1934 entry daha
  • benim rahmetli dede kahveciydi. bi ara dondurmacılık da yaptı ama meslek kahvecilikti. kariyer seçim yelpazesinde ne de yaman değişiklik olmuş kahveilikten dondurmacılık. insan farkedemiyor küçükken bazı şeyleri. nerde kahve, nerde dondurma. şahsen ben cesaret edemem. dedenin kahveci olmasının da dodnurmacı olmasının da kendine göre faydaları var. mesela ben batak, king, 51 gibi oyunları çok iyi oynarım. hacca gitmiş gibiyim çünkü, membaından öğrendim çünkü, sanatçıları izledim büyürken. sonra kahve oraleti şahane şeydir. yine yerinde içmek gibisi olmaz. o yeşil örtülü masada herkesin önünde karaya çalmış karbonatlı çay vardır da senin önünde portakal rengi gibi turuncuya çalmış mis gibi oralet olur. sonra dondurmayı o dolaptaki kaplardan yeme keyfini yaşamak da güzeldi de onun konuyla ilgisi yok. onu nispet yapmak için yazdım. kahve kültürüne aşinayım yanisi.

    şimdi bu starbucks dediğin de kahve aslında. kafe ya da, kaavenin okey oynanmayanı. formatına aşina olduğum, çekirdekten yetiştiğim bir ortam. ama ne hikmetse çok rahatsız oluyorum buraya gittiğimde. bir kere kahve sevmiyorum en başta. evet sevgili okur, dünyada kahve sevmeyen insanlar da var. ikincisi ve en önemlisiyse insanlarda gördüğüm samimyetsizlik. şimdi eğri oturalım, doğru konuşalım sevgili okur. bizde kahve tek tip yapılır. latte, mocchiato -ya da ne sikimse- filan bir sürü çeşit kahve var, kaçına aşinayız. ne zaman buraya girsem arkadaşlarımla, millette bi havalar ki sorma. sanırsın herkes lord çocuğu bi ben orta direk aileden gelmişim. milletin kahkahalar filan değişiyor. sevmiyorum yani. sonra kasaya gidiyorum, kardeş ben de bu sektör çocuğuyum diyorum, benim dedem kaaveciydi diyorum, ne bu yeşilli morlu önlükler, kendiniz gibi olsanıza diyorum, o tezgahın altında tavla olduğunu sen de ben de biliyoruz diyorum yaban mersinli pie var diyolar.

    o yüzden buralar garibana göre yerler değiller lan. o kadar üzerlerine oynuyorum adamlar renk vermiyor. ben de madem öyle kurban olayım bana bi çay verin, kahve verin diyorum. ne vereyim americano mu, latte mi, frappacino mu vereyim diyo. ben de degırado diyorum. alessandro del piero diyorum. o ne lan öyle, age of oynuyoruz da ispanyol mu seçmişiz, italyan milli takımını mı sayıyoruz? tamam ispanyollar da süperdi ama arkadaş bir orta noktası olsun ya. benim dilimden konuşan adamlar olsun. gerçi beni anca hatun sürükler de giderim, yoksa benim neyime yetmiyor kaave. hiç işte. bir de sanırım oralet yok. sorumluları kınıyorum.

    düzeltme: aranjman. vuuv.
6704 entry daha
hesabın var mı? giriş yap