6 entry daha
  • öncelikle link uçmuş, tekrar habere link vereyim: https://t24.com.tr/…amyonum-da-hurdaya-cikti,289607

    aslında hiçbirimiz ilkesel olarak bu lafı eden adamdan farklı değiliz. sadece fiyat pazarlığı yapıyoruz. bir kepçeyi bir insan hayatına göre ucuz buluyoruz. bu bir. ikincisi de bu olayda devlet işverenin suç ortağıdır. hatta suçun büyük kısmı işverenin değil devletindir. bu da iki.

    nasıl mı? anlatayım;

    rutin hayatımızı sürdürürken devamlı olarak fayda/maliyet analizi yapıyoruz. bunu her zaman bilinçli yapmasak da arkaplanda bu mekanizma işliyor.

    mesela canınız biftek yemek istedi ve süpermarkete gittiniz. bifteğin kilosu 50 lira. o sırada gözünüze kenardaki tavuk kanatlar takılıyor. onların da kilosu 10 lira. biftek yerine kanat alırsanız 40 lira cebinizde kalacak. bu 40 lira ile başka şeyler yapabileceğinizi, mesela baklava alabileceğinizi düşünüyorsunuz. kanat + baklava kombinasyonu size daha cazip geliyor. eti aldığınız yere geri koyuyor, tavuk kanat alıyorsunuz.

    az önce bir fayda/maliyet analizi yaptınız. tavuk kanat ve bifteğin size sağladığı faydayı ve maliyetleri karşılaştırdınız. sonunda kanatta karar kıldınız.

    maliyet analizinin içinde risk faktörleri de var. mesela yukarıdaki örnekte marketten tavuk kanat alıp dolaba attınız. birkaç gün sonra yemek istediğinizde fark ediyorsunuz ki son kullanma tarihi bir gün geçmiş. şimdi maliyet analizinin içine risk değerlendirmesi de giriyor. sizin için hangisi daha maliyetli: zehirlenme riski mi yoksa tavuk kanatlar için harcamış olduğunuz 10 lira mı?

    maliyet hesabındaki risk faktörleri işverenler için de geçerli. bu risklerden biri de insan hayatı. pek çok durumda maliyeti artırarak insan hayatı kaybı riskini azaltmak, hatta sıfırlamak mümkün. mesela işbu başlıkta tartışılan işveren paraya kıyıp gerekli güvenlik önlemlerini alsaydı ölen işçi şu an yaşıyor olurdu. bu işveren, güvenlik önlemlerinin maliyeti ile işçi ölüm riski ve tazminat maliyetlerini kıyaslamış. güvenlik önlemi almamanın daha az maliyetli olacağına karar vermiş. tabii bence bu çok berbat bir karar. eğer ben böyle bir durumda kalsam parası neyse verip gerekli güvenlik önlemlerini alırdım. eğer bu maliyet çok fazlaysa (ve iş yeterince kârlı olmuyorsa) o zaman bu işe hiç girişmezdim. ama bu benim kararım. sonuçta bazıları son kullanma tarihi geçmiş tavuk kanat yiyerek zehirlenme riskini göze alıyor, bazıları da tarihi geçmiş diyerek çöpe atıyor.

    peki o zaman neden entrynin en başında "ilkesel olarak bu lafı eden adamdan farklı değiliz" dedim?

    şundan: aslında hepimiz insan hayatına az veya çok değer biçiyoruz. ucunda ölüm riski olan ve hepimizin kullandığı bir örnek üzerinden düşünelim: uçaklar. her sene birkaç uçak düşüyor ve yüzlerce insan hayatını kaybediyor. aslında şu an uçakları daha güvenli yapacak teknolojiye sahibiz. ana kabine bir paraşüt sistemi koyabilir, veya her yolcu koltuğu için bir fırlatma sistemi yapabiliriz. peki bunu neden yapmıyoruz? sebep basit: maliyet.

    diyelim ki istanbul-ankara arasındaki bir uçuşun bedeli 200 tl. bu hattaki bir uçak kazası ihtimali ise milyonda bir.

    1) kaza ihtimali yüz milyonda bire düşecek olsa bu uçuş için 2.000 tl vermeyi göze alır mısınız?
    2) kaza ihtimali milyarda bire düşecek olsa bu uçuş için 20.000 tl vermeyi göze alır mısınız?
    3) kaza ihtimali trilyonda bire düşecek olsa bu uçuş için 200.000 tl vermeyi göze alır mısınız?

    bu soruların cevabı kişiye göre değişecektir. ama kimse sınırsız güvenlik için sınırsız maliyeti gözden çıkaramaz.

    bir de tersinden bakalım.

    1) bu uçuşun fiyatı 20 tl'ye düşecek olsa kaza ihtimalinin yüzbinde bire yükselmesine razı olur musunuz?
    2) bu uçuşun fiyatı 2 tl'ye düşecek olsa kaza ihtimalinin binde bire yükselmesine razı olur musunuz?
    3) kaza ihtimali onda bire yükselse bu uçuşa bedavaya biner misiniz?

    sizi bilmem ama ben 20 tl'ye yüzbinde bir riske tavım. kafamda yaptığım fayda/maliyet analizine göre bu 200 tl'lik yüz kat güvenli uçuşa kıyasla daha iyi bir seçenek gibi görünüyor. 2 tl lik fiyatı ise çok cazip bulmama rağmen binde birlik riski yüksek buluyorum. fakat siz belki bu riski alıp 2 tl'lik uçağa binmeyi uygun bulabilirsiniz.

    tebrikler. hangi seçeneği seçtiyseniz seçin, az önce insan hayatının kaybı riskine bir maliyet biçtiniz.

    başa dönelim; dediğim gibi hiçbirimiz aslında ilkesel olarak bu işverenden çok farklı değiliz. hepimiz insanın ölüm riskine bir maliyet biçiyoruz ("uçaklar %100 güvenli olmadıkça uçağa binmek yasaklansın" diyenleri tenzih ederim). ama hepimizin bunun için gözden çıkardığı değer farklı. yani bu işverenin yaptığı ilkesel olarak yanlış değil. bugün insan hayatına bir maliyet biçen ve çoğumuzun varlığına karşı çıkmadığı meslekler var (polislik, özel güvenlik görevliliği, itfayecilik, otobüs şoförlüğü vb.). fakat bu işleri de birinin yapması, bu riskleri birinin alması gerekiyor.

    peki bu adama neden sinirleniyoruz? çünkü gerçekten basit güvenlik önlemlerine harcayabileceği üç beş kuruşun maliyetini insan hayatından yüksek tutuyor. sıçtığı yetmediği gibi sıvayıp yitip giden bir canın maliyetini kepçesinin maliyeti ile kıyaslıyor.

    şimdi ikinci kısma geçelim: devlet bu cinayetin gizli suç ortağıdır. bu işveren ne kadar suçluysa devlet de en az onun kadar suçludur. ilk kısımda anlaştıysak bu kısımda anlaşmamız çok daha kolay. almanya'da böyle bir işçi ölümü olsa ne olur? devlet bu işverenin af buyurun anasını beller. hem hapislerde süründürür, hem de donuna kadar alıp tazminat ödetir. bu durumda ne oldu? işçi ölüm riskinin maliyeti işveren için inanılmaz bir oranda arttı. peki bu işveren hala güvenlik önlemi almamayı göze alır mı?

    kararı size bırakıyorum.

    ilgili:
    (bkz: milton friedman/@kilroy)
hesabın var mı? giriş yap