• bir ceza hukuku terimi olup, "makul şüphe" olarak da dilimize çevirilebilir. bundan kasıt, suçu işlediği iddia edilen kişinin (yani failin), ortaya konan delil ve açıklamalar incelendiğinde, mantıklı şüphe ile o suçu işlemediği sonucuna ulaşılmasıdır. ceza hukukunun temel özelliklerinden bir tanesi, herkesin suçlu olduğu kanıtlanıncaya kadar masum sayılmasıdır. dolayısıyla, karısını öldürdüğü iddia edilen bir adam için, o saate başka bir yerde bulunduğunu gösteren yeteri kadar delil var, bu durum onun karısını kesin olarak öldürmüş olma ihtimalini kaldırdığı, bir başka deyişle "mantıklı şüphe"ye yol açtığından, ceza almama sebebidir.
  • microsoft'un birçok tekel davasından yırtmasının sebebidir. allem eder kallem eder, bir şüphe oluşturur, "la yoksa günahına mı giriyoz adamcağızların suçlu değiller mi acep" dedirtmeyi başarırlar. nihayetinde de suçsuz bulunurlar. avrupa'da yemiyormuş ama. bilmem ben.
  • türkçesi kelime çevirisi açısından makul şüphe gibi görünse de, anlam olarak hatalıdır. çünkü türkçe'de makul şüphe, probable cause anlamında kullanılır.

    "ortaya konan delil ve açıklamalar incelendiğinde mantıklı şüphe ile o suçu işlemediği sonucuna ulaşılması"ndan ziyade, eldeki delillerin failin o suçu işlememiş olma ihtimalini ortana kaldır(a)madığı hallerde kullanılır.

    mesela a'nın b'yi öldürdüğüyle ilgili çok güzel bir senaryo yazarsınız ve hakikaten delillerle uyuşur, fakat a'nın savunmasının da kanıtlanamamakla beraber doğru olma ihtimali vardır. bu durumda siz failin savunmasını kilitleyecek 1. dereceden (kesin) kanıt bulamazsanız reasonable doubt doğar. tabii jüri sistemi olan ülkelerde jüri buna rağmen sizi mahkum edebilir. hakim ise bu durumda fail lehine karar vermek zorundadır.

    buradaki doubt aslında daha olumsuz bir anlamda, "belirsizlik/negatif ihtimal" gibi. probable cause ile türkçe'de çakışmasının sebebi de bu sanırım, cause daha olumlu bir kelime. bir şeyin oluşma sebebini ifade ediyor.

    türkçe'ye kabul edilebilir ihtimal gibi çevrilse daha mantıklı olabilir.
  • (bkz: 12 angry men)
  • aynı zamanda hip hop tarihinin köşetaşlarından biri olan 1996 tarihli jay-z albümü. başlıktaki sadece bir entry'nin albümle ilgili olması açıkçası garibime gitti.

    efsane albümün tracklist'i şöyle:

    1. can't knock the hustle
    2. politics as usual
    3. brooklyn's finest
    4. dead presidents ii
    5. feelin it
    6. d'evils
    7. 22 two's
    8. can i live
    9. ain't no nigga
    10. friend or foe
    11. coming of age
    12. cashmere thoughts
    13. bring it on
    14. regrets
  • çoğu rap dinleyicisinin favori jay-z albümü olan, mafiaso rap'in popüler olmasında katkısı büyük olan rap albümü.

    ilk albümü olmasına ragmen jay z kendine olan güveni, karizmasıyla (lirikal anlamda) bu albümde kral olduğu mesajını çok net bir şekilde vermiştir. ıt was written ve all eyez on me'nin piyasayı domine ettiği bir dönemde dikkat çeken bir albüm olması hakkında çok şey yazmayı gerektirmiyor aslında. bundan sonra yaptığı hiç bir işe bunda ki kadar ruhunu koymadı.

    favoriler; feelin' it, d'evils, can i live, cant knock the hustle ve tabi ki dead president.

    not; aynı zamanda youtube'dan dinleyebileceğiniz tek jay z albümüdür. sanırım albümün hakları jay'de olmadığı için kaldırtamiyor.
  • içinde samuel l. jackson barındıran 91 dakikalık oldu bitti filmi.

    izleyin 'e noldu şimdi amk' demezseniz ben de bi bok bilmiyorum.
hesabın var mı? giriş yap