• dönmez yol'un en işleyenli olanlarından.

    (bkz: syto)

    bir sevdayım candan içre
    akar gider katre katre
    gece gündüz dolup boşluktan

    biraz susuz, biraz yorgun
    tende sıkkın, düşten sıkkın
    kuş misali boşlukta, bilinmez

    ne lokmandadır, ne de sende
    ne sazlardadır, ne de sözde
    ne göklerdedir, ne de çöllerde of
    ne neylerdedir, ne meyhanede of of

    o sonsuzdan bu sonsuza
    misafirim ben misafir
    kiminleyim, kimim bilinmez

    hayat bildik biz bu tadı
    dünyaya geldik geleli
    pervaneyiz biz, bilinmez

    ne lokmandadır, ne de sende
    ne sazlardadır, ne de sözde
    ne göklerdedir, ne de çöllerde of
    ne neylerdedir, ne meyhanede of of
  • şarkının albüme girmeden önceki adı: (bkz: bir sevda şarkısı)
  • insanın ruhunu alıp gezintiye çıkartan şarkı, çok dinlerseniz erebilirsiniz. (bkz: erebilmek)
  • çok şey düşünüp üstüne hiçbir şey yazılamayan sadece dinlenilebilen erkan oğur güzelliği.
  • şarkının adı mektup filminde de bu şekide kullanılmıştır.`:http://oi45.tinypic.com/4fjuv.jpg`
  • bir o kadar gürültülü ve kirli yasamlarin arasindan tiril tiril cikmis, ruh güzelligi. müzik altyapisi, erkan ogurun degerli yorumu ile eser yogrulmus. hamur kizilok imzasi tasir.
  • sade.

    aynada suretimize değil de turkuaz bir suya bakıyoruz sanki. öylesine şeffaf.. müzik ilerledikçe daha da şeffaflaşıyor her şey.. sona doğru içimizde bir yerlerde bir nilüfer çiçeği görüyoruz. nilüfer çiçeğinin yaprağında bir sır yazılı. müzik biterken o sırra şahit olduğumuzu sanıyoruz. ses son bulduğunda derin bir nefes alıp, tekrar başa dönüyoruz. sırra vakıf olabilmek için.. hep başa dönüyoruz.. her seferinde sırra ulaşır gibi olup,ulaşamadığımızı anlıyoruz..yine başa..

    sonsuz döngüdeki bir yolculuğa çıkartandır..
  • (bkz: seher vakti)
    (bkz: birsen tezer)
  • muhtemel kışın bestelenmiştir şarkı. buram buram kar kokuyor.
  • ne göklerdedir , ne de cöllerde,
    ne neylerdedir, ne meyhanede.

    ordan oraya savruluyorum. hic bir seyden degil, kendimden tat alamiyorum.
    öyle ki bu; kimim bilinmez bir hale evrildim.

    kendimi kendimde kaybettim ve cikamiyorum. olaylari yorumlayamiyorum, yorumlamaya calisirken yorumlarin arasinda kayboluyorum.

    varligim ile yoklugum arasindaki farki algilayamiyorum. medreselik laflar edecek bir durumum bulunmuyor.

    varim yogum bu, duygularimi ancak bu kadar anlatabiliyorum. kendimi tanimlamaya kalksam bu eserin sözleri ve buna incecik dokunmus, sigara kagidi gibi bir ipek pelerin melodikasi benim ifadesizligime bir yansima gibi.

    latmos'da kocaman kayalarin arasinda kalmis, ufacik gövdeli, günesi görmeyi ve hakkaniyetini yitirmis, kisacik ömürlü bir zeytin fidesi gibiyim.

    oysa günes tepemden üstüme vursa, pervane bile degilim ki, döne döne lisan-i halimi anlatayim.
hesabın var mı? giriş yap