• gerçek adı mehmet öğütçü olan , 1901 balıkesir doğumlu , islam alimi..
  • hakkında dumanı üstünde bir kitap yayınlanmış zat-ı muhterem.

    http://www.kitapyurdu.com/…ap/default.asp?id=645179
  • bir gün yolunuz düşerse gönenliye;

    efendi hakkında söylenebilecek bir şeyler varsa ona hitap edecek kelamları bir meşrepte toplayıp cümle haline getirmek fakire düşmez ama gönül namesinde olanları bir kalıba koyabilmek yetmeyecek, ne kadar aksettirmeye çalışsak da.

    ne demişti şair;

    şimdi tekrar ne yapsam dedirtme bana yarabbi
    taşınacak suyu göster, kırılacak odunu
    kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde
    bileyim hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin
    tütmesi gereken ocak nerde?

    * *

    şiir fikriyatında dolanırken alemin içinde, yolum bir şekilde gönenliye temas etti. eder ya. fikirleri, hayatı ve yaptıkları- irşad vazifesi ile temanna edilip rahleyi tedrisatı önümüze çektik.

    yaptıklarını anlatmaya zaten kelimeler kifayetsiz kalırda, vurgun yeri fakir için riya üst başlıklı yapılan davranış ve hakikatlerdi.

    gözlerimizi kapatalım ve memleketimizi düşünelim iki saniyeliğine. özellikle hac mevsiminde hacca giden hacı adaylarını veyahut umreye gidenleri.

    bir hengamedir alır gider, devamlı ziyaretler vuku bulunur ve hacdan getirilecek eşyalar listesi. helallik almalar, dualar etmeler. öyledir öyle hiç öyledir deme şimdi. bu yanlıştır demiyorum yapılması gerekendir belki de.

    ne diyor gönenli peki;

    - evladım şeytan yaptığın ibadeti açığa çıkarmak için elinden geleni yapar, bırak bilmesinler söyleme. çok mu zorladılar seni hak teala gönderdi der.

    anlatılacak ve söylenilecek olanlar ile ilmi denizi bitmez elbet, zaten söylenecek olanları talebeleri videolarında ve kitaplarında aksettirmişler. fakir de bir şeyler karalamak istedi kaç zamandır aklında olarak.

    gönül dünyasına neşreyleyen güzel insan, göründüğü halde bilinemeyenlerdendir.

    hayırlar yaz başımıza iyiler çıkar karşımıza..
  • gönenli bir islam adamı.

    kendisini hiç tanımam, ölmeden birkaç yıl önce babam tanışmış kendisiyle gönen'de yıldız otelde. çok efendi bir adamdı, oturmasını kalkmasını bilen ne dediğinin farkında diye anlatmıştı. bir de bugünkü islam yobazları gibi değilmiş kendisi mesela kadınlara çok değer verir el üstünde tutar, herkes öyle yapmasını öğütlermiş. ibadetin gizliliğinin öneminden bahsetmiş o zaman.

    yine babamdan öğrendiğim kadarıyla ölmeden birkaç gün evvel son bir defa gönen'e gelmek, görmek istemiş. girişine gelmişler camı açıp bir bakmış, tamam demiş dönelim. neden demişler o kadar yol geldik bir girseydin. burada ölmekten korkuyorum demiş, eğer burada ölürsem gönen'liler bırakmaz beni buraya defnettirirler, çok isterdim ya, ama korkum o ki o zaman da türbeye çevirirler mezarımı haydi dönelim demiş. dediğim gibi dinlediğim kadarıyla oldukça ince fikirli, iyi bir adammış.
  • bu zat, sakızağacı şehitliği'nde medfundur.
  • istanbul mânevî sâhiblerindendir.
    en meşhur ve büyük hasletlerinden biri istanbul'a ilim tahsil etmeye gelen fakir fukara öğrencilerin kirli çamaşırlarını bile elleriyle yıkayacak kadar fedakâr olmasıdır. o sâde bir medrese hocası, ulu âlim değildi. halka, fakir fukara talebeye etdiği himâye ve gözetmeleriyle bilinen biriydi. benim âilemden birine de altmışlı yıllarda himâyesini sunmuşdu. bu kişi istanbul'a anadolu'dan ilk geldiği zamanlarda tutunacak dal aramış, gönenli mehmed efendi ona kucak açmış. daha sonra bizim akrabanın beyoğlu'na gözleri kayınca zevk u sefâya dalıvermiş, beş parasız kalmış. galata köprüsü'nde karşılaşmışlar. gönenli mehmed efendi ona şefkatini yine göstermiş. yanlış yaptın oğul meyânında nasihatler etmiş.
  • çocukken, rahmetli anneannem beni aksaray muratpaşa camii'ndeki sohbetlerine götürürdü. bir gün cami çıkışı elini öptüğümü ve bana harçlık verdiğini hatırlıyorum. allah, peygamber ve kur'an aşığı, tüm insanlara şefkat ve merhamet nazarıyla bakan, örnek müslüman, örnek insan... yattığı yer nur olsun...
  • bir gün sultanahmet camii'nde namazdan çıkıldığında avluda saçı sakalı karışık duran bir turist görmüşler. hoca cebinden çıkardığı bir miktar parayı yanındakine verip, “evladım, şu parayı bu yabancıya veriver, galiba adamın parası yok” demiş.

    turist çok şaşırmış ve çok da memnun olmuş. turist belçikalı imiş ve ressammış. memleketine dönen ve bir dönem sonra durumu düzelen turist tekrar istanbul’a gelip hocayı bulmak istemiş. yanında bir miktar da para getirmiş. fakat sultanahmet camii’ne gelip gönenli mehmed efendi’yi bulamayınca getirdiği parayı kendisine vermek üzere emrullah hatipoğlu hoca’ya teslim etmiş. bu ilginç olayın vuku bulduğu sırada bir gazeteci de o civarda imiş ve şahit olduğu bu olayı daha sonra gazetede yayınlamış.

    meğer gazetenin yayınlandığı günlerde “hoca bu kadar parayı nerden bulup etrafa dağıtıyor” diye sorgulanıyormuş.

    hoca kendisini sorgulamak için vazifelendirilen kişinin karşısına gittiğinde gazete de cebinde imiş. bir şekilde vazifelinin, hocanın cebindeki gazete dikkatini çekmiş. “hoca, sen böyle gazeteleri mi okuyorsun” deyip gazeteye bakınca haberi görmüş ve mahcup olmuş. “kusura bakma hocam” diyerek gönenli hoca’dan özür dilemiş.
  • efendinin "acı söyleyene tatlı söylemek için geldik" sözünü okuduğum an da burnumun direği sızım sızım sızladı. ah ah yüce ruhlu insan böyle olunuyor sanırım?
hesabın var mı? giriş yap