hesabın var mı? giriş yap

  • reklam afişlerini ilk gördüğümde şaşırdığım, sonra birisine anlatırken "3 yaş olmasın" dediklerinde "ya belki de 3 yaştı hakkaten yanlış mı okudum acaba dediğim, gidip tekrar bakıp 3 ay yazdığından emin olduğum kurs.

    yabancı bir firma. afişte "3 ay - 12 yaş arası çocuklarınız için ingilizce" yazıyor.
    internet sayfalarına girdim şimdi, evet 3-22 ay arası için bir sınıfları var.

    3 aylık bebeği bıraksam kurs süresince anca kıçını temizleyebileceklerini düşünüyorum.
    onu da ingilizce yaparlarsa çocuğun ilk kelimeleri çok hoş olmayacaktır.
    (bkz: oh shit)

  • karadeniz'e röportaja gelen gazeteci çiftçi temel'e sorar:

    g: bu inekler ortalama kaç litre süt veriyor?
    t: hangisi? beyazı mı, siyahı mı?
    g: beyazı...
    t: 10 litre...
    g: peki siyahı?..
    t: 10 litre...
    g: peki neyle besliyorsun bunları?
    t: hangisini? beyazı mı, siyahı mı?
    g: beyazı...
    t: otla besliyorum...
    g: peki siyahı?
    t: onu da otla besliyorum...
    gazeteci iyice dellenir. neden peki sürekli hangisi, hangisi diye soruyorsun? zaten cevaplar aynı...
    t: çünkü siyah olan benim de ondan...
    g: haaa... peki beyaz olan kimin?
    t: o da benim...

    debe editi: ünlü şovmen cem yılmaz'ın bir gösterisinde dediği gibi: nereden bileyim, o fıkralardaki adamların gerçek olduğunu...

    edit: bu fıkra mükerrerdir...

  • basketbolun, insanlığın icat ettiği en muhteşem spor olmasından dolayı katıldığım önerme. bu kadar bağımsız değişkenin bir arada olduğu, hızlı ve eğlenceli bir başka spor dalı yoktur. basketbol hem bireysel hem de takımsal başarıyı ödüllendirir. vücudun her bölgesinin kullanılması estetik açıdan nitelikli görüntüler yaratır ve oyuncu açısından zengin bir deneyim sağlar. pek çok detaylı kural içermesi, maç içindeki varyasyonu artırır. aynı zamanda futbol veya voleybol gibi pek çok sporun aksine tek başına da oynanabilir, potanın yüksekliği ve darlığı ile topun her defasında elinizle kaldırmanız gereken 500 gr'lık ağırlığı başlı başına bir challange sebebidir çünkü; örneğin futbolda boş kaleye şut atmanın pek keyfi yoktur. ayrıca takımda pivotundan guard'ına kadar herkesin skora katkı yapması beklenir, herkes sayı atarak yıldız olabilir ve kişisel tatminini yukarıya çekebilir. kimse defansta beklemek zorunda kalmaz. aynı zamanda bu sporu ülkemizde oynayan kesim az çok orta-üst sınıf olduğu için daha centilmendir, insanların oyunda birbirine gereken saygıyı gösterme ihtimali daha fazladır.

    küçükken futbol maçlarının çoğuna mahalle abileri tarafından alınmadığım halde az ötedeki basketbol sahasına gidince kimsenin dışarıda bırakılmadığını görür ve şaşırırdım. basketbol maçları mutlaka kişi sayısına göre hesaplanır, sayı fazlaysa tek maç yerine kısa maçlardan oluşan turnuvalar düzenlenirdi. bugün bile türkiye'deki profesyonel futbol takımlarına baktığımızda abiciliğin ve dışlamanın olduğunu hala görürken, basket takımlarımızda yerli-yabancı ayrımı olmaksızın belli bir bütünlük ve arkadaşlığın yaşanmaya devam ettiğini görürüz. bu da bu sporların doğasındaki farkın bir yansıması gibi geliyor bana. sonuç olarak basketbol bir mucizedir, moruklayana kadar oynanması gerekir.

  • sen git 4500 küsür yıl önce sırrı günümüzde bile çözülemeyen piramitleri yap, mumyalama diye bir şey bul, bilimde ilerle sonra gel müslüman ol milattan sonra 2013 yılında başın dertten kurtulmasın, gerçekten çok acı.

    edit: durum tabi kavram olarak sadece islamiyet ile ilintili değil ama böyleyken de böyle, 4500 yıl önce bu coğrafyada yaşayan ırk bunu yapıyor, günümüzde bunlar oluyor. sorun nerede?

  • bütün amerikan filmi klişelerini gördüğümüz klip.
    cheerleaderlar, nerdler, jessicalar, jasonlar, yakışıklı oyun kurucular, kimya laboratuarları, geyik hocalar, bando takımları, okula camaro ile gelmeler.

    hani filmdi lan bunlar. bizim dizilerde de tüm ülke yalıda yaşıyor, onlarda öyle gösteriyorlar ama gerçekte öyle değil diye düşünüp üzülmüyorduk, öyleymiş. can sıktı

    şimdi bunlar kocaman bahçeli, şişe süt ve gazete dağıtılan müstakil evlerde yaşayıp sabah kahvaltısında mısır gevreği de yiyorlardır allah bilir.