213 entry daha
  • kac kere soyledim bu konulari konusurken beni arayin diye, bosuna mi allahsizligi yayma kursusu baskani olduk. ben saksi miyim?

    duzgun yorumlardan birini yapan man in the streetin elestirisi yoluyla konu hakkindaki fikirlerimi ozetleyecegim:

    "düşünce özgürlüğü halkın belli bir kesiminin benimsediği dine ya da ideolojiye hakaret veya küfür anlamı taşımaz."

    >> tasir. tam da bunun icin var zaten, yani tahammul etmenin zor oldugu soylevlerin de korunmasi icin. aksi halde kanuna gerek olmazdi, genel ahlak kurallari yeterli olurdu.

    dahasi, kanun da tamamen keyfekeder su anki haliyle *: halkin yuzde kaclik kesimi inanirsa? kime gore neye gore hakaret? bunu anketlerle mi belirleyecegiz her seferinde yoksa hakimin keyfine mi bagli?

    daha muhimi, burada turkiye'nin sartlarina uygun bicimde, savunma hatti "hakaret etmedi, alay etti" eksenine cekilmis bircok kisi tarafindan. ama internet caginda dusunsel sinirlarimizi 36° - 42° ve 26° - 45° arasina hapsetmenin geregi yok: soz konusu kanun sadece yukardaki pratik nedenlerden oturu degil, kategorik olarak da yanlis. soyut degerlerle birak alay etmeyi, dogrudan onlara kufur etmek dahi hapisle cezalandirilmamali (allah, islam, budizm, vatan sevgisi, kemalizm, sosyalizm, aydinlanmaci bilimsel dusunce, ve hatta ifade ozgurlugunun kendisi bu kavramlara ornek). bunun siniri hakaretin oznesinin somuta donusmesinde (sen, ben, sirketler, partiler, vs) veya insanlari dogrudan ve etkin bicimde siddete tesvik etmekte cekilmeli.

    bunu avrupalilar da duzgun yapamiyorlar politik dogruculuklari yuzunden ve o boguculuk sayesinde asiri sag, ulkenin kaybedenlerini kendine cekmeye devam edebiliyor son ab secimlerindeki gibi. her toplum kaynar ve olusan buhar bir yerden cikmak zorunda. gunumuz sartlarinda avrupada duduklu tenceresinde buharin cikabilecegi tek yer bu sag partiler. amerika kapagi daha gevsek bir tava. biz ise hiyar dolu bir salatayiz ve bu noktada analoji batmistir.

    ***

    "hakaret ve küfür, kendi ideolojisini içselleştirememiş, derdini ifade etmekten aciz, medeniyetten nasibini almamış cahil ve ilkel insanların işidir. "

    >> birincisi, kufur buna indirgenemez cunku en uygun oldugu, hatta tek insani tepki oldugu durumlar da var (madimak'in faili olan orklar guzel turkceyle yazilmis akademik analizler haketmiyorlar). ikincisi de, derdini ifade etmekten aciz olmak, cahil olmak, ilkel olmak suc olsaydi, bu ulkedeki muhafazakar/islamci kesimin buyuk kisminin hapiste olmasi gerekirdi. bunlar suc unsuru degildir.

    ***

    "hakaret ve küfür karşısında en ılımlı insan bile sükunetini kaybedebilir. daha fanatik ve heyecanlı olanlar mallara zarar verebilir ve insanları öldürebilir."

    >> burasi temel ayriligimiz aslinda. genel bir ilkeden baslayip turkiye ozeline inecegim. genel olarak, bu mantigi tecavuze ugrayan mini etekliler icin de kurabiliriz. guzel bacaklar karsisinda en iffetlimiz bile nefsine hakim olamayabilir ve daha heyecanli olanlar azip tecavuze kalkisabilirler. oyleyse kadinlar mini etek giyerlerse hapse mi girmeliler?

    kadin pratik kosullara gore onlemini alir, mesela kotu mahallelerde daha kapali giyinir, tipki benim gidip bir kahvenin ortasinda masaya cikip "herkese benden cay, ama allaha cay yok, cunku allah yok" gibi tiratlar atmamam gibi (ne diyem, yahve mi diyem?). fakat devletin bu eylemleri bir tecavuzle/cinayetle ayni kategoriye koyup hapisle cezalandirmasi, hem otorite olarak hem de ahlaki olarak iflas ettiginin itirafidir: "ben bu kadar neandarteli yillardir egitemedim, guvenligi de saglayamadim, yargiyi da duzeltemedim, tum kurumlarimla birlikte sictim batirdim, ancak sizin gibi tecavuze/adam oldurmeye yeltenmeyecek mini etekliye/allahsiza dis gecirebiliyorum, o yuzden sizi tehdit ederek kestirmeden isi cozmeye calisacagim"

    devletin gorevi musluman mahalesinde salyangoz satani hapsetmek degil, o salyangozu satmak isteyenlerin hakkini korumaktir. eger salyangozlar lezzetsizse, satici da kufurbazsa, zaten yakin zamanda iflas edecektir.

    turkiye ve islam ozelinde durum daha da trajikomik, cunku tahammul edilmesi gereken hakaret/kufur/asagilama/alay/elestiri o kad-dar az ki. butun ulkenin her yaninda, devletin her kurumunda, kulturun her kirintisinda islami degerlerin baskisi o kadar mutlak ki, en onemsiz mecralardan en bilinmeyen insanlardan en ufak bir catlak ses duyuldugunda bile hassasiyetlerine dokunulanlarin "sabirlarinin tasmasi" tam bir fasizmdir (bu kelimenin enflasyonla degeri cok dustu, ama burada devlet otoritesiyle cogunlugun tahakkumu mesrulastirildigindan terim uygun)

    turkiyenin her karisi musluman mahallesi ve internetten dahi salyangoz siparisi almak yasak.

    ***

    insan baskin oldukca, paradoksal bicimde baskaldirilar o oranda tehdit edici ve tahammul edilemez oluyor. amerikan sagi ornegin, sanki gelismis ulkeler arasinda acik ara en muhafazakar yerde yasamiyorlarmis gibi, en ufak bir tehditi dahi varolussal bir retorikle allayip pullayip tabanina "allahini seven defansa kossun, noel bayramimiza saldiriyorlar, hristiyanlik hucum altinda" seslenisi yaparlar.

    internet denen ucsuz bucaksiz ortamin bir kosesinde, bir kisi bile inancina kufur ederse (hala kufur/elestiri/alay ayrimini yapmiyorum cunku cizgiyi orada cekmeye gerek yok) galeyana gelip, simarik bir cocuk gibi o sesin susturulmasini istemek, ne kadar patolojik bir tutum. altinda ne kadar derin bir kendine guvensizlik yatiyor.

    bu durumu daha da feci yapan sey de savunulan seyin dogasi. yani zayif birilerinin hakkini korumaktan bahsediyor olsaydik, fazla heyecanli olmak ve devletin otoritesini karsi tarafi ezmek icin kullanmaya calismak yine bir noktaya kadar anlasilabilir olurdu. ama burada sozde evrenin yaraticisi korunuyor. korumakla kalmiyor, onun adina bu isin polisi, savcisi, yargici, infazcisi oluyorlar.

    kayseriden 100 takipcili ahmetcc bir kufur ederse, 100 milyar galaksi yaratmis bir varligi korumayi kendine gorev bicen bir insanin psikolojisi saglikli mi?

    tabii ki bu tepkinin oznesi sozde allah, gercekte ise insanin kendi egosu. o soyut kavram uzerinden tanimladigimiz kimligimize edilmis hakaretin cezasini kesiyoruz aslinda. kendimiz icin polis, yargic, savci, infazciyi oynuyoruz. baskinlik muhabbetini o yuzden yaptim. o maymun icgudulerinin yolactigi bu tahammulsuzlugun banalligini gormek istemedigimizden, yani bu kadar cocukca, bencil ve hastalikli davrandigimizi kendimize itiraf edemedigimizden, bu icguduleri kimimiz allah-din uzerinden soyutlastiriyor, kimimiz vatan-millet, kimimiz tuttugu takim. (ne yazik ki turkiyede bir kesim her uc duzlemde de maymun)

    kim ilkel, cahil, ideolojisini icsellestirememis, kufurden ziyade asil bu faktorlerden belli oluyor. teori yerine ampirik bilgi isteyen de, dunya genelinde ifade ozgurlugu, din baskisi ve mutluluk endeksleriyle ilgili her turlu istatistigin, her turlu kombinasyonunu kiyaslayabilir. (yalniz chainard boyle analizler yapinca isvec dunyanin en kotu ulkesi cikiyor, adam bir dahi olabilir)

    oyleyse: allahcc'nin hapis cezasi almasini ufak mecralar disinda her yerde ezici cogunlukla kaniksayan, ve kurucusunun 7 sene onceki tamamen zararsiz yazilarindan bugun ceza aldigi bu mecradaki zayif tepkiye bile zor tahammul eden bu anlayisin ta amina koyayim.

    ***

    "ta amina koyiim" kotu bir bitis ama iyi bir baslangic noktasidir. birseylerden gina gelecek ki insan eyleme gecsin. abd'de sadece 90 sene once, savas karsiti gosteri yapmak, bu hak anayasa tarafindan verilmis olmasina ragmen suctu ve bu celiski tartisilmiyordu dahi. sonunda birilerine gina geldi. 60 sene once dini inanislarindan oturu amerikan bayragina yemin etmeyenler * okuma haklarindan mahkum birakiliyorlardi. ayni tarihlerde koleligin yasaklanmasi uzerinden 100 seneden fazla zaman gecmis olmasina ragmen siyahlarin da esit haklari yoktu, kadinlarin da. hepsi bir noktada sizin ta aminiza koyiim deyip birseyleri degistirmeye calistilar. ayni ulke bugun, gorece muhafazakar yapisina ragmen, ifade ozgurlugunun en uc noktasi.

    bill gatesten bir alintiyla bitireyim: "we always overestimate the change that will occur in the next two years and underestimate the change that will occur in the next ten. don't let yourself be lulled into inaction" (iki sene sonraki degisim miktari hep tahminlerimizin altinda kalir, 10 sene icindeki degisim de onlarin ustunde. eylemsizlige, uyusukluga kapilmayin)
14 entry daha
hesabın var mı? giriş yap