6 entry daha
  • bugünlerde tam bu moddayım. dokunsalar ağlayacak deyiminin dokunsalar kavga çıkaracak versiyonunda dolanıp duruyorum.

    yürüyen merdivenler bozuk, merdivenlerin önünde sıraya girmişiz, medeni insanlar gibi yavaş yavaş ilerlerken arkadan sırt çantama dokundurup duran kıza dönüp 'takip mesafesi diye bir şey var, öküz müsün itip duruyorsun' demek istiyorum.

    kimseye çaktırmadan sigaraya inerken beni görünce paltosunu giyip arkamdan damlayan geveze iş arkadaşıma 'biraz yalnız kalmak istiyorum, her aşağıya indiğimde senin boş muhabbetini çekmek zorunda mıyım ben ya' demek istiyorum.

    otobüse binerken hareket etmeye çalışan şoföre 'iki saniye bekleyemiyor musun, burası durak, biniyoruz daha' demek istiyorum.

    otobüste yanımda oturan tipe cep telefonuyla oynadığı için sağ kolunun kendi sınırını geçip dalağıma doğru ittirdiği dirseğini 'o dirseğini alıp bi tarafına sokacam şimdi' demek demek istiyorum.

    kediye mamayı burda değil ilerdeki kulübenin arkasında verir misiniz lütfeaan diyen çok bilmiş plaza kadını, sana da bir çift lafım var!

    işte bunlardan herhangi birini bir gün yapmamak için kulaklığımı takıp açıyorum müziğimi, derin nefes alıyorum. neredeyse her gün en az bir kez.

    kavga bana göre değil. öküz/saygısız çok bu şehirde, başa çıkamaz insan.

    ama bir gün yapacağım galiba bu gidişle. yaparsam da buraya gelip yazarım alnımın akıyla dayağımı yedim diye.
hesabın var mı? giriş yap