• bon iver'in ikinci albümü*, resmi olarak 21 haziran'da çıkacak. tracklist'i şu şekilde:

    1 - perth
    2 - minnesota wi
    3 - holocene
    4 - towers
    5 - michicant
    6 - hinnom tx
    7 - wash
    8 - calgary
    9 - lisbon oh
    10 - beth/rest

    albümle ilgili tek yorumum ise bağımlılık yapıcı olduğu. ve perth kadar naif ve temiz bir şey dinlememiştim uzun bir süredir.
  • "perth"in başındaki armoni ve ardından gelen davul hamlesi zaten tocqueville'i (ve onu onaylayan ve kültür endüstrisinin onu onayladığını söyleyen adorno'yu) onaylayarak, "buna bütün kulaklarını vermezsen burada yaşamıyorsundur..." diyor (evet, yabancı kökenli olduğu için deyimlerimize pek hakim değil). ardındansa ilginç bir şekilde caz ambient gibi bir şey geliyor ve justin vernon'ın "skinny love"da bile sergilemediği derecede farklı bir vokal. sonra naif folk, sonra "towers" gibi tatlı bir indie rock (janrlardan bahsediyorum yine, lanet olsun) şarkısı... "hinnom, tx" vokal konusunda yine şaşırtıcı ve albümün muhtemelen en dreamy şarkısı - ama dreamy değil de fantastik diyelim, daha dreamyleri de var çünkü. "wash" iki piyano notası eşliğindeki bir orkestrasyon ve arkada ne olduğunu anlayamadığım (anlayamayacak kadar cahilim zaten müzik konusunda) devinimlerle sürüklenen, vokal-armonilerinde mükemmel teknik oyunlar bulunan -çok da süper- bir şarkı. "calgary"de bon iver standartlarına göre güçlü bir vokal, mükemmelden başka niteleyecek kelime bulamadığım elektronikler var, ingilizce yazan müzik yazarlarının "slow-building" dedikleri türden bir şarkı (ve normal bir halk türküsü olarak sona eriyor) - ama ne "building"! "lisbon, oh" arada insanı hayata-bağlayan tek bir nota, ve sekiz dakika sürmekte. ve sıkı durun ("niye ki yaa?"), "beth/rest" seksenlerde tamamen seksenler ana-akım standartlarına göre kaydedilmiş yenilikçi bir şarkı gibi.

    evet, seksenlerde kaydedilmiş, seksenler ana-akım standartlarına göre kaydedilmiş, ve yenilikçi: sanki kötü bir yazarmışım gibi şarkıları tek tek tasvir etmeye kalkıştım (bunu "summerteeth"e uygulayan da vardı, sonra albümün en iyi şarkısını seçeceğim diye başı döndü adamın), hatta neredeyse şarkılara tek tek beş üzerinden yıldız bile verecektim, ama hepsi bunun içindi: albümün bütün meselesi bu paragrafın ilk iki noktasının önündeki cümle: evet, seksenlerde kaydedilmiş, seksenler ana-akım standartlarına göre kaydedilmiş, ve yenilikçi: albümün bütün ayrıksılığı burada: vokal-armonileri ve kısmî ambient havaları dışında şarkıların neredeyse hiçbir ortak özelliği bulunmamakta, ama albüm yine de bir bütün. bu bütünlükte tarz isimleriyle kısıtlanmak, ya da kelimelerle tasvir edilmek istemeyen vakur bir özgünlük var. eminim şu an "vakur bir özgünlük" diyerek özgürlük taleplerini yerine getirmediğim için çok da bozulmuştur, kusura bakmasın, kendisi böyle bir şey, müziğin iyisi böyle bir şey işte. kısıtlamak, tasvir edilmek onun için artık rahatsız-verici... önemli olan hissetmek (kötü şeyler söylüyorum sanırım), bu da tamamen ruh-haline bağlı, göreli bir iş değil, dinlemeye bağlı bir şey: doğru dinlerseniz, her şeyin nasıl bir bütün olduğunu anlıyorsunuz.

    bu albüm, albümün önemini tekrar tekrar hatırlatacak bir albüm (bence - zaten her şey göreli bence). bunu, şarkıların önemsiz olduğu, şarkılardan hiç bahsetmemek gerektiği şeklinde okuyacakların da önünde eğiliyorum, gözlerimde nedamet gözyaşları, ellerim birbirine kavuşmuş, günahkâr kulunuz, ben tresias.
  • pitchfork media'dan 9.5 puan almış, aşmış albüm.

    http://www.pitchfork.com/…ws/albums/15551-bon-iver/

    çok güzel be.
  • (bkz: hype)
    (bkz: overrated)
  • büyük beklentilerle dinlemeye koyulduğum ancak neredeyse hiçbir şarkıyı beğenemediğim albüm. abartılmış.
  • valla ben adamların adını hiç duymamışken wash adlı eseri dinledim. adeta çok sevdim. depresif ingiliz gey müziği desinler, deli diyorlar bana desinler değişemem.

    link ölüyo diriliyo diye şöyle bi daha yapayım: http://grooveshark.com/s/wash/3x5jia?src=5
  • depresif ibne gey müziği değil, yosemite'ye kampa, hiking'e giden veyahut vancouver'lı vegan hipster müziğidir (çok fazla tumblr'da takılmaktan bunlar hep). cillop gibi de bir albümdür, yolda iyi gider.
  • içinde kaybeden bir albüm kapağı var, dışına çıkar gibi.
    gregory euclide tarafından yapılmış.

    http://www.wearesuperfamous.com/…um-cover-large.jpg
hesabın var mı? giriş yap