hesabın var mı? giriş yap

  • vedat milor taksim gezi parkı'ndaymış. biber gazı atmışlar, “aslında bunu akaretler'de yiyeceksin” demiş.

  • 40 bin liraya sattığı arabaya 12 dolar maliyetli bluetooth sistemini eklemesini 2012 yılında reklam konusu yapan sektör.

    ayrıca aynı sektör, 10 dolar maliyetli cd playeri konsola entegre ettiğinde sıfır fiyata 5 bin lira ekleyebiliyor.

    bu sick.ko sektör farzı misal bilgisayar sektörü ile aynı "kafada" gelişse idi şuan uçan arabalara biniyorduk.

  • kimse de cikip "madem oyleydi de daha once sen bu adami ne demeye milletvekili olarak tutuyordun?" demiyor mu bu beyanatin uzerine?

    evet, soru retorik.

  • burhan altıntop'un fight club' a yaptığı göndermelerle yarmış, olayı bitirmiş dizi.

    --- spoiler ---

    burhan altıntop: naber concon? nassın gülüm? nooldu beni bulamadın mı? nhahhah ha! ara tara tırım tırıs yok nhahhhaah...
    karşı balkondaki komşu: nerde oturuyosun lan sen? ismin ne senin?
    ba: beni bulamazsın gulüm, ben aslında yoğum.
    kbk: ne diyosun sen ya?
    ba: ben aslında yaşamıyorum, ben senin süper egonum. anladın mı? egoist.
    kbk: hasta mısın sen ya?
    ba: ben aslında yoğum. bence sen ruh hastasısın, şizofrensin. kendi hayalindeki yarattığın bir kahramanla kavga ediyosun. bimediğin tanımadığın bir adamla, hayalindeki adamla muabbet ediyosun. ben aslında yooğğum. yooğğuum.

    --- spoiler ---

    yıllar sonra gelen edit: izlemek için

  • ülkemizin geldiği durumu utançla izlediğim kaza. bakın uçak kazaları salt ülke içi olaylar değildir. bu kaza bütün dünyada çarşaf çarşaf yayınlanıyor, yayınlanacak. çünkü havacılık sektörü küresel bir sektördür ve dünyanın bir yerinde olan bir kaza, diğer ucunda da yankılanır. çünkü aynı uçak dünyanın diğer ucunda da kullanılıyor, aynı eğitimi almış pilot dünyanın diğer ucunda da uçabiliyor. o yüzden aklı başında olan her devlet, kurum, şirket; dünyanın herhangi bir yerinde olan bir kazayı incelemek ve aynı kadere kurban gitmemek için ders çıkarmak istiyor. bu kaza da anlattığım sebeplerden dolayı, dünyanın gözünün üzerimize çevrilmesine yol açtı.

    peki bizim mükemmel devlet adamlarımız ve medyamız ne yaptı? daha kazanın üzerinden yarım saat geçmeden "yolcular tahliye edildi, ölü yok holeeyy hadi evlere dağılın" tadında açıklamalarla, yine olayın üstünü kapatmaya çalıştı. elazığ depreminde de aynısını yaptılar. hükumeti kötü, yetersiz gösterecek her şey bizden gizlendi. sanıyorlar ki kafamızı kuma gömünce görünmez oluyoruz. şimdi de aynısı yapılmaya çalışılıyor. kahroluyorum güzelim ülkenin geldiği hali gördükçe. lanet olsun. acımızı bile rahat rahat yaşamaktan alı koyuyorlar bizi.

    yine her kazada olduğu gibi, bu kazada da bir çok faktör işin içinde. ama şu an o kadar çok bilgi kirliliği var ki, ne söylense hikaye. evet, limiti parçalayıp aşan bir rüzgara rağmen, öndeki uçakların bunu görüp pas geçmesine rağmen hala aynı piste iniş izmi veren bir kontrolör var. bunun da illa ki bir çok sebebi vardır, kontrolör keyfine göre "insinler aman banane" diyerek karar vermez. yeni havalimanı iniş ve kalkış trafiklerinin de ayarlanması gerekir sabiha'da pist yönü değişecekse. bu da ekstra iş yükü demek. hava şartları da iyice olumsuzlaşınca bu ekstra iş yükü de başka başka tehditler, rötarlar doğuracaktı. bunu düşünüp şansını zorlamış diye düşünüyorum kontrolör. ama her ne olursa olsun bu yapılmamalıydı. neticede pistin değişmemesi kazaya sebep olan bir faktör oldu. kontrolör bariyeri işlevini yitirdi.

    pilotaj açısından bakacak olursak; her uçağın yan rüzgarda ya da arka rüzgarda iniş için, üretici firma tarafından belirlenmiş yapısal limitleri vardır. üretici firma der ki; "bu koyduğum limiti geçersen kaza-kırım yapma riskin çok yükselir. bu yüzden bunu geçme. geçersen ben sorumluluk kabul etmem" bu limitler uçağın "aircraft flight manual" denen kitabında belirtilir. şirketler de kendi operation manual'lerinde üreticinin koyduğu bu limitleri daha da kısıtlayabilir ya da olduğu gibi kullanabilir. şirkete kalmış bir şey. pegasus'un limitlerini bilmiyorum ama şunu biliyorum; boeing 737 arka rüzgar iniş limiti 15 knot'tır. olay anında esen rüzgarın arka bileşeni ise 15 knot'un üzerindedir. yani kule tarafından uçağa rüzgar bilgilendirmesi yapılmış ve öndeki iki uçağın pas geçtiği söylenmiş olmasına rağmen kaptan inişe devam ediyor. bu bir.

    ikincisi, iniş için teker koyma mesafesi. bir uçağın emniyetli bir iniş yapabilmesi için pistin ilk 1000 metresi içinde teker koyması gerekir. bütün iniş mesafesi hesaplamaları da uçak pistin ilk 1000 metresi içine teker koymuş kabul edilerek yapılır. tekeri bu mesafe içinde yere değdiremezseniz pas geçmez zorundasınız. eldeki verilere göre (ki kaynağım yabancı kaynaktır) uçak pistin 1950 metresini havada geçtikten sonra teker koymuş. elimizde kalan durma mesafesi 1050 metre. ıslak pist ve yüksek sürat de eklenince zaten bu uçağın o kalan mesafede durması mucize olurdu. kaptanların, ilk 1000 metrede teker koyamadıkları halde, neden inişte ısrar ettiklerini hala anlayabilmiş değilim. yakıtları mı azdı, yoksa uçağı inişe zorlayan bir arıza mı mevcuttu bilmiyorum. bilerek ve isteyerek bu limitleri deldiklerini düşünmek istemiyorum.

    pegasus'u pas geçme politikası üzerinden eleştirmeyi gereksiz görüyorum. zira, pas geçmeyi teşvik eden bir şirket. yakıt tasarrufu konusunda aldıkları önlemler ise kazaya sebebiyet vermez ama pilotta baskı oluşturabilir. varış meydanına ait hava raporu kötü ise, kaptan alması gereken ekstra yakıtı şirketin yakıt politikasından çekinerek azaltabilir, hiç ekstra yakıt almayabilir de. 100 uçuşun 99'unda bu ekstra yakıtı kullanmazsınız zaten. işler iyi gider. ama kalan 1 uçuşta o ekstra yakıta gerçekten ihtiyacınız olur. onda da o yakıtı almadıysanız kendinizi inmeye mecbur hissedebilirsiniz mental olarak. pas geçip yedek meydana gitmek yerine "tekeri koyduk mu tamamdır" diyerek kendinizi inişe zorlayabilirsiniz. tehlikeli sularda yüzmektir bu. ve sonucunda da böyle olaylar meydana gelir. bu kazada böyle olmuştur demiyorum, diyemem de. sadece bir ihtimal.

    çok çok üzgünüm. uzun bir süre kendime gelemedim haberi aldıktan sonra. umarım en az can kaybıyla atlatırız ve gereken dersleri almak için adımlar atılır otorite nezdinde. kazada hayatını kaybeden insanlarımızın ailelerine sabır diliyorum.

  • en iyi arkadaşıma yaptım böyle bir zalimliği. sene 2012. yeni telefon almıştı. bir satranç oyunu indirmiş, eşiyle dostuyla satranç oynuyor. iyi de oynuyor pezevenk. bana da ısrar etmeye başladı. benim de hiç o taraklarda bezim yok. sadece kurallarını biliyorum. tepinmesiz oyun sevmem ben. neyse, uzun ısrarlar sonunda bir maçı kabul ettim.

    oyuna başlamadan önce bilgisayara satranç programı kurdum. zorluk ayarını da kökledim. telefondan da açtım satranç uygulamasını, arkadaşımın davetini bekliyorum.

    davet geldi, kabul ettim ve oynamaya başladık. önümde pc, elimde telefon, adamın yaptığı hamlenin aynısını bilgisayara karşı yapıyorum. en üst zorluk düzeyindeki bilgisayar mükemmel hamlelerle karşılık veriyor. bilgisayarın hamlesini arkadaşıma karşı oynuyorum. adam 10 dakika bekleyip ıkına sıkına hamle yapıyor, ben 2 saniyede karşılık veriyorum. ilk maçı 10 hamlede falan kazanmış olabilirim.

    mesaj attı, rövanş yapalım mı diye. kazanacağından o kadar emin ki "rövanş" diyor. tamam dedim, yapalım. ikinci maçı kazanmam 10 hamle bile sürmemiştir. telefonla aradı. heyecanlı heyecanlı soruyor, kursa mı gidiyorsun, doğal yetenek mi bu diye. ben de satranç sevmiyorum ki kursuna gideyim falan diyorum.

    7 yıl geçti, adam bir daha oynayalım demedi.

  • s5-08

    --- spoiler ---

    ak gezenleri ancak güçlü bir ittifakla yenilebileceğinin sinyallerinin verildiği dizi. günümüz türkiye'sine uyarlarsak:

    ak gezenler - ak parti
    yabaniler - hdp
    gece nöbetçileri - mhp
    güneyli halk - chp

    --- spoiler ---