• dünden beri gelmesini beklediğim nefis iğneleme, gecikti yalnız bu sefer biraz.

    hak savnucusu olmak zira, bu ülkede her şeyden ama her şeyden sorumlu olmak demek. her birimiz, şahsen birleşmiş milletler ayarındayız, birleşmiş milletler kadar vecibemiz var.

    ama biz soramıyoruz da "koçum ölen insanlara üzülüyorsun madem, burmaya neden karşı çıkmadıın, çin 3 yaşında çocukları sırf budist diye kaçırıp kim bilir neler yapıyor buna niye itiraz etmiyorsun. yoksa senin derdin ölen insanlar, acının durması değil de sadece "seninkiler"e bir zarar gelmemesi mi?" diye.
    zira görev bizim, biz vicdanımız var dedik, insanlık hak hukuk adalet dedik. o halde her duruma bizzat biz koşmalıyız, başkasının slogan atma gibi bir ödevi yükümü yok mesela, elaleme "neden atmıyorsun ulan bneim sloganımı" diyenlerin bile sokağa çıkıp bir şey yapması gerekmiyor. eleman "benim vicdanım var" demedi ki, üzülme yükümlülüğü yok onun. onun sadece benim neye ne zaman üzüldüğüme bakıp, günü geldiğinde kendisinin-kendi gibilern beni de üzüp üzmeyeceğine karar verme yükümlülüğü var.

    hrant dink öldüğünde birisi asalanın öldürdüğü diplomatlar başlığına gidip "bu başlığa bugüne kadar tek bir şey yazmadılar, ama bir ermeni için yeri göğü yıkıyorlar" demişti. kendisi de o güne kadar o başlığa bir şey yazmamıştı ama o sorun değildi. o güne kadar şehitlere dair tek kelime etmemişken, anca başkasına laf itelemeye gelince şehitleri bahane olarak kullanıyor, onların üstünden başkasına laf etmek için o başlığa yazıyordu.
    ama olsun o iyi insandı. onun o başlığa bugüne kadar bir şey yazmaması kötülük alameti değil ama başkalarınınki kötülük alametiydi.

    bir ordu mensubu ölünce, insanlara dönüp "hrant öldüğünde üzümlmüştünüz, şimdi de üzüldüğünüzü ispat etmezseniz sizi kötü sayarız" demenin sebebi ne olabilir ki?
    hrant dinkin karşıtı, hrant dinkin zıttı türkiye cumhuriyeti ordusu askeri midir?
    hrant dink cinayetinin sağlaması içinde askerlik yaptırıldığı ordu mudur, ermeni olduğu için rütbesini yükseltmeyen, bu yüzden oturup hüngür hüngür kendisini ağlatan ordu mudur?

    adamın ölümünden önce polisin bu olayı bildiği ortaya çıktı, önlemedikleri bile bile izin verdikleri. olsun canım.
    hrant dink öldükten sonra, onun katiliyle bu ülkenin askeri bu ülkenin polisi resim çektirmiştir atatürk resminin, bayrağın altında. zannederim bu yüzden kafalar karışmış, demişler ki "eh benim askerim benim polisim bir yazarın katiliyle hatıra pozu çektiriyorsa, demek ki bu yazarın ölümüne karşı çıkmak askere karşı çıkmaktır bu yazarın ölümüne üzülen, askerin ölümüne üzülmez." buradan mı doğdu acaba sanrı diyorum. onu da bilemiyorum.

    (bkz: hrant dink/@sephrenia)

    komtanım bakın bu şahıs hrant diye bir ermeni öldüğünde üzüldü, "bizden" 13 kişi gittiğinde üzülmedi. niyeti belli diyorum ben.
    neden bir insan ülkesindeki bir yazarın düşünceleri yüzünden güpegündüz vurulmasına karşı çıkar sorarım size, neden jandarmanın bir katilin koluna girip bayrak altında resim çektirmesine itiraz eder sorarım size. terörist sevgisinden, tabii ya sırf ordu düşmanlığından. dün hepimiz ermeniyiz diyen, bugünden kelli aşağıda listelediğim bu vatansever eylemlerden herhangi birini gerçekleştirmediği halde otomatikman ortaya çıkacaktır ki vatan hainidir. muhakkak ki kötü niyetlidir.
  • 13 canın katlini bile alakasızca rövanşist mecraya çekmek isteyen, kendi siyasetlerinin malzemesi yapmak isteyen bir takım "herif"lerce icat edilen ya da edilmeye çalışılan slogan.

    bu 13 canı bir başkasıyla kıyaslayıp şimdi neredesiniz demek bel altından siyaset yapmaktır. ve ne hrant dink, ne de bu çocuklar bunu hiç mi hiç hak etmemektedir. can canla kıyaslanmaz. canlar üzerinden siyaset yapılmaz.

    çünkü herkes eksiliyor bir insanın ölümüyle ve çanlar herkes için çalıyor:

    "insan ada değildir, bütün de değildir tek başına, anakaranın bir parçası, okyanusun bir damlasıdır. bir kum tanesini alıp götürse deniz, küçülür avrupa. sanki kaybolan bir burunmuş, dostlarının ya da senin yurdunmuş gibi. bir insanın ölümüyle eksilirim ben, çünkü bir parçasıyım insanlığın. işte bu yüzden hiç sorma çanların kimin için çaldığını, çanlar bizim için çalıyor." (çanlar kimin için çalıyor, ernest hemingway (john donne'dan alıntı)
  • bugun emin colasanin kovulma sureciyle ilgili yazilarindan bir kesit okuyordum, aydin dogan grubu icin "ifade ozgurlugu altinda yayin organlarinda kurtculuk, ermenicilik yapiliyordu" gibi bir ifade gordum. emin colasandan bekledigim absurdlukte birseylerdi bu, ermenicilikin ne oldugunu halen anlamis degilim.

    ama anlayanlar varmis demek ki. hepimiz ermeniyiz demenin altinda ustunde arkasinda onunde yatan bilimum nedeni, yazilmis cizilmis hicbirseyi okumadan, dusunmeden, kendini bir gram gelistiremeden bunu ermenicilik diye siniflandiranlar varmis. sonra da cok genis gonullu olduguklarindan, bunu sineye cekip eyvallah demisler, "simdi sabredip insaniyet gosteriyorum ama gunu geldiginde sizden de bir fedakarlik beklerim" diye ufak bir sart kosmuslar kendilerince. tabii elin gerizekali tavsani sart kosmus dagin haberi olmamis, yani ermenicilik oynayanlar bizim tavsanin tarafindaki aciya pek ragbet etmemisler.

    e denmiyor mu ya, bizim acilarimiza da soyle bir tepki gosterin de samimiyetinizden suphe duymayalim, yanyana yasayalim. dun sizin acinizdi, bugun bizim acimiz.

    eee, ben de hergun senin onun bunun sunun gerizekaliligindan, ahlaksizligindan biktim be. nedir kardesim yeterince protein mi almiyorsunuz, provitamin b5le mi beslenmiyor saclariniz, herseyi biz-onlar sigliginda degerlendirmek icin para mi aliyorsunuz bir yerden, iki gram analiz yapmak kafatasini mi zorluyor.

    madem elmalarla armutlar icice gecmis, alin size pazar bulmacasi: hergun onlarca kisi acliktan oluyor ulkemizde. hastaliktan, trafik kazasindan degil, acliktan. cik disari. hepimiz aciz, fakiriz diye slogan at. sehitler senin acin, acliktan olenler de onlarin acisi, bir zeytin dali uzat. hatta milliyetci degil misin ya, olenler turk vatandaslari iste, hepsi senin acin.

    efendim? aclara uzulenlerle sehitlere uzulenler ayni kisiler olabilirmis, ama surecleri ve altlarindaki dinamikler farkliymis, dolayisiyla insanlarin sokaklara dokulmemeleri bunlardan herhangi birinin mesru gorundugune/kaniksandigina/desteklendigine iliskin bir kistas olamazmis, kaldi ki bir ihtimal ufak bir kitlenin gostermis olabilecegi bir ikiyuzlulugu/tutarsizligi cok genis bir kesime mal etmek icin kanit hic olamazlarmis, hele hele bunun ustunden farazi bir cephelesme yaratip "hakli" tarafin davasini ustlenmek, prim yapmak esseklikmis mi dendi? ha yok denmedi boyle birsey, gaipten sesler duymus olmaliyim, zaten boyle bir cumleyi kurabilecek kadar balik yenilmis olsaydi bambaska seyleri tartisiyor olurduk. kel alaka analoji bitis noktasi. (tanim: kel alaka analojilere gayet acik bir slogan)
  • bilgisayar başı kahramanlarının, bu sayfa üzerinden çığırması yerine, acilen hayatlarını kaybeden 13 genç için düzenleyecekleri bir protesto eyleminde atılmasını sağlamalarını istediğim slogan.

    bizlerden daha duyarlı ve vatanınlarını sevdikleri aşikar olan bu insanların neden sokağa çıkmadıklarını çok merak ediyorum. ha sevgi var sevgi var tabi. madem illa ayrımlar yapmak gerekiyor aramızda, en büyük ayrımımız ortadadır; bizler klavye delikanlılığı yapmak yerine gerekirse dayağı vs göze alıp inançlarımızı, değerlerimizi savunuyoruz. bunu da sizin gibi ayrım yaparak yapmıyoruz. bugün o 13 gence sahip çıkan, kanlı, kirli savaş politikalarını, kan içicileri yere vuran bir protesto eylemi olsun, emin olun ki siz rahat koltuklarınızda tıkır tıkır vatan sevginizi anlatıp, birilerine küfrederken, bizler o olanda olacağız yine sizin yerinize.

    ama sizin ay sonunda almanız gereken değerli maaşlarınız var, gelemezseniz. haklısınız.
  • hepimiz ermeniyiz diyenlerin, etnik ayrıma karşı çıkanların anlaşılmamasını, yanlış anlaşılmasını bir şekilde kabüllenmişken, bu sloganı atanların benim kardeşlerimin şehit edilmesiyle hiç üzülmeyeceklerini düşünenlerin sloganıdır. kardeşim, nerden senin acın oluyor? bizim acımız derken bizi hangi kefeye koyuyorsun sen? kim veriyor sana bu hakkı? ya sev ya terket diyenlerin mi bu hak? sen kim oluyorsun da benim hıçkırıklarımın boğazımda düğümlenmediğini söylerisin, rahat bir askerlik yapmış olmanın vicdan rahatsızlığını sen nereden bileceksin?

    sinire bulandım öğlen öğlen.
  • öyle bir çaresizlik ki bu a dostlar. şöyle ki;

    hepimiz ermeniyiz sloganı yani sırf ermeni olduğu için sözlerinin çarpıtıldığını, resmi bir nefret söylemine muhatap olduğunu gördüğümüz bir insanın muhtemeldir ki bu hava etkisinde "ermeni" olduğu için öldürüldüğünde sahip çıkma,bağıra basma sloganıydı. çünkü "ermeni vatandaşlarımızın" da "bizden" olduğunu birilerinin haykırması gerekiyordu. bu sloganın ne kadar isabetli olduğu ise sonra anlaşılacaktı. devletin resmi kademesinde birilerinin bu cinayetten haberi olduğu meydana çıkacak, ihmal ve kasıt endişeleri su yüzüne çıkacak, "soruşturma izni vermemeler", "delillerde değişiklik" vs. iddiaları ciddi ciddi konuşulacaktı.hatta katil zanlısı ile kahramanmış gibi fotoğraf çektirenler de olacaktı.

    "hani 13 askerimize üzülmediniz" sözleri ise bir insana "sen kardeşinin ölümüne üzülmedin", "sen babanın ölümüne üzülmedin" demek kadar abestir. bugün bırakalım "hepmizi ermeniyiz" sloganı atanları pkk'yı meşru sayanlar bile bu haberlere üzülüyor, ağlıyor. aksi düşünülemez.
    e peki neden birileri bu pilavı ısrarla ısıtıyor? çünkü fikirsel üretim mekanizmalarında bir acizlik söz konusu.. çaresizlik.. üç beş arkadaşı şukela verecek, rahatlayacak. ürettiği bir fikir,savunduğu tutarlı bir argüman yok. ancak "siz şehitlerimize üzülmediniz" diyerek bir insana "sen kardeşinin ölümüne üzülmezsin" diyecek. tamamen acizlik.. acizliğin kaynağı da, pkk sorunun özgürlüklerin genişlemesi yoluyla çözüleceğini söyleyenlere, devletin yetkililerin cinayetlerle alakası olduğunu iddia edenlere ve bunu tehlikeli bulanlara karşı bir fikir üretememesi... fikir üretemeyince de "şehitlerimiz" üzerinden kahramanlık,duyarlılık yaptığını zannedecek noktaya düşecek. yazık diyorum.
  • hrant dink'in avrupa ülkeleri hakkında yaptığı tespitin aynını iç siyaset unsurları için kullanmamızı gerektiren can sıkıcı slogan.

    şöyle demişti hrant dink:

    "onların (avrupa ülkelerini kastederek) türkiye ile bir hesapları var ve türkiye ile hesapları içerisinde ermeni meselesini maalesef yine uluslararası siyasetin bir parçası olarak kullanıyorlar. işte ermeni dünyasının esas olarak buna izin vermemesi lazım. ermenilerin bu yaşadığı dram her seferinde uluslararası politikanın bir malzemesi olarak kullanıldığında esas olarak o halk bir kez daha katlediliyor diye düşünüyorum."

    şöyle uyarlamak istiyorum:

    güneydoğu'da ölen o gençler, her seferinde iç politikanın bir malzemesi olarak kullanıldığında (bu slogan örneğinde olduğu gibi) tekrar tekrar katlediliyor diye düşünüyorum. bizim asıl buna izin vermememiz lazım.
  • siyasi sloganlarını atmak için dört gözle şehit cenazesi bekleyen kaytan bıyıklı akbabaların eğilimini andıran slogan. kendine karşı samimiyetsizligi gözardı eden biri için bulunmaz fırsat. böylece hem kendini vatansever belle, hem "öteki"ni vatan haini ilan et hem de şehit olan yigitlerimiz üzerinden kahramanlık tasla...oh ne ala
  • olsa olsa şehitler için düzenlenen 24 haziran mitingine sıcak havaı bahane etmeden katılan 2 bin delikanlının seslenişi olabilecek iddia.!

    evet hrant dink'in cenazesine yüz bine yakın kişi vardı, şehitler için yapılan yürüyüşe kaç kişi katıldı 2 bin.

    tamam kabul biz hainiz, şehiterimize sahip çıkmıyoruz. peki siz ne mazeretle katılmadınız o yürüyüşe. lafa gelince vatan kurtarmayı biliyorsunuz.

    eğer o iki bin kişi arasında değilseniz susun iki dakka delikanlı sansınlar. eğer o yürüyüşe katılan iki bin kişi arasındaysanız, hepimiz ermeniyiz diyenlerden hesap soracağınıza, şehitler şehitler diye atıp tutup, sıcak diye piyalepaşa'dan - çağlayan'a yürümeye üşenen vatanseverlere çatın.

    herkes kendini en bi güzel sanıyo bu memlekette amına koyayım.
  • ben 13 şehit değilim.

    hatırlatmak isterim, aynı gün iki genç insan daha, bu puslu coğrafyanın farklı noktalarında yine terör saldırıları nedeniyle hayatlarını kaybettiler. neyse, geçelim, nitekim ben 15 şehit de değilim.

    neden olmadığıma gelince:

    http://fotoanaliz.hurriyet.com.tr/…86&p=98&rid=4369
    http://fotoanaliz.hurriyet.com.tr/…86&p=13&rid=4369

    ben, koca dünyanın geri kalanından kopmuş uçsuz bucaksız kıraç bir bozkırın ortasında yaşamıyorum. ben istanbul'da yaşıyorum. (peki, bu ağlayan adamın arkasındaki topraklar ufuk çizgisine kadar neden çorak, neden tek bir yeşillik yok?)

    http://fotoanaliz.hurriyet.com.tr/…86&p=47&rid=4369
    http://fotoanaliz.hurriyet.com.tr/…86&p=63&rid=4369
    http://fotoanaliz.hurriyet.com.tr/…86&p=68&rid=4369
    http://fotoanaliz.hurriyet.com.tr/…86&p=80&rid=4369
    http://fotoanaliz.hurriyet.com.tr/…6&p=103&rid=4369

    ailemin sahip olduğu evlerin hepsinin (evet bir tanesi de değil) boyası muazzam. oturduğumuz apartman henüz 10 senelik olmasına rağmen dış cephe yeniden boyandı. peki bu evlerin bırak boyasını, neden sıvası bile yok?

    http://fotoanaliz.hurriyet.com.tr/…86&p=70&rid=4369
    http://fotoanaliz.hurriyet.com.tr/…86&p=71&rid=4369

    ilerde kız çocuğum olursa şayet, asla saçlarını kısa kestirmeyeceğim. hele kendim kesmeye asla kalkışmayacağım. (bu kız çocuğunun perçemi neden yamuk kesilmiş, zülüfleri neden bu kadar dağınık?)

    "karacadağda çeltikler,
    bir kız çocuğunun gözyaşı gibi
    ayak bileğinde bir dizi boncuk
    sol omzunda nazarlık
    dağ başında unutulmuş, üşümüş
    minicik bir aşiret kızının,
    damla damla berrak olur pirinci.
    kamyonlarla, katır kervanlarıyla
    beyler sofrasına gider..."

    http://fotoanaliz.hurriyet.com.tr/…86&p=77&rid=4369

    ben ölürsem bir gün, arkamdan ağlayacak böyle teyzeler yok artık, bir tane anneannem var akrabalarımdan. o da benim öleceğim ana kadar yaşamayı başarırsa, bir o arkamdan kürtçe ağıt yakar belki. bir ezgi tutturur, başımda ağlar.

    hiç belli olmaz ama, zaten ölürsem bu çocuklar gibi de ölmeyeceğim. zira bu sene okulum bitecek, kanunlar benim onlardan daha kısa süreli, ve daha güvenli bir şekilde askerliğimi yapmama imkan veriyor. bizden şanslılar da var elbet, misal çalıştığım iş yerinin iki yöneticisi burdur'da 4 hafta "vatani görev" yapıp geldiler. imkan verildiği takdirde bizim payımıza da kahraman olarak ölmek düşecek, lakin mevut koşullar altında sadece çorak toprakların sıvasız toprak damlarında yaşamaya çalışan insanların çocuklarına tanınıyor bu hak. aslında zaman, patron gibi akıl yürütme yapıp mantıksal çıkarımlar yapacak yerde, zorba gibi hıçkıra hıçkıra ağlanacak zaman, ama yapamıyorum işte. insan olma yükünü taşıyamadım, çok sene önce altında ezildim kaldım.
hesabın var mı? giriş yap