• gagalari makas gibidir. kagit keser, karton keser, tahta keser, mustafa keser.
  • ben de bi papaganimiz olsun, bi iki kelam laf etsin istedim, hatta belki sarki bile soyler diye ummadim degil, adi papagandi, ama cennet papagani biraz farkliymis. islik calarmis diye okudum genelde. ama bizimkinde nedense bi gariplik vardi.

    bi kere bizim hayvan islik calmiyor, tisliyordu. burdan yola cikarak bi yilanla ciftlestirilmis bir kustan dogma bir melez sandik kusumuzu.
    sonra hayvan tislamasiyla birlikte, ciftlesmedigi halde tek basina yumurtladigi yumurtayi korumaya ve ustunde oturup oylece bakmayi uygun gordu. biz burdan da yola cikarak bi tavukla ciftlestirilmis bir kustan dogma bir melez sandik kusumuzu.
    en sonunda da hayvan iyice cildirip kafesin ordan gecen her turlu canliya saldirmaya basladi. biz burdan yola cikip pitbulla, ... yok daha neler..

    velasil kelam, garip hayvandir cennet papagani.
    belki de adini ablam cücü koydu diye metabolizmasi bozuldu. bilemiyorum...

    ya da hayvan normaldi de, biz garip bi aileydik kimbilir?
    zira yine bizim aile degil miydi, 2 ayak ustunde ziplayarak gezen bir kopege ve yan yuzen baliklara sahip olan gecmiste???
  • bunlarla ilgili birkaç özellik ve uyarı:

    -eğitmesi çok zevkli olan kuş türüdür. can yoldaşıdır. kuş gibi değildir kendisi. diğer kuşlarla karşılaştırılamaz. zekidir, genelde kin tutmaz ama tuttumu da parçalar elinizi kolunuzu.

    - evde sadece bir tek gözdesi vardır. evden bir kişiyi daha çok sever ve onun yanındayken kendisine yaklaşan diğer insanlara 30 cm öteden gagasını sallamaya başlar.

    -tavuk ve pilav kombinasyonunu çok sever. çorba hariç insanların yiyebildiği bir çok şeyi yer fakat çok sulu meyvelerden hoşlanmaz.

    -portalak, mandalina, elma, muz, salatalık, kivi, fındık, fıstık favorileri arasındadır.

    -derdini öterek anlatabilir. geceleri iyi geceler dediğinizdeki ötüşü her zaman aynıdır. suyu veya yemi bittiğinde sizi bıktırana kadar öter. sesi evin dışına rahatça çıkar, sokakta evden birkaç metre uzakta bile sesini rahatça duyabilirsiniz.

    - bu çok önenmli!!! çoğu hayvan gibi camları fark edemez. perdesi olmayan camlı bir ortamda çıkartmaktan kaçının yoksa kafayı çarpıp yere yığılabilir. eğer böyle bir durum olursa ve kuşunuz bayılırsa (ayakları kapanır ve gövdesinin üzerinde durursa) bir küçük bir buz kalıbı alın. biraz elinizde ısıtın bu buzu ve kuşunuzun kafasından boynuna doğru 3-4 kere yavaşca sürün. eğer durumu iyiyse kendi kendine gelmeye başlayacaktır fakat 1 gün boyunca gözetim altında tutulması gerekecektir.

    - dışarıda durduğunda etraftaki elektrik kablolarını kemirebilir. dikkat edin!

    - kafese sokmakta zorlanıyorsanız, elinize almak istediğinizde kuşa türlü türlü işkenceler yapıyorsanız, kuşunuzu eğitme vakti gelmiştir.

    önce elinize gelmeye alıştırın. önceleri elinizi ısıracaktır, canınızı yakacaktır. sakın tepki vermeyin, onu nazikçe sevmeye çalışın, gagasını okşayın, sevdiği bir meyveyi vererek kandırın. elinize geldiğinde sakın avcunuzun içinde almaya çalışmayın, fazla hareket etmeden sevmeye devam edin ve bunu birkaç hafta boyunca yapın. daha sonra yavaş yavaş iki elinizle tuttuğunuzda korkmamaya ve size saldırmamaya başlayacaktır. hatta siz onu iki elinizle hareketsiz bir şekilde tutarken, o, elinizin içinde uyuyabilir bile. fakat önemli olan şey şudur:

    kuşunuzu elinizde tutarken kuşunuzun üzerinde koyduğunuz el ile ona asla baskı yapmayın. üzerindeki eliniz sadece onun etrafını kapatacak ve ona bir koruma alanı oluşturacak şekilde durmalıdır. çoğu zaman sadece kafa çevresini ellerinizin arasına almanız bile ona güven duygusu verecektir.

    kuşunuzu tutup kafese yaklaştığınız zaman onu sık sık öpün, koklayın. ona sevgisini gösterin. kafese koymadan önce yeminin ve suyunun olduğundan emin olun.

    - bazen kuşunuzun gözündeki enfeksiyonlar nedeniyle göz şişliği gibi şeyler meydana gelmektedir. böyle durumlarda en iyisi bir veterinere danışmak. fakat çoğu zaman göz damlaları bu soruna geçici de olsa çözüm buluyor.

    - yuvası çok önemlidir cennet papağanları için. öyle diğer banal kuşlar gibi tünekte & talda uyumayı sevmezler. kafesinde üzerinde yatabileceği birşey bulduğunda onun üzerinde uyumaya başlar ve orayı yatak olarak algılarlar. herşeyden korurlar onu. bunun için kullanılabilecek şeylerden biri kuşların içinde koşarak döndüğü (hamsterlar da kullanır bunu) dönme dolap benzeri çemberlerdir. bunu kuşun kafesine takıp dönmemesi için sabitler ve hemen önüne, ayak hizasına da bir tünek koyarsanız kuşunuz için eşsiz bir yatak yaratırsınız.

    yıllar sonra gelen edit: kuşunuzun son zamanlarında ona iyi davranın, o kafesinden dışarı çıkmak, uçup dolaşmak istemese de siz onu alın ve özel olarak ilgilenin. aksi taktirde ömrünü tamamladığında ciddi anlamda üzülüp pişman olabilirsiniz yapmadıklarınızdan dolayı...
  • insan etinin tadina bakmadigi zamanlarda bile bos durmayip kafeste gagasini bileyleyen melun hayvan
  • akli dengesi yerinde olmayan kuş türü. bir kere bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjisi var. sürekli koşturma halinde. gidiym onu didikliyim, bunu çekiştiriym, oyuncaklarımla oyniym modunda. kafesin dibinde pinpon topu var bi tane, koşarak gidip ona vuruyor hiçbir şey bulamazsa. kabuklu fıstık verdim yesin diye, havalara atıyor uçuruyor, kafa atıyor, onunla beraber zıplıyor. kafesin içinde inşaat yaparmışçasına gürültü yapıyor. neyi yerinden söksem, neyi yolsam, neyi skertsem diye aranıyor kaesten dışarı çıktığında da. afacan ötesi.

    bir huyu var ki akıllara zarar. avuç içi kadar bir kağıt verdiğimizde ondan kürdan büyüklüğünde şeritler kesiyor. bu şeritleri poposuna takıyor. süslü yani. hem de bir tane sağdan, bir tane soldan. sonra beğenmiş gibi izliyor. biz de kahkahalarla onu izliyoruz. yeni hobisi kitaplığa uçmak, kitapları yolmaya çalışmak. izin vermiyoruz allahtan. her şeyi didikliyor.

    cartlak bir sesi var, cartlak renkleri gibi. ama çok güzel ötüyor, biz seslenince cevap veriyor.

    tabi ki eşşek gibi ısırıyor, kanatıyor, parçalıyor. ama korktuğundan ya da savunma amaçlı değil, belli ki eğlendiğinden yapıyor. piç yani.
  • eve gelen misafirlere kafes tellerine kafa atarak gozdagi veren asabi yaratik
  • dün itibariyle iki papagan kusumdan biri cereyanda kaldığı icin hastalandı. hemen veterinere götürdüm ve bir şırınga icinde olan ilacı, 12 saatte bır ağzına damlatmami istedi. onun dısında vitamin de verdi. hastalanmasinin ardından bır gün gecti ve su an oldukca halsiz bır durumda. yorgun ve bitkin. kafesini açıp dışarı bırakmak istedik biraz. digeri çıktı; fakat arkadaşı kafesten çıkıp kendisini dışarıya çağırmasına ragmen hic kulak asmiyor. gagasiyla bile kafesine zorlukla tutunuyor. gözleri yarı açık yarı kapalı. normalde her sabah otup uyandirirlardi beni; ama bugün hic sesleri çıkmıyor. sanırım diğer arkadaşı da durumun farkında. bu hallerini görünce keske mesuliyetlerini almasaydım,
    diyorum. onlari oyle gorunce teessürden boğuluyorum çünkü. biliyorum benim yuzunden hastalandın. hava alıp mavi gokyuzunu görün diye hep dışarı çıkardım sizi. bunun icin oldukca üzüntü duyuyor ve kaygilaniyorum. umarım bır an once iyileşirsin.

    saatler sonra gelen edit: hasta kusum, maalesef öldü. az once "nasıl oldu" diye yanına gittiğimde gözleri açık bır sekilde olduğu yerde duruyordu. iyilesemeyecegini dün gece anlmistim zaten. oldukca kötü durumdaydı. ayaklarının üzerinde bile duramiyordu. nefes alış verişleri hızliydi. derin üzüntü iceeisindeyim su an. n'olursa olsun bır can gitti çünkü. şimdi diğer arkadaşına üzülüyorum. cok sessiz. sanırım onu, aldığım yere geri götüreceğim. yalnız kalmasına dayanamam. ben gereken özeni ve hassasiyeti gösterip kendisine bakabilirim; ama onun da basına bır şey geldiginde bu sefer aynı acıyı yasayamam. orda en azından diğer kuslarla birlikte olur. gönlüm götürmekten yana degil. fakat gene de yapmak zorundayim. sizi seviyorum cici kuşlarım.

    insanlar acı çektiklerinde, hastalandıklarında bunu dile getirip bır çaresini bulurlar cogu zaman. fakat hayvanlar icin bı durum boyle degil. kim bilir nasıl bır aciyla yüz yüze kalıyorlar. nasıl bır izdirapla mücadele ediyorlar.bizler acı çektiğimizde bağırırız. en azından icimizde tutmayız. zavallı kuşum. derdine derman olamadık. biz hastalandığından beri basindaydik; ama o, acısıyla gitti. hiçbir şey demeden...
  • kafesteki yuvasina namusu gozuyle bakip yuvasina el surenin ellerini parcalamayi kendine gorev edinen terminator.
  • simdi bi keresinde bunun koca kafesini iki saat ugrasip cillop gibi tertemiz yaptik, camasir suyuna filan bastik. yemini suyunu filan degistirdik, piril piril teslim ettik hayvana. hayvan once bi durdu, bakindi, fiyk yapti, sonra girdi butunuyle yemligin icine, bi o yana bi bu yana eselenmeye basladi, ne kafes kaldi ne yerler...yani diyecegim cok ipne, kadir kiymet bilmez bi hayvandir.
  • renklerine aşık olunası, sevimli ve kemirgen kuş türü. önce kapının üstüne tüneyip kenardan kenardan kemirmeye başladı. sonra ortada unuttuğum kırmızı kurşun kalemi kemirip içini bıraktı. bu marangozluk aşkından dolayı, bıçak sırtındaki çıraktan esinlenip ismini mücü koydum. derken bir gün, odaya geldiğimde laptop klavyesinin en üst sırasının yerinde olmadığını gördüm, hala da tuşları sökmeye devam ediyordu. geleli 3 ay oldu, bana da fazlasıyla alıştı, tek ıslıkta gelip omzuma konuveriyor, ama hala ele alışmadı. üstümde başımda dolanıp türlü şebeklikler yapacak kadar kanıksadı, ama elimi uzattığım anda ya koparırcasına gagalıyor, ya da kaçıyor. herşey bi yana, gelip her seferinde ekrana, hem de aynı noktaya sıçıyor. tamam zeki hayvan, ama psikolojik sorunları olduğundan şüpheleniyorum.
hesabın var mı? giriş yap