıma (daha doğrusu o kızın başına) gelen bir şeyi aktarıyım hemen:

    iki üniversite öğrencisi tipli alman (kız - erkek) metrobüsteler, pek konuşmasalar da arada almanca bir iki laf ediyorlar. tatile geldiklerini sanıyorum.

    4-5 durak gittikten sonra kız, -tipimi mi uygun gördü nedir- "zeytinburnu kaç durak sonra" diye türkçe soru yöneltti. ben de düşündüm ve böyle bir metrobüs durağının olmadığı aklıma gelince yanımdaki adama sordum, cevizlibağ'dan tramvayla aktarma yapsınlar dedi. ben de aynen türkçe'den türkçe'ye tercüme ettim. komik bir manzaraydı dikkat eden için.

    derken kız anlamadı. çok düzgün bir biçimde yineledim. yine anlamadı. tekrar ettim, yine anlamadı.

    sonra eeh eytere bea diye içlenip "also, ihr solltet am cevizlibağ aussteigen und dann auf dem tram einsteigen" dedim. kız dumur oldu. pis pis sırıttı bi süreliğine, sonra toparlanıp "kaç durak var bundan sonra" diye sordu. "3 durak sonra inmeniz gerekiyor" dedim. danke dedi, gülümsedim.

    edit: yamuk yapmışım, merterle ömür durağı arasında zeytinburnu durağı varmış. ama ben bana tarif edenlerin yalancısıyım. hiç işim olmuyor ki o tarafta... öf.
  • hareket halindeki metrobüste bir grup insanın horon tepmesi.
    http://www.youtube.com/watch?v=ffkbihol13m
  • 9 mart akşamı söğütlüçeşme durağında, metrobüsü kalkmadan yakalayabilmek için atılan depar ve sonrasında tam kapının önüne gelindiğinde arka taraftaki yaklasık 13-15 koltuğun tamamının işgalci,tinerci kuvvetler tarafından ele geçirildiğini görmek.

    dumur halindeki yüzümden bahsetmiyorum;iyi yine o şaşkınlıkta geri adım atmayı akıl ettim.bir sonraki metrobüsü bekledim.benim gibi geri adım atanlar,önceden metrobüse binip de tinercileri gördükten sonra inenlerle göz göze geldim hep.herkes birbirine bakıyordu garip bir şekilde.ilginç bir şekilde bir anda "ortak mağduriyetten " samimi ortam oluştuğunu hissettim.

    neyse bir sonraki otobüs geldi.atladık içeri,kaptım her zamanki arka taraf dörtlü koltuklarından cam kenarı olanı.4-5 kişi daha bindi,serpildiler etrafa.derken arkadaşlarından geride kalan bir tinerci bindi metrobüse.geldi yan tarafımdaki 4'lü koltuğa oturdu,açtı pet şişesini (içi bali dolu) derin derin solumaya başladı.yerde bir gazete buldu okumaya filan girişti.ortamda bir huzursuzluk oluştu.herkes bir gözüyle bu arkadaşı kesmeye başladı.tedir tedirgin yolculuğa başladık.bali kokusundan oluşan inanılmaz atmosferden bahsetmiyorum...

    acıbadem durağına geldiğimizde 3 tane akranım bindi metrobüse.geldiler benim yanımdaki 3 boş koltuğa oturdular."abi dalacaktım","dayak yerdik çok kişilerdi","çok sakat abi,bunların bıçakları vardır" falan diye konuşmaya başladılar.ben de etrafımın genç arkadaşlarca sarılmasının verdiği huzur ve rahatlıkla bir yandan camdan dışarıyı izliyorum bir yandan da bunları dinliyorum.

    arkadaşların metrobüse binmesinden 2 dakika geçmeden;bunlar başladılar hımssff hımssfff diye etrafı koklamaya."lan üzerimize mi sindi ? " diye söylenmeye başladılar önce,sonra da her türlü kombinasyonla birbirlerini koklamaya koyuldular.ben de o ara çaktım olayı.bu arkadaşlar öndeki 15 kişilik tinerci grubunun olduğu metrobüsten inip,bir sonraki metrobüse,yani bizimkine binmişler.başladım gülmeye.bana baktılar bön bön." bosuna koklaşmayın koku sizden değil,burada da var 1 tane" dedim.gülüştük mülüştük garip bir samimi ortam daha oluştu.yol boyunca saçma sapan konulardan konuştuk durduk.son durağa kadar gittik hepimiz,tinerci kardeş de dahil.edirnekapı'da evli evine köylü köyüne dağıldık dağılmasına da;bu suni samimi ortamda bulunulan kişiler bir "iyi akşamlar" demeden gitti;o bana koydu.lan o kadar sohbet filan ettik bir "eyvallah" der insan.

    ne menem bir şey bu şehir hayatı ve insan ilişkileri...halbuki millet birbirine selam vermeye alışsa,yolda eve giderken market,kasap filan "iyi akşamlar x bey" dese,biz de "hayırlı işler abicim" desek...çok mu ütopik artık istanbul için ?

    dip not : 9 mart akşamı istanbul'da gerçekten kupkuru bir soğuk vardı.bu soğuk olsa gerek bu bahtsız kardeşlerimizi,sıcak metrobüslere iten.
  • boş koltuk bulmak. daha dumur ne olabilir olm?
  • bu aletlerden birini her durakta yolculara "arkadaşlar iyi günler iyi çalışmalar" diyen bir şöför kullanıyor. nesli tükenmek üzere olan "vatandaşa insan muamelesi yapan kamu görevlisi" türünün üyesi bu amcanın tez vakitte bir yerde müdür olmasını diliyorum. amin.
    (bkz: bunu yapan insan olamaz)
  • altunizade durağından bindim, gidiyoruz, geldik zincirlikuyuya..

    uyuyan bir adam vardı, kapılar kapanacakken yerinden fırladı, uyku sersemliği ile, burası söğütlüçeşme mi * dedi, indi..
  • bu aksam bir tane yolcu oturdugu koltuktan yere dustu. artik aksamin onunda nasil sarhossa, sansliydi da bir baska yolcu yanina oturup adamin tekrar dusmesini onledi. bu arada duserken yaninda oturan ise garip bir gulumseme ile direk kalkip kacti..
  • öğlen saatleri, okuldan çıkıp eve gitmek üzere bindim mecidiyeköy durağından. önlerde, ayakta duruyorum. birkaç durak sonra yaşlı, nur topu gibi bir teyze girdi seke seke. şoför arkasında bulunan o ikili oturağın hemen arkasındaki 4'lü koltuklara yöneldi ve hali hazırda oturmakta bulunan 2 gence samimi bir şekilde ''yer yoh mu gençler?'' dedi. arkadaş olan ikiliden biri ''sana yer olmaz mı teyzemm'' diye samimiyetin dibine vurdu.

    neyse, 1-2 dk sonra ağır mı ağır bir koku sardı etrafı. arkama dönüp bir baktım bizim nur teyze lahmacuna girişmiş. ama nasıl mutlu. bir yandan da yanındaki elemanla komiklikler şakalar gırla. ben de arkam onlara dönük bir biçimde toplu taşımada yaşlılara yer vermeyen genç kızın hemen dibinde dikiliyorum. kendine göre bu "gereksiz" samimi ortamdan ve muhtemelen en çok da kokudan rahatsız olmuş olacak ki kafasını kaldırıp bana baktı, kendine destek arayan bol ''cık cık cık''lı bir ifade görme arzusuyla. fakat yaşananlardan oldukça hoşnut ve eblek bir suratla karşılaşınca döndü önüne, ketumluğun derinliklerinde kayboldu.

    daha sonra nurtop teyze olayı biraz abarttı. bu sefer türkü olayına girdi ki ben ve birkaç kişi daha bırak artık sırıtmayı, kahkaha atmaya başladık. utanmasak halaya falan duracaktık, o derece. çevresinden aldığı tepkilerden hayli mutlu ve huzurlu bir şekilde şirinevler'de indi. arkasında gülen yüzler bırakarak. özleyeceğiz seni nur ol teyze.
hesabın var mı? giriş yap