5 entry daha
  • kitabını okumadan izlediğim,ama önceden niye kitabını okumamışım diye pişman olduğum etkileyici güzellikte,insanı yaşam-düşünmek-ölüm üzerine derin bir düşünmeye sevk eden harika bir film.filmde gerek küçük kız,kapıcı kadın ve japon komşu gibi ana karakterler olsun,gerekse de küçük kızın ailesinin her bir bireyi olsun her bir karakterin cidden bir şeyler ifade ettiğini görülüyor.

    --- spoiler ---
    filmde reneein okuduğu ilk kitap junichiro tanizaki'nin eloge de l’ombre gözümüze çarpıyor.ardındansa renee ile bay kakuronun kaynaşmasını sağlayan ve film için büyük bir önemi olan lev tolstoyun meşhur anna kareninası ve o kitaptan şu sözler:
    “bütün mutlu aileler birbirinin aynısı ama her mutsuz aile birbirinden farklı.”
    ayrıca nedendir bilmem ama ben bu 10 yıldır terapi gören ve antidepresan manyağı olmuş anne karakterine de ayrı bi ısındım sanki ne biliyim bazı konuşmaları çok hoşuma gitti mesela:
    ”doğumumuzda bize verilen sınırlı sayıda kelimemiz olduğunu,dilsizlerin doğarken paylarına düşen kelimeleri almadıklarını zannediyordum.ve ne kadar kelimem olduğunu bilmediğim için yıllarca bitmesinler diye çok az konuştum.." diyor toplum içine girdiğinde.
    -ayrıca filmde 3 ana karakter için de kedilerin ne denli önemli olduğunu görüyoruz,her birinin kedisinin isimleri ise ayrı bir mana taşıyor.reneein kedisi leo*,palomanın kedileri anayasa ve meclis,ve bay ozunun kedileri ise kitty ve levin.
    -ayrı bir gözden kaçırılmayacak,pek bir hoşlaştığım detay ise reneenin her defasında masasına kitap okumak üzere oturduğunda,bir paket bitter çikolatayı yemesi.hatta renee ile paloma arasında şöyle bir diyalog geçiyor:
    paloma:çikolata neden bu kadar güzel? içeriği yüzünden mi ya da dişlerimizin arasında çıtırdamasının hoşumuza gitmesi yüzünden mi?ben en çok dilimin üzerinde eritmeyi seviyorum.
    renee:–hakkın var.yeme şeklini her değiştirdiğinde sanki onu yeniden keşfediyorsun.

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---
    paloma renee'yi bay ozuya şöyle tarif eder:
    "bayan micheli bir kirpiye benzetiyorum.dıştan bakınca dikenli,bir kale gibi korunaklı ama bana öyle geliyor ki içini görebilsek,aslında hiç de uyuşuk olmayan,nevi şahsına münhasır,sadece göze batmaktan sakınan,son derece zarif o yaratıklar gibi sanki."
    --- spoiler ---

    --- spoiler ---
    renee: “kakuro,kalbim yün yumağına dolanmış bir kedi gibi..”
    --- spoiler ---
96 entry daha
hesabın var mı? giriş yap