• yaz okulu.
    patoloji laboratuvarındayız. mikroskopta incelediğimiz preparatları, defterlere çizmemiz, beş bin tarafından ok çıkartıp neyin ne olduğunu yazmamız gerekiyor falan. ben de baktığım şeyi zinhar çizemiyorum, öyle bir sakatlığım var. önlük giymek zorunlu fakat yaz okulu olduğu için biz gittiğimiz şehre önlük almamışız yanımıza. ben birilerinden rica ettim, buldum bir şekilde. başka kimsede yok.
    asistan bir şeylere sinirlendi, artık gözüne çarpan her türlü eksikliği yüzümüze vuruyor.

    + ciddiye almazsanız, ciddiye alınmazsınız! kimsede önlük yok. bir şu bayan arkadaşınızda var.
    bana dikkatle bakıp, yüzünü buruşturuyor
    +ama... anlaşılan o da başkasından almış. üç beden büyük, içinde kayboluyor
    daha da sinirleniyor.
    + kalem getirin, defter getirin dedik. defteri olanın kalemi yok, kalemi olan ilkokullu gibi çizgili defter getirmiş. kimse çizmiyor!
    gözü benim masama takılıyor,
    +bir şu bayan arkadaşınızı gördüm çizerken!
    yanıma geliyor, deftere bakıyor. bende de çizim yok. ''böyle bulut bulut gibi bi şeyler varsa o tüberküloz, bilezik gibi şeylerin olduğu ruam, preparatın dışından bakınca gölgeler varsa fibrinli pnömoni...'' gibi kopyalar yazmışım.
    +ama... anlaşılan yine umduğumu bulamadım!
    ikidir adama benden tiksinecek malzeme verdim. yanımda durdu, devam ediyor.
    +bir ciddiyetsizlik hakim. utanmasanız terlikle falan geleceksi...
    yere bakıyor, susuyor. ayağımdaki terlikleri fark etmiş tam o an.
    +arkadaşım senin amacın ne?
    -hocam havuza düştüm de ayakkabılar ıslak o yüzden ben de mecburen terlik giymek zorund...
    +hayır üç oldu, hep sen. buraya bana tepki olarak mı geldin?
    -yok hocam...
    +bakın! son kez söylüyorum! yarın kimse önlüksüz, kalemsiz, deftersiz ve (bana dönüyor) ayakkabısız gelmesin!
  • bu sabah aylardır ara verdiğim bir halt yedim. sabah altıda kalkıp fındıklı sahilinde koştum. bir saat kadar. dokuzda dersim olduğundan fazla uzatmadan eve döndüm. okula leş gibi gitmemek amacıyla duşa girdim. o sırada, üst komşumun haftalardır devam etmekte olan tadilatı başladı. küfrettim. "oha lan saat daha yedi ulan" diye isyan ettim. manasız hareketler yaptım. ben paklanırken üstümdeki sesler yoğunlaştı, yoğunlaştı, yoğunlaştı. tavandan pıt diye bir ses geldi. sonra delik büyüdü. başıma taş yağdı. işçi abilerin çalışmaları sayesinde delik yarım metre çapına ulaştı. sonra iki tane kafa çıktı o delikten. kafaların bana bakmasıyla çekilmesi bir oldu. takdir edersiniz ki dal başaktım duşakabinin ortasında. ''pardon abi'' dediler. beynim olayı yorumlamakta güçlük çekti. sonra ben kıçımı başımı örtüp duştan çıktım. sonra kapıya geldi biri ''abi biz sıvayacağız orayı birazdan, sizi de rahatsız ettik ama kusura kalmayın'' dedi. ben cevap veremedim, işçi abi çalışmaya gitti. şu an odamda, yatağımda kahvaltı yapıyorum. beynim hala yorum yapmayı reddediyor. banyodaki tavanın durumunu da önemsemiyorum artık. yalnız akşamüstüne kadar süre verdim kendilerine. geldiler geldiler. gelmezlerse çişimi yapmaya gideceğim banyoya. artık görürlerse de görsünler. sanki daha önce görmedikleri şey.
  • olayın kahramanı bir muhabir:
    (ne olur ne olmaz yanınıza bir bardak su alınız)

    kaza yerinin etrafını önce polis kordonu sonra da büyük bir meraklı kalabalığı çevirmişti.. gazetesine, iyi bir kaza fotoğrafı yetiştirmek isteyen uyanık foto muhabiri çemberleri aşamayınca "yol verin.. yol verin.. ben kaza kurbanının oğluyum" diye bağırmağa başladı. kenara çekilip yol verdiler.. foto muhabiri yaklaştı:

    arabanın önünde bir eşek yatıyordu!!!
  • yan masada oturan ve "ama masanın üzerine hiç ayak konur mu?" diye uyardığım 5 yaşındaki çocuğun "siktir lan" diye cevap vermesi..

    izmir köftemi yemeğe devam ettim, ne diyim..
  • olayın kahramanları, iki üniversite öğrencisi.

    koyu geyik muhabbetinin döndüğü akşamlardan birinde, bu iki kafadar bir iddiaya girer: delikanlılardan biri, odanın tavanında asılı olan ampulu kendi ağzına tamamen sığdırabileceğini iddia eder. ve sığdırır da. ancak bir sorun vardır: ampulu ağzından geri çıkaramamaktadır.

    öbür arkadaşı hayret eder, o da evdeki başka bir ampulu ağzına sokar ve tabii ki o da çıkaramaz. bu iki kafadar, hastanenin yolunu tutmaya karar verir. ağızlarında ampul olduğu halde bir taksiye atlarlar. konuşma zorluğu çekerek güç bela taksiciye dertlerini anlatırlar. taksici bir taraftan gülme krizi geçirirken, bir taraftan da, 'nasıl olur abi ya, uğraşsanız çıkar. bi' asılın şöyle, şaka mı yapıyonuz?' diye söylenmektedir.

    neyse, akşamın bir yarısında acile gelirler. taksiciyle ayrılırlar, doktor çocukları beklemeleri için bir odaya alır. vee aradan 15 dakika geçmeden taksici kapıda görünür, ağzında ampulle..

    (bkz: spam maili sozlukculerle paylasmak)
  • sene 2003 yer:edirne mevsim:kı$

    efendim bilenler bilir,sultanlar $ehri edirne’de yazlar sıcak ve kurak,kı$lar dondurucu ve kar yagı$lıdır..i$te soguk kı$ gunlerinden birinde 2 ogrenci karde$imiz izmir’e gitmek uzere karar vermi$ler ve bilet almak icin yazıhaneye gitmi$lerdir..biletlerini almı$lar ve tekrar evlerine donmu$lerdir..
    her ikiside gun icerisinde gordukleri 4 saatlik mukavemet dersinden sonra yorulmu$lar ve beyinleri sikilmi$ haldedirler..
    “abi biraz uyuyalım,sonra kalkıp hazırlanırız” diyerek ayrılmı$lardır..bunun uzerine 2-3 saatlik mis gibi bir uyku cekilir..
    fakat uyandıktan sonra gorulur ki butun $ehir karlar altındadır..her yer diz boyu kar olmu$tur..
    hemen otogar aranır ve;

    -iyi gunler bu ak$amki izmir arabası yola cıkacak mı
    -evet cıkacak beyefendi..

    bir an rahat bir nefes alınır..cunku izmir’e gitmek her 2 ogrenci icinde artık bir amac haline gelmi$tir..zira bu seyahat,3 senede 5-6 kez denenmi$ ve her seferinde kar yuzunden yola cıkılamamı$tır..
    otobus 22.00’da kalkacaktır..yolculuk saati yakla$maktadır..bu yuzden ogrencilerden biri kendi evinde banyoya girmek ister..banyoda huzur icinde yıkanırken,elektrikler kesilir,elektrikler kesildiginden artezyen olan suda motorlarla cıkarıldıgından,suda kesilir..dolayısıyla kaloriferlerde soner..bir anda oylece kalınmı$tır..ı$ıldak ile aydınlık yaratarak ve damacana icindeki icme suyu ile banyoya devam ederek,banyodan cıkılır..

    minibuslerinde seyrek gectigi bilindiginden kahramanlarımız yola erken cıkmı$ ve beklemeye koyulmu$lardır..bu arada kar iyice $iddetini arttırmı$ ve sanki yolculuga engel olmak istercesine yagmaktadır..acık alanda beklenildiginden soguk esen ruzgar,insanın suratını jilet gibi kesmektedir..kafada cift bere olmasına ragmen kulaklar u$umektedir..oyle bir soguktur i$te..
    dakikalar gecer..beklenilen otogar minibusu bir turlu gelmek bilmez..minibusun gelmesi bir yana yoldan motorlu ta$ıt namına hic bir $ey gecmemektedir..hemen bir arkada$ aranır,evinin yakınlarındaki taksi duragından bizim oldugumuz bolgeye bir taksi yollaması istenir..15-20 dakika sonra,taksi zincirleri takmı$ bir $ekilde gelmi$tir..otogara dogru agır agır yol alırken taksi $oforude havanın birdenbire bu $ekilde bozmasına,yolların diz boyu kar olmasına $a$ırmı$ ve “kıyamet yakla$ıyor,hepimiz olucez” diyerekten bizi bir kademe daha korkutmu$tur..
    yakla$ık bir yarım saatlik kafa sikmeden sonra otogara gelinmi$ ve otobusun yolu tutulmu$tur..fakat..
    fakat o da ne..
    otobus firması yetkilileri “otobusun kalkmayacagını ve jandarmanın otogardan cıkı$ vermedigini” soylemektedirler..
    kahramanlarımız 1-2 bıdı bıdı dan ve bir anlık $oktan sonra reel dunyaya donebilmi$ ve paraları alarak geri donmek gerektigini farketmi$lerdir..
    biletlerin iadesi alınmı$tı.$imdi ise geri donmeliydik..ama nasıl..taksi,minibus,otobus yoktu..sadece jandarmanın arabası vardı..kendisine durumu anlattık ve ogrenci oldugumuzu,bize yardım etmesi gerektigini soyledik..bir iki aglamadan sonra jandarma bizi alıp geri goturdu..
    eve geldigimizde bitkin bir haldeydik..gunun analizini yaptık ve murphy yasalarının neden bizi surekli takip ettigini du$unduk..
    artık yatmak icin can atıyorduk..elektrikler,sular yokken zaten yatmaktan daha anlamlı bir $ey olamazdı..fakat..
    tam yatarken ev ahalisinden biri gelip..
    “beyler benim kalbim cok agrıyor,hastaneye kadar gidicem..bana yardımcı olur musunuz”
    demez mi..
    “hayır..bu karda,sogukta sen git,biz yatıcaz” diyemeyecegimizden “peki” dedik..ve gece saat 2 gibi diz hizasına gelen karlar arasından yuruyerek hastanenin yolunu tuttuk..
    etrafta bir kac $arapci ve bir kac kuduz kopek dı$ında kimsecikler yoktu..guc bela hastaneye ula$abildik..
    hastaneye vardıgımızda 1 doktor,1 hem$ire vardı..arkada$ımıza bir ekg cekildikten ve bir sakinle$tirici yapıldıktan sonra bu geceyi gozetim altında hastanede gecirmesi gerektigi soylendi..
    bunu duyan kahramanlarımız bir muddet hasta arkada$larının yanında kaldıktan ve biraz ısındıktan sonra hastane yakınında oturan arkada$larının yanına gitmeyi ve bu $anssızlıklarla dolu geceyi orada bitirmeyi uygun buldu..

    normal ko$ullar altında evde 3 ki$i barınan ogrenciler,o gun anormal bir $ekilde cogalmı$lar ve 5 ki$iye cıkmı$lardı..
    iceri girer girmez kahramanlarımızın burnuna alkol kokusu geldi..ve bu sobalı bir evde o sogukta ya$ayan gencler icin son derece normaldi..enteresan bir $ekilde icerisi dı$arıdan daha soguktu..oyleki ev ahalisi iceride mont ve berelerle oturuyordu..
    ortama ayak uydurmak bakımından ortalıkta duran alkollerden hemen bir kac tane kapılarak bu anlamsız gecenin bitmesi icin dua edilmeye ba$lanmı$tı ki..mutfaktan bir ses duyuldu..
    cam bir nesnenin kırılma sesi gibi bir sesti bu..lakin bu sesin ardı arkası kesilmiyor,surekli bir$eyler kırılıyordu mutfakta..salonda montları ve eldivenleri ile icki icen genclerin hepsi $a$kın,hepsi “acaba cok mu ictim lan,sesler duymaya ba$ladım” dercesine birbirine bakıyordu..
    cok gecmedi ki,iceri agzında tadım ın tuzlu fıstık po$etiyle bir fare giriverdi..tabi herkes $a$kın bir $ekilde cil yavrusu gibi dagıldı odanın her yerine..lakin ev sahibi “wayy..ho$geldin..buyur,senmiydin..bizde seni hırsız sandık..korkuttun bizi be olm”diyerek anormal bir $ekilde tepki verdi..sonradan kapıyı acarak fareyi dı$arı cıkarttı..yarım kedi buyuklugundeki bir fare tıpı$ tıpı$ dı$arı cıktı..gozlerime inanamıyordum..galiba cok ictim diyerekten fazla onemsemedim..cunku ogrenci evinde her $ey mumkundu..olagandı..
    aradan gecen saatler,yorgunluk ve butun bir gece boyunca ya$anan ko$u$turmalardan sonra birazda alkolun etkisiyle uyku bastırmı$tı..ama nedense soguktan dolayı bir turlu uyuyasım yoktu..
    sonunda “hadi yatıyoruz” fikri oldukca taraftar topladı ve toplu halde yatmaya karar verdik..ev sahibi sonradan gelen misafirler oldugumuz icin sobalı evlerindeki 3 elektrikli battaniyeli yataklardan 2 sini bize verdi..odada iki ki$i yatıyorduk..yatarken camdan yagan kara $oyle bir dı$arıya bakmak icin perdeyi araladım..nedense perde biraz zor acılmı$tı..camdan bakıyordum..tuhaf bir $ekilde yuzumde ruzgarı hissediyordum..alkoldendir diyerek yataga attık kendimizi ve artık trans haline gecip uyumak istiyorduk..cunku artık bu bahtsiz gece bitmeliydi..bittide nitekim..
    uyudum..gece sık aralıklarla ci$e kalktıgımda dikkatimi odanin perdesi cekiyordu..zira her kalktıgımda sanki havalanıyor gibi goruyordum..
    sabah oldu..
    arkada$ımın “abi uyan..” sesiyle uyandım..
    arkada$ım; “abi uyan..iceride kar yagıyor..ustumuze kar yagmı$ amına koyyim”
    dedi..
    uzerime baktım,dona kaldım..uzerime gercek anlamda kar yagmı$ti..neredeyse bel kısmım gozukmuyordu..aynı $ekilde arkada$ında oyleydi..allahtan ki elektrikler gece gitmi$ti ve elektrikli battaniyeye elektrik gelmiyordu..bir olum tehlikesi atlatmı$tık..
    sonradan anladık ki,yattıgımız odanın camı yoktu..banyonunda camı yoktu..bu yuzden ev sahibi arkada$ perdeyi camın kenarına raptiyelemi$ti..fakat ben zorla acarken raptiye du$mu$ ve odaya gece boyu kar yagmı$tı..esen ruzgarda cabasıydı..ve bizde o odada uyumu$tuk gece boyu..
    yani ev sahibi bizi ayakustu sikmi$ti..

    tabi,uzerinden yıllar gectikten sonra bu olay ve ya$anılan o gece hatırlanıp,gulunur eglenilir..
    fakat ev sahibinin “abi o gun size verdigim elektrikli battaniyeler varya..calı$mıyordu lan onlar..” demesinden sonra “way ibne” diyerekten cumle aleme rezil-rusva olsun diye boylede bir anı olarak sozluge yazılır..
    unutulmayanlar arasında yerini alır..
  • üniversite birinci sınıftayız. kanatlı hayvanların anatomisi adlı ders için, hocanın gözüne girmek umuduyla herkes tavuk, muhabbet kuşu, hindi vs ne bulduysa getirir.
    bir arkadaş da fakültenin önünde şansına denk gelen kanadı kırılmış bir kargayı getirir. (tanrı şu dünyada bir devenin, iki karganın kininden korusun. amen.)
    gün boyunca ders aralarında fakülte önüne kümelenmiş elli kadar kargaya herkes şaşırır, yaralı kargayı getiren arkadaş korkudan dışarı çıkamaz. zira kargalar arkadaşı gördükleri anda uçuşmaya başlarlar.
    ama heyhat! dersler eninde sonunda bitecektir ve kargalar büyük bir sabırla beklemektedirler.

    dersler biter. eve gitme vakti gelir. arkadaş iyiden tutuşur. bir hoca, üzerindeki montu değiştirmesini, bere falan takmasını tavsiye eder. ama karga dediğin herif 100-150 yaşında. yer mi bu numaraları? kurtuluş savaşında ordaydı lan adam! peh...

    arkadaş kılık değiştirip çıkar fakülteden. biraz ilerledikten sonra kargaların hışmına uğramaktan kurtulamaz. binaya doğru kaçarken bağırarak kargalara söylediği lafsa, belki de artık hayat boyu kendisini bırakmayacak.

    ''abi! abi bokunu yiyim abi!''
  • para çekmek için bankanın önündeki atm ye gidildiğinde başka bir adamın para çektiği,

    adam parasını çektikten sonra sıranın gelmesi ve ekranda " geçici bir süre hizmet veremiyoruz " yazısının çıkması,

    ana avrat sövülmesi,

    ve atm nin arkasından bir ses gelmesi;

    - sövme hemşerimm para koyuyoruz vericez paranııı
  • yıllar önce ben, babam ve kuzen bir okula pano monte etmek için gittik. gündüz öğrenciler rahatsız olmasın diye bizde "akşam gidelim, işimiz geç bitecek olsa bile kimseyi rahatsız etmeyiz" diye düşündük. yükledik arabaya ıvırı zıvırı gittik okulun önüne. zile basıyoruz basıyoruz açan yok. bekledik baya. babam sinirlendi iyice. "o kadar hazırlık yaptık kapıdan mı dönecez" falan diyo. aradı okulun müdürünü "allah allah" dedi müdür "içeride hademe olması lazım neden açmıyo ki kapıyı acaba. siz zile iyi basın, camları falan da tıklatın" dedi. biz abandık camlara kapılara. uzanabildiklerimizi yumrukluyoruz uzanamadıklarımıza ufak ufak taşlar atıyoruz. sonra birden arkadan birinin geçtiğini gördüm ben. iyice yüklendim kapıya adama el işareti ettim falan. adam yavaş yavaş geldi kapının arkasında durdu. açmıyo kapıyı. gözler olmuş adamda nal kadar. çok korkmuş belli. neyse sonra panoları falan gösterdik adama da açtı kapıyı. girdik içeriye. adamla iki üç sohbet edelim dedik; baktık ki adam bulgaristan gocmenlerinden. garibim nasıl bir zulumden kaçtı ise artık biz kapıları falan yumruklayınca içeride perişan olmuş. ne söylediğimizi anlıyor ne de bize birşey anlatabiliyor. sevindi bir de tehlike olmadığını anlayınca. işe gireli 1 ay olmuş olmamış. gayretlendi, bize kahve pişirdi falan. bizde bir yandan çalışıyoruz. mesela adama uzatma kablosu veriyoruz. "abi bunu yakın bir yere tak" diyoruz. tarif ediyoruz falan. 20 metrelik kablonun duy kısmını alıp gidiyo. orda uyuşturamayınca da gelip fiş kısmını alıp gidiyo. "taktım" diyo. elde ne kablo var ne bişi. orda unutmuş iki ucu da. ufak tefek aksilikler oluyo. "bulaşık teli var mı diyoruz". tarif ediyoruz. "tamam tamam" diyo. gidiyo tencere getiriyo. neyse efendim kabullendik biz abiyi. biz ona bulaşmıyoruz o bize. uzaktan bizi izliyo sürekli. o sırada ben yerde bir tane iğne buldum. kuzenim panoyu hem duvara yaslayıp hemde yukarıda tutmak zorunda olduğu için elleri kolları meşgul oluyordu. bende iğne ağzımda kollarına falan batırıyorum eğleniyorum öyle. panoyu da bırakamıyo. sinirleniyo falan. sonra nasıl oldu ise iğneyi düşürdüm ben. hemen kaptı tabi kuzen. koydu ağzına. bu sefer o benim kollarıma, sırtıma falan batırıyo iğneyi ağzı ile. ben sandalyeye çıktım. tavana yapacağımız parçayı tutuyorum. kuzen de yerde matkabı hazırladı yanımdaki sandalyeye çıkarken de benim götüme iğneyi ağzı ile batırdı. bende istemsiz bir şekilde "ooof" demiş bulundum. sonra sol tarafıma bir döndüm ki hademe bembeyaz olmuş resmen. o bize kapıyı açmadan önceki hali ne ki bunun yanında. adamın gözünde iğretiyle karışık bir korku var ki görülmesi lazım, anlatmam mümkün değil. ben olayı çaktım tabi. eğildim kuzene "abiiii" dedim."adam sen benim götümü öptün sandı, uzaktan göremedi herif iğneyi. sabahtan beri yiyişiyoruz sanıyo". kuzen panikledi hemen. adama olayı ispat edecek ya; uzattı dudaklarını adama iğneyi gösteriyo sözde. adam nasıl görsün iğneyi uzaktan. resmen öpücük atıyo adama mütamadiyen. adam kesin içinden dedi ki "tamam artık bunlar beni bu gece sikecek" ben sandayenin üzerindeyim. götümde hafif bir sızı var. kuzen elinde matkap ile adama öpücük atıyo habire. adam daha fazla dayanamadı resmen koşarak kaçtı durduğu yerden. işimiz bitip giderken de koridorun diğer ucunda durmuş el sallıyordu bize. "kapıyı ben kilitlerim siz gidin" diye işaret yapıyordu.
  • roma'da bir hosteldeki oda arkadaşıyla hoşbeş derken o beklenen nerelisin sorusu sorulur. adam hoduraslıyım deyip aynı soruyu bana sorar türküm diyince de, atatürk'ten devrimci kişiliğinden ve kendisinin honduraslı devrimciler arasında ne büyük bir idol olduğundan falan bahseder. bir yandan gururla adam dinenirken bir yandan da nerdeydi lan bu honduras diye düşünülmeye başlanır. adamın atamız hakkında söylediklerine gururla kafa sallayarak karşılık verilir bir iki önemli inklaptan, yenilikten örnek verilir belli ki adam atatürk konusunda daha fazla şeyler öğrenmek istediğinden can kulağıyla dinler. derken atatürk ve modern türkiye'nin kuruluş hikayesi konulu konuşmamız sona erer ve ne yapacağını bilmez şekilde adama mahcup olan yaşar yaşamaz honduras hakkında hondurasın nerde olabileceğine dair tahmin yürütülebilecek sorular sormaya başlar. ancak adamın verdiği cevaplardan herhangi bir coğrafi çıkarım yapılamaz. en sonunda benim bakışlarımdan mı artık sorduğum sorulardan mı bilemiyorum ama iyiden iyiye kıllanan eleman hafif gülümseyerek şu dialoga girişir

    h: honduraslı
    t: türk

    h: do you know where is honduras?
    t: hmm not exactly (burda kızarılıp bozarılır)
    h: dont be shame, it is normal because we don't have atatürk,
    t: .... (ne diyeceğini bilemez ama bir yandan da çok sağlam gururlanmıştır)
hesabın var mı? giriş yap