• kusura bakmayın ne olur. benim bu insanla işim olmaz. selamı sabahı keser, yolda denk gelsem görmemezlikten gelirim. borç vermem/istemem. halı sahaya adam eksik olsa çağırmam. pon pon kız yapmam. hayatıma girmesine hiçbir şekilde izin vermem.

    şu hayatta ne öğrendin deseler. ve vereceğim tek yanıtım olsa. hiç düşünmem, "gocuk giyerken kazağın ucunu tutmayan insanla işimin olmayacağını öğrendim" derim. çünkü bunu öğrendim. gocuk giyerken kazağın ucunu tutmayan insana güvenilmez. iş yapılmaz. bu vurdumduymazlığı, bu boşvermişliğiyle insanı hayattan bezdirir. 2 + 2 = 4

    ben eşimi dostumu buna göre seçerim. bu sebeptendir yazın kimseyle tanışmam. hoş. tanışırım. ama kendisi hakkındaki kararımı netleştirmem. kafamda bir yere oturtmam. ayakta bekletirim. başkasıyla mı tanıştım daha sonra. arkalara doğru ilerletirim. çünkü arka taraf müsait.

    kış geldi miydi derhal planı uygularım. bir şekilde gocuğunu giyerken dikkatlice izlerim. velev ki tişört üstüne giyiyor. olmaz. o zaman b planını devreye sokar, çantamda taşıdığım kazağımı uzatır, "al giy, ayaz var, cırcır olursun sonra" derim. ikna olurlar genelde. ve izlerim. evet. maalesef buraya kadarmış. bir ilişkiyi daha başlamadan bitiririm. hiç acımam. çünkü bunu hak etti.

    ilkokul ve ortaokul yıllarım geliyor aklıma. gocuğunu giyerken kazağın ucunu tutmayan arkadaşım yok gibiydi. gibiydi ne lan! roman yazıyoruz sanki. yoktu işte. şimdi etrafıma bakıyorum. bilhassa kadın insanları bunu yapmıyor. ve ben hayretler içerisinde izliyorum. bazı tunç'lar, cenk'ler de yapmıyor gerçi. sayıları az. misal. işten çıkıyoruz. herkesin gocuğu elinde. ( benimki hariç. ben dışarı çıkmadan gocuğumu giyerim. ayazı bele yedikten sonra ne faydası var gocuğun. işimi riske atamam. cırcır olmayı hiç sevmem. ) açık havayla buluşuyoruz. evet. gocuğu şöyle bir arkaya alıp hoop şlaks diye kolu geçiriyor. zzzzztt. direktoman x. elendi. artık ağzıyla kuş tutsa onu hayatımın herhangi bir noktasına koyamam. diğeri? zzzzzt. öteki?! zzzztt. xxxx. herkesi eledim. kimse gocuğunu giyerken kazağın ucunu tutmadı. dolayısıyla hepinizi sildim. benim için artık yoksunuz. ev partilerine beni çağırmıyorlar sonra. hayır çok da fifi. çünkü hepinizi zaten silmiştim.

    geçen işten çıktım. metroya bindim. kulaklığımı taktım. etrafa şöyle bir baktım. oha aşırı taş bir kız. hemen aşık olayım dedim. daha maslak'tayız. taksim'e çok var. "vakit geçmez yoksa amına koyim" dedim. ve aşık oldum. galata'nın arka sokaklarındaki bir entel düdükleyen dükkandan alınmış bez bağcıklı oranj ayakkabısı vardı. boru paçası fermuarlı çok koyu yeşil kadife pantolonunun üzerine metalik el örmesi görünümlü gri kazağı, elinde 2. elciden vintage ayağına alınmış siyah deri ceketi, kapının kenarında dikiliyordu.

    osmanbey'e kadar aşkımız devam etti. anons yapan bet sesli kadının sesi duyulunca bizimki kıpırdadı. deri ceketini giymeye başladı. işte o an dedim. "helal olsun, dışarı çıkmadan gocuğunu giyiyor. tam bir anadolu kadını, sağlığını sihhatini düşünüyor, bebelerimi aç komaz bu" dedim. kanım iyiden iyiye kaynadı. ve evet. mamafih kanımın kaynaması başımdan aşağı dökülen suların kaynağı oldu sadece. evet. gocuğunu giyerken kazağının kol ucunu tutmadı. haşırt diye geçirdi kolunu. gözlerime inanamadım. evimin kadını bunu bana nasıl yapardı. hadi beni geç, bebelerimize nasıl yapardı. bize nasıl yapardı bunu??!?!?!?!

    metrodan indim. yürüyen merdivenleri yürüyerek çıktım. halen aklım almıyordu. böyle bir şey nasıl olabilirdi. dünyam tersine döndü adeta. yıkıldı. kulaklığımda lamb of god çalıyordu ama beynimde dönen vur gitsin beni'ydi. meydana çıktım. istiklale doğru yürüdüm...
18 entry daha
hesabın var mı? giriş yap