754 entry daha
  • bazen düşünüyorum neden yazıyorum diye.. çünkü yazdıklarımdan utanıyorum sonra allah da biliyo ya, diyorum " ne alaka olm, neden yazdın şimdi bunu, kim okuyacak, ya bi tanıdık çıkarsa sıçış".. fakat sonraları farkettim.. benim ekşide baştan sona okuduğum 2 başlık var.. babanın ölmesi ve sevgili..

    inanmayacaksınız bak,sene 2001 lisedeyim yeni.. ekşi çok meşhur değil.. sevgili başlığında "hayatı paylaştığın insan" yazıyodu da, bana senelerce birisi sevgi nedir sevgili nedir dediğinde, ilk bu tanım geldi aklıma.. sonraları senelerce okudum.. hikayeleri, acıları sevinçleri ayrılıkları trip atmak için yazıldığı belli olanları hepsini.. güldüm ağladım.. nicklere bakmadım hiç.. hiç hem de.. umrumda değildi de.. çünkü hikayelere açtım ben.. romantik komedi bulamadığımda oturur bunları okurdum..

    babanın ölmesi ise tabumdu benim.. gizlice okurdum o başlığı.. birisi anlar da... utanırdım.. abartısız yüzde 80ininde ağlamışımdır bu entrylerin.. babasına son kere sarılamayanlar, kanserden kaybedenler, ölmesin diye dua edenler, bu başlığa gelip "olmasını düşünemediğim olay, umarım onlardan önce ölürüm" yazanlar.. hep acı şeyler kısaca.. din değil allah değil namus değil, ama taşak geçilmeyen nadir olaylardandır bu babanın ölmesi hadisesi..

    nasıl anlatayım, nerden başlayayım bilmiyorum ki.. bitmeyen bi acı yazsam, insanın aklına tırt acıları gelecek, benim acım küçülecek.. allah kimsenin başına vermesin desem, illa ki bi gün verecek.. kendi hayatımı anlatayım desem, insanlar acıyacak..

    nasıl yapmalı bu işi sayın okuyucu? insan nasıl anlatır çok üzüldüğünü.. neden anlatırın cevabı kolay da.. nasıl anlatır zor..

    güçsüz kalmaktır ya babası ölmek.. bi anda güçsüz kalırsın.. bu erkekler, bi anda büyürler.. kadınlar bi anda, babasız damgasının getirileriyle yüzleşirler.. eve erkek girmesi anormal bişi olur birden bire.. ya annesinin adı çıkarsa? erkekler, gencecik yaşlarında evi üstlenirler maddi olarak olmasa bile.. kardeş varsa hele bi de.. işte o vakit süpermen olmak lazım herkese yetecek güç vermek için..

    bi kere üzülmeye, ağlamaya başladın mı hep sonunu babanla bitirmektir o krizin.. hep dönüp o tuvaletin üstünde, senin saçlarını tarayıp knouştuğu hale dönmektir esasında.. insanlar cenin gibi yatağa kıvrılırken, gidip tuvalete kapatmaktır kendini en iyi baban orda canlanıyo diye..

    utanmaktır en absürdünden.. birisi soracak diye korkmaktır.. hatta bazen şizofrence varmış gibi yapmaktır yakın olunmayanlara.. çünkü acıyacaklar sana! ve acınmak, acımasından önce başa gelebilecek en büyük şeydir.. acırsa bi yerin, hücrelerin yanar; acınırsa sana gururun..

    mezuniyetlere, bayramlara, eve işten okuldan dönen akşamlara, tatillere buruk bakmaktır.. babalar günü çok ırgalamaz şayet baba küçükkken kaybedilmişse.. çünkü kutlamayalı seneler seneler olmuştur..

    yalnızlıktır.. dünyada bir sen bir annen bir kardeşin.. ne ananen ne babannen ne amcan ne dayın.. kimse anlamaz ki bu acıyı..

    hikayelerini dinlemek için, yanıp tutuşmaktır.. kafada profil çıkaracaksın çünkü.. artık hayatta yok çünkü kendisi sayın okuyucu..

    kimseyle konuşamamak, konuşamamak ve konuşamamaktır.. birisiyle babasının ölümünden konuşmayın.. konuşacaksanız da, o anlatırken gidin sıkıca sarılın.. sadece sarılın.. yıkılacak çünkü, patlayacak birazdan.. ama patlamamak için insanüstü bi çaba sarfedecek..

    bir kadınla kalmaktır babanın ölümü.. çoğu evlenir, cici babalar gelir, ya da mazbutlaşır iyice elalem derdine.. anneniz de sevgilisiz kaldı sayın okuyucu.. şimdi her 14 şubat, her evlilik yıldönümü de size yol su elektrik ve bol bol gözyaşı olarak döndü mü? ot gibi yaşayan bi kadın var mı evde, her baktığınızda içinizin acıdığı? gidin sarılın şimdi annenize.. ona uzun zamandır, babanız gibi sarılan yok çünkü..

    hani şu geyik vardır ya, sırtını dayamak.. anlayamamaktır onu.. güvensizlik, endişeler diz boyu..

    ve bol acı soslu bi hayat düştü payınıza.. babanız öldü.. oturup düşünün bunu ara sıra.. ağlayın içli içli.. anırın hatta.. çok yapamıyosunuz biliyorum ama, utanmayın bundan.. millete en fazla bi güncük konu olursunuz geçer..

    babanın ölmesi, "babama ne zaman gidicez" derken mezarlığı kastetmektir de, kimse bu cümlenin dünyanın en hüzünlü cümlesi olduğunu anlamaz.. herkes cevaplar bu soruyu.. sonrası çiçek dikme, toprak havalandırma..

    ve o mezarlık.. banyo yapmak gibi çocuklar için.. nasıl ki banyoya girmek istemez insan üşenir, ama bi girdi mi de çıkmaz.. o mezarlıklar da öyledir.. gitmek zor gelir.. üşenir insan o duygulardan.. kendini sarıveren ıssızlıktan.. ama gitti mi de, toprağa sarılıp uyumak ister.. çok üzüldüğümde, içimden hep beni babama götürün demek gelir.. nerde yavrum baban? mezarda..

    bütün bu acı, bir gün dolacaktır elbet.. insanın kendi ailesi, kendi çocukları olacaktır.. kendisi baba olacaktır örneğin.. ben anne olucam bi gün.. geçecek işte o zaman o boşluk biliyorum.. hissediyorum..

    ve babası ölenlere iyi bakın.. herkesin içinde olan çocuğu, o hırçın ama şefkatle yola gelecek çocuğu en iyi babasızlar görür.. aynaya bakar gibi görürler hem de.. babasız büyümüş çok nadir insan orospu çocuğu olur inanın bana.. hainlik ve kurnazlık, lükstür çünkü.. aklı boş olan, ruhu yüzeysel olan adamların işidir..

    sen ben yapamayız yani sayın yazar.. biz hep, mupmutlu bi günün akşamı, göğe bakıp yine hüzünlenmek üstüne kurulu hayatlarımızda, derin bir acıyla yaşarız..

    senelerce yazmadım bu konuyu.. ne kompozisyon dersinde, ne kitap özetinde, ne sözlüklerde, ne bi arkadaşa msnde..

    yazamadım.. çünkü kim okuyacaktı? okusa bile bana acımaktan başka ne yapacaktı?

    sonraları neden yazdığımın yanıtını buldum.. çünkü aynen o çocuk masalındaki gibi, arkamızda ekmek kırıntıları yerine entryler bırakıyoruz.. birisi bulsun izimizi diye.. birisi nerde nasıl olduğumuzu anlasın, bilsin diye.. merhamet dilenmenin teknolojikçesi..

    olur da birisi okur.. babası ölmüştür.. işte sayın yazar, senin acını ben içimde hissediyorum.. fırsat olsaydı, sana kim olursan ol sarılırdım.. yanına oturur seninle ağlardım.. mezarına gider babanın çiçek ekerdim.. sen ağlarken hiç bişi demez öylecene dururdum..

    ama bu kadarı el veriyo.. hayat çok adi.. ibneler ibneliklerle dolu.. acı çok yoğun.. kimse kimseye acımıyo.. biliyorum sayın okuyucu, sana da çok acıyan olmadı.. kimseye anlatamadın derdini.. ama işte, görüyosun ya tanımasam da seni burdayım.. aynı şeyleri yaşadık.. aynı yerlerde ağladık belki.. misal filmde baba öldü mü, hep tuvalete gittik.. kimse bizimle bu konuyu konuşmadı diye bekledik.. yıllarca bekledik içimizdeki boşluğun dolmasını.. dolmadı tabii.. ama, tek değilsin işte.. ben de varım..

    ben hayatta en çok babamı sevdim.. en çok onu özledim.. en çok onsuzluğa ağladım.. tanımı budur işte.. bu kadar kısa..
4188 entry daha
hesabın var mı? giriş yap