• ateş,su, ve ahlak bir yolda buluşmuşlar.tanıştıktan sonra bir muhabbete tutuşmuşlar.başlamışlar kendilerini tanıtmaya.

    ateş başlamış söze.
    bendeniz ateş: ben demiş aşığımdır kimi zaman karanlıklarda,kimi zaman soğuklarda ısınmaya sebebim.kimi zaman güneşim,kimi zaman bir kor parçasıyım yakarım hoşuma gitmediğinde önüme ne gelirse.çok iyiyimdir.benden çok kere istifade edilebilir der ve ekler ateş.fakat bir sinirlenirsem yakarım etrafımda ne varsa kimi zaman yangın olurum ansızın yakalarım en boş anlarda der.onun için benimle aranızı iyi tutun der.

    su başlar söze
    bendeniz der su: hayat kaynağıyımdır.yokluğum çok kötüdür.ben olmazsam yaşayamaz mahlukat.her hayatta ben varım der.benim olduğum yerde hayat.sonra başlar ateşin yaptığı gibi zararlarından bahsetmeye.

    fakat der ben bir kızarsam sel olurum bazen,bazen bir fırınayla gelirim ne varsa yutarım der.onun için benle aranızı iyi tutun der.

    sıra gelir ahlaka
    bendeniz ahlak: hayat düzeninde benim yeim başkadır der.benim hiç bir kötülüğüm yotur.kimseyide tehdit etmem der.

    sonra ateş girer söze
    ben bu arkadaşlığı çok sevdim der.hani olurda bir gün birbimizi kayubedersek nasıl buluşacağız der.

    su derki beni kaybederseniz eğer bir yağmur gördüğünüzde kaçmayın yaklaşın ben orada olurum der.

    ateş derki beni kaybederseniz eğer bir duman görürsenin,bir sıcaklık hissederseniz hemen gelin ben orada olurum der.

    sıra gelir ahlaka söylediği söz çok manidardır.
    siz siz olun beni sakın kaybetmeyin der.eğer beni bir defa kaybederseniz bir daha bulmanız mümkün olmayabilir.........
  • tartismayi muarizin rumuzuna tasimak isini tersinden yapip, rumuzumdaki tartismayi buraya bocaliyorum, gule gule kullanin.

    ateist nüfus arttıkça suç oranının düşmesi basliginda, ateizmin sucu dusurmedigini ama semavi dinlerin cok kotu bir ahlak ogrettigini soyledigim yazima tek hortumlu fil guzel elestiriler getirdi. sadece ikimizin ilgilenecegi bir yazi olmasin diye bir yandan ahlak hakkinda dusuncelerimi acarak burada cevapladim. ayrica anlamak icin refere ettigim yazilari okumaniza gerek yok, oyle de iyi gunumdeyim:

    "ahlak nedir ki sen iki farklı ahlak ekolunu birbirine göre üstün ya da aşağı olarak kategorize ediyorsun?..ahlakı "ödül ceza ahlakı" ve "empatiye ve rasyonel dusunceye bagli ahlak" olarak ikiye ayıramazsın"

    >> konunun subjektif oldugu asikar ama hayatimizi birtakim varsayimlarla yasiyoruz. tum ahlaki kategorize edemesek de, motivasyonu farkli olan iki davranis cesidini kiyaslayabiliriz: bir universite amfisindeki felsefe tartismasi disinda hicbir yerde, hic kimse, odul alacagi icin iyilik yapan biriyle, odul beklemeden iyilik yapan birini ayni kefeye koymaz ahlaki bakimdan

    (ikinci grubu, odul bekledigini bilmeden iyilik yapanlar olarak da degistirebiliriz eger bencilce olmayan iyi bir eylem yoktura inaniyorsak, ama bu kiyasi degistirmiyor)

    ***

    "doğanın kendisinde ödül ceza döngülerini en az empati ve rasyonel düşünceye bağlı davranışlar kadar hatta belki daha fazla görmekteyiz...insan beynin çalışma mekanizmalarından biri de ödül ceza döngüleridir"

    >>odul-ceza'nin dogada ve yapimizda var olmasi argumanimi zayiflatmiyor (siddet de dogada yaygin ama iyi birsey degil) bilakis destekliyor: eger odul-ceza doganin daha temel bir parcasiysa, dini ahlakin temelleri daha ilkel. halbuki insan bu ilkel durtulerin uzerine cikip daha erdemli davranmali (ironik olarak semavi dinler insani dogadan ayri ve ustun bir yere koyarlar ustelik). semavi dinlerden haberi olmayan yunanlilar, romalilar da erdem ve insanin hayvani durtulerine yenik dusmesi uzerine bol bol yazip cizmislerdi.

    buraya gelecegimi ongorup "bunu sakın deme çünkü empati emareleri çok daha alt seviye bilince sahip canlılarda da görülmekte" demis, yani iki turlu davranis motivasyonunu ilkellikte esitlemeye calismissin.

    ama olmaz. empati memelilerde, giderek karmasikligi dusen birsekilde gozleniyor. sempanze - kopek - kemirgen ve kuslar gibi. bal arilarinda benzer bir empati yetenegi yok, o deney baska birsey. gerci bunun emaresinin gozlemlenmis olmasi da surpriz olmazdi; asil mesele evrimsel skalada odul-cezaya duyarlilik kadar geriye gidebiliyor mu ve karmasikligi ayni seviyede mi.

    oyle birsey yok. mevye sinegi bile odul-ceza ile sartlandirilabiliyorken, ahlak dedigimiz seyin temelini olusturan empatiyi ve karsiliklilik ilkesi ancak daha gelismis canlilarda gozlenebiliyor (ozellikle karsiliklilik, yani adaletin ozu). bu arada konuyla alakali su video super

    sadece bu davranislarin evrimsel surecte ortaya cikis noktalari degil, karmasikligi da cok farkli. bir kopegin odul-cezayla egitilmesi ile bir insanin egitilmesi arasindaki fark gorece az iken, kopegin empati/adalet duygusu bize gore epey guduk kaliyor. biz sadece bir yakinimizin kaybina uzulmuyoruz, baskasinin kaybini dusunerek depresyona girip intihar edebiliyoruz. adaletsizlik karsisinda cileden cikabiliyor, bunlar uzerine erdemler insa edip onlar icin olebiliyoruz.

    belki de soyle demek istedin, zira richard dawkinsin bencil genini refere etmissin: "senin empati dedigin, erdem dedigin sey de eninde sonunda odul-cezanin bir tezahuru. yanimdakiyle iyi gecinirsem suru daha iyi avlanir, onlarin cocuguna bakarsam onlar da benimkine bakar hasta dustugumde. bu davranislari tetikleyen genlere sahip topluluklar hayatta kaldilar ve biz de empatiyi dopaminle odullendiren bir biyolojiye, erdemi yucelten bir sosyal kulture sahip olduk"

    >>haklisin. yani ben hakliyim, haha. sonucta erdemlerin ve empatinin tamamen bencilce bir hayatta kalma gudusuyle ve odul-ceza yoluyla evrimlesmis olmasi, onlari odul-cezaya indirgemiyor (bunun bahsettigin emergence ornegiyle de baglantisi var sansina, yani "yuksek ahlak" daha ilkel temellerden doguyor/emerges). dolayisiyla mesela 1. dereceden odul-ceza olan "kimseyi oldurme cunku onlari ben yarattim ve seni cehennemde yakarim" ahlakiyla, buna 4. dereceden bagli insan haklari beyannamesini ayni kefeye koymak mumkun degil.

    ***

    10 sene once yazdigim iki yazi uzerine:
    "[alternatif bir evrenin alternatif evrimsel surecinde de] genlerin devamlılığı ve korunması için bu ahlaki kuralların ortaya çıkması gerekmiyor mu? evrim bu dünyada ne kadar globalse ahlak da o kadar global değil mi?

    >>bu eski yazilardaki dusuncelerim yanlis olsa dahi -ki ben 6 yasindan beri mantik hatasi yapmiyorum- dinin ahlaki temellerini ilkel ve "ahlaksiz" bulmam ayri bir dusunce cizgisi.

    ve her evrimsel surec ahlaki kurallara yolacmaz cunku ahlakin temellerinin on sarti olan sosyal yasama yolacmaz. hatta gerekli psikolojiyi saglayacak sosyallik seviyesini birak, o psikolojinin kullanacagi biyolojik altyapiya bile yolacmak zorunda degil (farkindalik, bilinc, veyahut sinir sisteminin kendisi). evrim karmasiklasmak, ilerlemek, cok hucreli hayvanlara dogru agaclanmak demek degil sonucta. bunun icin alternatif bir evren de hayal etmek gerekmiyor, kendi dunyamizdaki evrim agacinin cok buyuk kismi bu durumda.

    su ayiltici resme bakmakta fayda var: http://science.psu.edu/…s/circulartimetreelarge.jpg

    buradaki her bir nokta bir turu degil, bir aileyi temsil ediyor (uyesi oldugumuz tum hominidler sadece bir uc yani).

    ***

    kaldi ki, bu noktadan bahsetmenin nedenine, yani dini "gelişkin bilinçlerin kendisini yok etmemesi için yaratıcı tarafından gönderilen uyarılar bütünü olarak" gormene gelince baska sakatliklar da ortaya cikiyor:

    geliskin bilinclerin kendilerini yoketmesinin onemi, yukardaki resme bakinca ne kadar da ufaliyor. gezegen bizi bir tane daha "basarisiz deneme" olarak cop kutusuna atacak alt tarafi.

    zaten o cop kutusuna, simdiye kadar varolmus tum turlerin %99.9'u gitmis. yani madem empati emareleri baska pek gelismemis turlerde de var, odul cezayi da baska turler anliyorlar, o zaman niye din bizi kurtarmak icin geliyor da, onceki sayisiz tur heba olup gidiyor?

    turumuzun gorece kisa tarihinin %99.9'unda dahi ortada bile yok bu kurtarici kurallar. ahlak ve erdem uzerine yazan romalilar, antik yunan, catalhoyuk, avrupaya gelip neandertallerin soyunu kiran homo sapiens, buzul caginda geberen garibanlar... ahlakin temelleri var, sonra yuksek ahlak var, ama semavi dinler cok daha sonra tesrif ediyorlar.

    bilinc, sosyal yasam ve ahlaki temeller, her evrimin kacinilmaz bir sonucu olsaydi dahi, sosyal duzeni saglamak konusunda organize dinler, hele semavi dinler, hele islamiyet tamamen fazlalik.

    romadan ornek vermeye de gerek yok. zaten basligin orjinal tezinde her alan iskandinavya ornegi yeterli: o adamlarin birbirlerini yemeden durabilmelerini saglayan ahlaki normlar judeo-hristiyan etigine mi daha yakin, aydinlanma caginin ideallerine mi? o adamlari birak, bizim bile gunluk kanunlarimiz, surekli bahsettigimiz idealler hangisine daha yakin?

    hatta semavi dinlerin, tam tersine, gelismis canlilarin sosyal dengesini bozucu etki yarattigini soylemek daha gercekci olur. zira istisnai ogretiler haric birlestirici degil ayristiricilar, kotu refah kosullariyla birlestiginde fanatizme cok kolay yolacabiliyorlar. organize dinler olsa da olmasa da kotu insanlar kotu seyler, iyi insanlar iyi seyler yapacaktir ama iyi insanlarin cok kotu seyler yapabilmesi din ile mumkun *

    ***

    sonsuz iskencenin ahlaksizligi konusunda:

    "kuran'daki ebed kelimesi sınırlı zaman aralıkları için de kullanılmıştır"

    >> islamiyet ozelinde yazmadim, protestan doktrininde ornegin cehennem sonsuz. islam ozelinde bakarsak kuranin bu konuda acik bir durusu yok. celiskili ayetler var, ceviriye gore degisiyor. bu kadar onemli bir konuda, peygamberin ziyaret saatleri konusundan daha net bir tutum izlenmis olmaliydi. kuranin durusu acik olsa dahi, islamiyet kuran'dan ibaret degil, yasayan bir kultur. sonucta sonsuz azab kavrami kulture islemis. ornegin 1.5 milyar muslumanin sadece yarisi sonsuz azabin olduguna ve birilerinin bunu hakettigine inaniyorsa bu yeterince kotu bir ahlaki temel. hatta her mumin bu azabin sonlu olduguna inansa dahi, biz kimseye 5 dakika dahi iskence yapmiyorken, millete sonsuzluk boyunca degil de "sadece" 5 ebed (bir iskence sure birimi) iskenceyi reva gormek, inananlara iyi bir ahlak mi asiliyor?

    gerci bunun da ortaya cikisini ve aydinlanma cagi sonrasi dahi bu kadar sure ayakta kalmasini anlayabiliyorum, zira marxin o hep eksik ve yanlis alintilanan din toplumlarin afyonudur yazisi aslinda bunu aciklamakta: bu dunyada gorulen adaletsizligi telafi etmek istiyoruz. ahlakin iki temelinden biri olan karsiliklilik ilkesini hayata geciremedigimiz icin (goz gore gore calip cirpan ustalarimiz, uzun omurlerini sit alani uzerindeki konforlu villalarinda noktalayacaklari icin ornegin) sinirlenip diger uca kayiyoruz: iskence/azab/ceza neyse adi, onun dogasini dusunmek ve elestirmek yerine onun oldugunu bilmenin avuntusunu yasiyoruz. marx da zaten bunlari dini asagilamak icin degil, mevcut ekonomik duzende ezilen cogunlugun acziyetini gostermek icin yazmisti.

    fakat is buradan sonra boka sariyor. ornegin islamiyette sirk kosmak affedilmeyecek bir gunahtir, yahut affedilmesi en zoru diyelim. ne alaka? bunun adalet istemiyle aciklanacak, hakli gorulmese dahi en azindan marx'in yaptigi gibi empati yapilacak bir yani yok. kulliyen hegemonya kurmakla alakali, mevcut beseri iktidar yapisini ekarte edip daha da kuvvetli bir otorite kurmaya yarayan ve sonra derece ahlaksiz bir kural. kimseye zarari olmayan bir ateist, semavi dinlerin ahlakina gore bir tecavuzcuden daha fazla iskence gorecek, musrikler katillerden daha asagilik olacaklar mesela. "iyi insanlarin kotuluk yapmasi icin din gerekir" derken bunu kastediyorum, bu asiri bozuk bir ahlaki terazi.

    ***

    "en psikopat en aşağılık dediğin ahlak yine senin algının tezahürü, senin kıyaslaman. bu kadar subjektif bir konuda, duyguların eleştirel düşüncenin önüne geçtiğinden bu satırları yazdığın aşikar."

    >> eh tabii, herkesin tum dusunceleri onlarin algisinin bir tezahurudur. ama konu subjektif diye kiyas yapamiyor degiliz, basta da bahsetmistim. bu kiyasa duygusal hezeyanlar, ateste yakilma korkusu filan yolacmiyor. sadece dusunebildigim en kotu seyi dusundum: tecavuz, pedofil, cinayet, soykirim, hatta sonsuza kadar yokolmak veya hic varolmamak... milyarlarca canliya yapilacak sistematik ve sonsuz iskencenin (yahut sonlu ama gayet rastgele bicimde suca gore degisen) bunlardan daha kotu olduguna karar verdim. bu sansli davetlilerin icinde olmasaydim da sirf empatiyle bu sonuca varmak zor olmazdi. dolayisiyla boyle bir ahlaki sistem ciftdusun olimpiyatlarinda yarisircasina adalet, sefkat, merhamet gibi kavramlar ile yuceltilmemeli.

    zaten gezegen tarihinin kendisi boyle bir toplu iskence seansi: milyonlarca yildir surekli aci ve korkudan ibaret omurlerini birbirlerini parcalamakla geciren trilyonlarca canliyi dusununce, sadece cennet/cehennem inancina sahip olan degil, bunlarin ust kumesi olan ve sevgi dolu bir yaratici tanri inancina sahip tum dinlerin ahlaki ogretilerini sorgulamak gerekiyor.

    ama orjinal yazida da belirtmistim: kompartmantalizasyon (tanimi yok sozlukte) allah'in bir mucizesi iste; o sayede cogumuz, refah seviyesi gibi dis etmenler tolere edilebilecek durumda oldugu surece, iyi insanlar olarak devam ediyoruz hayatimiza
  • diğer canlılara zarar vermeme ve kendisini gerek fiziksel gerekse de duygusal olarak ne kendine ne de diğer insanlara zarar verecek koşullara dahil etmeme öğesinden temelini alan, kişinin vicdanı hür, temiz ve ruh sağlığı yerinde bir insan olarak yaşamını sürdürebilmesi için gereken doğruları kapsayan değerler ve inançlar bütündür. ki bu anlamda toplumsaldır da çünlü diğer insanlara da yöneliktir.

    ama sırf toplum bunun doğru olduğunu söylüyor diye ahlaklı davranmaya çalışan birisi eğer ki öncelikle doğru ya da yanlış yaptığına dair kendini ölçüp biçemiyor, sadece insanların kendisini nasıl göreceğine oynuyorsa bir yerlerde tökezler. ya hata yaptığında kendisini savunamaz ve diğer sesleri içselleştirir - yanlışını kendini geliştirecek şekilde değerlendiremez ya da çevreye 'ahlaklı oynarak' gizli kapaklı işler çevirir ve sapar.

    o yüzden en doğru olanı kişinin önce kendisini değerlendirdiği ve sorumluluklarını üstlendiği, kendi içinde başlayanıdır.

    yani kendilerine yalan söyleyenleri bir köşede bırakarak başkalarınca nasıl görüldüğü herkes için önemlidir kabul edelim, ama başkaları sizin yanlış olduğunuzu söylese bile, her şeyden önce kendinize döndüğünüzde kendinizi iyi hissediyormusunuz sorusu bu işin temelidir bence.

    (bkz: irade)
  • insan ölçü birimi.
  • gerilerin kullandığı kavram, kurallarını toplum belirler, yaptırımı güçlü olsa da, ahlak bireylerin içinde ekseriyetle yoktur varmış gibi gösterilmesi en büyük özelliğidir. ve her fırsatta savunucuları tarafından delinir. çünkü kuralları içten değil dışardan gelir. bunun gelişmiş level atlamış gerçek versiyonu etik'tir. kişinin sahip olduğu içsel kurallarıdır. içsel bir mekanizma olduğu için çiğnenmez delinmez. ahlak etik'in alt versiyonu olup toplumdaki düzeni sağlamaya yönelik zorlamaya dayalı yaptırımlardır.
  • ahlak o kadar bireysel ve bir o kadar da az evrensel ki; onu düzenlemek için maddi kanunlar yapmamız şöyle dursun, tanımlamamız bile güç.

    ben kendimi keşfetmeyi çok severim. henüz yeterli olgunluk seviyesinde olmadığımdan da keşfetmeye devam ediyorum. mesela beniyi miyim, yoksa kötü mü? bendekiler çok farklı şekillerde tezahür ediyor; mesela geçen kadıköy meydandaki büfelerden birine ne zamandır gitmiyordum fırsat buldum -ki mazim 15 yıl öncesine rastlar orada, ayı gibi yedim. iş hamburger adı verilen ama tam olarak hamburger mi bilmediğimiz şeyden ısmarlamaya gelince bastonlu bi teyze yanıma yaklaşıp oğlum bana yemek alır mısın dedi.

    tam o sırada içimde:

    kötü olduğunu düşündüğüm ben: hayıııır, kaç zamandır ilk defa geldin. doyur gözünü be adam. o kimki durduk yerde çıkıp planlarını engelliyor, ikinci bi hamburger alamazsın, bşrden yine gözün doyacak; hevesin kaçacak. o kimki tanımazsın etmezsin, hayatındaki yeri ne? alma yemek falan mal mısın aq ya..

    iyi olduğunu düşündüğüm ben: olm ver lan salak; hızırdır, cebraildir falan. işimiz düşer şimdi kıllanmasın..

    böyle işte.

    al teyze.. yi.
    yok olm ben başkasına aldırırım, sen ye.
    iyi tamam. (yarraaaam. oh benim hepsi benim)
  • bir de çeşit çeşit haltlar karıştırılıp, işine gelince en büyük(!) destekçisinin de bu haltları karıştıranlardan çıkması da pek ilginçtir. bu tür insanları biraz gözlemlediğinizde ahlak tanımının ne olmadığını öğrenebilirsiniz.
  • tapeler, ihaleler, yolsuzluk iddiaları, ayakkabı kutuları, milyon dolarlar vs. ülkede her şey ahlaka uygunmuş gibi dansöze para takılmasına bile 'çocukların ahlakını bozuyor' gerekçesiyle ceza kesilir!! türkiye gerçekleri vol.537928...
    dansöze para takmak da yasak: http://www.radikal.com.tr/…_takmak_da_yasak-1179132
  • evrenseldir ancak pratikte kişiseldir. eğer kişisel olmazsa adalete aykırı olur. sana yalan söyleyene sen de yalan söylersen ahlaksız olmazsın. tam tersi adildir.
  • toplumun çocuğa neyin doğru neyin yanlış olduğunu dayatmasıdır.
hesabın var mı? giriş yap