• 7-8 yaşında küçücük bir çocuksan başlarda ne demek olduğunu anlamazsın, iğrenirsin, sana tuhaf gelir yaptığı şeyler, fakat hakiki bilincine varman ergenliğe girip cinselliği keşfetmenle başlar. bütün pisliği mide bulandırıcı bir şekilde anlarsın. bedeninden nefret eder dokunduğu, bilmem ne yaptığı yerlerini kesip atmak, bir nevi kendini arındırmak istersin.

    erkeklerden nefret eder, güvensizlik, iticilik yaşarsın. öpüşemezsin.. sevişemezsin. tanıdığın ilk erkek o dur çünkü. onun gibi biridir.
    zamanla bastırırsın pisliği beyninde, bilinç altına.
    iyi veya kötü bir adamla tanışır, aşık olursun. cinsel bir çekim hissedersin. öpersin.. birden yıllar öncesinden o koku gelir burnuna. bütün duyguların baltalanır, içine dönersin. unutmak, unutmak istersin, silmek, bütün çocukluğunu ve kokusunu hafızandan kazımak istersin. hırpalarsın kendini, düşünürsün; "lan angut! böyle bir şeye nasıl izin verdin?! defalarca.. defalarca.. nasıl sesini çıkarmadın?! neden sustun, annen baban yok muydu senin?!" tadında bir kendi-ağzına-sıçma merasimleri düzenler, cevap veremezsin.

    koku en güçlü hatırlatıcıymış, ben bilimin yalancısıyım.

    gün gelir canına tak eder, yeter kızım, bu arabesk edaları bırak da sen hayatının kalanını güzel yaşamaya bak der, tüm gücünle sil baştan başlarsın. başarırsın da, geride bırakırsın onu ve yürümeye devam edersin. yıllar geçer, büyürsün, olgunlaşırsın, katılaşırsın. yaşayacağım dediğin daha iyi hayatı yaşamaya başlarsın, yılda bir aklına gelir "ne günlerdi be, senin ebeni sikeyim enişte!" diye aklından geçirmiyor da olmazsın.

    karısı, yani halan gelir uzak yerlerden ziyaretinize.. sevgili kızı ve oğluyla birlikte. ufak bir iğrenti hissediyor olsan da (onu çok hatırlattıklarından dolayı) onları sıcak bir şekilde kucaklar, kuzenlerinle vakit geçirmenin tadını çıkarırsın. yatağını verir, salonda yatarsın. sonra gün gelir yatağını verdiğin o ibnenin evladı, senden 6 yaş küçük kuzenin olacak insan, gece, sen uyurken, buz gibi kırılasıca elini pantalonundan içeri sokar. bir soğukluk hisseder uyanır, gördüklerine inanamazsın, "rüya lan bu, böyle birşey olamaz. rüya görüyorsun kızım, o daha çocuk lan.. baba oğul ne biçim insanlar lan bunlar?!" dersin. ne yapacağını bilemez, eski bataklık gün yüzüne çıkmışken düşünerek sabahı eder, alır karşına, ağzına sıçarsın. sıçarsın sıçmasına da bir kere değimiştir o soğuk eli oraya. onu da aklından çıkaramazsın..

    ve bir bir herşeyi anlatırsın halacığına, için burkularak. "halam benim, o bunları haketmedi be" diye ona acırsın. "bu kadar güzel, dürüst ve dobra bir hatuna bütün bunlar haksızlık". anlatırsın, şaşırmış suratını izlersin, gözleri dolu. o bir şey demez sen demezsin.. halam ne yapacağını bilir diye düşünür, enişten ibnesini terk etmesini beklerken olayların sandığın gibi gitmediğini, aile bozmanın hele ki çocuk varken ne kadar zor olduğu bikbiklerini duyarsın uzaklardan.

    sikerim lan (pardon, silerim lan) ben böyle midesizleri havasında, herkesi sikip (silip) atarsın.

    velhasıl kelam,
    kıssadan hisse; ibnelik bitmez. susma, sustukça sıra oğluna geçer.
  • seneler sonra, hayatımda büyük bir gelişme olmasından dolayı tekrar açılmasını istediğim konu/başlık.

    benim hiç bir suçum yokmuş, ben gerçekten de masummuşum. bunu anladım 25 sene sonra. oysa ben bunca senedir kendimi suç ortağı sanıyordum onunla. bizimle işi bittiği zaman para verirdi bize çünkü. "hadi çocuğum.. acıkmışsınızdır siz. gidin kendinize dondurma alın" öyle kandırırdı 10 yaşındaki beni.. az evvel neye uğradığını şaşırmış, ne olduğunu anlamamış ama bir şekilde midesi bulanmış olan ben... o 10 yaşındaki ben'in o dondurmaya gerçekten de çok ihtiyacı vardı.. alırdık yani parasını, içimizde ufacık bir sesin bunun çok tuhaf ve yanlış olduğunu söylemesine ama nedenini anlamıyor olmamıza rağmen.

    ah o dondurmalar.. 25 sene boyunca kursağımda kaldılar.

    şimdi aklımda tek bir soru (ki cevabını isterseniz mesajla atabilirsiniz, hani destek olmak babında çünkü ben yolumu kaybettim); polise gitmeli, mi gitmemeli mi? (bu olay hollanda'da oluyor bu arada ve gidersem hollanda polisine gideceğim)

    onlar ailesinden memnun, halam olaya inanmak ve çocuklarını babasız büyütmek istemiyor. buna kendi de inanmak istemiyor zaten, haliyle. kim senelerce bir pedofil ile yatağa girdiğini duymak ister ki?

    yuva bozucu durumuna düşmek adil midir bu durumda? suçlu hissetmek, olayı atlatamayan manyak, geri zekalı, kesin-kendi-kaşınmıştır kaşar muamelesi görmek?

    normal mi bunlar? gerçekten soruyorum çünkü artık emin olamıyorum. dünya farklı farklı şeyler söylüyor ve bunlar benim kafamdaki cevaplarla hiç uyuşmuyor.
  • (bkz: #74158523) halanın yuvasını yıkabileceğine nasıl bu kadar emin olabiliyorsun çok ilginç? halan her şeyin farkında olabilir bu durumu hoşgöredebilir. sen halanı mı düşüneceksin yoksa kendini mi? bence sen çok zavallı bir insansın yaşadıkların senin çocuğuna da yapılsa halanın yuvası için kızını feda edebilirsin. en büyük korkum senin gibi karaktersiz korkak bir insanla evlenmek.
  • sen kim oluyorsun da bir kız çocuğunun psikolojisinden diye saydırmaya başlamış çok muhterem ekşi sözlük yazarı. bilmem farkında mısın hikayeyi yazan çocuk değil eşek kadar kadın. kendini korumaktan aciz bir çocuk değil ama özünde aciz bir kadın. artık yaş itibariyle anası, babası, halası daha ne zıkkımı varsa dediklerime inanır mı derdi olmaması gereken bir yaştayken hala daha saçma sapan hesaplar peşine düşebilen birisi. ama sen asıl meseleden kopup vicdanlıyım çok duyarlıyım havası vermeye devam et, bunları yiyen seni pohpohlayan birileri elbet çıkar ekşi sözlükten.
hesabın var mı? giriş yap