*

  • küçük çamlıca tepesi üzerinde yer alan asırlık ağaçlar, koşu ve yürüyüş parkurlarına ev sahipliği yapan mesire yeridir
  • içerisinde restoran olarak kullanılan iki adet köşk barındırır; bir tanesi aşağıda yer alan "su köşkü", diğeri de tepedeki"küçük çamlıca köşkü"dür. ayrıca adalar manzaralı bir adet "amfi tiyatro" görünümlü taşlık oturma alanı vardır; enteresandır.

    hafta sonu gidilmediği takdirde oldukça huzur verici, çok güzel bir yerdir.
  • bir osmanlı aliminin deyimiyle istanbul'un en güzel mekanı olan cennet misal çamlıca'nın en güzel yerlerinden birisidir bu yeşil mekan. burası şehirden olabildiğine uzak ve huzur dolu bir yerdir. ne şehrin kargaşası ne de stresi yansımaz küçük çamlıca'ya.

    istanbul'a tepeden ve huzur dolu bakmak için en ideal yerlerden birisidir küçük çamlıca korusu. ön tarafta marmara denizi uzanıp giderken arka tarafa baktığınızda şehrin binalarının ufalmış bir şekilde ayağınızın altına dizildiğini görürsünüz. su köşkü'nün de kendine has bir güzelliği vardır ama favorim elbette ferah feza havasıyla gönlümü büyüleyen küçük çamlıca köşkü'dür. fiyatları ortalamanın azıcık üzerindedir ve beltur tarafından işletilmektedir.

    eğer yemek yiyecekseniz osmanlı saray yemeklerinden örnekler mevcuttur. çorba-i hassa'yı bilhassa tavsiye ederim. içtiğim en lezzetli çorbalardan çok rahat ilk 3'e girer diyebilirim. ayrıca yahni yemek isterseniz kayısı kurusuyla etin lezzetinin birbirine çok yakıştığını keşfedebilirsiniz. fiyatların ortalama üstü olmasıyla herkesin gelmediği bu mekanda rahatlıkla kafa dinleyebilir ve arkadaşlarınızla hoş vakit geçirebilirsiniz. eğer yemek için gitmiyorsanız çeşitli sıcak-soğuk içecekleriyle de köşkler hizmet vermektedir.

    bu harika mekanda istanbul'un* benim tespitimce en yüksek rakıma sahip mescidi bulunmaktadır. bu şirin mescid gayet ufak olmakla birlikte mekana ayrı bir hava katmaktadır. mescidin etrafındaki fıskiyelerden su sesi dinleyerek mest olmanız işten bile değildir.

    ne zaman canım sıkılsa, ne zaman bunaldığımı hissetsem giderim bu mekana. araçla giriş 5 tl olmasına karşın huzurlu bir atmosfer ve dostlarıyla güzel vakit geçirmek isteyenlere gönül rahatlığıyla tavsiye edebileceğim birkaç mekandan birisidir bu koru. beni istanbul'a bağlayan birkaç özel mekandan bir tanesi...
  • iki gün önce korunun tam tepesindeki deniz manzaralı büyükçe bir alanın sunta güvenlik duvarlarıyla çevrelenmiş olduğunu gördüm, içeride işçilerin barınabilmesi için konteynerler vardı. umarım bu güzelim koruyu da oldu bittiye getirip katletmezler.

    ajanslara da düşmüş
    bu arada daha önceden koruda görülmeyen çeşitli cinslerden köpeklerin sürüler halinde havlayarak erafta dolandığı görülmüştür. akıllara insanları korkutup, korudan yavaş yavaş soğutma hinliğini yaptıklarını getirtmiyor değil.

    bir yil sonra gelen edit: hani istanbul'un neresinden bakarsaniz bakin yarak gibi yukselen bir gorgusuzluk abidesi var ya. iste bu eski zamanlar korusunun tam kalbinde yukseliyor. gotunuze girsin.
  • şehrin gürültüsünden sıkılıp nefes almak isteyenler,bir tutam huzur arayanlar, sessizliği kanatlandırıp uçurmak isteyenleri kucaklayan ,kafa sakinliği ile yürüyüş yapabileceğiniz en nadide yerdir küçük çamlıca korusu..
    kitabınızı alıp biraz abur cubur eşliğinde harika bir gün geçirebilirsiniz. tabiki bütün bunları yapmak istiyorsanız hafta içi
    gitmelisiniz. aksi taktirde yağmurdan kaçayım derken doluya tutulabilirsiniz..
  • iki üç ay önce koşarken geniş bir alanın şantiye olarak çevrildiğini farkettim. yine kesin iğrenç bir işe girişecekler demeye kalmadı bugün dana kadar bir beton kule dikmişler. adamlar yeşil görmeye, ağaç görmeye tahammül edemiyorlar. işin kötüsü içinde bulunduğum çamlıca ahalisi ağır derecede biatçı, tebaa gibi takılan tipler. biri de çıkıp napıyosunuz güzelim koruya diyemedi.
  • 10 yıla yakın sürem küçük çamlıca civarında geçti. burası da benim için ayrı bir anı olarak kalacak. içinde papağanların olduğu yürürken farklı bir zevk veren genelde çok fazla insanın olmadığı naif bir alan. benim için kurtarılmış bölge. umarım öyle de kalır.
  • evim bulgurluda genelde yürümek için tercih ettiğim yerdi ama kule dikildiğinden beri eski tadı kalmadı tabi yürümek için yine de gidiyorum. bazı zamanlarda büyük çamlıca'ya yürüyerek çıkıyorum keşke her mahalleye yürüme parkuru yapılsa en ağaçlı yeşilli olandan ne güzel olurdu.
  • şu yaşadığımız süreçte evden kısa süreli bile olsa kaçış noktam. günübirlik yürüyüşlerimin hedefi. böyle alanlar şehirlerdeki vahalar gibi fakat maalesef burası da gitgide betonlaşıyor. şu zihniyet defolana kadar biraz daha dayanması umuduyla adımlıyorum her gün
  • gürültüden uzak, sakinliği için gidilebilir geldi o kadar. köşklerine gelince mimari bilgim yok, umarım anlatabilirim: kimi yerler vardır, çok lüks değildir, bohemian'dır ama bir yaşanmışlık ya da evinizdeymiş gibi samimiyet hissedersiniz, size ait olsun isterseniz, sığınağınız bellersiniz. kimi yerler tüm işçiliğiyle, zenginliğiyle karşınızda durur, hayran kalırsınız ona ait olmak istersiniz. kimi yerler tarzınızın çok dışındadır, her ikisi de değildir, yabancı kalırsınız ama o yabancılık aşina olamamaktan, size hitap etmeyişindendir. yine oturur izlemek istersiniz farklı gelir.

    bu köşkler hiçbir şekilde bana hitap etmedi. bunu istanbul'da birkaç yapıda daha hissetmiştim, anlayamamıştım. burada uzun vakit geçirince daha iyi anladım: inanılmaz yapay, temelsiz bir taklitçilik var. ne yıldız sarayı'ndaki işçilik, ne beyoğlu'nun, karaköy'ün herhangi bir kafesindeki aşinalık ya da döküntülük var. ağır durmaya çalışıyor ama değil, kaliteli olmaya çalışıyor ama değil, basit malzemelerle bi üslup taklit edilerek yapılmaya çalışılmış. kültürlü bir kültürsüz. kendi içinde tutarsız. hiç sevemedim. bunun insan tipini düşünün, bir şey olmaya çalışmak ayrı bir şey, bir de bir şey olduğunu sanıp onun simgelerini taşıyıp bakın ben buyum diye ahkam kesmek kadar itici bir şey yoktur ya hani, o köşklerden bunu hissettim.

    korusu için gidilir.
hesabın var mı? giriş yap