16 entry daha
  • ''tanrı gökyüzünü, güneşi, ayı ve dünyayı yarattıktan sonra canlıları ve insanı yarattı.

    bir parça çamurdan insan biçiminde bir heykel yaptı.

    sonra, yaratmış olduğu ruhları çağırarak bunlardan birini bu insana can vermesi için heykelin başına yerleştirdi.

    çamurdan heykel ağırdı, ruh onu yönetemedi, heykel tökezledi, düştü ve binlerce parçaya ayrıldı.

    ama ruh onun içinde olduğundan en küçük kıymığına kadar bütün parçalar canlandı, dünyanın tüm yörelerine dağılarak daha sonra insanların onlara ‘şeytan’ diyeceği kötü ruhlar haline geldiler.

    tanrı, heykele gerçek bir insan olabilmesi için yeterli yaşam gücünü verememiş olduğunu anladı ve çamurdan yeni bir heykel yaptı.

    bu, ilkinden daha iyi oldu, çünkü üçlü-birliğin tanrısal gücünü içeriyordu;
    yaşam ve huy,
    istenç ve kişilik,
    akıl ve ruh.

    tanrı bütün bu nitelikleri heykele yerleştirince heykel canlandı ve böylece ilk insan doğmuş oldu.

    tanrı, “ bir adam yarattım ama o tek başına dünyayı nüfuslandıramaz.
    ona mutlu olması için bir kadın vereyim “ diye düşündü.

    tanrı kadını yaratmak için
    rüzgarın hızını,
    bulutların gözyaşını,
    yaprakların zerafetini,
    güneşin neşesini ve iç açıcılığını,
    pırlantanın güzelliğini,
    küçük bir kuşun çekingenliğini,
    kumrunun cilvesini,
    tavuskuşunun kendini beğenmişliğini,
    serçenin ince yapısını,
    bir tüyün inceliğini,
    çiçeklerin kokusunu,
    ayın yuvarlaklığını,
    yılanın esnekliğini,
    sarmaşıkların sarılganlığını,
    çimenlerin titreyişlerini
    ve balın tatlılığını aldı.

    bütün bunları birleştirerek bir kadın şekli yaptı.
    heykel canlandığında dünyadaki bütün yaratıklardan daha göz kamaştırıcı, daha cana yakındı.''

    kaynak: yıldız moran arun un ''aşk'' adlı çevirisinden..

    not:
    kadınlığımızı unutturan herkese - kadın, erkek, kim olursa - kapak niyetinedir..
34 entry daha
hesabın var mı? giriş yap