136 entry daha
  • bu coğrafyanın insanı olarak doktora ölmeye 10 kala gittiğimiz ve 6 yaşımızdan beri kendimize teşhis koymaya alışık olduğumuz için, gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki şu sıralar depresyondayım.
    mesela hava hiç istediğim gibi değil; çok sıcak, çok nemli, serin esiyor, güneşli gibi duruyor ama ayaz, kapalı, güneş gözümü alıyor vs. vs.
    sonra bütün manasız şarkılar bayılıyorum. şu an körü körüne özcan deniz' in sen beni öldürcen mı çıldırtcan mı parçasının muhteşem güftesini savunabilirim. gerçekten çok içli bir şarkı; "boğazıma kadar acılara battım, desem inanır mısın? bi çaresi bulunur diyorlar, yalana bakar mısın?"
    3-4 haftadır bayılıyorum özcan denize, ayrıca anasına bacısına sövdüğüm "bir istanbul masalı" nın her duyduğumda irkildiğim müziklerinin mp3 ünü yüklemem ve döndere döndere dinlemem de cabası.

    akşamdan kaldım hala kafam dönüyo, ağzımda dişlerimi tuvalet fırçasıyla fırçalamışım gibi bir tat olmasına rağmen, masa altından rakı içesim, eğer iş yeri anason kokar derseniz derhal konyağa dönesim de var.

    mesai saatleri içinde sekizyüzalmışdokuz kere çalan telefonumu açmadan önce hiç üşenmeden her seferinde "herkimsen allah belanı versin ne var?" diye tıslamam, paçalarını kısalttırmayı unuttuğum pantolunumu, üzerine kısa kollu anne merserizesi kazağı, hava 25 dereceyken yün çorap ve çizme giyip işe geldiğimi servisten inince farketmem, paçalarımın yerleri süpürmesinden rahatsız olmamam, ergenlik sivilcelerimin tekrardan pörtlemesi ve sivilcesiz yılların hesabını sorarcasına her yerime yayılmaları, gözümde arpacık çıkması ve nedense burnumun olduğundan daha büyük görünmesi, dün çay içmeyi unutmuş olmam, akşamki rakı sofrasını olduğu gibi bırakmış olmam sebebiyle bu akşam eve gidip onu toplamak zorunda kalmamak amacıyla alternatif ikametgah arayışlarına girmem, cep telefonu gelen 3 mesajın birinin cardfinanstan, birinin bonuscardtan ve sonuncusununda kontörbizden' den olmasına sinirlenip turkcelli aramam ve -istemiyorum kardeşim ben beleş kontörünüzü başınıza çalın, mesaj falan da tamayın bana, zaten aveaya geçcem izimi bulamıcaksınız- şeklinde zavallı callcenter görevlisini azarlamam, sonra -pardon biraz sinirlerim bozuk- demem, akabinde kaltak karı bu duygusal itirafıma otomatiğe bağlanmış gibi konuşmaya devam edince tekrar delirip, -senin beynin otomatiğe bağlamış, harddiskin yanmış, allaaaan makinası- diye bir daha kaymam,
    -invoice and quarantee letter are completely different things, see you later- diye bir mail yazıp almanyada bi firmaya yollamam ki umarım virüs olduğunu düşünmüşlerdir...

    teşhis koymakta süperim; kesin depresyondayım, lakin ilaç yazamıyorum kendime. sigara içtim, alkol aldım, 2 kilo bile verdim geçmedi.

    kendimi kontrol ediyorum; hala özcan denize hastayım. akşama kasedini aliim eve giderken, belki çivi çiviyi söker.
3786 entry daha
hesabın var mı? giriş yap