• bir tespit.
    bir halttan anlamayan galatasaray taraftarının hala anlayamadığı gerçek.

    öncelikle şunu ekliyim, ülkece futboldan bence uzak duralım çünkü olmuyor. basketbol ve voleybolda daha başarılı olmamızın sebebi kitlesinin eğitim seviyesinin futboldan daha yüksek olması ve buna ek olarak doğrudan o işi yapanlar tarafından yönetilmesi. türkiye'de ne baskette ne voleybolda mesela kimse tek sezon iyi oynadı diye o takımda tutulmaz, herkes işine bakar, iyiysen, uyumluysan devam edersin yoksa yallah gidersin. çünkü profesyonellik oturmuştur.

    ancak futbolda, kendini çok akıllı sanan gerzekler sebebiyle birisi o takımda hiçbir şey yapmadan senelerce durur, taraftar da ona hadi aslanım, bak aslında iyisin der, biz buna duygusal gerzeklik diyoruz, selçuk inan gibiler ise bu aptallığı kullanarak takımda uzun yıllar barınır. bu kadar yatırımın yapıldığı futbolda belki şamp ligi kazanılmaz ama en azından astana gibi takımları rahat yenersin ancak o bile olmuyor.

    zaten tek ülke söyleyin ki taraftar kitlesi vasat ama kulüp takımları kaliteli olsun, yok böyle bir örnek. yani olan biten her şey senin aynadaki yüzün.

    işte bu yazıyı bu dediklerimi baz alarak okuyun, olay sadece bir futbolcuya duyulan öfkeden ibaret değil, bir futbolcunun yıllardır yatması veya bir teknik tespit değil, bu olay bu kadar basit değil, bu olay futbol kitlesinin seviyesini göstermek için.

    mesele selçuk gidecek dertler bitecek değil, belki yine kötü olacağız, yerine gelecek adam belki verimsiz olacak, biz kahin değiliz, biz yani birazcık yorum gücü ve profesyonellik oturmuş insanlar en azından deriz ki, sorunu tespit et ve onun için hamle yap. yani mesele selçuk inan gidecek dertler bitecek kadar basit değil, mesele bir sorun için radikal kararlar almayı bilemeyip yıllarca duygusal nedenler ve işbilmezlikle bu adamların takımda durması. bir vida kırıksa o vidayı değiştirirsin, ben bunu diyorum ancak yerine takılacak vidanın garantisini kimse bilemez, ama! bu o vidanın değişmesi gerekliliğini engellemez. sen hiç kırık vidaya 'ya bu ilk alındığında çok sağlamdı, hasar görmüş, hadi aslanım düzelirsin sen' diyor musun?

    öncelikle,

    (bkz: selçuk inan'ın medyada kollanması)

    bak arkadaşım, gelelim teknik kısma, sinan engin kalitesiyle yorumluyorum size, arkadan da rasim efekti veriyorum ki etkili olsun.

    sorunları hala başka başka yerlerde arıyorsunuz. ya 4 yıl oldu, 4 yıl. allah hepinize akıl fikir versin ne diyim ki başka?

    yok yerinde oynamıyormuş, yok yanındaki adamlar kötüymüş falan diyen var hala ya.
    jason denayer diye bir adam var bildin mi? bu adam geldi ve direk katkısını, kalitesini gösterdi. jose geldi, direk farkını belli etti, topla iyi hareketler, dikine oyun ve oyunu açmak. yanımda semih mi var, forvette umut ve burak mı var, orta sahada uyuz selçuk mu var demedi, işini yaptı, kendini çoğu futbolcudan ayırdı dimi?
    be gavat, 4 yıldır sen niye bir adamın nazını çekiyorsun ki o zaman? bak futbol gayet basit oyunmuş, iyi olan zaten kalitesini belli ediyormuş dimi?
    bunları yazarken bile utanıyorum lan, utanıyorum, sanki ben çok zeki biriyim de müthiş tespit yapıyorum şimdi. yemin ediyorum yazdıklarım ilkokul 5 seviyesinde amk... bak pay da bıraktım, ilkokul demedim sadece, ilkokul 5 dedim, yani 5. sınıfa kadar bile süre tanıdım lan, niye böyleyiz biz millet olarak abi? neden adamın nazını çekiyorsun ki, neden ufka bakıp düzelmiyor bu adam diye içleniyorsunuz ki?avrupa'da olsa selçuk şuan 5. ligde london idman gücü'nde top koşturuyordu.

    bu takım tee farih terim'in olduğu ilk sezon şampiyon olmuştu ya hani, o zaman top tutan forvetlerimiz ve top kapan ve de hücuma direk destek veren engin, melo gibi adamlarımız vardı. bekler de iyiydi. ne oldu? iyi oynadık hem de şampiyon olduk. bir takım nasıl iyi oynar hepiniz biliyorsunuz yani.

    sonraki sezon ne oldu?
    burak geldi takıma. top tutan forvetler gitti ve de top tutan orta saha engin vs gitti mi yedek mi kaldı tam hatırlamıyorum, yoktular artık.

    galatasaray rezalet oynamaya başladı, ittire kaktıra 3 puan alıyorduk ligi idare ediyorduk, avrupa'da ise şanslı gruba düşüp berbat oyunla çıkmayı başarmıştık.

    2. yarı ne oldu? sneijder ve drogba geldi. takım hala kötü oynuyordu ancak kalite artmış drogba tek başına takımı yani forveti sırtlıyordu. hala kötüydük top tutan forvet gelmesine rağmen? neden? çünkü orta sahada engin melo gibi ikili yerine melo ve selçuk vardı. selçuk topla hiçbir şey yapmayıp kız gibi savunma yapıyordu, 1 metre dahi top sürmekten aciz maçı bitiriyordu. idareten iyi oynuyorduk ve şampiyon olduk. takım zaten özünde kaliteliydi, muslerası, melosu, drogbası, sneijder vs...

    selçuk orada alarm veriyordu, ancak medya, taraftar, hocalar hala selçuk için özünde iyi futbolcu, duygusal, işte kırıldı, işte parası az, sneijder çok alıyor darlandı, mevkisinde değil diye söylenip duruyordu. ben ise bas bas bu adamın bildiğin berbat futbolcu olduğunu söylüyordum. hatta iyi oynadığı tek sezon olan o terimli ilk sezonda bile ben gs'nin oyuncusu değilim diye bağırıyordu, ancak iyi performans gösterdi, iyi performans demek iyi futbolculuk demek değildir. o sezon emre çolak da iyi oynadı ancak hiçbirimiz emre için iyi oyuncu demiyoruz. ama konu selçuk olunca beyninizi aldırıyorsunuz.

    sonra, terimli 3. sezon başladı, takım genel olarak aynı, ama ortada hala selçuk var. tüm medya gidip sol bek, sağ bek vs tartışıyor ancak kimse en önemli mevki orta saha tartışmıyor. hala kötüyüz.

    sonra mancini geldi, terim gitti, takım hala kötü. mancini bir şeyler deniyor kötüyüz, terim bir şeyler deniyordu kötüyüz... bu takım hep ama hep kötü oynuyordu. mancini takımı 2. yaptı, sezon sonu anlaşamadı ve gitti.

    sonra prandelli geldi. bu sefer şu oldu, drogba gitti. zaten kötü olan takım drogba sayesinde ayakta duruyor, drogba sayesinde sneijder iyi oynuyordu. drogba gidince takım iyice berbatlaştı, zaten hocalar arasında o dönem en fazla eleştiriyi prandelli aldı, çünkü zaten selçuk orta sahayı baltalıyordu, forvette ise artık top tutup, indiren adam değil, sürekli kovaladıkça araya kaçan ateş böceği burak yılmaz vardı.

    prandelli, yerden yere vuruluyordu ben ise sorunun hocalarda olmadığını, selçuk inan başta olmak üzere bırak yılmaz bu takımdan gitmeden bu takımın iyi oynayamayacağını söylüyordum.

    sonra o da gitti. denge deng, pardon hamza hamzaoğlu geldi. takım hala kötü.

    taraftar hala hamza'ya saldırıyor, niye? çünkü bir sikim futboldan anladıkları yok.

    ulan, terim, mancini, prandelli, hamza, hepsi de mi kötü hoca bunların? hiçbiri mi futboldan anlamıyor? sorun hocalarda değil.

    3 yıldır yazıyorum, bu adamları kesecek güç yok, kapı gibi sözleşmelerine ek olarak yönetim hep arkalarında, yani bir güç var, bir yedek kalsalar ortalık ayağa kalkıyor, sneijder'ı oyundan alabilen adamlar, bunları özellikle selçuk'u çıkaramıyor.

    aslında burak yılmaz'a üzülüyorum, bu adam asla gs'nin birinci forveti olamaz ama bu adam gol atıyor, hadi kötü oynuyor ama sonuca doğrudan katkı sunuyor hiç değilse, ama selçuk'tan daha fazla eleştiriliyor.

    selçuk ise hiç ama hiçbir şeyden yapmadan maç tamamlıyor.

    selçuk ve burak yılmaz gitmeden bu takım iyi oynamaz. bu önümüzdeki 3-4 sezon daha bu takım iyi oynamayacak çünkü bu adamları kimse kesemeyecek.

    sik kafalı gs taraftarı ise nerede lüzumsuz iş var onunla uğraşıyor, yok sağ bek kötü, yok sol bek kötü. ulan biz barselona mıyız ki sol bek marcelo, sağ bek ramos kalitesinde olsun, ya bu takım zaten yıllardır sol bek hakan sağ bek sabri ile idare etti, orta sahanı düzelt ki anadolu rakiplerine puan bırakma, bu adamlar idare ederler zaten seni, ediyorlar da.

    uzun lafın kısası,
    4 hoca değişti,
    sağ bekler, sol bekler değişti,
    forvetler değişti,
    kanatlar stoperler değişti,
    melo gitti,

    bu takımda terim'in ikinci sezonundan beri olan sadece 2 adam var muslera hariç, burak yılmaz ve selçuk inan.

    komik olan ise kötü oyuna sebep olarak bir sağ bek gösterilebiliyor ama orta saha gösterilmiyor. topu kim kapacak? kim hırslandıracak? kim sürecek? kim adam eksiltecek? kim ikili mücadelelere girecek? kim oyunu açacak? kim defansa güven ve hücum hattı sneijder vs onlara güven verecek topu taşıyacak? melo yapısal olarak bunları yapması gerekmese de elinden geldiğince yapıyordu.

    beyninizde mi yok sizin? işiniz gücünüz gariban adamları eleştirmek. geçen sene tarık çamdal eleştiriliyordu, ben de diyordum ki yahu bu adam gariban adam, arkasında kimse yok, zaten düz şekilde oynuyor topunu, bu adam yarın öbürgün kolayca kesik yer, kurtulursun, enerjini boşa harcama. selçuk'a yoğunlaş ama anlamıyor gavat.

    sıra nerede?
    sıra hamza hocada. gitti diyelim,
    yerine gelen adam selçuk'u oynatmayacak mı?
    siz hala selçuk'a sakso çekmeyecek misiniz?
    burak yılmaz oynamayacak mı?

    ee şimdi sorun hocalarda mı? hamza hoca'dan bir halt olmaz ancak sorun hamza hoca mı? prandelli de aynısı olmadı mı? mancini'de? terim ile?

    takımın en büyük sorunu yavaş oyun, hızlı çıkamamak, orta sahanın melo varken de kolay geçilmesi, ileride çoğalamamak vs...

    yani orta saha sorunu olduğunu göt gibi meydanda ama düşünün ki orta saha olan bunları yapması gereken adam takımda ve kaptan birde lan!?

    analiz kasmanıza gerek yok 3-5-2 yok bilmem ne yok ebeninki amk. 4 yıldır zaten zilyon taktik ve varyasyon denendi, hep kötü.

    ama futbolu futbolcular oynar.

    selçuk inan gitmediği sürece bu takım iyi oynamaz. selçuk gider, burak yılmaz ikinci forvet konumuna düşer sahada ikinci forvetin yanında olur destek verir belki iyi oynarız ama demek istediğim selçuk ile zaten iyi oynamayazsın, burak ile de anca yanında drogba gibi forvet olursa, bir ihtimal.

    iş yerinde okulda birisi haksız yere yüksek not alsa, birisi yatarak para kazansa gidip adamın derdini falan düşünmeden "yatıyor oç" dersiniz ancak konu futbol olunca yazık selçuk'a, yerinde oynamıyor, aslında iyi adam, aslan parçası vs diyorsunuz. bu futbol sektörünün ne holding ne de bir marangozdan farkı yoktur. hepsinin bir sınıfı yani güç oranı vardır, çalışanlar tecrübe ve becerilerine göre dağılır ve işlerini görürler. bir futbolcu bir sezonda iyi oynadı diye 5 yıl yatamaz, birgün oynar diye beklenmez, var mı arkadaş böyle bir şey ya? senin önce kendine saygın yok, kendi alın terine saygın yok, sen eşek gibi çalışacaksın üç kuruş için, o adam inişli çıkışlı oynayıp gerçi hep inişli, gs'ye demir atacak öyle mi? avrupa çok düzenli ya diye ortada geziyorsunuz ama konu futbol olunca yok. avrupa'da hangi kulüp şuan gs'nin yaptığını yapıyor?

    bu ülkede futbolun gelişmeme sebebi demirörenler falan değil, sensin, sen adam olsan, senin futbolsever, taraftar artık her neysen bir gücün olsa, seni takan olsa, bir etkin olsa zaten memlekette ailesi dışında tek bir seveni olmayan demirören'i o koltuğa oturtacak güç oluşmazdı. yani bir boktan anlıyoruz diye gezmesin bu ülkede taraftar. bu sadece bir örnek.

    bu takımın tek sorunu selçuk inan ve sevgilisi burak yılmaz'dır. ne sabri ne de başka birileri. sabri gibiler zaten takımda bazen şans bulur bazen bulmazlar, mevkileri ise idare edilecek mevkilerdir. önemli olan orta sahan ve forvetindir.

    adam yatıyor orta sahada lan!
    adam 4 yıldır bir kez bile tv lerde adam gibi eleştirilmedi, sağolsun uğur meleke hariç. 4 yıldır bir tane maçın ardından kahraman ilan edilmedi, sabri edildi, hakan balta edildi, burak edildi vs... bu adamın maç sonrası adını ağzına alan yok çünkü başka yerlerini almakla meşguller.
    düşünsenize, gs orta sahası 4 yıldır herhangi bir maç sonrası olumlu ne yaptığını hatırlamıyorsunuz ve de övülmüyor bile.

    şu videoyu izleyin yahu,
    orta saha böyle olur ya,
    zaten arkasında melo, önünde de top tutan forvet olsa gs'yi bu ligde kimse tutamaz. bu berbat halimize rağmen neler yapıyorduk biz.

    edit: takım 3-4 yıldır uyduruktan maç kazanınca, 'selçuk bugün özveriliydi' diyorsunuz, işler kötü gidince iş yapmıyor diyorsunuz. sürekli aynı döngü.

    olum siz ne kadar aşağılık iki yüzlü adamlarsınız lan?

    özverili diye bir futbol terimi mi var?
    ayağında iyi top tutuyor mu? ikili mücadelelerde ayakta kalıp topu takımına kazandırıyor mu? falan filan...

    bunlar yok, özverili var.

    lan sadece tek sezon oynadı tek. elmander de emek verdi o yıl, herkes emek verdi. adamı kötülerken bile 'yaptıklarını unutmuyoruz ama...' diye eleştiriyorlar, adam futbolcu lan, bir sezon oynadı diye ne bu?

    adamın iyi oynadı dendiği tek sezon gs'nin avrupa'da olmadığı sezon. düşünün yani. adam anadolu takımlarına iyi oynamış ve de fb'ye frikikten gol attığı için kahraman oldu.

    adam braga, cluj vs herhangi bir avrupa maçında esamesi bile yoktu, ne futbolcusu, ne maestrosu?

    komik olan, sabri dediğimiz berbat futbolcu bile kaç defa takımı ipten aldı, asistler yaptı, takımı ayağa kaldırdı, maç sonu gündem oldu. buna rağmen kötü diyoruz, bu adam orta saha olmasına rağmen, hepiniz oç, başka da bir şey demiyorum, eklemiyorum artık entrye.

    debe editi: öncelikle okuyan herkese teşekkürler, uzun yazı sevmez insanlar. bu entry'nin debeye girmesi sebebi umarım sadece bir astana beraberliğine verilen öfke değil de daha bir genel bakıştır çünkü selçuk inanlı şu 4 yıl gösterdi ki bu taraftarın bir balans ayarı yok.

    önemli olan futbola profesyonelliğin gelmesi. zaten dikkat edin, artık insanlar futboldan kaçıyor, fubola ilgi duyan insan sayısı yavaş yavaş azalıyor, ilgi derken maça gitme potansiyeli ve ürün alma potansiyeli olanlardan bahsediyorum. dikkat ederseniz alanlar veya maça gidenler demiyorum, hiç ürün almasa, hiç maça gitmese bile bunu yapacak potansiyeli olanlar diyorum, yani kahvedeki emmilerden bahsetmiyorum.
    artık futbola ilgi azalıyor, insanlar maça gitmiyor, bunun passolig ile falan alakası da yok söyliyim, maça gitmek isteyen adam her türlü onu gider alır, bir direnir iki direnir ama alır, bu demek değil ki passolig devam etsin, beter olsun, saçmalıktan başka bir şey değil ancak bu sorunu passolig'e bağlamak cehalet olur.

    insanların ilgisi azalıyor çünkü profesyonellik yok. yavaş yavaş eğitim kalitesi artan ve internette takılan gençlik kimsenin ağlamasını, sızlamasını, küsmesini çekmez. futbolcunun yeri değişti, yok kardeşi hasta, yok x futbolcuyla artık aynı evde kalmıyorlar, küstü falan gibi şeylerle uğraşacak durumu yok, çünkü bu zeka seviyesine de iyi örnek. insanlar futbol dünyasını iş dünyasından o kadar ayırarak yorumlar yapıyor ki, sanırsın orası başka dünya.

    futbol, bir eğlence sektörüdür, daha doğrusu eğlence sektörüne dönüştüğü için bu futbolcular o kadar çok para almaktalar, taraftar olmasa da futbol olur diğer spor branşları gibi. ha işte, hele ki eğlence sektörüne dönüşmüşse, bu selçuk orada 12 milyon tl kazanıyorsa yılda, seni eğlendirmek zorunda yani işini yapmak zorunda. nasıl ki tv'de beğenmediğin kanalı zaplıyorsan, şarkıcıyı dinlemiyorsan, işte bu da aynı şey.

    zaten zamanla değişecek inanıyorum, futbola olan ilginin azalması çok ama çok iyi bir şey. ya futbol kendi içinde dinamiklerle bu işi çözecek insanların ilgisi artacak ya da azalarak bitecek.

    insanların, en entel dediğimiz adamın bile beyaz futbol seyretmesi tesadüf değil. benim tv'de tek ama tek izlediğim program bu. niye? futbol programı ama kimse bunun için değil geyik muhabbeti için izliyor, eskiden millet açardı futbol programlarını fokuslanırdı, dalga geçelerlerdi ama şimdi o programların değeri azalıyor.

    memleket bence iyiye gidiyor, bu iyiye gitmenin tek nedeni internettir, ne eğitim sistemi ne başka bir şey... belki internet insanların gözünü açacak, belki eğitim de bu sebeple gelişecektir, kim bilir?

    eskiden avrupa'daki insanlar için siyasete vs ne kadar ilgisiz derdim, lay lay lom bunlar derdim, 6 ay avrupa'da kaldım ve zaten bunun böyle olması gerektiğini gördüm, kimse ne siyaset takip ediyor biz kadar ne de futbol. herkes izliyor veya oyunu atıp geçiyor. vatandaşlar bu tür şeyleri takip etmek zorunda değil.

    ama bizim taraftar ne yapıyor?
    acaba selçuk altına yaptı mı? onu temizliyim, acaba selçuk'un ruh sağlığı nasıl? küstü mü? kabız mı oldu acaba? burak evlendi, artık çok gezemiyor onunla bu yüzden mi? drogba geldi frikikleri çekemiyor ona mı darlandı?

    düşünün yani, adamın özel hayatıyla şahsın kendisinden daha çok ilgileniyor. bu futbol sevgisi değil, düpedüz gerizekalılık.

    zaten devriniz bitiyor, ya düzeltirsiniz kendinizi ya da böyle saç baş yolarsınız astana maçlarında.

    ben astana maçını zevkle izledim, beraberliğe sevindim, umarım başakşehir, selçuk hunter abdullah avcı çakar geçer bize. radikal kararların alınması için bu kulübün 10. falan bitirmesi gerekiyor galiba.

    bu arada, aklı ve birazcık ayıracak parası olanlara tavsiyem,
    bu paketi almalarıdır,

    13 tl veriyorsun ayda ve premier lig, la liga, euro lig, bizim basket ligi vs bir çok şeyi seyrediyorsun. zaten çoğunuz biliyorsunuz da, ben futbolun bu karanlık döneminde yeniden hatırlatmak istedim, kimse ağlamıyor, sızlamıyor, herkes işini yaparken sen de memnun kalıyorsun. hakeme tecavüz eden yok, tripli yöneticiler yok, faul olmadan topu eline alan yok, düşüp 6 saat yerden kalkmayan adamlar yok, hız var dayanıklılık var... zevkin doruğuna varıyorsun, sonra da hafta sonları 2 doz beyaz futbol ve uğur meleke alıp yatıyorsun.
  • doğru kenarda pirlo gerard pogba oturuyor zaten de biz oynatmıyoruz.
  • doğru olan önerme. federasyonun yerli kısıtlaması getirdiği dönemde kıymeti artan yerli oyuncuların fiyatının astronomik düzeylere ulaşması sebebiyle bu ve bunun gibi adamlar takımın mafyası durumuna gelmiştir. ayrıca kendisi iyi ve kaliteli bir futbolcu değildir. tek numarası duran toplardır.
  • burak yılmaz yüzünden son 3 sezondur gs maçı izlemeyen şahsımın selçuk inan versiyonu. avradını sikeyim böyle işin.
    teknik tirektörde de sıkıntı var. oynatma gitsin amk?
  • katıldığım ve artı olarak burak yılmaz denilen gerizekalınında eklenmesin talep ettiğim önerme.
  • (bkz: selçuk inan) başlığında incelenebilecek, içeriği sikimde bile olmayan mevzu.

    birader mal mısınız ya..
  • (bkz: #55192051) başrolde selçuk olmak üzere takımda abilik ayağı yapan tüm topçuların şutlanması lazım. bu devirde değeri milyar dolarları bulan galatasarayın lokomotifi olan futbol kulübü bu adamlara peşkeş çekilemez.
  • galatasaray' da dmc veya mc oynamazsa destekleyeceğim söz. amc de de sneijder olması gerektiğinden onun yedeği veya hadi en olmadı 4-3-3 te orta üçün ön ikisinden biri anca olur. olmasa da olur gibi...
  • imzami attigim tespit.

    katilmadigim; daha dogrusu futbolu seven birisi olarak yakistiramadigim tek nokta ulke futbol tarihinin gordugu ve muhtemelen uzunca bir sure daha gorebilecegi en iyi, en teknik, en is bilir, en sorun cozen ( saha icinde ) orta saha oyuncusu emre belozoglu ile, kariyerindeki ilk sampiyonlar ligi macina 27 yasinda cikan, 27 yasina kadar sampiyonlar ligi seviyesinde bir kulupten teklif dahi almamis olan, galatasaray'a katildigi gunden bu yana tek bir sampiyonlar ligi macina agirligini koyamayan; birak sampiyonlar ligini ligde bile frikikten gol attigi bir fenerbahce maci disinda buyuk maclarda ortadan kaybolan, yuzu rakip kaleye donukken topla bulustugunda ne yapacagina dair cok az fikri olan, sirti kaleye donukken top alabilme yetenegi kisitli olan, stoperlerin arasina gelip top aldiktan sonra orta cizgide rakip kendisini karsilayan kadar suren, sonra topa basip; topla iliskisi sinirli oldugu icin stoperlere verip, onlardan oyun kurmasini bekleyerek rakip savunmanin arasina kosan, isler kotu gittiginde takim uyandirmak icin zaman zaman muadili kaptanlarin yaptigi gibi sahada gerginlik yaratmayi bile akil edemeyen, sanilanin aksine duran toplar haric sut kabiliyeti son derece kisitli olan ama superstar kontratina sahip bu kisinin ayni cumlede kullanilmis olmasi.

    gidecek. yaza yaza gonderecegiz.
  • selcuga sira gelene kadar daha umut bulut var, olcan diye bir herif var sonrasinda burak ise söyle böyle gönderilirse yerine oynayacak adam yok. takimda is yapan üc tane topcu var. birisi kalecimiz ikincisi sneijder ücüncüsüde yasin. gerisi ya vasat yada zarar.
hesabın var mı? giriş yap