• tabii biz bilmeyiz ara cafe falan.

    benim için bir numaralı nişan töreni içeceğidir. evlerde yapılan, sade, basit nişanlardan bahsediyorum. şimdilerde pek kalmadı. yine ev yapımı pasta ve limonata ikramından önce, koca tencerelerde pişirilip, cezvelerin tencereye daldırılması suretiyle çay bardaklarına doldurulan, şekerli, sütlü, kahveli bir acaip mai.

    erkek tarafının, bir yandan gelin hanımı diğer yandan gelin hanımın tüm akraba-i taallukatını süzüm süzüm süzerken höpürdettiği, dudağına yapışan kaymağı şöyle çaktırmadan yaladığı, günün mâna ve ehemmiyetine uygun yumuşak tabiatlı likit.

    büyük anneannenin "kahve içme, kararırsın" tehdidinin içimize saldığı korkuya galebe çalan, kararmaya karşı bir duruş sergilememize vesile olan, ismi ile müsemma, kahverengiye dönük, beyaz ama asla bembeyaz olamayan avuntu.

    dibindeki kahve telvesinin çokluğunu gördüğümüzde kahvenin ziyan oluşuna yanmak ile kahvesiz sütün damakta bıraktığı ham tat arasında yapılan ve seçimimizi her zaman ziyan olmak pahasına bile olsa kahvelisinden yana kullandığımız, sonucu daha başından belli tercih.

    evin yengelerinin beyaz iş yakalı gömlekleri, siyah diz altı etekleriyle, "yenge olmanın birinci kuralı evde yapılan nişanın sütlü kahve bardaklarını yıkamaktır" kuralını şiar edinmelerinin müsebbibi.

    türk kahvesini, şimdilerde sade, sapsade seviyorsak çocukluğumuzda sütlüsünü bol bol içmemizdendir.
  • soğuk kış gecelerinde, dışarıda yağmur ya da kar yağarken, üstte battaniye, film izlerken, kitap okurken elde olan içecek nesacafe, çikolata vb sıcak içecekler değil sütlü türk kahvesidir.

    cezvenin içine bir fincanlık süt, bir çay kaşığı türk kahvesi ve iki şeker ile en kısa yoldan çocukluğuna ulaşır insan.
  • üşengeçlikten ölürken değişik bir şeyler denemek istiyorsanız, ilk bir iki entryden fazlasını okuyun. şu türk kahvesi yapan küçük ev aletlerine süt koyup kahve koyup yapmaya çalışırsanız, artık türk kahvesi yapan küçük bir ev aletiniz olmayabilir. fena olmadı tabi tadı, ama makinayı yakmaya değmediği kesin. zeka mühim, bazılarımıza düşmemiş.
  • taksim cafe ist'de "anne kahvesi" ismi ile satilan, beni cocukluguma alip goturen nefis kahve cesidi. kucukken, ders calisirken annem yapar getirirdi, beraber oturup icerdik, annem-ben-ablam...
    guzel gunlerdi
  • çocukluğa götüren tad.
    küçükken babaannem şeker, türk kahvesi ve sütü cezvede karıştıra karıştıra pişirir kendisi büyük su bardağıyla içer, bana ise ince belli çay bardağıyla verirdi.

    (bkz: iskambil kağıtlarından kule yapmak)

    (bkz: hey gidi günler)
  • sanki öylesine bir içecek değil de hayatı anlamlandıran özel bir varlık. kokusuyla, tadıyla bir ayinin parçası. sütlü kahve içip de o içme anı boyunca gülümsemeyen insan yoktur sanırım.
    belki çocukluğa ait olduğundan.
    belki büyüklerin pek rağbet etmemesi sebepli hep çocukluğa ait kalmasından. ve büyüyünce de içmeye devam edildiğinde, sadece değerli anlarda, değer verilenlerle içilmesinden.

    demem o ki ben ne zaman sütlü türk kahvesi içsem, ömrümün en huzurlu anları akar gözlerimin önünden.
  • bir nevi latte
  • anneanne kahvesi. incebelli bardakta içilir, biraz soğuyunca üstü kaymak bağlar, hazır sütten değil, sütçüden alınıp kaynatılmış sütten yapılır. sütlü kahve renginin kaynağıdır. pek bir tatlıdır.
  • paşa çayı muamelesi gören türk kahvesi türü. tadına doyum olmaz. bir de balla tadlandıracaksın.
  • her ne kadar türk kahvesinin namusuyla oynamak olsa da enfes bir taddır, özellikle aileyle beraber soğuk kış günlerinde hoş sohbet dönerken evden birinin illa ki 'hadi biriniz kahve yapın da içelim' dediğinde ev ahalisinin azınlıkta kalan bir kısmından gelen tercihtir.
hesabın var mı? giriş yap