• 1977 yapımı ikinci dünya savaşında doğu cephesinde geçen bir film. rolf steiner ve onun müfrezesi etrafında döner.

    --- spoiler ---

    esas olarak savaş karşıtlığının ağır bastığı bir hikayesi vardır. misal steiner ile schnurbart' ın sovyet saldırısı öncesi muhabbetleri.

    efendim özet olarak film almanların stalingrad ve kursk ta yenilmelerinin ardından doğu cephesinin oldukça sakin olduğu bir zamanda başlamaktadır. steiner ve müfrezesi cephenin ön hatlarında bulunan tecrübeli askerlerdir. tamda fırtına öncesi sessizlik misali bir zamanda bölüklerine stransky adında daha önce fransa' da bulunan prusyalı bir aristokrat olan bir yüzbaşı komutan olarak atanmıştır. bu stransky ' nin atası babası sülalesi orduda hizmet etmiş ve madalya kazanmış insanlardır ama maalesef stransky herhangi bir askeri başarı elde edememiştir ve kendini ailesine karşı ezik hissetmektedir. bu yüzden madalya uğruna önünde engel teşkil eden herkesi ortadan kaldırmak için elinden ne gelirse yapacaktır.

    olayı almanların gözünden anlatması ve japonların üzerinde atom bombasını deneyen amerikanın ikinci dünya savaşı çabalarını haklı ve kutsal gösteren er ryan' ı kurtarmak gibi bence sıradan ve basit hikayelere sahip olan filmlerden çok farklı olan güze bir hollywood yapımıdır.

    --- spoiler ---

    çok sonraden gelen edit: hollywood yapımı değilmiş.
  • geniş bir yorum (çıkarsama) olucak emme: quentin tarantino'nun inglourious basterds filminin başlarında brad pitt ve çetesi yakaladıkları alman askerleri öttürmeye çalışırlar. içlerindeki alman bir subayı korkutup konuşturmaya çabalarlarken adamın cümlesi; "bu gördüğün demir haçı bana boşuna vermediler" der ve eşşek bile böyle dövülmemiştir. ancak verdiği cevap beni direk packinpah ustanın cross of iron filmine götürmüştür demek ki demir haç sanıldığından da önemlidir burdada alman milletinin işi ehline, liyakat sahibine verdiklerini görürüz. bunu quentinin güsel bir göndermesi-jesti olarak algıladım. ne yapsaydım sarımsaklasa mıydım.
  • quentin tarantino reis inglorious bastardos filmi bunun adi bir kopyasidir diyor.

    benim de bugune kadar seyrettigim ii dunya savasina dair filmlerden the thin red line ve der untergang dan sonra en iyi dramatize edilmis olani. bir de escape from sobibor var. ha bir de grave to fireflies. ama en babasi da come and see. o da bizim battal in yandan yemisi.
  • 2. dünya savaşında rusya cephesinde askerlik yapmış willi heinrich'in insan postu romanından uyarlamıştır. kitapta da kendini hissettiren savaşa dair karamsar hava filme iyi bir şekilde yansıtılmıştır. alman ordusu wehrmacht'ın sanıldığı gibi nazilerden oluşmadığı, sadece ülkesini sevdiği için orduya katılanların olduğu, savaşın bu ülke sevgisini de iyice buladığı, zamanla askerlerin birçok şeye artık katılmadıkları görülür. çocuk asker figürünün kullanılması yönüyle film özgündür. aristokrat ve alt tabaka ayrımı net bir şekilde gösterilir. steiner'ın dediği gibi, aristokratlar hitler'i desteklediği için olan kendilerine olmaktadır. bu şekilde 'her alman nazi değildir' mesajı vurgulanır ve en sonda alman askerlerin karşıdan gelenleri vurmasıyla mesaj devam eder, 'ama savaştan kar amacı güdenler bellidir ve yeri gelince seni de vuracaklardır'. bu şekilde film alman halkına en iyi cevabı verir.

    ayrıca filmde savaşın kötülüğünün, batı'nın övülmesine alet edilmemesi de dikkat edilmeli.

    filmi özgün yapan bir diğer şeyse savaşı almanların perspektifinden gösteren nadir yapımlardan biri oluşu.
  • filmin başındaki çocuk şarkısı için:

    (bkz: hanschen klein)
  • 2.dünya savaşı'nı almanlar'ın tarafından irdelemesi büyük nimettir lakin bunu yaparken keşke alman oyuncularla almanca çekilseydi diye düşünüyor insan izlerken. fazlasıyla hollywood havalı oyuncu kadrosu filmin inandırıcılık dozunu düşürmüş maalesef. bu konuda das boot hala zirvededir kanımca.
  • ikinci dünya savaşı konulu filmlerin en iyilerinden olan film. gayet güzel.

    https://www.youtube.com/watch?v=eozjgzr6qm0

    --- spoiler ---

    en sonda steiner'in kahkahaları güzeldi

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    her iki kolu da kopmuş askerin generalle tokalaşmak için pattadanak bacağını uzatması ile valkyrie'daki tom curuise'un o meşhur heil hitler selamını hatırlamamak kabil değil...

    --- spoiler ---
  • savaşı, muharebe alanında yaşayan ile masa başında planlayan / denetleyen arasındaki zıtlığın betimlendiği sahnelerle dolu bir başyapıt.

    --- spoiler ---

    yüzbaşı stransky, çavuşluğa henüz terfi eden steiner'den kayıplarla alakalı rapor ister:

    - peki, ya müfrezen?

    - iki ölü, bir kayıp.

    - nasıl öldüler?

    - kurşunlar, havan ateşi, topçu ateşi, şanssızlık, frengi...

    ve o anda stransky'nin yüzü görülmeye değer*

    --- spoiler ---
  • filmin sonunda (bkz: bertolt brecht) ‘ten yapılan alıntı, yazarın (bkz: arturo ui’nin önlenebilir yükselişi) başlıklı oyunundandır. hatta oyunun son deyişidir.
    alıntının orijinali aşağıdaki gibidir:
    "do not rejoice in his defeat, you men.
    for though the world has stood up and stopped the bastard, the bitch that bore him is in heat again."
    türkçe çevirisi pek edepli, ölçülüdür:
    “sizler görmeyi öğrenin bakakalmak yerine
    kımıldayın yerinizden, son verin gevezeliklere
    bu düzen az kalsın dünyayı yönetecekti!!
    sonunda yenildi, ama ceremeyi halkalar çekti.
    zaferi kutlamada hiç acele etmemeli -
    pisliği doğuran karın bugün bile verimli!”
    çev. (bkz: özdemir nutku)
    tabi ki rahmetli usta özdemir nutku daha iyi bilir ama ben olsam daha farklı çevirirdim.
    naçizane benim çevirim:
    “sen insanlık! sakın onu yendim diye sevinme. tüm dünya karşısına dikilip durdurmuş olsa da piçi, hala sıcak o piçi doğuran orospunun rahmi!”
hesabın var mı? giriş yap