• (bkz: deafheaven)
  • öncelikle albüme adını veren bu muhteşem eserin sözlerini yazalım:

    held my breath and drove through a maze of wealthy homes. i watched how green the trees were. i watched the steep walkways and the white fences. i gripped the wheel. i sweated against the leather. i watched the dogs twist through the wealthy garden. i watched you lay on a towel in grass that exceeded the height of your legs. i gazed into reflective eyes. i cried against an ocean of light.

    crippled by the cushion, i sank into sheets frozen by rose pedal toes. my back shivered for your pressed granite nails. dishonest and ugly through the space in my teeth. break bones down to yellow and crush gums into blood. the hardest part for the weak was stroking your fingers with rings full of teeth...

    it's 5 a.m... and my heart flourishes at each passing moment.
    always and forever.
    always and forever.

    2013 yılının en iyi metal albümü seçilen, tüm zamanların en iyi 100 albümü arasına girmeyi de başarmış, deafheaven albümüdür. grubun 2. lp'si olmasına rağmen, interlude'ler hariç tüm şarkılar, george clarke ve kerry mccoy ikilisinin yıllar önceki beraberlikleri zamanında yazılmıştır. george clarke'ın annesinin san francisco'ya taşındığı zamanlarda orada gördüğü ve aşık olduğu, güneşlenen bir kızı izlerken hissettikleri anlatılmaktadır. amerika'ya has batıl inançlardan birine göre; bir mezarlığın yanından geçerken nefesinizi tutarsanız, kötü ruhlar size bir şey yapamaz ve sizi izleyemezler. george clark, amerikan burjuvazisinin hayat tarzından ne kadar tiksindiğini anlatırken bu mezarlık benzetmesini kullanmıştır. "held my breath and drove through a maze of wealthy homes." satırlarıyla bunu anlatır. o şaşalı evlerin birer mezar olduğunu ve sakinlerinin ölülerden oluştuğunu, refahlarının ise tabutları olduğunu söyler. albüm görsellerinde kullanılan sıcak pembe, turuncu renk de güneşin göz kapakları içinde oluşturduğu rengi temsil etmektedir. grubun cali, san francisco merkezli olması ve kalburüstü gig'lerde çalmaya başlaması, george clarke'ın pitchfork festivali'nde giydiği burberry gömlek, isimlerinin duyulduğu ilk anlardan itibaren 'hipster' olarak nitelenmeleri nedeniyle wealthy emos olarak görülmüşlerdir. ancak kendileri, modesto gibi bir yerden gelmiş, sıradan gençlerdir ve hayatları boyunca maddi problemler yaşayan insanlardır. öyle ki demo albümlerini borçlarla ve ödünç ekipmanlarla kaydedebilmişlerdir. sunbather'ın karamsarlığı, elde edilemeyenlerle ilgilidir bu yüzden.

    gördüğü değeri ve ilgiyi sonuna kadar hak eden bir albümdür. trve black ergenlerinin anlayamayacağı güzellikler barındırır.

    edit: uyarı üzerine roads to judah, demo albüm ile değiştirildi. pardon.
  • mükemmel deafheaven albümü.
  • deafheaven’ın 2013 yılında çıkardığı post-black, blackgaze, belki de post-rock janrının gelmiş geçmiş en iyi albümüdür (post-rock'u dahil edeceksek (bkz: you are there) albüümünden sonra diyelim). üzerine daha bir albüm gelmeyecektir. çıtayı everestten bile yükseğe çekmiş bir başyapıt albümüdür.

    her şarkısı ayrı güzel olan nadir albümlerdendir.

    inanılmazsın sunbather. inanılmazsın. o kadar güzelsin ki, albümü haftalardır repeate aldım dinliyorum, bir kere bile sıkılmadım.

    özellikle açın da şu şarkıyı dinleyin demeyeceğim çünkü her şarkının kendine has efsane bir atmosferi var.

    insanoğluna müzikal başyapıt olarak sunulmuş mükemmel bir albüm.
  • gün itibariyle 7. yılını dolduran, çağın en iyi albümlerinden biri. 7 yıl ve hala hemen hemen her gün, kafamda, yerli yersiz hipnotik shoegaze tonları yankılanıyor. "ı'm dying. is it blissful?..." ve "always and foreveeeer" çığlıkları duyuluyor.

    tek kelimeyle başyapıt.
hesabın var mı? giriş yap