hesabın var mı? giriş yap

  • baba : oğlum kuşun (muhabbet kuşu) suyu bitmiş niye bakmıyorsunuz bağırıp duruyor hayvan ?
    anne : "beşiktaş" "beşiktaş" demeyi öğreteceğine "su" "su" demeyi öğretseydin sen de.

  • tamam belki saçma ama yıllarca çizgi film izlerken çizgi filmi bırakıp "allaam acaba bu acme ne olabilir? neden acme?" diye düşünerek kendi kendimi yiyip bitirdiğim şeyin aslında "a company manufacturing everything"in akronimi olduğunu öğrenmemdi. artık büyümüştüm.

  • peak oil hadisesinin en güzel ifadesi, doğal kaynakların sınırsız kabul edildiği bir ekonomik büyüme modelinin eninde sonunda doğa kanunlarına (özellikle de termodinamik kanunlarına) takılarak iflas etmesidir. 2008 yılından itibaren global ekonomide görülen durgunluğun ve resesyonun altında bu gerçek yatmaktadır.

    bu kavramı basitleştirerek anlatmak gerekirse;

    1) bir adet petrol kuyusunun zamana göre üretim miktarı ters çan eğrisine tekabul etmektedir. çan eğrisinin pik yaptığı noktadan itibaren bir kuyudaki üretim karlılığını kaybetmeye başlar. üretim miktarı düştükçe kuyu karlılığını yitirdiği gerekçesiyle kapatılır.

    2) hubbert amcanın teorisine göre dünya üzerindeki bütün petrol kuyularının üretim eğrileri transpoze edildiğinde (yani kabaca toplandığında) dünyadaki toplam petrol üretiminin zamana bağlı değişimini gösteren grafik de bir adet petrol kuyusunun üretim-zaman grafiğine benzer bir çan eğrisine tekabul etmektedir.

    3) hubbert'in peak oil teorisinin dayandığı esas nokta, yeraltındaki keşfedilmiş petrol rezervlerinin sınırlı ve tükenmekte olması ve bunun yanında geçen zaman içinde yeni petrol kuyularının keşfedilme sıklığının azalmasıdır.

    günümüzde dünya üzerinde mega diye tabir edebileceğimiz petrol yataklarının hemen hemen hepsi (en başta ve en önemlisi wikileaks belgelerine de yansıdığı kadarıyla gavar havzası) hubbert eğrisinin pik noktasını yani karlı olma eşiğini aşmış durumdadır. keşfedilmekte olan yeni petrol yatakları ise bu mega yatakların yanında oldukça ufak kalmaktadır.

    kodaman devletler 2005 yılı itibariyle geride bıraktığımız petrol zirvesi olayının global ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini olabildiğince ötelemek için var güçleriyle çalışmaktalardır. önümüzdeki on sene içerisinde bu yıkıcı etkinin ötelenemeyecek hale gelmesinin ardından dünya nüfusunda radikal bir düzenlemeye gidilmesi kaçınılmaz hal alacaktır.

    tüm bu bilgilerin ışığında sizleri muse adlı grubun isolated system adlı parçalarına çekmiş oldukları kliple baş başa bırakıyorum;

    http://www.youtube.com/watch?v=vxpojayef8k

    umarım klipte yaklaşmakta olan dalganın ve kaçmakta olan insanların neleri sembolize ettiğini gözünüzde canlandırabilirsiniz. ayrıca arabanın plakasına dikkat:)

  • ortaokulda hocam bu soruyu yönelttiğinde ağzımdan bir çırpıda abimin mesleği çıkmıştı. babamın öldüğünü bilen arkadaşlarıma abimi babam gibi görüyorum açıklaması yapıyordum daha onlar sormadan.bursla okuyor, babasız fakir ama gururlu olmaktan korkuyordum.
    insan gurur yapma lüksünün olmayacağı hallere gelirsem diye gurur yapmaktan utanabiliyor. bunlardan dı babam öldü demeye utanmam. kendime itiraf edemediğimden kendim de buna inanıyordum. çok hakkı var abimin hakkını yiyemem, ama baba başka bir şeydi. bildiğimden değil gördüğümden anladığım.
    (bkz: iç burkan çocukluk anıları)

  • babasını aramaktan yorulmuş, vazgeçmiş troll kehaneti.
    gerçek bir depremde yakınlarını, sevdiklerini kaybetmenin acısını hiç yaşamamış puştlar ve piçler ancak böyle trollük yaparlar.

  • aynı zamanda fifa 98 ile oyuncuları uzaylılara kaçırtmış nesildir. efsaneler efsanesidir.

    edit: hiç mi biriniz 98'de uzaylılara oyuncu kaçırttırmadınız? ikibinbeşyüz tane mesaj atıyosunuz. vardı olm ya.

    editto: tamam siktir edin. ne güzelmiş lan o zamanlar. şarkılar bile.

    lan namuzsuzlar akşam akşam duygulandırdınız ha. uzaylı bulacam diye neler izledim.

    editeyy: alın bunu da izleyin bari. 98'in tüm golleri. neler neler dönmüş be. bende 98 kupasının tişörtü vardı. sporcu kartları vardı. bi oyunda uzaylılar yoktu demi.

  • 99 depreminde gölcükte yüzlerce gördüm.. ama en zoru ablam ve kardeşimin öldüğünü görmekti. diğer hepsini unuttum da onların soğumuş bedenlerini unutamadım.. minicik bedeni upuzun yatırmışlar.. sapsarı ipek saçlarını okşadım kardeşimin, ablamın elini tuttum buz gibi.. morlukları vardı başını çarpmış miniğim.. ablam ezilmiş yaralanmış ağlamış yanaklarında izi.. bir ömre yetecek acıyı bir gecede yaşadım, yaşadık... ruhumun ateşi söndü bir daha da ısınmadı yüreğim...

    debe editi: (bkz: 23 nisan 2016 devrim yilmaz'a yardim kampanyasi)

  • sorun tam da burada. bir tarafın düşüncelerinin beyin yıkama olarak nitelendirilirken diğerinin görüşlerinin ifade özgürlüğü olarak görülmesi. kendinden olmayanı düşmanlaştırma.