152 entry daha
  • seyrimize sunduğu hiçbir şeyin gerçek olmaması, bunların tamamının kurgudan ibaret olması dolayısıyla bir çeşit yalancı çoban gibidir; ne söylerse söylesin inandırıcı gelmez. mesela günlük hayatımızda başımıza gelen çok büyük bir rastlantının aynısını bir filmde gördüğümüzde vereceğimiz tepki 'bu kadar da olmaz. film işte...' olur. bir yönetmen, gerçek hayatta öğretmen olan birini, öğretmen rolünde oynattı diyelim. bu kişi kamera karşısında iyi rol yapamazsa, hemen onun zaten bir öğretmen olmadığı, yalnızca bir oyuncu olduğu aklımıza gelir. hatta bu rolü oynayanın gerçek hayatta da öğretmen olduğu söylendiğinde buna inanamayız. çoğu insan filmde gökten kurbağa yağdığını gördüğünde bunun sadece sinema perdesinde olabileceğini düşünür. halbuki bazı bölgelerde rüzgarlar kurbağaları bir yerden bir yere taşıyıp bu duruma sebep olurlar.

    sinema söz konusu olduğunda gerçeklik algısı çok farklı bir boyuttadır. üç yüz yıl öncesini konu alan ve bilim kurgu ile alakası olmayan bir filmde bir otomobil görürsek bu hiç gerçekçi gelmez ve algımız bozulur. öte yandan yüz yıl sonrasını kurgulayan bir filmdeki uçan otomobilleri hiç garipsemeyiz. hatta şimdi zamanda yolculuk yapma imkanına kavuşsak yüz yıl sonrasına gittiğimizde mutlaka uçan otomobiller görmeyi bekleriz. yine birkaç yüz yıl ötesini tasvir eden bir filmde insanların müzik dinlemek için walkman kullandıklarını gördüğümüzde aynı filmdeki uçan otomobiller bize gerçekçi gelirken walkman dinleyen insanlar gerçekdışı oluverir.

    bir hayal dünyası olarak kabul ettiğimiz sinema, bu kabulümüzü kullanarak bazı gerçeklerin üzerini örtme yoluna başvurur. bazı acı gerçekler (savaşlar, yolsuzluklar, vahşi kapitalizm gibi) perdeye 'bu sadece bir film' diye bakanların zihinlerinde filmler aracılığıyla normalleştiriliverir. insanlar bunlara benzer pek çok şeyi sadece filmlerde olan kötülükler gibi görmeye başlar ve gerçek hayattaki kötü şeyleri görmezden gelirler. bir başka açıdan bakacak olursak perdede görmeye alıştıkları bu kötülükler insanlara artık gerçek hayatta o kadar kötü ve korkutucu gelmemeye de başlar. tüm bu özelliklerinden ötürü neyin gerçek neyin kurgu olduğu konusunda beynimizi çorbaya çevirme gücü yüksektir sinemanın. bu son cümleyi yazınca aklıma geldi: (bkz: total recall)
503 entry daha
hesabın var mı? giriş yap