barış manço
-
lady of the seventh sky, ride on miranda, lonely man, ve blue morning angel gibi bir şaheserlerin sahibi.
-
"ayrıca sanatçı olduğumu da iddia etmiyorum. ben öldükten sonra torunlarım ansiklopedilerde barış manço'yu 'sanatçı' diye okurlarsa, galiba sanatçı olduğum da tescil edilmiş olacak. geleceğe ne bıraktığınız önemli. yoksa insan yaşarken kendi kendine 'ben sanatçıyım' dememeli."
kaynak : http://goo.gl/seheef -
ben bu adamın şarkılarını çocukken hoplaya zıplaya dinlerdim. az önce belki saatin de etkisiyle daha önce hiç fark etmediğim bir şeyi,sözlerin pek çoğunun aslında oldukça hüzünlü olduğunu fark ettim. bir garip oldum,büyüdüğümü hissettim. barış manço'ya eskisinden daha fazla saygı duydum. neden mi? hani anne ya da babalar çocukları üzülmesin diye kötü haberleri onlardan saklarlar ya,onun da bunu böyle bir amaçla bilerek yaptığını düşündüm. sanki biz hazır olana kadar o gerçekliği,hüznü bizden saklamıştı. böyle çocukluğunda yaşadığım evi boşaltırken tesadüfen benden ben üzülmeyeyim diye saklanan şeyi bulmuşum gibi oldum.
bir yandan da çocukluğun bir hatıraya dönüşmekte olduğunu fark ettim.ama barış abi sen benim için her zaman neşenin ve çocukluğumdaki saflığın simgesi olacaksın. teşekkürler.
"hey hey günaydın çocuklar günaydın
hep güler yüzle karşılarsınız beni
hey hey günaydın çocuklar günaydın
sabah akşam bıkmadan dinlersiniz beni
dün gece düşündüm de renkler olmasaydı
yaşanmazdı bu dünyada
korktuğum odur ki kapkara bir dünyayı
isteyenler var aramızda
oyun ister bazen büyükler tabancalar kılıçlar tüfekler
zevk meselesi bu karışılmaz
tartışılmaz zevkler ve renkler sizin olsun bütün bu zevkler
bırakın renkleri çocuklara
hey hey günaydın çocuklar günaydın
siz hiç kırmızı bir ağaç gördünüz mü
hey hey günaydın çocuklar günaydın
gökyüzü neden mavi düşündünüz mü
başak sarı çim yeşil her şeyin bir rengi var
değişmez doğanın dengesi
mor turuncu sarı eflatun pembe haki çamur bile kahverengi
oyun ister bazen büyükler tabancalar kılıçlar tüfekler
zevk meselesi bu karışılmaz
tartışılmaz zevkler ve renkler sizin olsun bütün bu zevkler
bırakın renkleri çocuklara
uzakta bir ülkede insanlar anlaşmış
tam silahları bırakırken
içlerinde ikisi hemen karşı çıkmış sonuçta onlar kazanmış
ikisinin de önünde birer düğme varmış
biri yeşil diğeri kırmızı
bir iki üç demişler basıvermişler
ve sonunda dünya kapkaranlık olmuş
tam istedikleri gibi
oyun ister bazen büyükler tabancalar kılıçlar tüfekler
zevk meselesi bu karışılmaz
tartışılmaz zevkler ve renkler sizin olsun bütün bu zevkler
bırakın renkleri çocuklara
oyun ister bütün çocuklar..." -
şu an kendisinden gamzedeyim deva bulmam adlı şarkıyı dinlediğim, asla ama asla unutulmayacak sanatçı. şarkı sözlerinin mükemmeliğine mi yazsam, yoksa müzikal zenginliğe mi bilmiyorum. her zaman ayrı yeri olan, yeri doldurulamayacak olan üstad.
edit: parçanın tatyos efendi'ye ait olduğunu biliyorum, şarkı sözlerinin mükemmeliği ya da müzikal zenginlik derken genel olarak söylediği tüm şarkılar için demiştim. -
buna söylenecek, en iyi söz, "eşek hoşaftan ne anlar" olacaktır.
-
-
bu adamın söylediği parçaları başkası kesinlikle söyleyemez. benim için kesinlikle böyledir bu. yapamazlar, söyleyemezler. aynı tadı veremez kimse.
-
yok abi, gelmez tekrar böylesi. hem cem'i hem barış'ı. mekanları cennet olsun.
-
şu hayatta bir kere bile canlı görememiş olmama rağmen babam kadar özlediğim tek insandır.
-
yıl 1995. "artık adresimi biliyorsunuz; barış manço moda 81300 istanbul. tekrar ediyorum, barış manço moda 81300 istanbul" dediğini ilk duyduğumda okumayı yeni öğrenmişim. mektup yazmak istiyorum, yazmayı bilmiyorum. sayesinde ıspanak yiyorum, dişlerimi fırçalıyorum, süt içiyorum. en sevdiğim şarkı bal böceği.
bir gün ısrar ediyorum annemle babama beni adam olacak çocuk'a götürün diye. götürmüyorlar. aylarca tek kelime konuşmuyorum ikisiyle de.
yıl 1999. sabahın köründe uyanmışım yine, sabahın köründe kalkıp çizgi film izleyen çocuklardan biri de benim, televizyonda çizgi film arıyorum. resmini görünce bırakıyorum kanal değiştirmeyi. "barış manço'yu kaybettik" yazıyor ekranın sol köşesinde. koskoca adamı nasıl kaybetmişler ki ya, kendisi mi kaybolmuş acaba diye düşünüyorum. ölüm ne bilmiyorum.
annem uyanıp bana bakmaya geliyor. benden çok televizyona bakıyor gibi.
- anne barış manço nereye gitmiş?
- çok uzaklara gitmiş.
- biz de gidebilir miyiz?
- gideceğiz bir gün.
- e madem gidebiliriz niye ağlıyorsun, gidelim işte hemen.
daha sonra sürekli ısrarlarım, "ee gitmiyor muyuz artık?", "ne zaman gitcez daha?" sorularımdan bıkıp tanıştırıyorlar beni ölümle. ağlamaktan gözlerim şişiyor. annem mançolojiler alıyor bana, mega mançolar alıyor. kendi teybim var, sabah akşam son ses dinliyorum. kamerasız klipler çekiyorum, içinden buzdolabından gizlice odama getirdiğim domates, biber ve patlıcanların geçtiği. gülpembe'yi söylerken bahçeden topladığım pembe gülleri hayali kameraya fırlatıyorum. sarı lastik işçi çizmelerim var, çamurlu çamurlu odada dolaşıyorum. annem kendisinden emdiğim sütü burnumdan getiriyor. en sevdiğim şarkı bal böceği...
yıl 2013. ıspanak yiyorum, dişlerimi fırçalıyorum, süt içiyorum. arabaya biner binmez emniyet kemerimi takıyorum, takmayanı arabaya almıyorum. duyuyorum, görüyorum bir gün gelecek dönence biliyorum. eşek arkadaşlarım var. hava ayaz mı ayazken ellerim hep ceplerimde. bazen durup bu ibret tablosuna bakıyorum. lambaya püf diyorum. gözlerimde yaş kalbimde sızı unutmuyorum. ne zaman elime mikrofon geçse barış manço'dan bir şeyler mutlaka söylüyorum. barış abi bana hep 10 puan veriyor. en sevdiğim şarkı hâlâ bal böceği...
edit: eh barış abi aşk olsun, aç koynuna kuş konsun.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap