ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
behzat ç.
-
amerikan ağzıyla konuşanlara çılgın gibi cevaplar veren dizi.
--- spoiler ---
okul çalışanı: (yatan cesedi göstererek) okul müdürü ekrem... bu olay hepimizi çok etkiledi.
behzat amirim: saçma sapan konuşma bee... çıkşarı çık... çık da işimizi yapalım çık... artis midir nedir?
--- spoiler ---
öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler
-
ürdün' de ilk mc donald's açıldığında aşırı sevinçle karşılanması ve o kadar önemli bir yer olarak kabul edilmesi ki, önemli düğünlerin orada yapılması.
öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler
-
eğer yeterince uzun bir süre boyunca denersek * teorik olarak duvarın içinden geçebilmemiz mümkün.
biz dahil evrendeki her şeyin %99,9'unun boşluktan oluştuğunu düşünürsek çok da şaşırmamamız lazım aslında buna. neredeyse tamamı boşluk olan şeyler nasıl birbirlerinin içinden geçemez? duvara yumruğumuzu vurduğumuzda örneğin, elimizdeki atomların çoğu boşluk, duvardaki atomların da... o halde niye maddelerin içinden geçemiyoruz?
bunun olmayışının nedeni atom çekirdeği etrafında hiç durmadan dönmekte olan elektronlar. yumruğumuzu duvara vurduğumuzda aslında duvarın en üst yüzeyindeki elektronlar, aynı yükte olan elimizin üst yüzeyindeki elektronlara bir itme kuvveti uygular. bu itme kuvveti o kadar güçlüdür ki aslında gerçekte hiçbir şeye dokunamamıza neden olur. sadece yaklaştırmış oluruz. sonuç olarak elimiz kırılır, kanar ama duvardan geçmez. (bkz: #31823680)
fakat asıl ilginç kısım burası. kuantum mekaniğine göre elektronlar sürekli hareket halinde olduğu için, biz yeterince uzun bir süre duvarın içinden geçmeyi denersek elbet bir zaman duvardaki elektronların arasındaki boşluklar ile vücudumuzdakiler birbirleri üstüne denk gelecek ve biz duvarın içinden geçebileceğiz! eğer birkaç tirilyon kere duvarın içinden geçmeyi denersek bu olasılık bunların birinde gerçekleşir ve kendimizi duvarın öteki tarafında buluruz. tabii bu yüz binlerce yıl alabileceğinden hala kapıyı kullanmak daha mantıklı.
öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler
-
ctrl+sayı yapınca sekmeler arasında direkt geçiş yapabiliyormuşuz lan !
mesela diyelim ki tarayıcıda 6 tane sekme açık. ctrl+tab yapa yapa keklik gibi sekmek zorunda değilmişiz. ctrl+4 yapıp direkt 4. sekmeye atlayabiliyormuşuz misal.
vay anasını ?!'^+%&/(
edit: ya bir de birisi bir zahmet, üzerinden günler ve sayfalar geçmiş olmasına rağmen nasıl görülüp de hala oylandığını söyleyebilir mi ?
edit 2: izah ettiler. sayfa başına entry sayısını artırınca görülebiliyormuş.
edit 3: ikinciden daha önemli sebebi varmış. bizim entry şükelaya düşmüş ya lağğn ! sözlüğü ilk açtığınızda karşınıza çıkan entryler var ya onlardan olmuş. bi bana denk gelmedi sanırım :/
edit 4: aslında elimin kayması sonucu ortaya çıkmış bir rastlantıyla keşfettiğim ve fekat ilk yazdığım günden beri şukulara doyamayan bu entry sözlük zamiamıza kutlu, mutlu ve mübarek olsun !
edit 5: adam yazmış beyler >>> (bkz: #44980033)
öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler
-
ışığın itme kuvveti olduğu.
tabi çok fazla değil. örneğin güneşli bir günde istanbul 25 kg daha ağır oluyor. güneş ışıkları kilometrekareye 5 gram kadar itme kuvveti uyguluyor. bu kuvvet atmosfere takılmayınca daha fazla oluyor.
- e iyi napalım bu bilgiyi?
biz bir şey yapmayalım ama örneğin nasa, mars'a araç yollarken bu kuvveti dikkate almak zorunda. bu kuvvet dikkate alınmazsa, gönderilen araç istenilen noktadan 1000 km uzağa düşecek. mars'ın yarıcapının 6700 km olduğu düşünülürse, çok rahat ıskalamaya bile yol açabilir.
adamlar nelerle uğraşıyor, bizde hala diyanet fetva falan veriyor, onları tartışıyoruz
game of thrones
-
dizi bugun itibari ile dorduncu sezonuna girdi. 4 senede dunyada bircok degisti. turkiye'de bircok degisti. dizide cok fazla degisti. benim hayatimda bircok sey degisti. her sey degisti. ancak bazi seyler hic degismiyor.
1- dizi 4 senedir cogunlukla diyalog uzerinden ilerlemis/ilerliyorken, istisnasiz her bolumden sonra ''bu bolumde de hicbir sey olmadi.'' diyenler.
2- yine her bolumden sonra solugu bu baslikta alip ''ben kitabi okudum, bu bolum kitapta yoktu. ben kitabi okudum. kitabi okudum ama ben. ben kitabi okudum arkadaslar. kesin okudum. normal oyle boyle okumadim.'' diyenler.
artik umudu da kestim ben. su iki izleyici tipinden kurtulmamiz mumkun degil.
güntekin onay'la iyi jenerasyon yakaladılar
türkiye'nin girişine yazılması gereken söz
game of thrones
-
sansa'nın köpeklerin 7 gün boyunca aç olduğunu bilemeyeceğini sözlüğün tüm aynştaynları belirtmiş.
fakat biri de çıkıp dememiş ki aga adamlar savaşı ertesi gün yaptı, yani köpekler 8 gündür aç.
(bkz: yavaş vurun)
elde olsa dünyadan kaldırılacak şeyler
-
en cok kafa siken seydir.
(bkz: korna)
bu zimbirtinin asil islevselliginin, ulkemizde kavranilmasi gerek. hadi bunu da siktir et; kornaya basildiginda, trafige hicbir faydasi olmadigi farkedilse, bu da kafi.
edit: imla
game of thrones
gibi (dizi)
-
-ne oldu, ne düşünüyorsun?
-bi şey düşünmüyom
-nasıl lan illa bi şey düşünüyosundur
-ya ilkan birisine ne düşünüyosun diye sormak çok saçma yaa.. ayrıca nezaketsiz de bir şey abi. kusura bakma ama bence öyle yani
-alla alla niye abi?
-abi birincisi bu çok kişisel bir şey, ikincisi bunu anlatması çok zor, üçüncüsü hiç bir zaman insanın kafasında böyle yekpare kristal top gibi parlayan tek bir düşünce olmuyo. yani sen şimdi sorup da bok edene kadar benim aklımın bir köşesinde aint no sunshine when shes gone şarkısı çalıyodu birazcık bu akşam ne yiyeceğiz acaba sandwich mi yiyeceğiz, makarna mı yapsak? sulu yemek yemiyoruz yememiz lazım düşünceleri.. onun haricinde benim eski ev sahibimi biliyosun.. o ev sahibiyle kafamda hayali bir tartışma yaşıyodum yani hatta kazanmak da üzereydim o tartışmayı. o yüzden ne düşünüyosun diye sorduğun zaman bu çok saçma oluyor ve içinden çıkılamaz bir hal alıyor. bildiğin vakit kaybı oluyor. bilmiyorum ki ne düşünüyorum. ne düşünüyosun diye düşünüyorum ne düşündüğümü düşünüyor oluyorum o sırada işin içinden çıkamıyoruz sonra
şahane olmuş lan bu.
the matrix resurrections
-
keanu - ben seçilmişim morfius abi.
morpheus - psikolojik bir şey varsa ne olacak? öyle zannediyorsun ama öyle değilse ne olacak? bir psikologa görün.
keanu - bir john wick'in yüzü oluyorum, bir ben oluyorum. bir o oluyorum, bir ben oluyorum. ben olduğum zaman asker kıyafeti giymişim, havacı, asker kıyafeti, yüzbaşı.
(bkz: keanu reeves'in mehdiliğini ilan etmesi)
squid game
garajda şirket kurmak
-
bir garajda veya küçük bir yerde çalışma hayatına başlayan ve sonunda kendi sektörlerinde deve dönüşen ünlü şirketler:
apple: steve jobs, steve wozniak ve ronald wayne tarafından 1976'da california, los altos'ta bir garajda kuruldu. apple artık iphone'ları, ipad'leri, macbook'ları ile tanınan dünyanın en değerli ve yenilikçi teknoloji şirketlerinden biri.
microsoft: bill gates ve paul allen, microsoft'u 1975'te albuquerque, new mexico'daki bir garajda kurdu. microsoft, en çok windows işletim sistemi ve microsoft office paketi ile tanınan küresel bir teknoloji şirketidir.
google: larry page ve sergey brin arama motoru projeleri üzerinde stanford üniversitesi'nde çalışmaya başladılar ve sonunda 1998'de california, menlo park'taki bir garajda google'ı kurdular. google, o zamandan beri dünyanın en popüler arama motoru haline geldi.
amazon: jeff bezos, amazon'u 1994 yılında bellevue, washington'daki garajında ??kurdu. başlangıçta bir çevrimiçi kitapçı olan amazon, büyüyerek dünyanın en büyük çevrimiçi perakendecisi haline geldi ve bulut bilişim (amazon web hizmetleri) dahil olmak üzere çeşitli başka işletmelere de genişledi.
disney: bir teknoloji şirketi olmasa da disney, walt disney ve roy o. disney tarafından 1923'te los angeles, california'da bir garajda kuruldu. büyüyerek dünyanın en büyük ve en başarılı medya ve eğlence şirketlerinden biri haline geldi.
hewlett-packard: bill hewlett ve dave packard, hp'yi 1939'da california, palo alto'daki bir garajda kurdu. hp, bilgisayarları, yazıcıları ve diğer donanım ve yazılım ürünleriyle tanınan çok uluslu bir teknoloji şirketidir.
harley-davidson: william s. harley ve arthur davidson, 1903 yılında milwaukee, wisconsin'de küçük bir ahşap barakada motosiklet üretmeye başladılar. harley-davidson, dünya çapında en ikonik ve tanınan motosiklet üreticilerinden biri haline geldi.
mattel: harold matson ve elliot handler, 1945'te güney kaliforniya'da bir garajda resim çerçeveleri yapmaya başladılar. kısa süre sonra oyuncak ev mobilyaları yapmaya başladılar ve sonunda şirket, barbie ve hot wheels gibi ikonik oyuncaklar üreterek dünyanın en büyük oyuncak üreticilerinden biri haline geldi.