• herhangi bir yorum yapmamayi tercih ederek sözü kendisine birakiyorum. buyrun bakalim kendisi anlatsin:

    (radikal cumartesi, 07.08.2004)

    uma thurman'la yaşananlar
    "ayrıyız, büyük ihtimalle de boşanacağız. (boşanma işlemleri hâlâ sürüyor.) hayatımın en üzüntülü ve ısdırap dolu dönemiydi. aldatma nedeniyle boşanacağımıza ilişkin haberler canımı sıkıyor. sorunlarımız bu kadar basit olsaydı, hâlâ birlikte olurduk. basın işe burnunu sokmadan çok daha önce biz uma'yla büyük sorunlar yaşamaya başlamıştık. son iki yıl, yani oğlumuzun doğumu, ardından uma'nın kendini işe adaması ve seyahatleri, benim beklentilerim ve isteklerimle çakışınca evliliğimiz krize girdi. onu inanılmaz derecede seviyorum ve hep seveceğim. bana sevgilerin en büyüğünü yaşattı. insanın aklını başından alacak kadar güzel, zeki, çok iyi bir anne ve çok yetenekli bir oyuncu. hayatımın yedi yılını birlikte geçirdiğim mükemmel bir insan. ilişkimizde kaybolup giden aşk değildi. gündelik yaşamın detayları bizi tüketti ve eğlencemizi söndürdü. benim kişiliğimin ve ruhumun kökleri ona duyduğum aşkın içinde oluştu ve bu kayıp içimde çok büyük bir krize neden oldu. hayat boyu bir arada olan insanların bizden daha mutlu olduklarına inanıyorum. bizim gibi, güzelliklerle donanmış insanların bir yolunu bulup da tatminsiz olmaları ne kadar üzücü. dedikleri gibi, para mutluluğu satın alamıyor ve bu dünyada gerçek olan her şey çok basit ve derin. dedikodu basını ve parıltılı fotoğraflar da gerçek değil. bize gelince, biz birbirini derinden seven, ama hayatlarını paylaşmanın sağlıklı bir yolunu bulamayan iki kişiyiz. benim için büyük bir sürpriz oldu, aslında. insanlar bencil ve hırslı oldukları için ya da birbirlerini sevmedikleri için boşanırlar sanırdım. uma ve ben evliliğimiz için çok çaba harcadık. elimizden gelen her şeyi yaptık, birbirimizi sevdik, hayatlarımızı yazdık ve bu dünyaya mucizevi iki çocuk getirdik. her şeye yeniden başlamam gerekse, seve seve başlardım. uma'nın hayatına çok iyi bir şekilde devam edeceğini biliyorum. o öyle birisi. sorunumuzun, bizim bilemedeğimiz bir çözümü olup olmadığını da hep merak edeceğim. ama işin iyi yanı, birbirimize saygı duyuyoruz ve çocuklarımızı en iyi şekilde ve sevgiyle büyütmenin bir yolunu bulacağız.

    'siz bu kadını aldatır mıydınız?'
    önce derginin kapağını gördüm ve uma'nın çok güzel olduğunu düşündüm. çok mutlu bir günümdeydim, yeni bir oyuna başlamıştım. o gece de uma'yı göreceğim için, dergiyi bir karıştırayım, ona da resimlerinin ne kadar güzel olduğunu söylerim, dedim. sayfayı açtım, başlığı gördüm ve hemen dergiyi kapattım, ellerim titremeye başladı. kendimi b.k gibi hissettim. ne olursa olsun, kazanamayacağımı anladım. bir de kendimi kibirli sanırdım. hiçbir şeyin yoldan çıkacağını düşünmezdim. her şeyi halledebileceğime inanırdım. uma'yla birlikte her şeyin üstesinden gelebileceğimizi, herkes gibi olmayacağımızı düşünürdük. özel hayatımızı kendimize saklayacağımızı. oysa güzel şeyler hiçbir zaman haber değeri taşımıyor.

    basın işi kötüleştiriyor mu?
    yazılıp çizilenlerin yüzde 98'i gerçeğin yakınından bile geçmiyor. bu basın meselesini düşünüyorum da... mesela kanada'da küçük bir kasabada yaşadığımı farzedelim, kuaförde insanların karınızdan ve sizden söz etmeleri ne kadar sinir bozucudur: "cuma gecesi o kızla kırıştırdı, karısıyla araları bozuk şimdi." bu, trafik kazası olduğunda insanların arabalarını durdurup olayı izlemeleri gibi bir şey. uma'yla benim gibi insanlar için de, biraz abartılmış olmakla birlikte aynı durum söz konusu işte. en ufak bir fikri olmayanlar bile konuşuyor. yolda gördüğüm herkese, 'anlatılanlar hiç de doğru değil,' diye haykırmak için dayanılmaz bir istek duyuyorum. bir yandan da kendimi scarlet letter /kırmızı leke'deki hester prynne gibi hissediyorum. 'bakın, işte bu, karısını aldattı,' diyor gibi herkes. ama uma kimseye ihanet nedeniyle ayrıldığımızı söylemedi. evliliğimizde neler olup bittiğini bir tek uma ve ben biliyoruz; bu hep de böyle kalacak. uma'yla benim, dramatik birtakım hikayeler uydurulmadan sessiz sedasız ayrılmamız söz konusu bile değildi.

    sonuçta kötülenen taraf olmak
    çok kötü. ama şunu da söyleyeyim, uma kötüleneceğine ben kötüleneyim. tuhaf bir şekilde uma adına mutluyum. çok iyi idare ediyor. durum yeterince kötü olsa da, daha kötü senaryoları hayal edebiliyorum. evliliğimiz sorunluydu ama sonuçta kimseyi ilgilendirmez. bu açıklamaları yapmamın nedeni de bir biçimde konuşmak istemem. çocuklarımın, annelerini ne kadar sevdiğimi bilmelerini ve basında sözü edilenlerin saçma olduğunu anlamalarını istiyorum. biraz tuhaf bir biçimde de olsa çocuklarımın, anne ve babalarının arasındaki aşkın çok değerli olduğunu ve rüyalarının gerçek olduğunu bilmelerini istiyorum.

    evlilik kurtarılabilir mi?
    bilmiyorum. sanmıyorum. galiba bu benim hayatımın gelmiş geçmiş en kötü dönemi. 10 kiloya yakın verdim. domuz gibi yiyorum ama o kadar huzursuzum ki, yediğim gidiyor. 13 yaşındayken hayatın çok zor olduğunu sanıyordum. 24 yaşında da öyle. küçükken bana 'yaş ilerledikçe her şey iyiye gidiyor. 20'lerindeyken çok daha iyi olacak,' dediklerini hatırlıyorum. ama 20'lerim de çok zor geçti. bir yetişkin gibi davranmaya çalışıyorsunuz ama yetişkin değilsiniz. kızlarla yatıyorsunuz, faturalarınızı kendiniz ödüyorsunuz falan ama yine de daha olmadığınızı hissediyorsunuz. ancak çocuklarınız olunca yetişkin olduğunuzu anlıyorsunuz. birdenbire sorumluluk sahibi oluyorsunuz, hayatınızda önceliği sizin istekleriniz almıyor artık, bu da çok garip bir durum. şimdi 33 yaşındayım ve kendimi enkaz gibi hissediyorum. eğer 40'larım da insanların dediği gibi 'iyi olacaksa', o zaman intihari olacağım herhalde.

    arkadaşlar destek oldu mu?
    evet, oldular. üstelik umduklarım değil. kriz dönemlerinin ilginç yanı, hayatta neyin önemli, neyin önemsiz olduğunun listesini yapmanız. benim durumumda, liste kendiliğinden oluştu. içinde yalnızca iki isim olsa bile. komik bulduğum şey de, bu insanlar her gün konuştuğum insanlar bile değiller. durgun sular derin oluyormuş.

    başka neyin yardımı oldu?
    cash'in. yani paranın değil de, şarkıcının. (johnny cash'in soyadı 'nakit para' anlamına geliyor.) boşanıyorsanız, tüm sorularınızın cevabını cash'in şarkılarında bulabilirsiniz. sanki johnny cash sizi anlıyor gibi hissediyorsunuz onu dinlerken. johnny cash anlıyorsa isa da anlıyordur. isa anlıyorsa, büyükbabanız da anlıyordur ve o anlıyorsa sizi, affedildiniz demektir."
  • bu adam şöyle bi şey demiş; çok hoşuma gitti burda paylaşayım dedim, belki başkalarının da hoşuna gider;
    "i personally don't think grand gestures are actually romantic. the most romantic moments of my life have been so subtle and small. a snowstorm breakfast, a walk, an accidental meeting. whenever you start planning these grand things, 'i'm gonna pick the great flower from the top of mt. everest', you're already losing. you're trying too hard."

    şöyle de çevirelim madem;
    "ben, şahsen, abartılı davranışların/ifadelerin aslında romantik olduklarını düşünmüyorum. hayatımın en romantik anları hep abartısız ve küçük oldu; kar fırtınası varken bir kahvaltı, bir yürüyüş, rastlantıyla gerçekleşen bir buluşma...
    ne zaman o abartılı ifadeleri/davranışları planlamaya başlasanız, meselâ 'everestin tepesindeki muhteşem çiçeği alıcam' gibi, çoktan kaybettiniz; çünkü kendinizi çok zorluyorsunuz."
    (biraz 'lit' li çevirdim sanki ama idare edin.)
  • $imdi bilen biliyor kendisi oyunculugunda muhte$em, goruntusu ile ta$ gibi bir karde$imizdir. fazla ovup, "yumu$ama" riskine girmeden entryi sonlandirmak lazim ama dahasi var dostlar.
    hafif ya$landigi icin ve "nevi $ahsina munhasir" bir ki$iligi olan ve her yapimda rol almak gibi bir kaygi ta$imayan bu abimizin, 2009 yilina kadar senede 3 yapim ortalamasi, biraz du$tu sayilir.

    ama yine de bu yazinin amaci bunlar degil, adami ruyada gormem... hani kendisini cok severim, facebook'ta "became a fan" mevzusunda eklidir, filmleri ar$ivde ozel yerdedir, gattaca ba$ siradadir vs...
    ruyamda, telegol programinda tanju bu adam icin bir iki cumle soyluyordu, ben de bunu sozluge yaziyordum. cok garip lan...

    "$imdi hocam oyle ama, kendisi de ilah gibi oyuncu, sevenleri var.. kizdi, erkekti diye ayirmamak lazim. her kesimden sevenleri var bu adamin. bu bir sevgi olayi..."

    evet, tanju'nun aklimda kalan sozleri bunlar. unuturum diye kalktim yazim.

    kendisini ciplak gorsem neyse, bir filmde beraber oynadigimizi felan gorsem neyse... hic rahatsiz olmam, ama "telegol" nedir arkada$ yaa? eger bilincalti denen bir $ey var ise, amina koyayim boyle alt benligin.
  • her haliyle ayrı yakışıklı olmak bir yana, before sunrise ve devamıyla seviyeyi de iyiden iyiye yükseltmiş piç. aferin ethan, iyi halt ettin.
  • boşanma çoğu insan için oldukça yıkıcı bir şey. ama bu adam için tam tersi oldu bence.
    uma thurman gibi muhteşem bir hatunun etrafında biraz ezildi sanki. boşandıktan sonra kapasitesini daha iyi ortaya çıkarmaya başladı.
  • jenerasyonunun en iyi oyuncusu mudur bilmem ama, jenerasyonunun açık ara en kaliteli filmografisine sahip oyuncusu olduğu kesin.
  • ne kadar güzel olduğunun farkında değil ya da öyle konuşuyor. mesela jude law'dan bahsederken inanamayacağın kadar güzel bir adam, filan demiş. brad pitt'ten çok ayrı bir ligdeki birinden bahseder gibi bahsetmiş. ikisinden de daha güzel bi adam bence. bunun farkında olmaması çok garip. 13 yaşımdan beri tek beyazperde aşkımdır ayrıca. (bkz: dead poets society)
  • oscar hakkında şöyle doğru tespitlerde bulunmuş.
    “bu ülkede herşey bir yarışma haline getiriliyor. bazılarının kazanırken, bazılarının da kaybetmesini görmek istiyoruz. ama tam da bu yüzden kim kazanıyor, kim kaybediyor belli olmuyor. oscar olan bir dolu aptal filme ve şöminesinin üzerinde hak etmedikleri heykelcikleri sergileyen oyunculara baktığımızda bir şeyi durmadan bir numara ilan etmek çok zararlı. bu sahte havuçların ve paranın peşinden koşan bir kitle yaratmak yıkıcı. tamam birçok zaman iyi filmler ödüllendiriliyor, bu konuda iyiler ama yıl boyu çalışan canavarlaşmış pazarlama ve pr makinelerini de görmezden gelemeyiz.” kaynak : bakınız
  • olu ozanlar dernegi filminde yeni yetme blug cagi hislerime hunharca eziyet edip beni iki gozu iki cesme biraktiktan sonra pesini birakmadigim ve perdede gozuktugunden cok daha derinlemesine bir yani olduguna inandigim oyuncu, yazar, koca*,baba...
  • çarpık dişin yadsınamaz çekiciliği.
hesabın var mı? giriş yap