hesabın var mı? giriş yap

  • ilk entrym olsun istedim...

    hayatımın grubu. maynard james keenan, adam jones, justin chancellor, danny careyve paul d'amour gibi sorunluları bünyesinde barındıran ve barındırmış olan ritm ve melodi üretim merkezi. iki ay önce canlı canlı izlediğim...

    tool'un hikayesi 90'lara kadar inmektedir. ilk iki yıl boyunca yapılanmasını bitiren grup, 92'de opiate isimli ep'sini çıkartır. çok sağlam 6 parçadan oluşan ve ana hatlarıyla otoritenin, kuralların insan üstündeki baskısını anlatan bu albüm, bir yıl sonra çıkacak olan undertow'un habercisidir. 93 yılında peşinden gelen undertow da, her ne kadar pek ses çıkartamamış olsa da tool'un müziğinin kalitesini gözler önüne sermektedir. maynard'ın sesinin gençlikle beraber daha bir öfkeli olduğunu gördüğümüz albümün her bir parçasının sistemli ve ilerleyici bir şekilde oluşturulmuş olması da grubun progresif ve matematiksel etmenlerinin yavaş yavaş oluşmaya başladığını göstermektedir. zaman içinde undertow'dan sırasıyla prison sex ve sober'in single'ları çıkar, hatta bu şarkılara klip de çekilir. sonuç olarak undertow, tool diskografisindeki 5 mihenk taşından biridir ve underground olarak da olsa bir hayran kitlesinin oluşmasını yardımcı olmuş önemli bir albümdür.

    ama bana kalırsa, tool'un esas patlaması undertow'dan üç yıl sonra, 1996 sonbaharında ikinci albüm aenima'nın müzik dükkanlarında yerini alması ile olmuştur. geçen üç yıl içinde çıktığı çeşitli konserlerde ismini duyurmaya başlayan grup, ænima'nın çıkışıyla beraber dünya çapında tanınır hale gelir. bu arada gruptan ayrılan paul d'amour yerine justin chancellor bas gitarist olur. geçen süre içinde tool, sistematik müziğinden pek bir şey kaybetmemiştir, fakat şarkı sözleri somuttan soyuta doğru bir yöneliş göstermiş, mistik sözlerle bezeli anlamı kapalı şarkılar ortaya çıkmıştır. bunun dışında ænima için söylenebilecek bir başka unsur da, şarkılar arasında bol bol kısa süren, bağlayıcı tracklerin olmasıdır. burada tool'un (hatta daha çok mjk'nin) bill hicks'in yolundan gittiğini görebiliriz. bu tracklerden bazılarında tool'un müziğinin vazgeçilmez unsurlarından olan absürd mizahın örnekleri vardır. (bkz: message to harry manback) (bkz: die eier von satan) ayrıca albümden ænema ve stinkfist'e çekilmiş olan, adam jones'ın stop motion'daki yeteneğini konuşturduğu bolca metafora sahip ve pek çok biçimde yorumlanabilecek iki tane klibin çıkmış olduğunu da belirteyim

    dört yıl gibi uzun süre boyunca ortaya yeni bir materyal koymayan grubumuz, 2000 senesinde salival adlı bir dvd yayımlar. bu dvd'de güzel bir konserle beraber bir kaç tane ekstra şarkı ve o güne kadar çekilmiş olan tüm tool klipleri bulunmaktadır.

    ve 2001. ve lateralus. mistik yönünü daha da fazla işin içine sokmaya başlayan grup bu albümle beraber matematikle, sembolizmle, mistisizmle pek bir içli dışlı olduğunu da bir çok şarkıda açıkça belli etmiştir. the grudge'ından faaip de oiad'ına kadar anlatılmaz yaşanır bir albümden bahsediyoruz burada. gayet öznel olacak ama, bana kalırsa insanoğlunun bugüne kadar sunmuş olduğu en değerli eserlerden biridir bu albüm. yaşama, insana ve doğaya dair kapsamlı teması ile, kimi zaman bir spiralinin asla gelmeyecek olan ucunu bulmaya çalışırcasına; kimi zaman ise çok basit bir kaç sözle insanın, insanla ve doğayla olan ilişkisini açıklayabilen, gerçekten de başka bir dünyadan gelmiş gibi duran bir albümdür bu lateralus.

    gelelim bir buçuk sene önce piyasaya çıkan son resmi tool albümü 10.000 days'e. araya giren beş yıl içinde tool, birbirinden kopma derecesine gelir. mjk ise bu zaman aralığında a perfect circle'la beraber bir iki albüme imza atmıştır. fakat sonunda tool elemanları aralarındaki buzları eritir. ve mayıs 2006'da tool'un son eserini piyasaya sürerler. albüme baktığımız zaman görürüz ki müzik, tıpkı ænima'dan lateralus'a geçişte olduğu gibi yine bir takım değişim ve gelişimlere uğramış, ama onu tool yapan özü korumayı başarmıştır. fakat şarkı sözlerinde lateralus'taki mistisizmden geriye doğru adım atıldığını, daha dünyevi konulara yönelindiğini görürüz. maynard'ın 2002'de ölen annesine adamış olduğu ikiz şarkılar wings for marie ve 10.000 days, buna güzel bir örnek teşkil eder. right in two da ise insan ırkının ve geçtiği yolların gayet çarpıcı bir şekilde özetlenip önümüze konduğunu görebiliriz.

    tool'u burada anlatabilmek isterdim, ama sanırım o müziği dinlerken yaşadıklarım ve hissettiklerim ancak ve ancak benim tarafımdan bilinebilecek, hiçbir şekilde başka bir kişiye aktarabilmemin mümkün olmadığı, bana ait duygular. matematiği, felsefeyi, psikolojiyi, mistisizmi bir kap içinde yoğurabilmiş olan; sözleri ve müziğiyle doğrudan akla, düşünceye ve kafamızı kurcalayan felsefi sorulara hitap eden gruptur tool. görselliğe de ne kadar önem verdiğini albüm tasarımlarında, kliplerinde, ve konserlerinde fazlasıyla gösterir. sonuç olarak tool bir cevherdir. basitliğin karmaşasıdır, karmaşanın basitliğidir. ne kadar yetenekli oldukları daha ilk ep'den belli olan 4 adamın zaman içinde zaten sağlam olan müziklerini derin anlamlar ve düşünceyle bütünleştirmesi, iyi müziği tanrısal bir müzik haline getirmesidir.

    iyi ki varsın tool.

  • nedense türbanlı sümeyyelerin ve sevgililerinin en çok takıldıkları istanbul semtleri.

    haftasonları bol miktarda görebilirsiniz bu arkadaşlardan, hülasa gidip bağcılar'da, ümraniye'de takılmazlar da bu cehape zihniyetinin sınırlarında özgürce hareket ederler.

  • beni mahvetmiş illet. 2003'te bu spora başladığım zaman zenciydim, şimdi japonum. allah belanı versin vücut geliştirme!

    aleti küçültmekle de kalmadı kendimi bi' anda ninja warrior'da yarışırken buldum allah belamı versin. ki ben harlem sokaklarında silahı yan tutarak beyaz kıçı tekmeleyen bir adamdım.

  • bere takmasinin sebebi ne kel olmasıdır ne de şekil görünmek, geçirdiği bir kazadan dolayı kafasında yara izi vardır (lescott'a benzer bir iz); kendi deyimiyle amacı insanların korkmamasıdır. düğününde bile o bereyi çıkarmamıştır. medyadaki en zeki, kendini geliştirmiş kişilerdendir. bu zamana kadar iki kez buluşma fırsatım oldu ikisinde de kültürü ve zekası ile etkiledi.

  • son yıllarda beşiktaşımıza gelen en efektif futbolcu olduğu yetmezmiş gibi tam bir karakter abidesi de olan topçumuzdur. seneye tolga'nın durumu ne olur bilinmez ama eğer kalırsa kaptanlık bandını da kendisine takmamız lazım. ayrıca bildiği diller sayesinde takımda en fazla futbolcuyla anlaşıp iletişim kurabilen oyuncu da mario gomezdir muhtemelen. ana dili almanca olan almancılarımız ve vatandaşı beck malum zaten, geri kalan yabancılarımızdan kanadalı-arjantinli-brezilyalı-portekizli-ispanyol olanlarla da zaten ikinci dili olan ispanyolca ve advance ingilizcesiyle (maç sonu röportajlarını inigilizce veriyor zaten) çok rahat iletişim kuruyordur. geriye bir tek mustafa pektemek falan kalıyor, onla da muhatap olmasın zaten, ne gerek var, pektemek gitsin almanca öğrensin peşinde gezsin gomez'in.

  • beşiktaş'ın şampiyonlar ligi gruplarında yapacağı son maç.

    kendini avrupa'nın en büyük takımı say.+

    herkesle dalga geç, aşağıla, küçük gör.+

    yerel rakibin (fenerbahçe) avrupa'da lime lime doğranırken dalga geç.+

    ama aynısı sana olunca destek bekle, milliyetçilikten ve türklükten bahsedip iki yüzlülük örneği göster.+

    sağa sola renkli menkli (hayır ne alaka amk) diye saldır ama sahaya kırmızı renkli formayla çık.+

    kendine efendi de ama seni desteklemeyen herkesin anasına avradına küfretmeyi kendinde hak olarak gör.+

    tüm bunların ardından gelen eleştirileri bütün dünya'nın sizi kıskandığı, türkiye'de başka takım tutanların sizden korktuğu şeklinde yorumla.+

    işte, tiner kafası.

  • istanbul'dan direkt olarak tanzanya'nin baskeni darüsselam'a uçus var. afrika'nin yakin köselerinden bir yerindeyseniz; fast jet benzeri firmalarla ucuz bir sekilde ulasabilirsiniz.

    darüsselam'da yapacak çok bir sey yok, uzak dogulularin takildigi çokça kumarhane var. darüsselam'dan vapur ya da uçak ile geçis yapabilirsiniz. erken rezervasyon durumunda ayni fiyatlar. gündüz seferi vapurlar 3-4 saat sürüyor, gece seferleri 7 saat civarinda. 10-20 dolar fark var vapur ile uçak arasinda.

    kalinacak çokça yer var; freddy mercury sevenler, mercury'nin dogdugu evde kalabilir. otel haline getirilmis, lakin evvelden rezervasyon yapmak gerekir.

    benim tavsiyem; dreamer's island. zeki alasya metin akpinar'in güler misin aglar misin filmindeki gibi deniz ortasinda bir ev yapmislar, günes enerjisiyle aydinlaniyor, bar kismi sehirle ayni fiyatlarda. priz yok, ama telefon ve pc'nizi sarj etmek için sehre götürüyorlar.
    sehirde, adalarda yapilacak turlarin hepsini yari fiyatina getirebilirsiniz bu mekana bakan insanlar sayesinde. çalisanlardan biri tatil için gelmis, orada çalismaya baslamisti. böyle bir imkan da olabilir.
    airbnb'de "comfy room in floating house" diye aratiniz.

    spicy tour, adalar turu, paje sahili, stone town, köle pazari ve daha bir sürü sey. normalde sehri kendim gezmeyi severim, ama zanzibar'da makul fiyatlarla rehber araciligiyla geziniz. hepsini ayri ayri yazabilirim. adalar'daki 80-200 yas arasindaki kaplumbagalari görmeden dönmeyiniz. ançuezli pizza alip gidiniz. her biri bir mikelanjelo, donatello, rafael, leonardo...

    stone town'da hint ve arap mimarisi etkin. evlerin kapilari inanilmaz güzel, kare olanlar arap mimarisi, oval olanlar hint mimarisi. gezdigim rehber oval kapilarin, fil geçisleri için oldugunu, hindinstan'dan etkilendigini söylemisti. sehirde bolca hint tapinagi var, çesit çesit tanri var. sansliysaniz, orda oldugunuz günlerden birinde hindularin dini kutlamalarina denk gelebilirsiniz. giysilerinize önem veriyorsaniz girmeyin içlerine, her yaniniz boya olacaktir.

    balik pazari güzel, ama çok iç açici-çesitli degil. cidde'deki balik pazari bile daha iyiydi. gel-git 100 metre civarinda etkili oluyor. yerelden birini bulursaniz, merkezden biraz uzakta çilek toplar gibi ahtapot vb... seyleri toplayabilirsiniz. deniz çekilince suyu çekilen topraktan topluyorsunuz.

    sehir merkezinde aksamlari çok güzel bir pazar kuruluyor, envai çesit deniz ürününü izgara yapiyorlar. hayatimda yedigim en iyi ahtapotlari burada yedim. karideslerine bulasmayin.

    reggae muzik çok etkin, eski kalede haftada 1-2 konser-etkinlik oluyor. ot satanlar sürekli sahildeki sehir meydaninda. hindistan kadar olmasa da, içimi oldukça yaygin.

    origami benzeri bir palmiye yapragi sanati var. palmiye yapragindan taç, kravat, bilezik, çanta, yüzük, ayakkabi vs.. yapiyorlar. spicy turun en tatli taraflarindan biri bu hediyeler. gideceginiz turu iyi belirleyin. referans alin, 1 dönüm de, 10 dönüm de olabiliyor gideceginiz tarla.

  • dinlenme tesisinde otobüs yıkanırken tüm oyuncuları indirip otobüsün fırçalarla yıkanmasını izletsinler. insan orada hayatı sorguluyor, ertesi hafta köpek gibi koşarlar. garanti veriyorum.

  • her yıl düzenli olarak alıyorum oldukça rahat ve konforlu. dünyadaki bütün insanlar aynı ayakkabıyı giyse ne olur, kapitalizimin uşağı olmayın dedelerimiz ninelerimiz ayaklarına giyecek lastik ayakkabı bulamazken bugün ayakkabı beğenmez olduk.

  • 50 sayfalık başlığın 20 sayfası "piyon" yazanlarla dolu. "benim satranca bakışım farklı üstadım"

    ahaha sizin farklı olma arzunuza çakayım kasaba entelleri sizi..