• sürgünü nasıl olup da göze alabildiğini anlayamadığı insan. okuduklarımdan anladığım sabahattin ali tamamen bu topraklara ait bir adamdır, dışarıda nasıl bir hayat kurardı kendine tasavvur edemiyorum. o özlemden nasıl şiirler çıkarabileceğini bir parça hayal edebiliyorum ve güzelliklerinden de şüphe etmiyorum bile ama sürgünün sabahattin ali'yi yavaş yavaş çürüteceğinden de eminim. ama bunları asla bilemeyeceğiz, bu topraklar en has evlatlarından birine sahip çıkmayı beceremediği için.
  • zamanının ötesinde olacak olayları hikayelemiş öngörülü yazardır.
    (bkz: çakıcı’nın ilk kurşunu)
  • “kadın benim etimin, kemiğimin, kanımın ve muhayyilemin müthiş bir ihtiyacıdır. buna mağlup olmak bir hayvanlık, bunu inkâr etmek daha büyük bir hayvanlıktır.”

    bir delikanlının hikâyesi / 1930
  • yarın 100 yaşına basacak olan büyük edebiyatçımız. can dündar'ın bugün hakkında kaleme almış olduğu yazı mutlaka okunmalı:

    http://www.milliyet.com.tr/…02/24/yazar/dundar.html
  • 100 yaşındadır..100 yıldır başı öne eğilmeyen, onurlu bir hayattır.

    "görmesen bile denizi
    yukarıya çevir gözü
    deniz gibidir gökyüzü
    aldırma gönül aldırma"
  • sabahattin ali ya da gayet anlamli bir tashih yapacak olursak sabahattin abi dün 100 yaşına girdi. cumhuriyet dönemi edebiyatının bu güzel edebiyatçısı, maarifimizin bu güzel öğretmeni, yoksulluğun olmadığı, hırsızlığın kalmadığı, özgürlüğün ekmek su gibi zarurî olduğu ve bol bulunduğu bir türkiye istediği için hapishanelerle, takibatlarla, sürgünlerle tanışmıştı genç yaşında. bugün yazdıklarını okuyunca sabahattin abi'nin 100 yaşında ama hâlâ genç ve güncel olduğunu görmek mümkün. zira uğruna kalemine sarıldığı hayalleri hâlâ sıcak ve hâlâ sorun olarak hayatımızın ortasında.

    yaşadığı onurlu hayat kendisine; alçakça katledilişi ise elbette katiline pek yakışmıştır. ama insanın içini yakan bir şey daha var o da katilinin ifadesi: trakya'da 1948'in bir ilkbahar günü sabahattin abi'nin kafasına sopayla vurup onu öldüren ali ertekin cinayeti "millî hislerle" işlediğini söylemişti. aradan 59 yıl geçti, hırant dink'i öldüren ogün samast için istanbul emniyet müdürü celalettin cerrah, "örgüt bağlantısı yok milliyetçi duygularla işlenmiş bir cinayet" demişti. "millî hisler" anlaşılan geçen yıllar içinde "milliyetçi duygular" olmuştu. ama diğer tüm dekor aynıydı: onurlu bir yazar, kullanılan bir katil, görünmeyen, bilinemeyen bir azmettirici...

    şimdi 100 yaşında olan sabahattin abi güzel romanlar, harika hikâyeler, her biri dillerde şarkı olmuş unutulmaz şiirler yazdı. bu ülkeyi karış karış gezip, ekmeğini, suyunu, tozunu, mahpuslarını, insanlarını tanıdı. bunları yazarak gelecek nesillere armağan etti. bu armağanlardan biri için;

    (bkz: türkiye hapishaneleri)
  • yersiz yurtsuz kalmayı, doğruları adına hiç taviz vermeden yaşamayı seçen, bu nedenle bir partinin kalkanı altına bile girmeyi kabul etmeyen ve bir güvercin tedirginliğiyle yaşamaya itilip hain bir pusuyla katledilen yazar.

    nazım hikmet şöyle demiştir ardından:
    "parti üyesi olsaydı, bu hapislere girmesini, katledilmesini belki yine de önleyemezdi. ama o kahrolası faşist provokasyonuna o denli kolayca düşmez, bir ormanda öylesine katledilmezdi"

    daha önce de belirtildiği gibi sabahattin ali'nin kendisi de şöyle diyordu zaten:
    "çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi?"

    bir de bugüne bakın:
    "kimbilir daha ne gibi haksızlıklarla karşı karşıya kalacağım? ama tüm bunlar olurken şu gerçeği de tek güvencem sayacağım. evet kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz. güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler."

    bu ülkede insanlar güvercinlere 50 yıl önce de dokunuyordu. hiçbir şey değişmedi. doğum günün kutlu olsun sabahattin ali. biz yine sana vurgunuz unutma e mi?
  • türk edebiyatında fazlasıyla önemli bir isim.
    kürk mantolu madonna'sını *, kuyucaklı yusuf'u * veya öykülerini okuduğumda ve yetmediklerinde, daha fazlasını aradığımda kaleminden, başka kitaplarını, başka yazılarını, şiirlerini okuyamamamızın bunca ucuz sebeplerden olmasını her hatırladığımda gözlerimi dolduran büyük yazar. tamamlanamamış eserlerinde örneğin iç çekiyorsunuz. tamamlanmışlarında "ne kadar muhteşem şeyler yazılabilmiş derken" iç çekiyorsunuz. bazen bu ülkede iyi olan, heyecanlandıran bir şeylere her rastladığınızda iç çekiyorsunuz sırf...
hesabın var mı? giriş yap